Görüş
Tunus: Çoğunluğun azınlık için hazırladığı bir anayasa mı?
2011 Tunus Devrimi ile başlayan süreç nihayet ilerliyor.
tunus'taki 2011 devriminin üçüncü yıldönümü geçmişken, tunuslular o günü başka bir önemli gelişmeyle, yeni anayasanın kabul edilmesiyle kutlamayı umuyordu. tunus meclisi 3 ocak'tan itibaren anayasayı madde madde oylamaya başladı. oylama sürecinin, tunus'un eski devlet başkanı bin ali'nin 2011 yılında devrilmesinin yıldönümü olan 14 ocak'tan önce sona ermesi bekleniyordu, ancak bu tarihe yetişmedi.
yeni anayasayı hazırlama görevi, 23 ekim 2011'de ülkede düzenlenen ilk demokratik ve özgür seçimler neticesinde seçilen tunus milli anayasa meclisi'ne (nca) verildi.
2011 yılı başında kasba'da büyük yankı uyandıran, yüksek katılımlı üç oturma eylemi düzenlenmişti. polisin sert şekilde müdahale ettiği bu eylemlerde temel hedef, bir yıl içinde yeni, demokratik ve modern bir anayasa hazırlayacak yeni bir meclis seçilmesiydi.
ancak bu dönüm noktasına uzanan süreç, yaşanan bir takım olaylar (güvenlik sorunları ve siyasi krizler gibi beklenmedik gelişmeler) nedeniyle pek de kolay olmadı ve seçimler uzun süre gecikti.
son anayasa taslağının mecliste oylanacağı bu kritik adımı doğuran, muhalefetin baskısı ve örgütlemesiyle oluşturulan, nahda'nın da ilave imtiyazlar sunmayı ve seçimlerden önce hükümetten istifa etmeyi kabul ettiği milli diyalog süreci oldu.
geç olsun, ama güç olmasın mı?
kamuoyu ve gözlemciler, tunus anayasasının nihai şekliyle halkın çoğunluğunun inanç ve isteklerini yansıtıp yansıtmadığı hususunda açık bir fikir ayrılığı içinde.
meclisteki yüzde 40'lık çoğunluğa rağmen, islamcı nahda partisi yeni anayasada islam hukukunu, yani şeriat'ı yücelten maddelere yer vermemeyi kabul etmişti. nahda ayrıca kadın ve erkekleri "birbirini tamamlayan" değil, "eşit" olarak tanımlayan bir madde ile camilerin "tarafsızlığını" vurgulayan maddeleri de kabul etti.
anayasa taslağından ilk çıkarılanlardan biri, israil ile ilişkilerin normalleştirilmesini yasaklayan madde oldu. bu taslak, bazı açılardan tunus'tan ziyade uluslararası topluma yönelik gibi görünüyor.
anayasanın tunus'a istikrar ve yeni seçimler konusunda ilerleme imkanı sunmanın yanında, dünyaya olumlu bir mesaj da göndereceği açık.
ülkedeki siyasi belirsizlik yüzünden hem özel, hem de kurumsal yabancı yatırımlar askıya alınmış durumda. anayasa ise, yeni demokratik seçimler ve güvenlik alanındaki iyileştirmelerle birlikte, yatırımcılara ülkenin geleceğine dair güven verecektir.
tunus'un müttefikleri ve başlıca ortakları (ab, bm ve abd), inançları, ideolojileri ya da siyasi eğilimleri ne olursa olsun tüm tunuslular için bir anayasa dileğinde bulundu. uluslararası kuruluşlar ise temel özgürlükler ve laik devletin anayasa kapsamında güvence altına alınmasını istedi.
sol eğilimli, laiklik yanlısı görüşleri ile tanınan anayasa hukuku profesörü iyadh ben achour, anayasanın demokratik düzeyde genel olarak iyi olduğunu, hak ve özgürlükleri uluslararası normlara uygun şekilde güvence altına aldığını belirtti.
