Görüş
Krizden normalleşmeye Türkiye-Rusya ilişkileri
"Türk-Rus ilişkileri zaman zaman tarihin ve jeopolitiğin çizdiği doğal sınırlara çarpıyor. Böyle bir dönemde ulusal, bölgesel ve küresel çıkarları göz önünde bulundurarak inisiyatif almak ve üst düzey diyaloğu yeniden kurmak son derecede önemli. Ancak ilişkilerin kriz öncesi duruma gelmesi Türkiye’nin beklediği ya da umduğu kadar kısa sürede olmayacak." Doç. Dr. Fatih Özbay, Al Jazeera için yazdı.
24 kasım 2015’te rus savaş uçağının düşürülmesi, yakın dönem türk-rus ilişkilerinin en ciddi krizi olarak tarihin sayfaları arasındaki yerini aldı. kriz aniden başladığı gibi yine aniden normalleşme sürecine girdi. ilişkilerin normalleşmesi için birbiri ardına atılan adımlarla iki ülke ilişkileri yavaş yavaş rayına oturtulmaya çalışılıyor. bu amaca dönük olarak, başbakan binali yıldırım da 5-7 aralık tarihleri arasında rusya'yı ziyaret edecek.
bu noktada, krizin çözülmesi yolunda son altı ay içinde atılan adımları hatırlamakta fayda var.
normalleşme nasıl başladı?
cumhurbaşkanı erdoğan ile başbakan yıldırım’ın 12 haziran 2016’da rusya milli günü nedeniyle yayınladıkları mesajlar yumuşamanın ilk işaretlerini verdi. ilişkilerde iyileşme sürecini hızlandıran en önemli adım, erdoğan’ın haziran ayı sonunda putin’e gönderdiği mektup oldu. tüm bunlar yaşanırken 15 temmuz 2016’da türkiye’de başarısız bir darbe girişimi gerçekleşti. darbe girişimine karşı moskova’dan türk hükümetine destek babında yapılan açıklamalar, iki ülke arasındaki yakınlaşmayı hızlandıran bir diğer unsur oldu.
erdoğan ile putin arasındaki ilk yüz yüze görüşme ise 9 ağustos 2016’da rusya’nın st. petersburg şehrinde gerçekleşti. normalleşme türkiye’nin 24 ağustos 2016’da başlattığı fırat kalkanı operasyonu ile de devam etti. rusya’nın, türkiye’nin operasyonuna diplomatik sınırlar içinde verdiği tepki, iki ülkenin normalleşme yönünde önemli mesafe aldığının işareti olarak görüldü.
türkiye-rusya ilişkilerinde normalleşmenin ikinci önemli adımı, 3 eylül 2016’da çin’de yapılan g-20 zirvesi'nde atıldı. zirve çerçevesinde yeniden bir araya gelen erdoğan ve putin, enerjiden ticarete bir dizi önemli konu hakkında ikili görüşme yaptı. rusya genelkurmay başkanı valeri gerasimov, 16 eylül 2016’da ankara’ya resmi bir ziyarette bulunurken, türkiye genelkurmay başkanı hulusi akar da 1 kasım 2016’da rusya’yı ziyaret etti.
normalleşme yönünde bir başka önemli adım da rusya devlet başkanı putin’in 10 ekim 2016’da 23. dünya enerji kongresi’ne katılmak üzere istanbul’a gelmesi oldu. bu ziyaret kapsamında erdoğan ve putin, yıldız sarayı mabeyn köşkü’nde önemli bir ortak basın toplantısı düzenledi. 1 aralık 2016’da rusya dışişleri bakanı sergey lavrov rus-türk ortak stratejik planlama grubu’nun toplantısına katılmak için antalya'ya bir ziyarette bulundu.
geçen altı aylık süre içinde erdoğan ve putin defalarca telefon görüşmesi yaptı. son olarak, başbakan binali yıldırım’ın 5-7 aralık tarihleri arasında sürecek rusya ziyareti de 24 kasım kriziyle sekteye uğrayan üst düzey siyasi diyalog kanallarının genişletmeye devam edildiğine dair önemli bir gösterge.
ne kadar normalleşme?
son altı ayda yaşananlara bakınca kriz sonrası normalleşme adımları atmaya karar verenin türkiye, normalleşmenin ne kadar olacağına karar verenin ise rusya olduğunu görüyoruz. rusya’nın da türkiye’nin de normalleşmeye dair kendi ajandaları var. yaklaşık dokuz ay süren bu kriz iki ülkeye de önemli dersler çıkartma imkânı verdi. en önemli ders, iki ülke ilişkilerinin önemli olduğu kadar hassas ve kırılgan da olduğunun anlaşılmasıydı.
türk-rus ilişkileri zaman zaman tarihin ve jeopolitiğin çizdiği doğal sınırlara çarpıyorlar. bu çarpma ve sarsılmaların yaşandığı dönemde ulusal, bölgesel ve küresel çıkarları göz önünde bulundurarak inisiyatif almak hayati derecede önemli hale geliyor. bu açıdan üst düzey diyaloğun yeniden kurulması çok mühim.
ilişkiler ne durumda?
öncelikle iki ülkeyi yakınlaştıran ortak bazı çıkarların yanı sıra ayrıştıran bazı noktalar var. türkiye ile rusya arasındaki ilişkiler mutlaka geliştirilip genişletilmeli. bu hem iki ülke hem de bölge için önem arz ediyor. iki ülke arasındaki ilişkilerde enerji gibi lokomotif bir sektör var ve adeta tek başına ilişkinin diğer vagonlarını taşıyor. türkiye’nin şanghay işbirliği örgütü üyeliği konusunu yine gündeme getirmesi rusları çok heyecanlandırmasa da dikkatlerini çekmeyi başardı. heyecanlandırmadı diyorum, çünkü ruslar avrupa birliği ile şanghay işbirliği örgütü benzetmesini yerinde bulmadıkları gibi, bir nato ülkesinin bu örgüte üyeliğine de şüpheyle bakıyorlar. türkiye’nin zaman zaman tekrarladığı şanghay çıkışının batı’ya karşı bir blöf mü, yoksa gerçekten bir eksen kayması mı olduğu rusya’da da tartışılıyor. türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi, pratikte ruslar için ucuz ve sıcak tatilin, taze sebze ve meyvenin, hızlı ve kaliteli inşaatların geri dönmesi anlamına geliyor.
diğer taraftan, 24 kasım krizinin ardından ikili ilişkilerin normalleşmesi yolunda atılan adımlar rusya’ya türkiye karşısında psikolojik bir üstünlük verdi. bunu saklamıyorlar da zaten. normalleşme sürecini istedikleri ölçüde ilerletiyorlar. türkiye’nin isteklerine parça parça ve zaman aralığı bırakılarak cevap verilmesi bu yüzden. türk vatandaşlarına vizelerin kaldırılması, türk şirketlerinin çalışma izinleri ve sembol hale gelen türk domatesinin satışına izin verilmesi gibi konularda henüz bir ilerleme yok. rusya, bir taraftan da ermenistan gibi ülkelerle ikili anlaşmalarla kendi bölgesel ajandasını hayata geçiriyor.
suriye konusunda ise hem rusya hem türkiye toprak bütünlüğünden yana. suriye’nin kuzeyinde oluşturulmaya çalışılan kürt koridoru ve güney sınırındaki istikrarsızlık ankara’yı rahatsız ediyor. moskova da kuzey suriye’deki kürt unsurların abd ile olan yakın ilişkisinden rahatsız.
buna karşılık, iki ülke suriye rejimi ve esad’ın durumu konusuna hâlâ farklı bakmaya devam ediyor. erdoğan’ın “fırat kalkanı harekâtının amacının esad rejimine son vermek olduğu” açıklamasına rusya’nın verdiği “izahat istiyoruz” tepkisi bu farklılığı işaret ediyor. rusya’nın tepkisi üzerine erdoğan’ın yaptığı “fırat kalkanı harekâtının hedefinin bir ülke veya kişi olmadığı” açıklaması da ilişkilerin ne kadar hassas olduğunun bir başka işareti.
bir başka önemli gösterge de 24 kasım’ın yıldönümünde suriye’deki türk askerlerine yönelik saldırı. rus tarafı saldırı ile ilgili olarak ilk önce “suriye ordusuna ait bir albatros uçağı yapmış” bilgisini verdi. daha sonraki açıklamalarda ise "saldırıyı ne rusya ne suriye rejimi yapmıştır" denildi. rusya’nın en saygın üniversitelerinden moskova devlet uluslararası ilişkiler enstitüsü'nde (mgimo) görevli askeri uzman prof. dr. mihail aleksandrov ise saldırı için “rus pilotların intikam almış olmalarını ihtimal dışı görmediğini” söyledi. saldırının faillerinin kim olduğu hâlâ araştırılıyor. ilginç bir şekilde, saldırıdan dokuz gün sonra halep yakınlarında muhalifler “albatros” tipi bir suriye uçağını düşürdü. anlaşılan suriye’de uçaklar sadece bomba değil, mesaj da yüklü.
ilişkilerin kriz öncesine dönmesi zaman alacak
türk-rus ilişkileri yakın tarihinin en ciddi krizini geride bıraktı. şimdi krizin izleri silinmeye çalışılıyor. 24 kasım, rusya açısından bakıldığında kolay kolay unutulacak bir gün değil. bu yüzden ilişkilerin kriz öncesi duruma gelmesi türkiye’nin beklediği ya da umduğu kadar kısa sürede olmayacak. zaten rusya tarafından yapılan açıklamalar ilişkilerin düzelmesinin zaman alacağı ve bunun da aşama aşama gerçekleşeceği yönünde.
gelinen aşama ilişkilerin geleceği açısından çok olumlu ve bu devam ettirilmeli, ancak türkiye’nin de her şey eskisinden daha güzel olacakmış düşüncesinden kendisini kurtarması lazım. rusya eğer türkiye’nin normalleşme çağrılarına olumlu cevaplar veriyorsa, bu, 24 kasım’ı unuttuğundan değil, çıkarlarını yeniden hatırladığından. türkiye de eğer batı ile böylesine sıkıntılı bir dönemden geçmemiş olsaydı şanghay ve avrasya gibi alternatifleri bu kadar yüksek perdeden dile getirmezdi.
rusya, türkiye açısından önemli bir ülke ve öyle olmaya da devam edecek. ancak, bu durum rusya ve nüfuz bölgesi avrasya dünyasının birçok farklı açıdan bakıldığında türkiye’nin gelecek perspektifinin alternatifi olacağı anlamına gelmiyor.
doç. dr. fatih özbay, istanbul teknik üniversitesi (itü) fen edebiyat fakültesi insan ve toplum bilimleri bölümü öğretim üyesi. hacettepe üniversitesi kamu yönetimi bölümü’nden mezun oldu. yüksek lisans ve doktorasını, rusya'daki nizhny novgorod devlet üniversitesi'nde tamamladı. rusya'nın dış politikası ve türk-rus ilişkileri üzerine çalışmalarını sürdürüyor. tasam tarafından yayımlanan çağdaş türk-rus ilişkileri: sorunlar ve işbirliği alanları (1992-2005) başlıklı bir kitabı bulunuyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar