Gülen örgütü soruşturmaları

Başbakan'dan Bank Asya açıklaması

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bank Asya yönetiminin TMSF’ye devredilmesinin tamamen hukuki bir karar olduğunu söyledi, "Hiçbir siyasi boyutu yoktur. 122 isim bilinmiyorsa ortada şüpheli bir durum var demektir" dedi.

Konular: Türkiye, Ekonomi
akparti grup main
Davutoğlu AKP'nin meclis grup toplantısında konuştu. [Fotoğraf: Osman Baytürk/Al Jazeera]

davutoğlu, kanal 7 ve ülke tv kanallarının ortak canlı yayınında, bank asya yönetiminin tasarruf mevduatı sigorta fonu'na (tmsf) devredilmesini yorumladı.

finansal sistemde şeffaf olmayan unsurlar varsa, çok ciddi hak ihlalleri oluşabileceğine ve o finansal sistemin istikrarı konusunda çok ciddi şüphelerin olabileceğine işaret eden davutoğlu, "şeffaflığı herkesten isteyip, bankacılık sektöründe şeffaflık istisnai bir durummuş gibi yansıtmak doğru değil. şunu ifade etmek isterim; bu tamamen hukuki bir karardır, hiçbir siyasi boyutu yoktur, talimatla veya herhangi bir şekilde alınmış bir karar değil, hukuki boyutu ise objektif kriterlerle test edilebilir" ifadesini kullandı.

davutoğlu bu gelişmeler olduktan sonra verilen ve kamuoyuyla paylaşılan bilgilerden de çok açık hukuki kriterlerin ortaya konduğunu vurgulayarak şöyle devam etti:

"bddk, bankacılıkla ilgili bütün düzenlemeler çerçevesinde bank asya'dan imtiyazlı ortaklık hisselerinin yüzde 40'ının şeffaf bilgilerini istiyor. herkesten istiyor bunu, sadece bank asya'dan değil. yani ana kurucu üye niteliği taşıyan imtiyazlı ortakların bilgilerini istiyor, süre veriyor. o süre içinde sadece 185 imtiyazlı ortaktan 63'ünün ismi veriliyor. onlar da tam verilmiyor, eksik veriliyor ama geri kalan verilmiyor. tekrar süre veriliyor, yine verilmiyor. yani karanlık, gölge altında bir grup hisse var. onun üzerinden bütün bu süre vermelere rağmen, bunlar verilemeyince bu 63 hisse toplamda yüzde 37'ye tekabül ettiği için, onlar bilindiği için onlarla ilgili değil, yüzde 63 hissenin tasarruf yetkisi tmsf tarafından kullanılma kararı alınıyor."

"başka bir banka da yapmış olsa aynı işlem yapılırdı"

"burada 185 ortağın isimleri verildi de bddk ve tmsf bu kararı aldıysa tartışılabilir" diyen davutoğlu, "isimler verilmemiş, şeffaflık ortaya konulmamış; hem bir şeyler saklanıyor hem de o yolla, oraya mevduat yatırmış, mevduatta bulunan tasarruf sahiplerinin hakları ihlal ediliyor. böyle bir durum varken, açık bir ihlal söz konusuyken bddk'nın tmsf'nin susup, beklemesi mi söz konusu olacaktı" değerlendirmesinde bulundu.

kimsenin baştan suçlu ilan edilemeyeceğini kaydeden davutoğlu, "ancak kimse de 'ben, şu veya bu gerekçeyle zaten kamuoyu gündemindeyim, dolayısıyla bana yapılan bir baskı görüntüsü verilirse ben bu zorunluluklardan azade olabilirim' deme hakkına sahip değil. bunu başka bir banka da yapmış olsa aynı işlem yapılırdı. dolayısıyla olayın hiçbir siyasi boyutu yok, hukuki boyutu var. bu hukuki boyutuyla işleyen süreçle ilgili başka yorumlar, yani o çerçevede bunun neyi gösterdiği bütün bu olayın nasıl bir hastalığa, yanlışlığa tekabül ettiği ayrıca tartışılabilir" diye konuştu.

"niye dini cemaat mahiyeti taşıyan bir grubun bankası olsun"

"bu bankada 185 üyenin bir kısmının da ismi bilinmesin' diye biri söylüyorsa bunu tartışalım" ifadesini kullanan davutoğlu şunları söyledi:

"bu bir kuralsa, bu kurala herkes uyacak. geri kalan 122 isim bilinmiyorsa, ortada şüpheli bir durum var demektir. bir hukuk kuralı varsa, bu hukuk kuralının gereği yapılır. bu sürecin kendisinde herhangi bir sübjektivite, ayrı bir tutum, önyargılı bir tutum söz konusu değil. objektif kurallar işlemiştir, gereken yapılmıştır bu kurallar içinde. başka bir bankayla da ilgili olsa aynı şeyler söz konusu olurdu. fakat bunu dedikten sonra tabii ki şu soruyu sormak hepimiz için geçerli bir husustur: niye dini cemaat mahiyeti taşıyan bir grubun bankası olsun, savcısı olsun, hukuk ayağı olsun, medya ayağı olsun? herkes her faaliyeti yapabilir ama bütün bu faaliyetleri koordineli bir şekilde toplum hayatının, kendi istediği düzeni ya da yaklaşımını yapıyorsa bir hedef doğrultusunda o zaman bunu sormak gerekir. sivil toplum sivil toplumdur; banka bankacı işlevi yapar, medya medya işleri yapar. onları doğasından çıkardığın zaman o banka bankacılık yapmamaya başlar."

"kendi rüyalarında yaşasınlar"

"bu kararın ekonomiye vereceği bir zarar var mı? diğer bankalarda bir tedirginlik gözlemleniyor mu? bir tetikleme olacak diye birtakım şeyler de var" sorusuna davutoğlu, "hayır, bunlar türkiye'de kaos beklentisi, havası oluşturmak isteyenlerin karanlık rüyaları. kendi rüyalarında yaşasınlar ama türkiye'yi öyle bir karanlık dehlize, tünele kimse sokamaz" şeklinde cevap verdi.

“gülen’in pasaportunun iptalinde hukuk dışına çıkılmadı”

fethullah gülen'in pasaportunun iptal edilmesiyle ilgili de konuşan başbakan davutoğlu, pasaportla ilgili konunun tamamen hukuk içinde yapılan işlem olduğunu, başka bir işlemin söz konusu olmadığını, mücadelede hukuk dışına çıkılmadığını ve çıkılmayacağını söyledi. 

"inzivada olduğunu söyleyen birisi new york times'a niye yazı yazar?"

başbakan davutoğlu, fethullah gülen'in new york times'ta yayımlanan makalesine ilişkin soruya da şöyle yanıt verdi:

"şu soruyu sormak lazım; dini bir cemaatin öncüsü olduğunu, hatta ceketi bile olmadığını söyleyen, görünüşte onlarca yıldır mahfiyet sahibi, köşede, orada inzivada olduğunu söyleyen birisi new york times'a niye yazı yazar? bu zat köşe yazarı mı? değil. bir akademisyen mi? değil. ülkeyi temsil eden memur ya da büyükelçi mi? değil. niye yazı yazar, niye kendi ülkesini şikâyet eder? ne gördü türkiye'den, bu hükümetten ne gördü? iyilik dışında, ülkeye sağlanan demokratik imkânları kullanmak dışında ne gördü? gerçekten büyük bir şeyle, hissederek söylüyorum, bu ülkenin kamu düzeninden sorumlu olan birisi olarak değil, bu zata inandığı için onlarca yılını, emeğini, alın terini, helal rızkını vermiş insanlar adına soruyorum; hiç tahayyül edebilirler miydi? new york times'ta okuduğumda yazıyı çok üzüntü duydum. öfkelendim, nasıl olur da allah adını, resululllah adını her şeyde zikrederek bu yere gelmiş birisi, bu topraklara ait olduğunu iddia eden birisi böyle bir yazı yazar. hadi yazdı, ne diyor içeriğe baktığınızda; diyor ki 'türk, kürt, alevi, sünni, gayrimüslim herkes türkiye'de baskı altında' diyor. ben bir ay önce gayrimüslim azınlık liderleriyle yemek yedim, hepsi teşekkür ettiler, 'ak parti iktidarı döneminde görmediğimiz şeyi gördük' dediler. niye gayrimüslimleri zikrediyor? çünkü oradaki lobilere hitap ediyor. türkiye'deyken muhafazakâr kesimin hissiyatını harekete geçireceksiniz; oraya gidip lobilere, rum lobisine, ermeni lobisine 'türkiye'de gayrimüslimler baskı altında' diyeceksiniz. kürt meselesi senin için bu kadar önemliyse üç senedir yürüttüğümüz çözüm sürecine niye engel olmaya kalktınız? en kritik yerlerde, emniyetteki unsurlarla çözüm sürecini niye baltalamaya çalıştınız? alevi-sünni farkını kışkırtmacılık gibi yapıyor. hani müspet hareketti bu, hani mavi marmara'da, gazze'deki kardeşlerimize yardım için giden ve açık denizlerde vurulan kardeşlerimiz için 'niye otoriteyi dinlemediniz' diye açıklamalarda bulundunuz da, türkiye'de halk oyu ile seçilmiş cumhurbaşkanı yüzde 52 halkoyu ile seçildi, hükümet ise yüzde 50 ile işbaşına geldi. tablo ortaya çıkıyor, vatandaşlarımız bunu görüyor."

kaynak: kanal 7

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;