Haber analiz
Portre: Erol Günaydın
Meddah geleneğinin son temsilcilerinden biri olan Günyadın, küçük rolleri unutulmaz kılmayı ustalıkla başaran bir tiyatrocuydu.

erol günaydın 1933 yılında trabzon’da dünyaya geldi. galatasaray lisesi’nden mezun olan günaydın, tiyatro ile okul yıllarında tanıştı. yatılı okuduğu liseden kaçıp tiyatro oyunları ve meddah gösterileri izlemeye giderken kendisini dönemin önemli oyuncularının ortasında buldu.
profesyonel anlamda ilk kez 1955′te dormen tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ‘papaz kaçtı’ adlı oyunda sahneye çıktı.
konservatuara gitmeyen, ancak lisede aldığı eğitimin konservatuara bedel olduğunu dile getiren sanatçı daha sonra ankara devlet tiyatrosu’na girdi.
‘ayı masalı’, ‘martı’, ‘yaygara yetmiş’ gibi önemli oyunlarla başlayan tiyatro macerası ferhan şansoy’un kurucusu olduğu orta oyuncular'a katılması ile devam etti. orta oyuncular ile birçok oyun sahneye koyan günaydın, son olarak 2007 yılında nokta tiyatrosu’nun sahneye koyduğu ‘namussuzum ki namusluyum’da rol aldı.
1956 senesinde, unesco bursuyla fransa’ya gitti. iki haftalık eğitimin ardından teklif almasına rağmen ülkesine döndü. kariyeri boyunca yurtdışında pek çok oyunda sahne aldı.
meddah geleneğinin son temsilcilerinden biri olan günaydın, ayı yogi’ye sesiyle hayat vererek miniklerin de kalbinde unutulmaz bir yer edindi. çocukları çok sevdiğini sık sık dile getiren sanatçı, bir dönem çocuk tiyatrosu kurarak şehir şehir dolaştı, ayrıca televizyon için çocuk programları yaptı.
fransız ekolüyle gelenekselliği birleştirerek, halide edip adıvar'ın unutulmaz eseri 'sinekli bakkal' filminde kız tevfik tiplemesiyle zenneliği denedi.
küçük rollerin büyük adamı
1960’larda sinema filmlerinde rol almaya başladı. oyunculuk kariyeri boyunca 100’e yakın filmde ve onlarca tiyatroda rol alan günaydın, televizyon dizilerinin türkiye’de popülerlik kazanmasıyla birlikte ekranın da aranan yüzlerinden biri oldu. ‘çiçek taksi’, ‘hırsız polis’ ve ‘akasya durağı’ sanatçının rol aldığı son dönem dizilerinden yalnızca birkaçı.
2005 yılında günaydın'ın 50'inci sanat yılını kutlamak için istanbul'daki atatürk kültür merkezi'nde bir tören düzenlendi. törene eşi ile birlikte katılan günaydın, "bizim meslekte jübile yapıp da bırakmak yok. her yaşın ayrı bir rolü var" demişti.
‘tiyatroya gerçekten aşığım’ diyen sanatçı 2007 yılında yayınlanan ‘iki kalas bir heves’ adını taşıyan kitabında hem kendi tarihini hem de tiyatro tarihini, 50 yılı aşan sanat serüveniyle birlikte yaşama bakışını anlattı.
günaydın, 50'inci sanat yılı şerefine akm'de düzenlenen törene eşi ile katılmıştı. [aa]
genellikle yan rolleri başarıyla canlandıran ve başrol oyuncusuymuşçasına seyircinin hafızasında yer etmeyi başaran günaydın, bugün gazetesine verdiği röportajında hiç rol ayırt etmediğini anlatıyor: “ne verirlerse oynarım. hatta küçük roller daha çok hoşuma gider. büyük roller bence angaryadan başka bir şey değil. küçük rolleri çok güzel oynarım. ben çok başrol oynadım ama dedim ya fasarya, fisarya”.
kanser tedavisi gördü
günaydın, 2008 yılında bağırsaklarından önemli bir ameliyat oldu. daha sonraki röportajlarında kendisine kanser teşhisi konduğunu, bunun doktor hatası olduğunu söyleyen sanatçı, maddi anlamda büyük zarar gördüğünü açıklamıştı.
o dönemden beri tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşayan günaydın, buna rağmen tiyatro sahnelerinden ve dizi setlerinden kopmadı. son olarak 2012 yazında kaslarındaki bir rahatsızlık nedeniyle hareket edemez hale gelince bodrum'da hastaneye yatırıldı ve fizik tedaviye başladı. ağustos sonunda fenalaşan günaydın bu kez yoğun bakım ünitesine alındı. eylül ayının sonuna doğru istanbul'da bir hastaneye sevkedilen usta oyuncu 15 ekim 2012'de yaşam mücadelesini kaybetti.
devamlı gülümseyen yüzü ve neşeli hali ile özdeşleşen oyuncu, kariyernet’e verdiği röportajda moralini bozmamak için fazla sokağa çıkmadığını anlatıyor: “mutluluğu insanlarla paylaşmaktan çok zevk alıyorum. sahnede insanları güldürmek, eğlendirmek beni mutlu ediyor. asık yüzlü insan görmek istemiyorum. moralimi bozmamak için fazla sokağa bile çıkmıyorum çünkü herkes çok mutsuz.”
eşi güneş günaydın'ı 2005 yılında kanserden kaybeden günaydın, üç kız çocuğu sahibi.
kaynak: al jazeera
Yorumlar