çalışmayan muhalefete mükafat
yine de bu tarihi an, tunus halkının ülkedeki politika belirleyicilere yönelik genel memnuniyetsizliğini gizlemiyor.
anayasa, tartışma ve hazırlık aşamasında hemen hemen hiç zaman ve çaba harcamamış olanlara bir nevi mükafat olacak.
başlangıçta hem çoğunluk, hem de azınlık milletvekilleri, kasten oyalanmak, tunus ve dünyanın beklediği anayasayı tamamlama sürecini hızlandırma konusunda isteksiz olmakla sert bir şekilde eleştirildi.
ardından milletvekillerinin maaşları, ikramiyeleri ve sahip oldukları diğer imtiyazlar eleştiri oklarının hedefi oldu. milletvekili kazançları tunus'taki diğer işçi ve çalışanların maaşlarıyla kıyaslandı; işsiz durumdaki binlerce üniversite mezununa dikkat çekildi. hatta milletvekillerini maaş almadan çalışmaya çağıranlar bile oldu.
eleştiriler, muhalefet milletvekillerinin aylarca meclise uğramadıkları halde maaş ve diğer ek ödemelerini almaya devam etmesi ile zirveye ulaştı. muhalefet milletvekillerinin düzenli olarak mecliste bulunmaması, anayasa sürecinin bir türlü tamamlanamamasının başlıca sebeplerinden biri olarak görülüyordu.
resmi istatistikler ve bağımsız gözlemciler, meclisin çalışmaya başladığı 2011 yılı sonundan itibaren, oturumlarda en yüksek devamsızlık oranının muhalefet milletvekillerinde olduğunu, iktidar troykasının ise oturumların çoğuna katıldığını ortaya koydu. nca ve bağımsız gözlemciler tarafından yayınlanan resmi istatistiklere göre, temmuz-kasım 2013 arasında 1786 gün devamsızlık yapıldı.
bu da 2013'ün dördüncü çeyreğinde sürecin niçin hızlandığını açıklıyor.
aslına bakılırsa nca, muhalefet milletvekillerinin yokluğunda iki yılda yapamadığı işi bir aydan kısa sürede başardı.
meclis, kasım-aralık 2013 tarihleri arasında geçiş döneminde adalet yasası'nı, 2013 yılına ait ek bütçeyi, (değiştirilmiş) seçim yasası ve seçim komisyonu'nu görüşüp oyladı; anayasanın farklı komisyonlar bünyesinde hazırlanıp görüşülmesini tamamladı ve 3 ocak'taki nihai anayasa oylama süreci öncesinde devletin 2014 bütçesini görüşüp oya sundu.
bu olayın önemine rağmen, pek çok muhalefet milletvekili, muhtemelen tunus devrimi'nin üçüncü yıldönümü kutlanan 14 ocak'ta sona erecek olan süreç için yapılan oylamayı (bir kez daha) kaçırdı.
anayasanın oylanarak geçiş statüsünün nihayetinde sona erdirilmesinin, tunus'un laik, demokratik muhalefetinin başına gelebilecek en kötü şey olduğuna inanılıyordu.
devlet başkanı bin ali ve rejiminin çöküşü ile başlayan geçiş sürecinin sona ermesi ve ülkenin istikrarlı, sürdürülebilir bir dönem doğrultusunda gelişmesi, gerçekten de milletvekili olarak sahip oldukları avantaj ve imtiyazları kaybedebilecekleri anlamı taşıyor. bu aynı zamanda yeni demokratik seçimler yönünde de ilerleneceği anlamına geliyor ki, böyle bir durumda kazanmaya oldukça uzak olduklarının da farkındalar.
medya nerede?
oylamaya başlanması, çoğu tunuslu tarafından büyük memnuniyetle karşılandı. öyle ki, yeni yıl kutlamalarını ve ensar el şeria mensubu ebu iyad'ın libya'da yakalandığı haberini bile gölgede bıraktı.
sosyal medya, bloglar ve stk internet sitelerinde oylamaya dair haberler gün be gün, madde madde takip edilirken, çoğu günlük gazete ve önemli internet haber medyası, süreci başından itibaren tam manasıyla yok saydı.
ana akım tunus medyası, devrimin yolsuzlukla mücadele, yabancı yatırım, istihdam yaratma, terörle mücadele, hukuk devletinin pekiştirilmesi gibi kimi hedeflerini vurgulayan olayları her zaman görmezden geliyor. ancak yeni anayasa oylamasına başlanmasının çok az konu edilmesi şaşırtıcıydı.
bin ali ile bağlantılı, son derece yozlaşmış şirketlerin yanı sıra siyasi ve ideolojik lobilerin hakim olduğu medya ortamında, dhamir gazetesi tek istisna olmak kaydıyla, ülkedeki önde gelen medya kuruluşlarının pek azı 4 ocak cumartesi günkü baskılarında olaya yer verdi.
mourad teyeb, tunuslu gazeteci ve araştırmacı.
twitter'dan takip edin: @mouradteyeb
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar