Haber analiz
Angela Merkel'in sırrı
Kamuoyu yoklamaları iki dönemin ardından Angela Merkel’in popülaritesini koruduğunu gösteriyor. Seçim süresince en çok tartışılan konulardan biri de buydu zaten: Angela Merkel’in sırrı ne?
Haberin Öne Çıkanları
Almanya'da genel seçim
Merkel popülaritesini koruyor
Avrupa'nın en güçlü kadını

angela merkel almanya’nın ilk kadın başbakanı olarak iktidara geldiğinde ülkenin büyük çoğunluğu için bir muammaydı... partisi hırisiyan demokrat birliği’nin (cdu) çoğunluğu katolik, erkek, aile odaklı ve batı almanya kökenli üyelerden oluşuyordu. merkel böyle bir partinin başına protestan, (eski) doğu almanya’da doğmuş ve büyümüş evli ama çocuksuz bir kadın olarak geçip ardından da başbakan olunca çok sayıda kişide şaşkınlık yarattı. bu liderlik ne denli kalıcı olabilecekti?
almanların "mutti"si
ancak aradan geçen 10 yıl boyunca merkel hem parti liderliği hem de başbakanlık koltuğunda daha da güçlendi. partisinin son kongresinde delegelerin yüzde 97.9 desteğiyle bir kez daha başkanlığa getirildi; bu partinin tarihindeki en yüksek destek oranı. kamuoyu yoklamaları da ulusal popülarite oranının yüzde 61 olduğunu gösteriyor.
destekçileri ona, adının kısaltılmış hali “angie” olarak sesleniyor... ya da almanca’da anne anlamına gelen “mutti”. sakin, hatta genellikle donuk olarak tanımlanıyor. kişisel karizmasının da vizyonunun da olmadığı ve son derece sıkıcı olduğu da sık sık yazılıp çiziliyor.
ilk başbakan seçildiği dönem dile getirdiği vaatlerin büyük bir kısmı hâlâ yerine getirilmiş değil. ayrıca ilk kadın başbakan olmasına karşın; kürtaj, kadınlara yönelik pozitif ayrımcılık gibi doğrudan hemcinslerini ilgilendiren konularda ne düşündüğü hâlâ meçhul. ama bunların hiçbiri merkel’in siyasi başarısını etkilemiyor gibi...
tam aksine... çoğu siyasi analist merkel’in başarısının tam da bu noktada yattığına inanıyor. aşırı pragmatik olmakla suçlanmasının onu halkın gözünde daha inandırıcı kıldığına düşünenlerin sayısı bir hayli fazla. ikinci kez başbakan olmasından kısa bir süre sonra euro bölgesi’nde patlayan borç krizi boyunca gösterdiği sükunetin almanların gözünde değeri büyük.
'zor zamanların lideri'
avrupa birliği’nin pek çok ülkesi ekonomik kriz ve işsizlikle boğuşurken almanya ekonomisinin büyük ölçüde güçlü kalması, işsizliğin düşmesi halkının gözünde onu güvenilir kılıyor. “zor zamanlarda başta olabilecek en iyi lider” olduğu pek çok kişinin ortak düşüncesi. kendisi de en güçlü yanının bu olduğunun farkında olmalı ki seçim kampanyasının ana temalarından birisi; “yeni deneylerin zamanı değil” oldu.
almanya’nın eski başbakanlarından lothar de maizière’ye göre merkel’in başarısı titizliğinde ve dikkatli oluşunda yatıyor. “her zaman ön plana çıkan bir özelliği oldu. kendinden çok daha kıdemli ve deneyimli siyasetçilerin yanında bile. son derece dikkatli, inanılmaz bir analitik yeteneği var, ayrıntıları asla kaçırmıyor”.
financial times gazetesinin analiz editörü frederick studemann da merkel’i uzun zamandır izleyenlerden. ona göre merkel’in başarısının sırrı sabrında. “bu oyunu uzun soluklu oynamayı biliyor – rakiplerinin kendi topuklarına kurşun sıkmasını bekliyor. bu kısmen gerçekten de karakterinin bir parçası, o efsanevi gösterişsiz, gerçekçi kuzeyli kimliği... ancak her şeyi enine boyuna düşündükten sonra harekete geçen serinkanlı bilim insanı imajı – ki bu imajı kendisini alnı açık, dosdoğru bir siyasetçi olarak sunarken de çok iyi kullanıyor”.
asimetrik tasfiye
alman siyaset bilimciler merkel’in bu “bekleme oyunu” taktiğine bir isim veriyorlar: asimetrik tasfiye. ne anlama mı geliyor? gündemdeki konuları bilerek köreltme ve muhalefetle arasındaki en keskin çatışmaları etkisiz hale getirme stratejisi. böylelikle seçmenler de bir güven duygusu yaşamaya başlıyorlar.
bu seçim sürecinde de benzer bir yol izledi aslında merkel. en önemli muhalifleri sosyal demokrat partisi (spd) ve yeşiller en yüksek gelir sahipleriyle gayrimenkul sahiplerinin vergilerini artırarak altyapı harcamalarını finanse etmeye yönelik bir dizi politika önerisi getirdi.
merkel’in partisinin yanıtı gecikmedi: muhalefetin, kira artışlarının azaltılması, asgari ücretin yükseltilmesi gibi bazı önerilerini doğrudan tekrarlayan bu politikalar emekli maaşlarıyla çocuk yardımlarını da artırma sözü verdi. merkel sadece vergi artırımında çizgiyi çekti.
sosyal harcamaları bu denli artıran öneriler merkel’in daha muhafazakâr destekçileriyle liberal koalisyon ortaklarını dehşete düşürdü düşürmesine... ama merkel’in hedefi ikisinin ortasında kalmış, sosyal demokratlarla yeşillere oy verme konusunda gidip gelen kararsız seçmendi.
siyasi analistlere göre politikaların bu denli benzeştiği bir ortamda oyun rengini popülarite belirleyecek. ve iş popülariteye geldiğinde merkel’in en yakın rakibi sosyal demokrat lider peer steinbrück’ten çok ileride olduğu muhakkak.
"demokrasi için tehdit"
popülaritesi yüksek yüksek olmasına da merkel’i sevmeyen kayda değer bir kitle de yok değil. bunlardan biri angela merkel üzerine bir kitap yazmış olan gertrud höhler. almanca’da vaftiz annesi anlamına gelen “die patin”in yazarı höhler’e göre merkel demokrasi için bir tehdit.
merkel’in konuşmalarının genelde muğlak, belirsiz, içi boş ve anlamsız kelimelerden olduğunu savunan höhler bunun kitleler üzerine yatıştırıcı bir etkisi olduğunu söylüyor. ve tehlikeli olduğunu... çünkü kamuoyunu merkel’e söylediklerinden hesap sorma sorumluluğundan kurtarıyor.
ayrıca höhler’e (ve bu noktada höhler’e katılan çok sayıda siyaset bilimci var) göre merkel’in karanlık bir yanı var: kendisine karşı çıkan herkesi bertaraf ediyor. parti içinde eleştiriye tahammülü yok. “meclis’te daha az rekabet daha çok devlet anlamına geliyor” diyor höhler; “daha da kötüsü: daha az rekabetçi demokratik mücadele en iyi çözüme ve hatta gerçeğin kendisine ulaşma olasılığını da çok azaltıyor”.
höhler eleştirilerinde yalnız değil: ekim 2010’da “çokkültürlülük başarısız oldu” diyen merkel topu göçmenlere attığında toplumun pek çok kesiminden tepki görmüştü.
euro bölgesi’ndeki kriz esnasında kurtarma paketlerinin başta gelen mimarlarından biri olan merkel; yunanistan, portekiz, ispanya gibi krizden en çok etkilenen ülkelerdeki eylemlerde sık sık hitler’e benzetildi. ülkelerindeki kemer sıkma politikalarından angela merkel’i sorumlu tutan avrupalı sayısı da azımsanmayacak kadar çok.
yine de tüm bunlar almanların merkel sevdasını azaltmışa benzemiyor. her şeye rağmen merkel’i ekonomik durgunluk sularında ülkesini güvenli bir şekilde limana taşıyabilmiş kaptan olarak görenlerin sayısı kritiklerinden çok fazla.
ayrıca almanlar mütevazı haliyle pazara gitmekten hoşlandığını söyleyen, “kocam yemeklerimden şikayet etmez” diyen ve 2012 avrupa futbol şampiyonası’nın çeyrek finalinde alman takımı yunanistan’ı yenince sevinçtan ağlayan (8 yıllık iktidarında halkın kendisini ağlarken gördüğü tek an) bir başbakan’dan –en azından- şimdilik şikayetçi görünmüyorlar.
Yorumlar