Gülen örgütü soruşturmaları
Böcekler nasıl çıkarıldı?
Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde ofisinde bulunan dinleme cihazlarıyla ilgili davada böcekleri bulan teknik ekibin başındaki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mustafa Varank tanık olarak ifade verdi. Varank cihazların nasıl bulunduğunu, neden adli makamları aramadığını mahkemede anlattı.

cumhurbaşkanı erdoğan'ın başbakanlığı sırasında ofisine "böcek" olarak adlandırılan dinleme cihazı konmasıyla ilgili 13 kişi hakkında açılan davada, böceklerin bulunduğu sırada olay yerinde olan dönemin başbakanlık müşaviri, cumhurbaşkanı başdanışmanı mustafa varank tanık olarak dinlendi.
ankara 7. ağır ceza mahkemesi'ndeki duruşmada mustafa varank, 2011'de başbakanlık müsteşarlığı görevini yürüten efkan âlâ'nın mit müsteşarı'ndan böceklerle ilgili arama yapılmasını talep ettiğini söyledi. varank, cumhurbaşkanı erdoğan'ın da kendisini arama yapacak mit ekibinin başında bulunması için görevlendirdiğini anlattı. varank aramayla ilgili detayları paylaştı:
"ben ve başlarında b. a'nın olduğu üç kişilik mit ekibi keçiören'deki ofislerden başladık. orada cumhurbaşkanımızın iki tane ofisi var. arama-taramaya 1 nolu daireden başladık. bir süre sonra elinde anten şeklinde alet olan arkadaş sinyal tespit ettiğini söyledi. sinyalin bulunduğumuz daireden gelmediği anlaşıldı. yan tarafta sayın cumhurbaşkanımızın kütüphanesi vardı. sinyalin, orada telefonların bulunduğu konsolun olduğu yerden geldiği tespit edildi. çoklu priz kapatıldığında sinyalin kesilmediği, fişten çekildiğinde kesildiği belirlendi. bir aletle prizin röntgenini çektiler ve içinde kabloları olan düzenek çıktı."
varank sürece refakat ettiğini, arama-tarama konularında uzman olmadığını belirterek, cihazın bulunduğu yerden sökülmesi kararının mit ekiplerince verildiğini söyledi.
daha sonra ak parti genel merkezi, başbakanlık merkez binası ve başbakanlık resmi konutlarında da arama-tarama yaptıklarını anlatan varank, "sayın cumhurbaşkanımızın evinin altındaki kütüphanesi çok sık kullandığı bir yer değildi ama devletin güvenliği açısından çok mahrem görüşmeleri yaptığı bir yer olduğunu söyleyebilirim. bu görüşmelerin içeriğini ve katılımcılarını ancak üç, dört kişi bilebilir" dedi.
"jammerlar çalışmıyordu"
varank, erdoğan'ın o dönemde başbakanlık resmi konutu'nu sıkça kullandığını, burada jammer bulunduğunu, ancak bu aletlerden verim alınamadığına şahit olduğunu anlattı; "özellikle 3g çıktıktan sonra doğru dürüst telefon sinyallerini bile kesmediğine şahidim" dedi.
varank, jammerların çalışmadığı, verimsiz olduğu, sık sık arıza yaptığı, dinleme cihazlarını kesmediği, yenilerinin alınması gerektiğine ilişkin bir rapor bulunduğunu bildirdi, ancak kriptolu telefonların karasal hattan çalıştığı için jammerdan etkilenmeyeceğine dikkati çekti.
neden adli makamlara bilgi vermedi?
sanık avukatlarının sorularını yanıtlayan varank, "neden adli makamlara bilgi vermediniz?" sorusunu da şöyle yanıtladı:
"ben adli makamlara karşı sorumlu değilim. bize bu emri veren sayın cumhurbaşkanımız ve sayın başbakanlık müsteşarımızdı. biz bulduktan sonra gerekli yerlere haber verdik. bir başbakanın ofisinde dinleme cihazı çıkması casusluk faaliyetidir. bunu araştırmakla görevli iki kurum mit ve emniyet istihbarat'tır."
varank, başbakanlık koruma dairesi'nden bir personelin arama-tarama faaliyetlerinde bulunmamasının sebebi sorulunca, ofislere ve konuta adli soruşturma ya da delil toplamaya değil, teftiş amacıyla gittiklerini anlattı. varank böceklerin fotoğraflarını kendisinin de çektiğini belirterek, bunları teftiş kurulu'na verdiğini belirtti.
varank, "koruma polisleri refakat için neden içeri alınmadı?" sorusunu yanıtlarken, "biz ofislerde bulunduğumuzda zaten korumaları içeri almayız. ben zaten başlarında olduğum için 'gerek yok' demişimdir. arama-tarama sırasında ben hiç odadan çıkmadım. ancak böceğin bulunduğu kalıbı gördüğümüzde teknisyen ve konut müdürünü odadan çıkardık" bilgilerini verdi.
"onu mit'e soracaksınız"
"böceğin alıcı taraması için 25 gün niye beklendi?" sorusunu, "onu bilmiyorum. onu mit'e soracaksınız" diye yanıtlayan varank, böcek bulunduktan sonra dönemin başbakanlık müsteşarı efkan âlâ ile konuştuğunu, aynı akşam erdoğan'a da bilgi verdiğini ve sonraki süreci âlâ'nın yönettiğini anlattı.
bir diğer soruyu yanıtlarken, âlâ'nın hassasiyet göstererek, "başbakanlık koruma'daki arkadaşlarımız arama yapıyor ama bunun rutin olmaması lazım. ansızın da yapılması gerekir" dediğini ve bu şekilde ilgili yerlerde arama-tarama yapılmasını istediğini ifade eden varank, "müsteşar bey'in, 'bunun sonuna kadar gideceğiz' dediğini, mit'in ve emniyet istihbarat'ın araştırmaya başladığını biliyorum. ama detaylı bilgim yok" diye konuştu.
cumhurbaşkanı erdoğan'ın avukatı ali özkaya'nın sorusu üzerine varank, 2005'ten beri erdoğan'ın hizmetinde çalıştığını belirterek, "zeki beylerin döneminden önce iki farklı koruma ekibi vardı, onlarla çalıştık. zeki bey geldiğinde referansını bilmiyorduk. ama mehmet bey her ne kadar amir konumunda olsa da şunu gözlemliyorduk: burada personel alımında zeki bulut daha yetkiliydi" ifadelerini kullandı.
mit görevlileri de tanık
duruşmada cihazı bulan milli istihbarat teşkilatı (mit) görevlileri de "tanık" olarak dinlendi. böcekleri bulan ekibin başındaki mit görevlisi b.a. "uzaktan yönetilen çok profesyonel bir cihazdı" dedi.
b.a. mit müsteşarı hakan fidan'ın kendisini arayarak başbakanlık'tan aranacağını söylediğini ve arama-tarama çalışmalarına eşlik etmesi talimatı verdiğini söyledi.
"konu hakkında bilgim yoktu. hazırlığımızı yaptık. 10-15 gün sonra özel kalem'den aranarak mustafa varank bey'in telefon numarası verildi. subayevleri'ndeki konuta vardığımızda sayın varank'ı aradım ve arama çalışmalarına başladık. beş, altı değişik türde arama yaptık. frekans taraması sırasında bariz sinyal geldi. diğer daireden sinyali yakaladık. ekipte üç arkadaş daha vardı. yapılan x-ray araması sonucunda cihazı bulduk ve teknik açıdan detaylı inceleme için müsteşarlığa götürdük."
"sanırım arkadaşlar çok fazla film izliyor"
cihazı bulduktan sonra cihazla ilgili civarda ne kadar yayın yapıldığının öğrenilmesi için detaylı çalışma yaptıklarını anlatan b.a., "özel ekipler gezdirerek, çevrede kayıt yapılabilecek yerleri tespit etmeye çalıştık. mutlaka alıcısı bunu dinleyebilir. uzaktan yönetilen çok profesyonel bir cihazdı. ondan sonra da tespit ettiğimiz yerleri başka bir ekibe devrettik" dedi.
b.a. ayrıca şunları söyledi:
"analog değil, dijital bir cihazdı. bunu götürdük, detaylı incelettik. müsteşar bey'e bilgi verdik. 'uluslararası boyutu olabilir' diye düşündü. sonuçta başbakan... cihazın nereden alındığı, nerelerde satıldığına dair incelemeler, bazı yazışmalar yaptık. internetten ve alışveriş yaptığımız firmalardan bu cihazı kimin sattığı, hangi ülkenin üretimi olduğu konusunda detaylı tarama yaptık. başbakanlık resmi konutu'nda bulunan ürün de aynıydı. ama üzerindeki seri numaraları, üretim tarihlerini gösteren her şey silinmişti. her aramada muhakkak refakatçi olur. istanbul'daki konut ve ofiste, ak parti genel merkezi ve başbakanlık'ta da aramalar yaptık."
"neden birkaç gün sonra söküp, cihazın nereden dinlendiğini bulmadınız" sorusuna b.a., "dünyada böyle bir teknoloji yok, varsa bilmek isterim. sanırım arkadaşlar çok fazla film izliyor" yanıtını verdi.
kaynak: anadolu ajansı
Yorumlar