Haber analiz
ABD çekilirken Irak’ta belirsizlik hakim
Güvenlikle ilgili korkular, kırılgan politikalar ve durağan bir ekonomi yüzünden Iraklılar ülkelerinin geleceği için kaygılanıyor.

abd başkanı barack obama, 12 aralık pazartesi günü, washington’da “yaklaşık dokuz yılın ardından irak’taki savaşımız bu ay sona eriyor” dedi; ancak iraklıların hepsini buna inandıramadı.
bazı iraklıların gözleri ülkenin yolları ve otoyollarında hâlâ gidip gelmekte olan abd konvoylarına çevrilirken, bazıları da bağdat’taki abd büyükelçiliği’nin çok geniş bir alana yayılan biçimsiz binasında kalmaya devam edecek diplomatlar ve silah taşıyan iş adamlarını düşündü. bu tür görüntüler, amerika’nın 9 yıla yaklaşan işgalinin fiilen sona ermekte olduğu konusunda şüphelere yol açıyor.
beklenmedik koşullar ortaya çıkmadığı takdirde, ülkedeki son amerikan askerleri, gerçekten de, iki hafta içinde irak’ı terk edecek.
irak’taki abd ordusunun varlığı halihazırda üç üste görevlendirilmiş 5500 askere düşürülmüştü. bu sayı bir zamanlar 170.000’i geçiyordu. bağdat’taki büyükelçilikte birkaç yüz kişilik küçük bir birlik kalmaya devam edecek.
pentagon, savaşın amerika’ya olan maliyetinin 800 milyar dolar olduğunu söylerken, akademisyenler nihai toplam maliyetin 3 trilyon dolara ulaşabileceğini söylüyor. hayatını kaybeden amerikan askerlerinin sayısı 4500 ve yaralıların sayısı ise on binleri buluyor. irak tarafında insan kayıpları daha fazla: 2003’ten sonra ölen siviller ve güvenlik güçleri üyelerinin sayısı 100.000’i aşıyor. yaralananlar ve evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı milyonlarla ifade ediliyor.
bütün bunların ardından, abd, arkasında, görünür bir şekilde yara almış ve bir zamanlar araplar arasında öne çıkan itibarlı konumu şöyle dursun, sadece bir tür normallik hissine yeniden ulaşmak için çabalayan bir irak bırakıyor.
bağdat’ın cadde ve sokakları, saymakla bitmeyen kontrol noktalarından geçmek için bekleyen araçlarla tıkanıyor. mahalleler beton duvarlar ve dikenli tel dağlarıyla çevrelenmeye devam ediyor. suikastlar, yollara yerleştirilen bombalar ve ani şiddet olayları insanın kanını donduracak sıklıkla gerçekleşiyor.
ülke, 2005 ve 2006 ’ya göre daha sakin ancak ülkedeki gerginlikler devam ediyor. irak, hâlâ mezhep bölünmeleriyle yarılmış durumda ve bazılarına göre giderek otoriterleşen bir hükümet tarafından yönetiliyor.
abd çekilmeye hazırlanırken sokaklara hakim olan duygu mutluluk değil, endişe. hangi taraftan olursa olsun bütün iraklılar şiddetin canlanmasından, ekonomideki durgunluğun devam etmesinden ve ülkenin çözülerek parçalanmasından gerçekten korkuyor.
‘hedeflere ulaşıldı’
ancak, bu kaygılar 12 aralık pazartesi günü yapılan basın toplantısına yansımadı. obama, irak başbakanı nuri maliki’yi desteklediğini güçlü bir şekilde vurguladı ve “bağımsız, kendine güvenen ve demokratik irak’ın lideri” olarak selamladı.
maliki de karşılık olarak, hükümetinin güvenlik alanındaki iyileşmeler konusundaki “kanıtlanmış başarısını” dile getirdi ve şunları söyledi:
“çekilme… başarıya işaret ediyor. diğerlerinin söylediği gibi, olumsuz değil… belirlediğimiz hedeflere ulaştık.”
birçok iraklı ise bu hedeflerin neler olduğundan hâlâ emin değil. abd, ülkeyi 2003 yılında dönemin başkanı george bush’un “kitle imha silahları” üretmekle suçladığı bir rejimi devirmek için işgal etmişti.
söz konusu silahlar hiçbir zaman bulunamadı ve washington başka gerekçeler öne çıkardı. abd yönetimi irak’a demokrasi getirme arzusunu vurguladı ve uzmanların abd öncülüğündeki işgalden önce irak’ta bulunmadığını söylediği el kaide ile savaşmak için orada olduklarını iddia etti. işgali eleştirenler yapılanları irak’ın büyük petrol rezervlerini ele geçirme girişimi olarak nitelendirdi.
geçen hafta al jazeera ile bir röportaj yapan abd irak büyükelçisi james jeffrey güvenlikle ilgili argümanı tercih etti ve şunları söyledi:
“en önemli [hedef] gerçekleşmiştir. bu hedef, ortadoğu’da bölgesel güvenlik açısından en büyük tehdidi oluşturan irak’ı ortadan kaldırmaktı.”
savaş, saddam hüseyin’in 30 yıllık diktatörlüğünün sona ermesi ve yerine ismen demokratik bir hükümet oluşturulması konusunda başarılı oldu. ‘yeni irak’ın komşularına tehdit oluşturduğunu düşünebilecek çok az insan var. ülke dış tehditlere karşı neredeyse tümüyle savunmasız durumda.
irak hava kuvvetleri’nin üç savaş uçağı var ve yetkililer irak hava sahasını 2020 yılına kadar savunamayacaklarını söylüyor. istihbarat kapasitesi sınırlı ve askerler sürekli olarak teçhizat eksikliğinden bahsediyor; bunlar arasında mermi gibi temel malzemeler de var.
bu arada irak ekonomisi, on yıllardır süren savaş ve yaptırımlar yüzünden paramparça olmuş durumda ve yeniden inşa edilmiş olmaktan çok uzak. resmi rakamlara göre işsizlik yüzde 16 civarında. birçok iraklı gerçek değerin bunun iki katı olduğunu ve işsizliğin özellikle gençler arasında yaygın olduğunu söylüyor. işgücünün yaklaşık yüzde 40’ını istihdam eden devlet tek güvenilir işveren.
abd ve diğer ülkelerden yatırımcılar/bağışçılar 2003’ten beri irak’ta milyarlarca dolar harcadı; ancak bunun sonuçlarını görmek güç. ülkede sürekli elektrik kısıntıları oluyor ve milyonlarca iraklı temiz su, düzgün hastane ve temel altyapı hizmetlerine erişemiyor.
irak dışişleri bakanı hoşyar zebari, “[amerikalılar] iraklıları rejimin zorbalığından kurtardılar. bunun ötesinde birçok başarısızlık ve hata [var]. işgal bir lanetti, işe yaramadı” dedi.
‘güven eksikliği’
bu ‘lanetin’ etkileri yıllar, belki on yıllar boyunca silinmeyecek. 2005 ve 2006 yılları arasında gerçekleşen mezhep savaşı duruldu. bunun sebebi, kısmen irak güvenlik güçlerinin gelişmesi, kısmen de eskiden karışık olan mahallelerin çok daha homojen hale gelmesi.
irak’taki herkes savaştan ve onu takip eden işgalden etkilenmiş görünüyor. veziriye’de şii bir kadın 2006 yılında silahlı kişiler tarafından kaçırıldıktan sonra ‘kaybolan’ oğlunun fotoğraflarını gösteriyor. deyala’da bir adam, üç çocuğunu kaçırdıklarına inandığı için komşularına bela okuyor.
2006 yılında, sünni militanların giysi mağazasını kundaklamasından sonra azamiye yakınlarındaki evinden kaçan ve şu anda bağdat’ın ur mahallesinde, evlerini terk etmek zorunda kalan insanlara yönelik bir kampta yaşayan şii şükri cabbar hasan, “taraflar arasında güven eksikliği var. kimse geri dönemiyor” diyor.
anlaşmazlıklar sadece bireyler arasında yaşanmıyor; bölgeler, bir bütün olarak merkezi hükümetten ayrılıp yarı özerk birimler haline gelme planlarını tartışıyor.
güneydeki, petrol açısından zengin basra’da yaşayan bazı insanlar enerji gelirinden adil pay alamadıklarından şikayetçi. orta ve batı irak'taki çok sayıda sünni, şiilerin hakim olduğu devletten belirli bir ölçüde bağımsız olmak istiyor.
iraklılar sahip oldukları kırılgan siyasi mutabakatın dağılma riski olduğundan korkuyor (geçen yılki seçimlerden sonra, hükümet 9 ay boyunca kurulamamıştı).
zebari “abd askerlerinin çekilme tarihi yaklaşırken, söz konusu mutabakatta ciddi gerilimler olduğunu gördünüz” demişti.
güvenlik konusunda bir boşluk oluşmasından iraklıların hepsi korkmuyor. popülist bir şii din adamı olan mukteda es sadr, iraklıların kendilerini savunabileceğini söylüyor. maliki de benzeri yorumlar yapmıştı. ancak sokaklarda, hatta bu liderlerin etkili olduğu şii mahallelerinde dahi belirsizlik hakim. ülkelerini, pazartesi günü obama’nın kullandığı ifadeyle ‘bölge için bir model’ diye tanımlayabilecek iraklıların sayısı çok az.
mansur bölgesinde bir konservatuarda öğrenci olan 19 yaşındaki suad saad “hayırlısı olmasını diliyorum. ancak irak’ın geleceğiyle ilgili hiçbir fikrim yok. ne olacağını bilmiyorum” diyor.
twitter’dan takip edin: @glcarlstrom
kaynak: al jazeera
Yorumlar