Türkiye
Başbuğ iddianamesi kabul edildi
Eski Genelkurmay Başkanı, 'darbeye teşebbüs' ve 'örgüt' yöneticiliği' gibi suçlardan müebbet hapis cezasıyla yargılanacak.
Haberin Öne Çıkanları
Yargı süreci başlıyor
En önemli suçlama darbe
Komutanlar işaret etmişti

‘internet andıcı’ soruşturmasında tutuklanan eski genelkurmay başkanı ilker başbuğ hakkında, istanbul cumhuriyet başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, mahkeme tarafından kabul edildi.
istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'nin kabul ettiği iddianamenin, 'irtica ile mücadele eylem planı' davasıyla birleştirilmesi konusundaki talep ise daha sonra karara bağlanacak.
özel yetkili savcı cihan kansız tarafından hazırlanan 39 sayfalık iddianamede, ilker başbuğ'un 'ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda, askeri bir darbe ortamı oluşturmak amacıyla, internet siteleri ve bu siteleri meşrulaştırmak amacıyla düzenlenen andıç vasıtasıyla kara propaganda ve dezenformasyon faaliyetlerini icra ve organize ettiği' vurgulandı.
ilker başbuğ'un yaptığı basın açıklamalarıyla devam eden ergenekon soruşturmasını etkilediği belirtilen iddianamede, 'devlet yöneticilerini baskı altına almak, devlet otoritesini zaafa uğratmak, bu hususta gerektiğinde kamu düzenini bozup ülkede kaos ve düzensizlik ortamı oluşturmak, halkı devlet yöneticilerine karşı kışkırtmak ve anarşi ortamı oluşturmak, böylece cebir ve şiddet yöntemleriyle hükümetin görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, yönetici sıfatıyla psikolojik harekat faaliyetini yönetmen ve örgüt üyelerini yönlendirmek' gibi suçlamalar yer aldı.
ilker başbuğ'un türk ceza kanunu'nun (tck) 312/1. maddesi gereğince 'cebir ve şiddet kullanarak türkiye cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle, tck'nın 314/1. maddesi uyarınca da 'silahlı terör örgütü yöneticiliği yapmak' suçundan 15 ile 22,5 arasında değişen hapisle cezalandırılması talep edildi.
anayasa mahkemesi'ne taşımaya itiraz
iddianamede ilker başbuğ'a yöneltilen darbe suçlamasının görevini kapsamadığı vurgulanarak, yargı sürecinin 'yüce divan' sıfatıyla anayasa mahkemesi ve askeri mahkemelere taşınamayacağı belirtildi.
savcılık 'www.irtica.org' isimli internet sitesinin en son 19 aralık 2008 ve 'www.turkatak.gen.tr' isimli sitenin ise en son 19 ocak 2009 tarihli ana sayfa görüntülerine ulaşıldığını belirterek, iddianamede başlıkları sıraladı. iddianamede, "ismi geçen sitelerde yer alan yayınların değerlendirildiğinde, genel itibariyle ulusal düzeyde yayın yapan basın yayın organlarında çıkmış köşe yazıları ile haberlerden oluştuğu ve sitelerin güncel olarak işletildiklerinin belirlendiği, bu sitelerle başta türkiye cumhuriyeti başbakanı olmak üzere adalet, içişleri ve milli eğitim bakanları üzerinden türkiye cumhuriyeti yürütme organını baskı altına alıcı, tezyif ve tahkir edici yayınların bulunduğu" ifadesi yer aldı.
sitelerde sürekli 'şeriat' vurgusunun yapıldığının altını çizen savcılık, iddianamede başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği "arşiv kayıtlarının silinmesiyle hiçbir ilgim yoktur. bu konudan bilgim de yoktur. bu konuda mehmet eröz veya mustafa bakıcı'ya herhangi bir emir vermedim. site içeriklerinin silindiği yönünde bana da herhangi bir bilgi verilmedi. site içeriklerinin ne olduğunu iddianameyi gördükten sonra öğrendik" cümlesine yer verdi.
'odamda bilgisayar bile yoktu'
sitelerin bir gazetede haber yapılmasıyla derhal kapatıldığına değinilen iddianameye, ilker başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği kapatma için bizzat kendisinin şifahen emir vermiş olabileceği yönündeki sözleri de taşındı.
sitelerin bir gazetede haber yapılmasıyla derhal kapatıldığına değinilen iddianameye, ilker başbuğ'un savcılık ifadesinde söylediği kapatma için bizzat kendisinin şifahen emir vermiş olabileceği yönündeki sözleri de taşındı.
başbuğ, yine savcılık savcılık ifadesinde, söz konusu andıcı gazetede kasım 2009'da haber olması üzerine gördüğünü, nisan 2009 tarihli internet siteleri andıcının kendisine arz edilmediğini, bahse konu andıç kendisine arz edilmiş olsaydı üzerinde imza veya parafının olması gerektiğini, sözlü olarak arz edilmiş olsa üzerinde yine imza veya parafının veya en azından andıcı kendisine arz edenin bir notunun olması gerektiğini, ikinci başkandan onay alınması ve ilgili birimlere dağıtılmasıyla ilgili hususları mahkeme tutanaklarından öğrendiğini beyan etti. ancak, dönemin genelkurmay ikinci başkanı hasan iğsız'ın 24 ekim 2011 tarihli duruşmada kendisine sorulan "genelkurmay başkanı'nın imzaladığı bir andıç olup olmadığı" yönündeki soruya, "evet. emrin benden alınmış olması, bu konuda müstakilen kendi başıma karar aldığım anlamına gelmez. efendim, bir kişinin onayı alınıyorsa, onunla ilgili yeni bir tasarruf oluyorsa, aynı kişinin onayının alınması lazım, askerlikte bu böyledir" şeklinde verdiği cevap da iddianameye girdi.
başbuğ, iğsız ve diğer komutanların kendisini işaret etmesiyle ilgili ise "bana bu sitelerin içerikleriyle ilgili herhangi bir bilgi ve teklif de gelmedi. benim görev yaptığım dönemde hiyerarşik olarak bana herhangi bir bilgi aktarımı yapılmadı, aleyhe beyanlara katılmıyorum. ben o dönemde internete dahi girmedim, odamda bilgisayar bile yoktu" dedi.
türkiye'de 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanlığı görevini yürüten ilker başbuğ, 'irticayla mücadele eylem planı' davasıyla birleştirilen 'internet andıcı' davası kapsamında 'hükümeti yıkmaya teşebbüs' ve 'terör örgütü yöneticisi olma' iddiasıyla yedi saat ifade verdikten sonra tutuklanmıştı.
başbuğ’un tutuklanmasının ardından yargılamanın yüce divan’da yapılması gerektiğine dair tartışmalar gündeme gelmiş, cumhurbaşkanı abdullah gül ile başbakan recep tayyip erdoğan da bu yönde görüş belirtmişlerdi. avukatı aracılığıyla 'yüce divan'da yargılanmak için yargıtay'a başvuran başbuğ'un talebi, salı günü reddedilmişti.
genelkurmay'ın kara propaganda siteleri
iktidardaki adalet ve kalkınma partisi (akp), dini cemaatler, yunanistan, ermenistan ve pkk aleyhine yayın yapan propaganda sitelerinin genelkurmay başkanlığı tarafından kurulduğunun askerler tarafından itiraf edilmesiyle başlayan 'internet andıcı' soruşturmasında başbuğ'un tutuklanması, tarihi açıdan önemli bir özelliğe de sahip. türkiye'de 1960’lı yıllardan beri ilk kez, genelkurmay başkanlığı yapmış bir isim sivil savcılık tarafından sorgulandıktan sonra mahkeme kararıyla tutuklandı.
istanbul 13. ağır ceza mahkemesi'nin geçtiğimiz yıl temmuz ayı sonunda iddianameyi kabul etmesiyle açılan davada aralarında eski 1. ordu komutanı orgeneral hasan iğsız, genelkurmay istihbarat daire başkanı korgeneral ismail hakkı pekin, genelkurmay başkanlığı hukuk müşaviri tuğgeneral hıfzı çubuklu gibi isimler tutuklanırken, sanıklar yargı sürecinde verdikleri ifadelerde birçok itirafta bulunmuştu.
mahkemenin sanıkların beyanlarında ve bazı belgelerde adı geçen ilker başbuğ'la ilgili suç duyurusunu savcılığa iletmesinden iki gün sonra, 30 aralık 2011 tarihinde soruşturma kararı verilmişti.
diğer komutanlar işaret etmişti
orgeneral hasan iğsız, mahkemede "sayın komutana arz demek, bu kişinin yetkilisinin o olduğunu gösterir. ona arz edilmeden önce kimse kalem oynatamaz" diyerek dönemin genelkurmay başkanı ilker başbuğ'u işaret etmişti.
tutuklu sanık emekli tuğamiral alaettin sevim de, başbuğ’un tanık olarak dinlenmesini istemişti. aynı talebi, aranırken mahkemeye dilekçe korgeneral mehmet eröz de dile getirmişti.
korgeneral ismail hakkı pekin de, ifadesinde "internet andıcı belgesi, genelkurmay başkanlığı bünyesinde hazırlanan yasal ve resmi belgedir" diye konuşmuştu.
albay sedat özüer ise, "emir komuta zinciri içinde andıcı hazırlattım ve paraf attım" demişti.
internet andıcı davası, sanıkları arasında albay dursun çiçek'in de bulunduğu irtica ile mücadele eylem planı davasıyla birleştirilmişti. albay çiçek, mahkemede "her sabrın bir sonu vardır" diyerek internet andıcı belgesinin gerçek olduğunu söylemişti.
kaynak: al jazeera ve ajanslar
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar