Türkiye

40 yıllık hayal başka bahara

Son demokratikleşme paketinden de 1971 yılında kapanan Ruhban Okulu'nun açılması kararı çıkmadı. Ruhban Okulu, ABD ve AB'nin Türkiye'ye telkinde bulunduğu konuların başında geliyor.

Türkiye'de yaşayan azınlıkların iadesini talep ettiği mülk sayısı, 1542'yi buluyor. [AA-Arşiv]
türkiye’de lozan anlaşmasıyla azınlık olarak tanımlanan rum, ermeni ve yahudiler, sorunlarının çözümü için ‘demokratikleşme paketi’nden beklenti içindeydi. 
özellikle rum cemaati’nin beklentisi heybeliada’da bulunan ruhban okulu’nun açılması. 1971 yılında çıkarılan ‘özel okullar kanunu’ ile kapanmak zorunda kalan 
okulun tekrar açılması yıllardır tartışılıyor. ak parti hükümetinin demokratikleşme paketleri olarak adlandırılan her yasal çalışmasında okulun açılabileceğine dair iddialar, haberler çıkıyor ama 1 ekim'de açıklanan pakette de, olumlu yanıt yoktu.  
 
42 yıllık mesele: ruhban okulu
 
heybeliada ruhban okulu 1844 yılında istanbul heybeliada’da açıldı. ortodoks teolojisine göre eğitim veren okul, fener rum patrikhanesi’nin din adamı ihtiyacını karşılıyordu. özel yüksekokul statünde bulunan okul 1971 yılında türkiye'deki tüm özel yüksekokulların devlet denetimine alınmasından sonra fener rum patrihhanesi’nin kararıyla kapandı. fener rum patrikhanesi, ruhban okulu’nun özel statüsünün korunmasından yanaydı. hükümetler ise okulun yüksek öğrenim kurumu denetiminde açılabileceğini savundu. bu uzlaşmazlık nedeniyle okul 42 yıldır kapalı duruyor.
 
ruhban okulu konusu uluslararası kişi ve kurumların da gündeminde hep yer tuttu. fener rum patrikhanesi olarak da bilinen rum ortodoks patrikhanesi, ortodoks dünyasının da merkezi. patrik ortodoks dünyasında ekümenik olarak kabul edilirken, türkiye lozan anlaşmasına dayanarak bu statüyü tanımıyor. bu durum, zaman zaman diplomatik gerilimlere de sebep oluyor.  
 
1999 yılında türkiye’ye gelen abd başkanı bill clinton ruhban okulu’nu ziyaret etti. okulun açılması isteğini dönemin cumhurbaşkanı süleyman demirel’e iletti.  türkiye’nin üyelik müzakerelerini yürüttüğü avrupa birliği de her yıl yayımladığı ilerleme raporunda ruhban okulu’nun kapalı olmasını eleştirdi. ak parti hükümeti yetkililerince zaman zaman ruhban okulu’nun açılması gerektiği yolunda beyanlar olsa da okulun hangi statü ile açılacağı, hangi kuruma bağlı olacağı konusunda fener rum patrikhanesi ile uzlaşı sağlanamadı. patrikhane okulun ’özerk’ olması konusunda ısrarını sürdürdü.
 
batı trakya emsali
ancak ak parti hükümetine göre ruhban okulu'nun kaderi, yunanistan'ın atacağı adımlara da bağlı. 1 ekim'de açıkladığı demokratikleşme paketinde okulun açılmasıyla ilgili bir başlığa yer vermeyen başbakan erdoğan, bunun sebebini şöyle açıkladı: 
 
"bizim için ruhban okulu meselesi, anlık bir meseledir. biz bir şeyin iadesini yaparken, bir şeylerin de iadesini bekleme hakkına sahibiz. atina'da iki camimiz  var. bize iade edin dedik, yıllardır oyalıyorlar. fethiye camisi ve diğer cami ile batı trakya'daki kardeşlerimizin başmüftü seçimini birlikte, aynı zamanda yapalım, biz ruhban okulu'nu da açarız. batı trakya'da başmüftüyü yunan hükümeti kendi memuru gibi atıyor. ben nasıl bartholemos'u atayamıyorsam, sen de benim başmüftümü atayamazsın."
 
azınlık vakıflarının mülklerinin iadesi
ruhban okulu olmasa da, ankara azınlıkların önemli bir talebi için adımlar attı. 2011'de yapılan bir düzenlemeyle, devlet tarafından el konulan azınlık vakıflarının iadesine başlandı. yasanın ardından mülklerin devri için açılan davalarda ve bürokratik uygulamalarda bazı sıkıntılar yaşandı. iadeler sınırlı kaldı. 
 
azınlık vakıfları mülkleri
 
cumhuriyet öncesinde gayrimüslim vatandaşların oluşturduğu hayır kurumları günümüzde azınlık vakıfları olarak anılıyor. 

yüzyıllar boyunca faaliyet yürüten bu vakıflar türkiye’nin farklı kentlerinde, çoğunlukla da istanbul’da mülklere sahipti. 1936 yılında devlet, faaliyet yürüten tüm azınlık vakıflarından ve hayır kurumlarından sahip oldukları mülkleri beyan etmesini istedi.  beyanlarını yapan vakıflar o tarihten sonra da faaliyetlerine devam ettiler, yeni mülkler edindiler, büyüdüler.

 
1974 yılında ise yargıtay hukuk genel kurulu, azınlık vakıflarının mülk edinmelerinin yasadışı olduğuna dair bir karara imza attı. yargıtay’a göre 1936 yılından sonra azınlık vakıflarının edindiği tüm mülkler yasadışı olarak edinilmişti. bu karar üzerine 1936 yılından sonra edinilen tüm azınlık vakfı mallarına devlet el koydu. el konulan mülkler hazine’ye veya vakıflar genel müdürlüğü’ne devredildi.       
 
azınlık vakıfları temsilcileri 1974 yargıtay kararı ile el koyulan mülklerine kavuşmak için avrupa insan hakları mahkemesi nezdinde davalar açmaya başladı. 
 
azınlık mülkleri meselesi avrupa birliği ilerleme raporlarında türkiye’nin eleştirildiği başlıklar arasında yer aldı. ak parti hükümeti 2008 yılında çıkardığı 5737 sayılı vakıflara kanunu ile 1974 yılında el konulan ve hazine ile vakıflar genel müdürlüğü’ne geçen taşınmazların azınlık vakıflarına iadesini sağladı. yani azınlık vakıflarına ait ama kamuda bulunan mülkler azınlık vakıflarına iade edilecekti. yasa, azınlık vakfı temsilcileri tarafından memnuniyetle karşılandı ama yeterli bulunmadı. çünkü ciddi oranda azınlık vakfı mülkü üçüncü şahıslara yani özel kişilere satılmıştı. bunların da iadesi için düzenleme isteniyordu.
 
üçüncü şahıslardaki mülklerin iadesi
 
üçüncü şahıslara ait bulunan mülklerin iadesi için ise 2011 yılını beklemek gerekecekti. ak parti hükümeti 5737 sayılı vakıflar kanununa geçici bir madde ekledi. 
11. madde olarak anılan düzenlemeyle üçüncü şahıslara geçmiş mülklerin iadesi ya da mülkün parasal değerinin azınlık vakıflarına ödenmesi öngörülüyordu. parasal 
ödemeyi hazine yapacaktı. 11. madde’nin yürülüğe girmesinin ardından azınlık vakıfları avukatları tespit ettikleri ve üçüncü şahıslara ait bulunan mülklerin 
iadesi için girişimlerde bulunmaya başladı. yargı süreçleri işletildi.
 
yargı süreçlerinin ardından azınlık vakfı temsilcilerinden şikayetler yükselmeye başladı. şikayetler iki konuda odaklandı. bunlardan biri mülklerin vakfa ait olduğunu ispatlamak için gereken belge konusunda bürokrasinin zorluk çıkarması, diğeri yapılan başvurularının reddedilmesi. yapılan her dört başvurudan sadece birinin sonuçlanması üzerine azınlık vakıfları temsilcileri davaları avrupa insan hakları mahkemesi’ne taşımaya başladı. azınlık vakıfları temsilcileri, sıkıntıların aşılması için yeni düzenlemeler talep ediyor. ak parti hükümeti de bu konuda gerekli kolaylığın gösterileceğini vurguluyor. 
 
kaynak: al jazeera

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;