Görüş
Nasıl başlarsan öyle gider
102'ncisi düzenlenecek Fransa Bisiklet Turu bugün başladı. Spor yazarı İnan Özdemir, 23 gün sürecek yarışta nelerle karşılaşabileceğimizi kaleme aldı.

ernest hemingway gibi yazmak ve yaşamak birçok amerikalı kalemin rüyasıdır. ikinci dünya savaşı sonrası fransa’nın başkentine yerleşen, the paris review dergisinin kurulmasına öncülük eden tayfa da hemingway aşığıdır. bu yüzden derginin kurucularından george plimpton, 1958’de efsanenin karşısına oturduğunda unutulmaz bir sohbet başlar.
dergideki öteki edebiyat söyleşileri gibi bunun da başlığı “kurgu sanatı”dır. hemingway, bir noktada karşısındaki genç yazara döner ve aralarında şöyle bir diyalog gelişir: “yarışlara gidiyor musun? evet, bazen. o hâlde racing form’u okumuşsundur. kurgu sanatı dediğin şey odur.”
racing form, bir at yarışı dergisidir ve ele aldığı konular genelde form durumları, sakatlık haberleri, güncel gelişmelerdir. at yarışları ve boks gibi bisiklete de tutkulu olan hemingway için gerçek kurgu sanatı odur.
2015 fransa bisiklet turu öncesi böyle bir girizgâhın tek sebebi havalı bir başlangıç değil. utrecht’ten başlayacak olan yarış, son yılların en açık mücadelesine sahip olacak. kadrosunda chris froome, alberto contador, vincenzo nibali ve nairo quintana gibi isimleri barındıran le tour, kurgu sanatının sınırlarını zorlayabilir.
yarış öncesi herkesin dilinde ‘the fantastic four’ var. nibali’nin geçen yıl fransa bisiklet turu kazanırken gösterdiği form, dörtlü içerisinde nadide bir yer edinmesine sebep oluyor. 2013 şampiyonu froome ise geçen sene kaza yaparak bıraktığı yarışa daha hırslı gelmiş vaziyette. contador, 2015 italya bisiklet turu zaferinden sonra fransa’yı da alarak giro-tour dublesi yapan grubun parçası olmak istiyor. geçen sene italya’da pembe mayoyu omuzlarına geçiren quintana’nın hedefi de le tour kazanan ilk kolombiyalı olmak.
fransızlar da 1985’ten beri kazanamadıkları “yarışlarını” takıntılı hâle getirmiş durumda. 30 senedir çıkış yapan genç yetenekler l’equipe gazetesinin manşetinde “yeni bernard hinault olabilir mi?” sorusuyla yan yana geliyor. fransız efsane, 60 yaşını geride bırakmasına rağmen mirasıyla yıldız adayları için başlıbaşına bir baskı unsuru. bu soruyu kafaya takmadan yoluna devam eden thibaut pinot ile romain bardet, ülkenin en büyük umutları olacak. kazanabilirler mi? şimdi, hayır. bir gün, evet.
kimilerine göre 30 yılda, bazılarına göre yarım asırda bir beraber anılabilecek tarzda isimler bunlar. açık bir favori olmamasının temmuz 2015’i unutulmaz kılacağını söyleyenler çoğunlukta. fakat bu isimlerin işlerini zorlaştıran şey rakipleri olmayacak. parkura karşı da yarışacaklar.
kaybetmenin kıyısında
fransa bisiklet turu’nu kazanabilmek için öncelikle yapmanız gereken şey kaybetmemek. 2015 parkuruna bakıp da bu klişeyi hatırlamamak elde değil. gerçekten de genel klasmanı ilk hafta kazanmayı garantileyemezsiniz belki ama kaybedebilirsiniz.
parkurda bir turlayalım. le tour’un artık değiştiği, son birkaç yılda farklı kimliğe büründüğü ortada. artık 2000’lerin başında tasarlanan, ilk haftası tamamen düz, sprinterlere yönelik etaplardan oluşan, ikinci haftayla birlikte kalburüstü tırmanışların başladığı, düğümün ise üçüncü haftadaki acımasız yokuşlarda çözüldüğü parkurlar yapılmıyor. bunun yerine heyecanın ilk günden başlamasını, genel klasman mücadelesinin üç haftanın hemen her noktasında sürmesini istiyor organizatörler.
bundan dolayı herkesin dilinde ilk hafta var. zamana karşıyla utrecht’te başladıktan sonra peloton yolculuğuna hollanda’da devam edecek. çapraz rüzgarların belirleyici olabileceği zeeland aşıldıktan sonra belçika’ya gidilecek. nisan aylarına damgasını vuran bahar klasikleri’nin yapıldığı topraklardan bir kez daha le tour geçecek. geçen sene froome’un düşerek yarışa veda ettiği, arnavut kaldırımlarıyla süslü paris-roubaix yolları, bu sene dördüncü etapta bizleri bekliyor. ardennes klâsikleri’nin yıldız tırmanışı mur de huy’ü geçtikten sonra kuzey fransa’nın taşlı, çamurlu yolları bisikletçileri karşılayacak. birinci hedef, hayatta kalmak.
arkasından istikamet bretagne. zorlu iklimi, rüzgarlı yollarıyla tanınan bölge, üç haftalık bu yarışı kazanan son ismi de yetiştirmişti. evet, yine hinault’dan bahsediyoruz. doğa koşulları her zaman sürprizleri de beraberinde getiren bretagne, 2011’de olduğu gibi mur de bretagne ile yarışa damgasını vurmaya çalışacak. o sene, cadel evans aynı noktadan geçen dördüncü etabı kazanmış, fransa bisiklet turu zaferine giden yolda çok da önemli görünmeyen o günün aslında nelere kadir olabileceğini kanıtlamıştı.
böyle buyurdu dağlar
iddiası olan mur de bretagne’da ortaya çıksın ya da bir gün sonrasını beklesin. zira zorlu ilk haftadan sonra dağlara geçiş başlayacak, bacaklar takım zamana karşı etabında yorgunluğa direnmeye çalışacak. sonra pireneler zamanı. la pierre-saint-martin’deki tırmanış, sadece şiirsel adıyla öne çıkmayacak. aynı zamanda, fransa bisiklet turu’nun bu seneki ilk zirve finişi.
pireneler, belki alpler kadar bisikletçileri zorlamayacak ancak tırmanışlardaki ilk sarsılmaların ikinci haftayla birlikte öne çıkması bekleniyor. altı tırmanışla yüklü 11. etap efsane col du tourmalet’yi de bünyesinde barındırıyor. şimdiden yorulduk ve henüz plateau de beille’e bile geçmedik.
ilk haftanın çıkaracağı günlük engellerle boğuşan, ikinci hafta tırmanışlarla birlikte genel klasman mücadelesinde yorulmaya başlayan isimleri üçüncü hafta sert bir menü bekliyor. alp dağları yarışın kaderini çizmesiyle tanınır. bu yıl da öyle olacak.
herkes merakla 25 temmuz cumartesi günü geçilecek olan alpe d’huez tırmanışını bekliyor. 110 kilometrelik etap ilk saniyesinden itibaren genel klasman favorilerinin birbirine girmesini sağlayabilir. ancak bunun için mücadelenin oraya kadar sürmesi gerekiyor. işler dört gün öncesinde pra loup tırmanışında da, 19. etaptaki la toussuire’de de sona erebilir.
kim kazanır?
ihtimaller ve kartlar açık. yedi dağ etabına, beş zirve finişine sahip olan 2015 fransa bisiklet turu, tam anlamıyla tırmanışçıların yarışı olacak. yani, bu yazıda tek bir sprinterin bile isminin anılmamasının sebebi unutkanlık değil. daha ziyade le tour onları bu senelik bir köşeye bıraktı. marcel kittel’in yokluğunda sprinterlerin bir numaralı favorisi hâline gelen mark cavendish’in karşısında alexander kristoff, andre greipel, nacer bouhanni gibi rakipler olacak. britanyalı, sprinterlere kalması olasılıklar dahilinde olan beş etabı da domine etmek isteyecektir, üç zaferle evine mutlu dönecektir. aşağısı pek kurtarmaz.
peki genel klasman mücadelesinde kim favori? dörtlü gerçekten de eşit güçte mi? buna evet demek zor. italya bisiklet turu’ndaki performansından sonra contador’un yorgun olması sürpriz olmaz. 33 yaşındaki ispanyol, jenerasyonunun en büyük yıldızı ve tecrübesi rakiplerinden fazla. yaşı ve yorgunluğu ona üçüncü haftada belalar açabilir. son şampiyon nibali’nin ise fark yaratması gereken yer geçen yıl olduğu gibi ilk hafta. işi dağlara bırakırsa çok geç olabilir.
quintana ve froome ise utrecht’teki başlangıç öncesi çok formda gözüküyor. zamana karşı etaplarının azlığı en büyük avantajlarından biri. ‘froomey’ ise geçen seneki hayal kırıklığından sonra daha hırslı olacak. 2013’teki formuna dönerse dağlarda onunla baş edebilen kimse çıkmayabilir. bir de ilk hafta düşmezse...
fransa bisiklet turu, şart kipiyle konuşmayı alıştıran bir yarış. 2015’te de durum farklı değil. ve uzun yolculukta ilk hafta belirleyici olacak. geçen seneki gibi fark, en başta yaratılabilir. kurgu sanatına aşina olanlar için bu şaşırtıcı değil. iyi kitaplar, ilk cümlesinden belli olur.
inan özdemir 1991 istanbul doğumlu. galatasaray üniversitesi iletişim fakültesi öğrencisi. eurosport türkiye'de spikerlik yapıyor, çeşitli mecralarda spor üzerine kalem oynatıyor. düzenli olarakyazıhaneden sitesinde yazıyor.
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar