Görüş

Levant’ta bir sağlık trajedisi: Maliyetler ve dayanışma fırsatları

Suriye’deki kimyasal silah tartışmaları, bölgede yaşanan insanlık felaketini gölgede bıraktı.

Konular: Suriye
Suriyeli sığınmacı UNHCR çadırı önünde çocuklarla.
Sığınmacı kamplarında sağlık ve hijyen koşulları giderek kötüleşirken, yaklaşan kışla birlikte durum daha da endişe verici hale geliyor. [Reuters]

KRONOLOJİ: SURİYE'DE İÇ SAVAŞ

suriye’yi kasıp kavuran savaş, hem ülke hem de bölge halkları için giderek kötüleşen bir kamu sağlığı felaketi haline geldi. birleşmiş milletler mülteciler yüksek komiserliği (unhcr) yürütme komitesi’nin yakın zamanda yayınladığı ‘dayanışma ve sorumluluk paylaşımı’ isimli bildiride, komşu ülkelere binen devasa sosyal ve ekonomik yük için acil yardım çağrısında bulunuldu.

dünya bankası tahminlerine göre, krizin sadece lübnan’a faturası 7,5 milyar dolar gelir kaybı ve kamu hizmetlerinin sürdürülmesine harcanan yüz milyonlarca dolar oldu. ürdün’de ise maliyet saptamalarında çelişkili tahminler var. hükümet, bölgede yaşananların maliyetinin 2013 sonu itibarıyla 850 milyon dolar olduğunu tahmin ediyor. ancak ürdünlü bağımsız ekonomistlere göre masraflar 3 milyar doları buldu.

kontrol dışı masraf ve taleplerin yanı sıra, insani yardım yetersiz ve eşgüdümsüz kalıyor. dünya kamuoyu suriye’deki kimyasal silahlara ve bunların imhasına odaklandı. bu esnada bölgeyi saran büyük çaplı demografik değişim ve insani felaket ise gözden kaçıyor. bu sorunlar, mültecilere ve sığınmacılara ev sahipliği yapan toplumların sosyal dokusunu tehdit eden ve ekonomisini istikrarsızlaştıran uzun vadeli sağlık ve güvenlik risklerini ortaya çıkarıyor.

sığınmacı sayısı artıyor

geçtiğimiz aylarda artan şiddet olayları, ‘ülke içinde yerlerinden edilenler’in (idps) ve sığınmacıların sayısında olağanüstü bir artışa neden oldu. suriye nüfusunun üçte biri şu an evsiz. altı milyondan fazla kişi ülke içinde yerlerinden edildi ve sekiz milyonunun da acil insani yardıma ihtiyacı var. aralık ayı itibarıyla ülkeyi terk etmek zorunda kalanların sayısı 3,5 milyona ulaştı. lübnan ve ürdün’de bu sayının resmi kaynaklara göre bir milyon ile 650 bin civarında olduğu söyleniyor. ancak yerel sivil toplum kuruluşlarına göre gerçek sayı 1,5 milyon ile 1,3 milyon civarında.

suriye’de sağlık koşulları ve insani durum kötüleşmeye devam ediyor. ölen sivillerin sayısının 115 binden fazla olduğu tahmin ediliyor. ağır yaralı sivillerin sayısı ise 600 binden fazla. sadece eylül ayında 5 binden fazla insan öldü.

yazarların araştırmasına göre, suriye’nin kuzeyindeki bir sahra hastanesinde sadece ağustos ayında çatışmalarda yaralanmış 4 binden fazla kişi bulunuyordu. sağlık çalışanlarının raporlarına göre, kötü sağlık koşulları ve aşırı kalabalık yüzünden ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerde görülen salgın hastalıkların sayısı artıyor. geçtiğimiz ay, çocuklarda ‘beslenme eksikliği’ vakalarında artış gözlemlendi. kronik vakalar ve ‘bulaşıcı olmayan hastalıklar’, yetersiz personel ve ilaç yüzünden tedavi edilemiyor. yazarların topladığı verilere göre krizden önce her yıl yaklaşık 6 bin suriyeli kanserden ve 37.500 kişi de kalp-damar hastalıklarından ölüyordu.

dünya bankası’nın yakın zamanda yayınladığı ‘küresel hastalık yükü: bulgu üretme, rehber ilkeler’ isimli rapora göre, çatışmalardan önce suriye’de, bulaşıcı olmayan hastalıklara bağlı ‘yeti yitimine (sakatlığa) ayarlanmış yaşam süresi’ değerleri yüzde 76 oranıyla orta doğu’nun en yükseğiydi. ülkedeki sağlık sisteminin çökmesiyle beraber bu oran şimdilerde kesinlikle çok daha yüksek.

sağlık çalışanları da çatışan grupların hedefi olmaya devam ediyor. bu yüzden muhaliflerin kontrolündeki bölgelerinden gelen tutarlı sağlık ve hastalık bilgileri çok sınırlı. insani durum değerlendirmelerin sıklığı ve güvenilirliği azaldı. mevcut resmi istatistikler sadece suriye sağlık bakanlığı ve dünya sağlık örgütü’nün erken uyarı ve yanıt ağı sisteminden geliyor. bu bilgiler de hükümet kontrolündeki bölgelerle sınırlı kalıyor.

maliyetler

en fazla sayıda sığınmacıyı barındıran lübnan ve ürdün’de, kamu hizmetleri üzerindeki baskı kritik seviyeye ulaştı. iki ülkede de temel sağlık hizmetlerinde aşırı kalabalık yüzünden ciddi baskı var.

ikincil sağlık hizmetleri suriyelilere de sunuluyor, ancak özel sağlık endüstrisinin baskın olduğu bu ülkelerde, sığınmacılar tedavi masraflarını cepten ödemek zorunda kalıyorlar. yazarların araştırmasına göre, ikincil sağlık hizmetlerine erişim maliyeti o kadar yüksek ki, son iki aydır doğum ve üreme sağlığı ihtiyaçları için suriye’ye dönen sığınmacıların sayısında büyük bir artış gözleniyor.

sığınmacıların sağlık ihtiyaçları, özellikle lübnan’da ortaya çıkmaya başlayan gayrıresmi çadır yerleşimleri ile artıyor. her hafta yenileri ortaya çıkan ve sayıları 364 ila 450 arası olduğu rapor edilen bu kamplarda, kayıtlı suriyeli sığınmacıların sadece yüzde 14’ü barınıyor.

yazarların saha ziyaretlerinde, bu kamplardaki sağlık ve temizlik koşullarının çok kötü olduğu görüldü. üstelik yaklaşan kış ve artması beklenen sığınmacı sayısıyla durum daha da kötüleşecek.

bulaşıcı hastalıklar da artıyor. lübnan sağlık bakanlığı’nın raporuna göre kızamık vakası 2012’de sadece dokuzken, 2013’te 1456’ya yükseldi. rapor edilmeyen vakalar ve sayılarda tutarsızlıklar olduğu da aşikar. lübnan sağlık bakanlığı 420 adet leishmanisasis (şark çıbanı) vakası rapor ederken, yerel bir sivil toplum kuruluşu olan amel bölgede 40 binden fazla deri hastalığına rastladıklarını açıkladı.

süregelen devlet ihmalkarlığı

sığınmacı krizi, sağlık ve sosyal refah sistemlerinin kırılganlığını ve uzun süredir ihmal edilmişliğini de açığa çıkardı. lübnan’da nüfusun yarısının sağlık sigortası veya sosyal güvencesi yok. dünya bankası’nın lübnan üzerine yaptığı son değerlendirmede, kamu hizmetlerinin krizden önceki haline geri getirilebilmesi için 1,5 milyar dolar gerekiyor. bu miktar, lübnan’ın gayrisafi yurtiçi hasılasının yüzde 3,4’üne eşit. sadece sağlık hizmetlerinin düzeltilebilmesi için 177 milyon dolara ihtiyaç olduğu tahmin ediliyor.

ayrıca 2014 sonuna kadar 170 bin lübnanlının daha yoksulluğa itileceği tahmin ediliyor. bu sayı, lübnan’da yoksulluk sınırı olan günde 4 doların altında kazanan 1 milyon kişiye eklenecek. bu insanların 300 bini ise günde 2,5 dolardan az parayla hayatta kalıyor.

ürdün’de hükümet, artan fiyatlardan ve tasarruf önlemlerinden sığınmacı krizini sorumlu tutuyor. aralık 2012’de hükümet, elektrik ve suya uyguladığı devlet desteğini kaldırdı. gerekçe olarak da ürdünlü olmayanların da bu sübvansiyonlardan faydalanıyor olmasını gösterdi. hükümet, refah harcamalarındaki düşüşü karşılamak için, uluslararası sivil toplum kuruluşlarından, şartlı nakit transferi programlarına ürdünlüleri de dahil etmelerini istedi.

az ve dağınık yardım

yardım bakımından bütçelerin sınırlı olması, bm kurumlarının lübnan’daki sığınmacılara daha az yardım göndermesi anlamına geliyor. değerlendirme kapasiteleri projesi’ne göre, gelecek birkaç ay boyunca lübnan’da kayıtlı sığınmacıların sadece yüzde 72’si yiyecek ve diğer yardımları alabilecek.

birbirinin kopyası projeler, kurumlar arası eşgüdüm ve bilgi paylaşımı eksikliği lübnan ve ürdün’de halen yaygın sorunlar. bir diğer büyük eksiklik, sığınmacı toplulukları içindeki sağlık koşullarının kesin ve güvenilir verilerini sunabilen ve izleyebilen bir sistemin lübnan’da olmaması.

bm mülteciler yüksek komiserliği ve lübnan sağlık bakanlığı’na bağlı sağlık bilgilendirme sistemleri, sığınmacı topluluklarının sağlık durumuyla ilgili güvenilir bir kaynak üretebilmek ve bu sayede sağlık ihtiyaçlarının nerelerde çıkacağını kestirebilmekte bocalıyorlar. mevcut fiziksel ve zihinsel hastalıkların durumuna bakıldığında bu bariz biçimde görülebiliyor.

sivil toplum kuruluşları da, suriyeliler ve ev sahibi ülkeler arasındaki gerilimi körüklüyorlar. yazarların bulgularına göre, ürdün’deki sivil toplum kuruluşları su ve benzeri kamu hizmetlerinin ve yiyecek dışı malların maliyetlerinin yükselişinden sorumlular. bu sebeple yerel esnaf ve tüketiciler arasında çıkan gerilimlerde de her iki taraf suriyelileri suçluyor.

lübnan ve ürdün’de yapılan son anketlerde, yerel yerleşimlerde suriyelilerin varlığından duyulan rahatsızlığın çok yükseldiği görülüyor. ürdün’de sığınmacı barındıran bir yerleşim sakinlerinin yüzde 73’ü suriye sınırının kapatılmasından yana olduğunu belirtiyor. suriyeliler ve bölge insanları arasındaki gerginlik, sınırlı kamu kaynağı ve halihazırda yetersiz olan kamu hizmetleri için yoksullar arasında bir çekişme haline geldi.

fırsatlar

bm mülteciler yüksek komiserliği yürütme komitesi’nin, yardımların bundan böyle uzun vadeli insani yardımlar ve kalkınma politikaları olacağı yönündeki açıklaması memnuniyet verici. ancak bunun nasıl planlanıp uygulanacağı konusunda ciddi bilgilendirme ve verim eksikliği var. en tez ve pratik teklif, barınma ve eğitimden, sağlık ve istihdama kadar her alanda sığınmacı topluluklarını değerlendirmeye alacak titiz ve yurt çapında çok katmanlı araştırmalar ve değerlendirmeler hazırlanmasıdır.

Suriye'deki iç savaşla ilgili diğer görüş yazıları

sağlık alanında bu tip projeler, bulaşıcı olmayan hastalıklar ve zihinsel hastalıklar da dahil pek çok durum hakkında kesin, güvenilir ve şeffaf bir veritabanı sağlayacaktır. bu bilgiler bize gelecek yıllarda izleme, tahmin yürütme ve müdahaleleri yönetip değerlendirme imkanı sunacaktır. ayrıca düzenli aralıklarla güncellenebilen bir takip sisteminin temeli oluşturulabilirse, bu imkandan ev sahibi ülkeler de yararlanabilir.

buna ek olarak, mevcut müdahale programları saha denemeleriyle değerlendirilmelidir. şu an ürdün ve lübnan’da hangi müdahalelerin neden ve kimin için işe yaradığı hakkında herhangi bir bilgi üretilebilmiş değil. lübnan’daki bağış fonlu projelerin başarısız olduğu yönündeki sayısız söylentiye bakıldığında, sivil toplum kuruluşları ve bm’nin bu müdahalelerin sonuçlarını ölçümlemeleri ve değerlendirmeleri uygulamaya koymaları bir zorunluluk olmalıdır. bu sadece güvenilirlik ve şeffaflığı arttırmakla kalmayıp, uzun vadede bağış fonlarının etkinliğini de geliştirecektir.

her şeyden önce, bu kriz ev sahibi ülkelerin mevcut sosyal güvenlik kurumlarını reforme etmek için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. geçtiğimiz beş yılda, siyasi ihmalkarlık ve tasarruf bahanesiyle sağlık sektörünün özelleştirilmesi yüzünden, lübnan ve ürdün’de sosyal güvenlik ve sağlık politikaları geriledi.

şu an izlenebilecek en etkili ve verimli yol, ev sahibi ülkelere gelecek yeni bağışların sağlık ve refah sistemlerine radikal reformlar yapmaları koşuluyla verilmesidir. bu yolla, bağışların maliyetleri karşısında faydaları artacaktır. ancak daha da önemlisi, ev sahibi ülkelerin çok ihtiyaç duyduğu uzun vadeli sağlık kazanımları ve istikrar sağlanacaktır.

dr. adam coutts, sosyal refah, istihdam ve kamu sağlığı konularında uzmanlaşmış, britanya ve lübnan'a yerleşik politika danışmanıdır. twitter'dan takip edin: @adamcoutts

dr. fouad, lübnan'daki beyrut amerikan üniversitesi sağlık bilimleri fakültesi'nde öğretim üyesidir.

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Adam Coutts

sosyal refah, istihdam ve kamu sağlığı konularında uzmanlaşmış, britanya ve lübnan'a yerleşik politika danışmanı. Devamını oku

Fouad M. Fouad

lübnan'daki beyrut amerikan üniversitesi sağlık bilimleri fakültesi öğretim üyesi. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;