Haber analiz

Yeni anayasada özerklik beklentisi

Türkiye'de Kürt sorunu yıllardır siyasal alandaki sancılarla birlikte var. Defalarca politikadan uzaklaştırılan Kürt siyasetçiler, temel talepleriyle yeniden meclisteler.

Haberin Öne Çıkanları

Partileri 7 kez kapatıldı

İlk Kürt meclis grubu

KCK gerilimi

Türk Solu'nun sembol isimlerinden Ertuğrul Kürkçü, TBMM'deki yemin töreni sırasında Kızıldere'de ölen arkadaşlarını anmayı unutmadı. [AA]

türkiye cumhuriyeti’nin osmanlı imparatorluğu’ndan devraldığı kürt sorunu’nda, pkk’nın 1978 yılında kurulup, seksenli yıllarda gelişmesiyle yeni bir döneme girildi. pkk ile ilk kez temas kurulan doksanlı yıllarda, ‘bask modeli’ tartışılır hale geldi ancak kısa sürede faili meçhul cinayetler hız kazandı.  kürt hareketi ise sadece son 20 yıldır yasal siyasi zeminde varlığını sürdürüyor. ancak siyasi kutuplaşma, kürt milletvekillerine yönelik baskı, soruşturmalar, davalar, parti kapatmalar ve şiddet ortamı sorunun siyasal zeminde ilerlemesinin önünde engel oldu.

bugüne kadar kürt sorunu’nun çözümünü, programlarının odak noktası yapan yedi siyasi parti anayasa mahkemesi kararıyla kapatıldı. 1991 yılında ilk kez kürt kimliğini temsil eden ve kürt sorunu’na ilişkin talepleri dile getirebilecek sekiz siyasetçiyi türkiye büyük millet meclisi’ne (tbmm) sokan halkın emek partisi’nin (hep) kapatılmasıyla başlayan süreçte, son olarak 2009 yılında demokratik toplum partisi (dtp) kapatıldı.

özgürlükçü demokrasi partisi (özdep), demokrasi partisi (dep), demokratik değişim partisi (ddp), demokratik kitle partisi (dkp) ve halkın demokrasi partisi (hadep) 1993 ile 2003 yılları arasında kapatılan diğer kürt partileri oldu.

‘terör örgütlerinin odağı olma’ suçlamasıyla kapatılan dtp’nin ardından 2009 yılında kurulan barış ve demokrasi partisi (bdp), halen 2011 genel seçimlerinde meclise girmeye hak kazanan bağımsız kürt adaylarının toplandığı parti konumunda.

siyasallaşma sürecinde genel seçimler

kürt sorunu’nda, 1997 yılı itibariyle pkk’nın da silahlı faaliyetlerinin gerilemesiyle, yasallaşma çabalarının hız kazandığın görülebilir.

bu amaçla hem türkiye’de hem de avrupa’da siyasal çalışmalar ve organizasyonlar ön planda olmuş, kürt kimliğinin tanınması, kültürel haklar, yurtiçinde siyasete legal yollardan katılma ve ağırlık koyma ekseninde faaliyetler yürütmüştür. pkk, eylül 1998’de başlayan ve lideri abdullah öcalan’ın yakalanmasıyla sonuçlanan süreç ve sonrasında da, ‘bağımsız kürdistan’ tezinden uzaklaşarak, yeni koşullarda, strateji değişikliğine yöneldi.

'Uyum yasaları'yla demokratikleşme adımı

türkiye’nin, 1999 yılında gerçekleştirilen helsinki zirvesi’nde avrupa birliği’ne (ab) tam üyelik için aday statüsü kazanmasıyla başlayan süreç, 2002 yılında uyum yasalarının tbmm’den geçmesiyle devam etti. pkk lideri abdullah öcalan’ın idam mahkumları arasında olması ankara üzerinde baskıya neden oldu, ab’ye girişin önkoşulu olan idam cezası kaldırıldı. olağanüstü toplanan meclis 3 ağustos’ta idam cezasının kaldırılmasının yanı sıra, kürtçe dahil anadilde öğrenim ve yayın olanağı sağlanmasını içeren yasa değişiklikleri kabul etti.

avrupa birliği (ab)’ye uyum çerçevesinde tbmm’de yapılan yasa değişiklikleri demokratikleşmenin önünü açarak, kürt siyasetinin yasal zemine doğru yaklaşmasına hız verdi.

şiddetin azaldığı ve geçmişe göre daha ılımlı bir havanın estiği böyle bir dönemde 2002 genel seçimleri yapıldı. kürt sorunu’nun çözümünü esas alan hadep seçimlerde yüzde 6,2 ile dikkat çekici bir oy oranı elde etse de, ülke seçim barajının altında kalarak, meclise temsilci göndermeyi başaramadı.

erdoğan çözüm için umut verdi

12 ağustos 2005'te başbakan recep tayyip erdoğan, kürt sorunun nabzının attığı kent olan diyarbakır'da yaptığı konuşmada ezberleri bozdu. 

"kürt sorunu bu milletin bir parçasının sorunu değildir, hepsinin sorunudur, benim de sorunumdur" diyen erdoğan çözüm için de söz verdi. ancak pkk'nın devam eden iki yıl boyunca artan saldırıları ve örgüt yanlsı sokak gösterilerine polisin sert müdahalesi çözüm sürecinin başlamasına engel oldu. 

2007 seçimlerinden çıkan sonuç ise sorunun siyasi zemine biraz daha yerleşmesine ön ayak oldu. kürt siyaseti açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilecek seçimlerde, bağımsızların toplamda aldığı yüzde 5,2’lik oy oranı kürt kimliğini temsil eden 22 siyasetçinin tbmm’ye girmesine olanak tanıdı. kürtler böylece sadece meclise temsilci göndermekle kalmadı, aynı zamanda meclis grubu oluşturma şansı buldu.

milletvekili seçilen isimlerden eski dtp genel başkanı ahmet türk mazbatasını aldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada, uzlaşı ve diyalog ortamı oluşturmak için tbmm çatısı altında toplandıklarını ifade ederek, partisi ile ilgili soru işaretlerini gidermeye çalıştı.

buna rağmen medyadan sert sesler geliyor, “22 pkk’lı mecliste” başlığıyla yazılar kaleme alınıyordu. milliyetçi hareket partisi (mhp) genel başkanı devlet bahçeli de “bölücülük yaparlarsa gereken tavrı gösteririz” diyerek dtp’li vekilleri işaret ediyordu.

‘demokratik açılım’

2009 yılı, kürt sorunu konusunda yaşanan gelişmelerle yeni bir milat oldu. güneydoğu’da artan şiddet olayları ve pkk’nın silahlı eylemlerinin artması üzerine, devletin bütün kademeleri sorunun demokratik ve barışçıl yollarla çözülmesi yönünde irade gösterdi.

cumhurbaşkanı abdullah gül’ün 10 mart’ta kürt sorunu’yla ilgili “çok iyi şeyler olacak” sözüyle aşıladığı umut, kamuoyunda beklenti yarattı. kısa süre sonra iktidardaki ak parti hükümeti çözüm için öngördüğü ‘demokratik açılım’ sürecini açıkladı.

biz kısa vadede genelge yayınlayarak, orta vadede yasalar ve uzun vadede anayasa değişiklikleri yaparak gerekli adımları atacağız.
başbakan tayyip erdoğan

başbakan recep tayyip erdoğan tarafından ‘milli birlik ve kardeşlik projesi’ olarak açıklanan sürecin, türkiye'de insan haklarına saygı, demokrasi, özgürlükler ve standartlarını geliştirmeyi amaçlayan bir proje olduğu anlatıldı. erdoğan “biz kısa vadede genelge yayınlayarak, orta vadede yasalar ve uzun vadede anayasa değişiklikleri yaparak gerekli adımları atacağız” sözleriyle projeye açıklık getirmeye çalıştı. içişleri bakanı beşir atalay projenin temel hedefinin demokratik standartların geliştirilmesi ve türkiye'nin ‘terör’le sorununun bitirilmesi olduğunu ifade etti.

4 ekim’de yapılan ak parti 3. olağan kongresi’nde sorunun nedenlerine ve yapılacaklara ilişkin bir rapor açıklandı.

“terörün panzehiri demokrasidir” denilen raporda sürecin amacı, ‘herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş hissetmesini sağlamak’ olarak açıklandı.

kasım ayında ise ‘demokratik açılım’ tbmm’de konuşulmaya başlandı. projenin içeriği ve öngörülen yasal düzenlemeler içişleri bakanı atalay tarafından açıklandı.

atalay, öncelikler siyasi partiler hukukunun alanını genişletmeyi, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün bir gereği olan siyasi propaganda hakkının önündeki bazı yasal engellerin kaldırılmasının hedeflendiğini anlattı. atalay siyasi parti temsilcilerinin böylece, seçim mitinglerinden vatandaşlara kendi dil ve lehçelerinde seslenme imkanı bulacağını ifade etti.

‘herkes için daha fazla’ özgürlük sloganı taşıyan proje, yerleşim yerlerine orijinal isimlerinin geri verilmesinden, işkencenin önlenmesine, tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla anadillerinde konuşmasına ve bağımsız bir ayrımcılık komisyonu kurulmasına kadar atılması gereken adımları öngörüyordu.

hükümet bu maddelerin nihai olmadığını vurgulayarak, ‘demokratik açılım’ı ucu açık, dinamik bir süreç olarak anlatıyordu.

kürtçenin okullarda seçmeli ders olarak okutulması, üniversitelerde kürdoloji enstitülerinin kurulması, kürtçe özel televizyon kanallarının yayına başlaması, nevruz’un kültürel açılıma bağlı olarak bayram ilan edilmesi ve güneydoğu anadolu projesi’nin  (gap) yeniden ele alınarak  bölgeye yönelik ekonomik kalkınma ve istihdam hamlelerinin gerçekleştirilmesi gibi konular da, hem sorunun tarafları olan siyasi zeminde hem de medyada sıkça dile getirildi.

habur’da yaşananlar

kürt sorunu’nda umut vaadeden süreci iki önemli olay baltaladı. ilki habur sınır kapısı’nda yaşananlardı.

‘demokratik açılım’ kapsamında pkk lideri abdullah öcalan’ın çağrısı üzerine kandil dağı’ndaki kamplarda ve mahmur kampı’nda bulunan bir grup örgüt üyesi türkiye sınırından girerek 19 ekim’de teslim oldu. o güne kadar herhangi bir suça karışmamış ve haklarında arama kararı olamayan örgüt üyelerinin teslim olmasını hükümet de olumlu karşılayarak destekledi.

teslim olan 34 örgüt üyesi, diyarbakır başsavcılığı tarafından sınırda ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.

dtp’nin ‘barış elçileri’ diye tanımladığı grubun karşılanmasının bir şova dönüşmesi ise  kamuoyunda tepkiyle karşılandı. 25 yıldır türkiye’ye karşı silahlı eylemlerde bulunmuş bir örgütün üyelerinin törenlerle karşılanması ve pkk açısından bir ‘zafer’ olarak yansıtılmasının toplum vicdanını derinden rahatsız ettiği şeklinde yorumlar yapıldı.

kısa süre sonra hükümet kanadından da, yaşananların rahatsız edici olduğu yönünde açıklamalar geldi.

dtp de kapatıldı

‘demokratik açılım’ sürecinde büyük tartışma yaratan diğer önemli gelişme ise dtp’nin kapatılması oldu.

yargıtay cumhuriyet başsavcılığı’nın açtığı kapatma davasını karara bağlayan anayasa mahkemesi, dtp’nin ‘terör örgütü’yle olan bağlantıları ve devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı faaliyetleri nedeniyle 11 aralık 2009 tarihinde kapatılmasına karar verdi.

dtp kapatılan yedinci kürt partisi olurken, mahkeme partinin genel başkanı ahmet türk ve diyarbakır milletvekili aysel tuğluk dahil 37 kişiye 5 yıl boyunca siyaset yasağı getirdi.

mahkeme, ahmet türk ile diyarbakır milletvekili aysel tuğluk'un milletvekilliklerinin düşürülmesini de kararlaştırdı. kararı ‘siyasi’ olarak değerlendiren ahmet türk, parti grubunun parlamentodan çekildiğini açıkladı.

bu gelişmelerden büyük darbe alan ‘demokratik açılım’ süreci, 2010 yılının bahar aylarında artmaya başlayan pkk’nın silahlı eylemleri nedeniyle yavaş yavaş gündemden düştü.

oslo görüşmeleri 

bu dönemde devletin pkk'yla doğrudan görüşmeler yaptığı sonradan sızdırılan bir ses kaydıyla ortaya çıktı. 14 eylül 2011'de internete sızan ses kayıtlarına göre norveç'in başkenti oslo'da yapılan görüşmeye dönemin mit müsteşar yardımcıları hakan fidan ve afet güneş ile pkk yöneticilerinden sabri ok, mustafa karasu ve zübeyir aydar katılmıştı. ses kaydında fidan konuşmasına başbakan erdoğan tarafından görevlendirildiğini söyleyerek başlıyordu. görüşmede tarafların pkk'nın eylemlerini azaltması örgüt lideri öcalan'ın hazırlayacağı bir çözüm planının gündeme alınmasını müzakere ettiği anlaşıldı.

görüşme kayıtlarının ortaya çıkması kamuoyunun büyük bir bölümünce olumsuz tepkiyle karşılanmadı. çoğunluk, görüşmelerin çözüme ulaşması umuduyla hükümeti destekledi. 

ancak 14 temmuz 2011'de diyarbakır'ın silvan ilçesinden gelen haber rüzgarı tersine çevirdi ve tüm süreci yerle bir etti. pkk'nın operasyona çıkan birliklere düzenlediği saldırıda 13 asker hayatını kaybetti. 

böylece 2005 yılında başbakan'ın diyarbakır konuşmasıyla başlayan süreç, silvan saldırısıyla noktalanmış oldu.

kck davası

‘demokratik açılım’ın açıklandığı tarihten bir kaç ay önce ise, 2009 yılında, türkiye kck soruşturmasıyla tanışmıştı.

soruşturma kapsamında yürütülen operasyonlar başlangıçta pkk üyelerine yönelik algılandığı için kamuoyunda sıradan görüldü. ancak bdp’li belediye başkanları ve yöneticilerin kelepçeli fotoğraflarının basında yer almasıyla farklı tepkiler gelmeye başladı. kck davası ülkenin yakından izlenen ve çok tartışılan davalarından biri haline geldi.

‘kürdistan topluluklar birliği’ anlamına gelen koma civakên kurdistan (kck) adlı yapılanma 2005 yılında oluşturuldu. kck,  kuruluş sözleşmesinde ‘devlet olmayan örgütlenmiş demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyon’ ve ‘demokratik, toplumcu-konfederal bir sistem’ olarak tanıtılır. sözleşme, pkk’nın yasama organı olarak kabul edilen kongra gel’in ortadoğu ve avrupa’daki 213 delegesinin katıldığı bir toplantıda kabul edildi.

kamuoyuna ‘pkk’nın şehir yapılanması’ olarak yansıyan kck hakkında başlatılan soruşturmada çok sayıda kişi tutuklandı.

savcılık iddianamesine göre abdullah öcalan tarafından kurulan kck yürütme konseyi’nin başında pkk’nın dağ kadrosu lideri murat karayılan var.

kck gibi bir yapılanmaya ihtiyaç duyulmasının nedeni, silahlı kadrolarla şehir kadroları arasında bir bağ yaratılarak birbirini denetleyen bir sistemin oluşturulmak istenmesi olarak açıklanabilir. kck aynı zamanda 2000'li yılların ortalarında cezaevinden çıkan pkk üyelerinin siyaset yapmalarına ve örgüt içinde kalmalarına imkan tanıyan bir sistem olarak da anlatılabilir. 

bdp’lilere göre soruşturma başladığından bu yana tutuklananların sayısı üç binden fazla. soruşturmayı yürüten diyarbakır cumhuriyet savcılığı’nın açıklamasına göre ise bu sayı 403.

tutuklanan isimler, devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanunu’na muhalefet etmek, iş ve çalışma hürriyetini engellemek, eğitim ve öğretim hürriyetini engellemekle suçlanıyor. silah veya bomba gibi delillerin bulunmadığı iddianamede, pkk’dan talimat almak, belediye başkanlarını yargılamak, işadamlarını örgüte bağışa zorlamak gibi iddialara yer veriliyor.

diyarbakır ağır ceza mahkemesi’nde 18 ekim 2010’da görülmeye başlayan kck davası’ nda sanıkların savunmalarını kürtçe yapmak istemesiyle yaşanan kriz; 2011 yılındaki operasyonlarla tutuklu sayısının artması, kapatılan dtp’nin yerine kurulan bdp’de büyük tepkilere neden oldu.

bdp genel başkanı selahattin demirtaş, kürt halkına yönelik baskıları gerekçe göstererek, bölgedeki sivil toplum örgütlerinin tek çatı altında toplamak amacıyla kurulan demokratik toplum kongresi’yle (dtk) birlikte sivil itaatsizlik eylemi başlattı.

demirtaş yaptığı açıklamada, kürt sorunu’nun doğrudan çözüm aşamasına girmesini istediklerini belirterek “hükümetin bu sorunu çözeceği yok. bu devasa sorun karşısında hiçbir çözüm açıklamayan, taleplerime karşı kulağını tıkayan bu hükümetin, tavrını artık kabul etmiyoruz" sözleriyle tepkisini dile getirdi.

çatışmaların ve ölümlerin önüne geçmek istediklerini anlatan demirtaş, hükümeti somut adımlar atmaya çağırdı. bdp ve dtk, sivil itaatsizlik eylemlerini talepleri karşılanıncaya kadar devam ettireceklerini bildirdi.

bu talepler, ana dilde eğitim, siyasi tutuklukların serbest bırakılması, askeri ve siyasi operasyonlara son verilmesi ve yüzde 10 seçim barajının kaldırılmasıydı. kürt siyasetçiler, bu taleplerin sorunun çözümünde ve barışa giden yolda kilit önemde olduğunu savunuyordu.

2011 seçimleri

kürt siyasetçiler, 12 haziran 2011’deki genel seçimlere, baraj engeli nedeniyle tıpkı 2007’de olduğu gibi bağımsız olarak katıldı.

ancak aday listelerinin yüksek seçim kurulu (ysk) tarafından onaylanması aşaması siyasi bir krize dönüştü.

bdp’nin desteklediği ‘emek, barış ve demokrasi bloğu’ndan seçimlere katılmak için başvuru yapan yedi ismin adaylıklarının iptal edilmesiyle yoğun hukuki ve siyasi tartışmalar yaşandı.

ysk kararı sonrasında doğu ve güneydoğu kentleriyle, istanbul’da düzenlenen protesto gösterilerinde olaylar yaşandı, diyarbakır’ın bismil ilçesinde bir kişi polisin müdahalesi sonucu öldü.

yapılan itirazlar üzerine kararı yeniden değerlendiren ysk daha önce adaylıkları iptal edilen isimlerin seçimlere girmesine izin verdi.

seçim sonucunda bdp’nin desteklediği 36 bağımsız aday tbmm’ye girmeye hak kazandı. leyla zana 20 yıl sonra yeniden milletvekili seçilirken, türkiye’de sol hareketin sembol isimlerinden ertuğrul kürkçü ile sırrı süreyya önder, altan tan gibi isimler ilk kez meclisin yolunu tuttu.

ahmet türk, emine ayna, aysel tuğluk, hasip kaplan, sırrı sakık gibi isimlerse 2007’deki seçim başarılarını tekrarladı.

1991 yılında leyla zana’yla birlikte mecliste yer almış bir diğer isim olan hatip dicle’nin milletvekilliği, seçimler sonucu meclise girmeye hak kazanmasına rağmen, hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunduğu için ysk tarafından düşürüldü.

bu gelişme yeni parlamentonun ilk krizini yaratacaktı. bdp, ysk’yı dicle’nin adaylık durumuyla ilgili doğru değerlendirme yapamamakla suçladı.

dicle’yle ilgili karara yapılan itirazlar sonuç vermeyince bdp destekli milletvekilleri yeni yasama yılında çalışmalara katılmayarak tbmm’yi boykot etme kararı aldı.

boykota katılan kürt milletvekilleri 14 temmuz’da dtk’nın çağrısıyla diyarbakır’da toplanarak, bir süredir üzerinde çalışılan ‘demokratik özerkliği’ tek taraflı olarak ilan etti.

bdp van milletvekili aysel tuğluk, özerklik ilanını, “uluslararası insan hakları belgelerinin tanımladığı haklar ışığında ortak vatan anlayışı temelinde toprak bütünlüğüne ve demokratik ulus perspektifi temelinde türkiye halklarının ulusal bütünlüğüne bağlı kalarak, kürt halkı olarak demokratik özerkliğimizi ilan ediyoruz” sözleriyle açıkladı.

dtk, ‘demoktatik özerklik’i bir devlet sistemi olarak değil, ‘halkın devlet olmayan, kendi coğrafyasındaki özyönetime katılma sistemi’ olarak açıkladı.

ancak bu ‘demokratik özerklik’ çıkışı leyla zana, şerafettin elçi ve altan tan başta olmak üzere bazı kürt siyasetçilerin tepkisine neden oldu. tek taraflı bu ilanın bir amaca ulaşamayacağı savunuldu.

yeni yasama yılının açılışına ve tbmm’de yapılacak yemin törenine az bir süre kala bdp boykot kararında vazgeçerek 28 eylül’de meclise dönme karını açıkladı.

yeni bir anayasadan beklentiler

üst üste üçüncü kez iktidara gelen ak parti sivil bir anayasa hazırlanmasını önceliği olarak belirlerken, hazırlanacak metnin kürt sorunu’nun çözümüne katkıda bulunup bulunmayacağı merakla bekleniyor.

bdp yeni anayasa için oluşturulacak hazırlık komisyonu için batman milletvekili ayla akat ata, istanbul milletvekili sırrı süreyya önder ve diyarbakır milletvekili altan tan'ı görevlendirdi.

partinin hazırladığı anayasa taslağında 1921 anayasası’nda yer alan yerel yönetimlere vurgu yapılıyor,‘türk’ ifadesine yer verilmiyor, herkesin anadilde eğitim ve öğrenim hakkına sahip olduğu belirtiliyor, yargı ve milli savunma gibi konularla ilgili kurumlar dışındaki tüm devlet birimlerinin yerel yönetimlere devri öngörülüyor.

bdp, mevcut anayasadaki “türkiye cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür” ifadesinin, “türkiye cumhuriyeti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes din, mezhep, ırk, etnik köken, cinsiyet, kültür ve benzeri hiçbir fark gözetilmeksizin türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır” diye değiştirilmesini istiyor. devletin coğrafi, etnik, kültürel farklılıklara göre özerk bölgelere bölünmesi de bdp’nin önerileri arasında yer alıyor.

diğer başliklar

osmanlı'dan devralınan sorun

pkk nasıl kuruldu ve güçlendi?

devletin ilk teması

'bask modeli'nden faili meçhullere

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;