Görüş
Suriye krizinde kâğıt üstünde kalacak planlar
De Mistura planı ve Rusya'nın girişiminin başarı şansı pek görünmüyor. Özellikle de pratikte muhalif olmayan muhaliflerden söz eden Rusya girişiminin başarı elde etmesi zor. Zira tek söz sahibi olan sahada savaşan silahlı muhalif gruplardır. Kaldı ki çoğunluğun rızası da yok.

hizbullah’a yakın lübnan'da yayınlanan sefir gazetesine göre beşşar esed, tahran ve moskova’nın suriye krizinin çözümü için belirlediği girişimi ele almak üzere önümüzdeki haftalarda moskova’yı ziyaret edecek.
sefir gazetesinin kaynaklarına göre girişim, ‘esed’in bazı yetkilerinden ödün vermeye hazır olduğunu, önce moskova’da ve ardından şam’da diyaloga onay vereceğini ilan etmesini de’ içeriyor. bu bağlamda gazetenin kaynakları ya iranlı çevrelerdir ya da iran’a bağlı ve onun güvenini kazanmış kaynaklardır. zira şam’ı pratikte yöneten beşşar esed değil, iran’ın ta kendisidir.
haberde başka ayrıntılar da var. sefir gazetesi suriye rejimi açısından diyaloga katılmak için kabul edilebilir isimlerin muaz hatib, hasan abdulazim ve grubunun yanı sıra eski hükümette bakan olan kadri cemil, 12 kürt partisi, işid’le ve hatta nusra cephesi ile ilişkisi olmayan sahadaki bazı islamcı güçler olduğunu yazdı.
gazete, girişimin gelecek nisan ayında muaz hatib başbakanlığında çoğunluğu muhaliflerden oluşan bir hükümetin kurulmasını önerdiğini, esed’in savunma bakanlığının (rusya bu konuda ısrar ediyor) yanı sıra ‘üç güvenlik organını’ (hava, askeri güvenlik ve devlet güvenliği organları) muhafaza edeceğini bildirdi. gazete ayrıca yeni hükümetin görevinin anayasa değişikliğini gerçekleştirmek ve ülkeyi parlamento seçimlerine hazırlamak olduğunu, içişleri bakanının muhaliflerden olması önünde hiçbir engel bulunmadığını ilave etti.
diğer yandan birleşmiş milletler suriye temsilcisi staffan de mistura’nın planı hâlâ gündemde. plan siyasi çözüme hiç değinmeksizin halep’te savaşın dondurulmasını öngörüyor. bu durum her iki planın birbirini tamamladığını gösteriyor. pratikte iki plan da rejime ve onun rehabilite edilme sürecine yarıyor. görünen o ki, rejim mısır’ın zımni desteğiyle büyük bir ivme kazandı. mısır, suudileri kızdırma endişesiyle bu destekte çok ileriye gidemedi.
yaşananlar rejimin ve sahada savaşı yöneten iran'ın, askeri çözümün bir sonuç getirmeyeceğine dair itirafıdır. bu durum kendisiyle savaşan tarafların en azından orta vadede benzer bir itirafta bulunacakları anlamına gelmez. zira ‘islam devleti’ (işid) örgütü, nusra cephesi ve hatta belki ahraru şam ve diğer gruplar böyle bir şey söylemiyorlar. gerçi böyle bir kanaat yani askeri çözümün sonuç getirmeyeceği düşüncesi, smdk (suriye muhalif ve devrimci güçler koalisyonu) diye bilinen yapının çoğu faaliyetinde görülüyor.
askeri çözümün imkânsızlığı yönünde ortak bir kanaat oluştuğunu söylesek dahi savaşın sürmesi dışında bir seçeneği olmayan ve kaybedecek hiçbir şeyi bulunmayan gruplar ile tükenmiş rejim ve arkasındaki iran arasında büyük fark var. iran savaşın tüm maliyetini ödediği için ekonomik açıdan kan kaybediyor. keza iran gerek dışarıdan (hizbullah) ve gerekse de içeriden (nusayri blok) destekçilerin can kayıplarının da bedelini ödüyor.
sonuçta rejim ve destekçileri, siyasi bir çözüme devrimden ve hatta devrimi destekleyen arap ve bölgesel güçlerden (özellikle de türkiye’den) daha fazla ihtiyaç duymaktadır. türkiye, çözüme ihtiyaç duysa da çözümün gerçekleşmemesi, iran ve rusya’nın müjdelediği gibi sefil bir çözümden çok daha iyidir. genel itibarıyla iran’ın tüm düşmanları, tahran’ı, yemen’e girmesi sonrası dahi güçlü bir konumda görmüyorlar. aksine, özellikle de petrol fiyatlarındaki son düşüşler sonrası ağır bir kan kaybı içinde olduğunu düşünüyorlar. iran’ın düşmanı çevreler, iran’la sadece suriye ile sınırlı bir anlayış geliştirmek istemiyorlar. zira şayet tahran’la bir anlayış geliştirilecekse ve bu gerekliyse tüm dosyaları içeren kapsamlı bir anlaşma olmalı. iran (ve özellikle muhafazakârlar) şu ana kadar böyle bir anlaşmaya hazır bir görüntü çizmediler.
bu doğrultuda her iki girişimin de (de mistura planı ve rus girişimi) başarı şansı pek görünmüyor. özellikle de pratikte muhalif olmayan muhaliflerden söz eden ikinci girişimin başarı elde etmesi zor. zira tek söz sahibi olan sahada savaşan silahlı muhalif gruplardır. kaldı ki çoğunluğun rızası da yok.
hatta amerikalılar ve belki batılıların geneli beşşar esed’in saf dışı edilmesini istemiyorlar. zira binyamin netanyahu, esed’in gitmesini istemiyor ve israil’in tüm düşmanlarını yıpratmak için çekişmenin sürmesini yeğliyor. bu kimselerin dahi iran’ı içine düştüğü trajediden çıkarmaları zor. iran, henüz nükleer anlaşma için batı'nın koştuğu şartları kabul etmedi. amerika ve batı, iran’ın kan kaybının sürmesinin, tahran’ı nükleer anlaşmayı ve sonrasında siyasi düzlemdeki şartları kabul edecek bir pozisyona getireceğinin farkındalar. ayrıca, moskova’ya bu süreçte bir başarı kazandırılması da ukrayna ve başka uluslararası dosyalarda bu ülkeyle çatışmalar sürerken pek uygun görülmüyor.
geriye şunu söylemek kalıyor: ilkesel açıdan siyasi çözüm reddedilmemektedir; ancak hâlihazırda sunulan siyasi çözüm, üzerinde ne kadar değişiklik yapılırsa yapılsın verilen onca kurbandan ve devasa sıkıntılardan sonra suriye halkının çoğunluğunun şartlarını karşılamayacaktır. bu yüzden girişim kâğıt üzerinde kalacak veya sahada kan kaybı sürerken fayda ve zarar getirmeyecek siyasi çabalardan ibaret olacaktır.
fakat bu kan kaybı ne zamana kadar sürecek? bu kan kaybı, iran’ın zehirli kaseden içip türkiye ve arap komşularıyla alev almış tüm dosyalara kapsamlı bir çözüm bulma ve (müdahalecilikten, hegemonya kurma düşüncesinden, bir mezhebi ve mensuplarını güç ve nüfuz bağlamında siyasi kazanımlar elde etmek için her yerde kullanmaktan uzak durarak) ortak paydalar oluşturma konusunda bir anlayış geliştireceği zamana kadar sürecektir.
filistin eriha doğumlu yaser ez zeatira, bir süre muhabir olarak çalıştı. daha sonra filistin'de yayımlanan el müslime dergisinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. 1998 yılından beri ürdün'deki düstur gazetesinde günlük makaleler kaleme alan yazarın birçok kitabı bulunuyor.
twitter'dan takip edin: @yzaatreh
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar