Türkiye

'Çözüm süreci iyi ama...'

Ankara'da TSK Rehabilitasyon Merkezi'nde tedavileri süren gaziler, Al Jazeera'ye ikinci hayatlarını anlattı. Çözüm sürecini destekliyorlar, olumlu buluyorlar, ancak tereddütleri, endişeleri de var.

Konular: Çözüm süreci
Sağ gözünü kaybeden Murat Narinç, TSK Rehabilitasyon Merkezi'nde resim yapmaya başladı. [Fotoğraf: Zeki Öztürk/Al Jazeera]

2007 yılı… bingöl’ün kiğı ilçesi kırsal kesimi… bölgedeki iki karakol arasında yol alan, içinde 9 askerin bulunduğu araç pkk’nın kurduğu pusuyla uçurumdan aşağı yuvarlandı. askerler aracın içinde sıkıştılar, telsizle diğer birimlere ulaşmak istediler. ancak yardım gelene kadar birçoğu aracın içinde mahsur kalan askerle pkk’lılar arasında çatışma başladı ve tam üç saat sürdü. çatışma sona erdiğinde 1 şehit, 8’i çok ağır yaralı asker geride kalmıştı.

bu türkiye’de çözüm süreci başlayana kadar yaşanan yüzlerce çatışmadan sadece birinin hikâyesiydi.

felç olmuştu şimdi yürüyor

uzman çavuş önder çelik o gün çatışmadan ağır yaralı kurtulanlardan biri. araçtan çıktığında belinden aşağısı tutmuyordu, 7 yıllık tedavinin sonunda sağ bacağında ortez var ama artık yürüyebiliyor. türk silahlı kuvvetleri rehabilitasyon merkezi’nde tedavi gören çelik, hayatının değiştiği noktayı ve geri dönüşünü al jazeera’ye anlattı.

“bizi helikoptere aldıklarında, sağlıkçı subayın elinin, ayağının titrediğini gördüm. yaralandığımda belden aşağımı hissetmiyordum. elimle kontrol ettim, vücudumun tamamının durduğunu görünce rahat ettim. iki defa ameliyat edildim, ikinci ameliyattan sağ tarafım felçli çıktım. sol tarafımda da hareket kısıtlılığı vardı. doktor ‘yürümeni sağlayan sistemde kesi yok. seni nakış gibi işledik’ dedi.”

gata’daki tedavinin ardından geldiği tsk rehabilitasyon merkezi’nde ise başka bir umudu daha olduğunu söylemişler, “koşamasan da yürüyebileceksin”. önder çelik doktorlardan bu haberi aldığı günü, “dünyalar benim oldu” diye anlatıyor.

uzun süren tedavisi sonucunda önce tekerlekli sandalyeden kurtuldu, sonra da kol değnekleriyle yürümeye başladı. bugün ise artık koltuk değneği de kullanmıyor, yani doktorların dediği gibi koşmasa da yürüyebiliyor. sadece fiziki değil aldığı psikolojik destek de bu noktaya gelmesinde etkili olmuş.

“düşünün, uyandığınızda barut kokusu ile uyanıyorsunuz. psikolog arıyorsunuz. psikolog sakin olmayı, o olayın orada kaldığını, artık yeni renklerin bizi beklediğini söylüyor. ama bir yandan da orada kalmadı. ben şu anda sağ bacağımın yokluğunu günlük olarak yaşıyorum. bir kere ayağıma prangalar gibi takılmış bir ortezle geziyorum. çocuklarımla istediğim gibi gezemiyorum, herhangi bir sosyal faaliyete, etkinliğe katılamıyorum, hayatımı kısıtlıyor. ben bunu psikolog desteğiyle atlatmaya çalıştım, ‘geçti mi?’ derseniz, geçmedi. hâlâ devam ediyor ama birtakım olguları da kabul etmeniz lazım.”

“çözüm süreci için teşekkür ederiz, ancak…”

hükümetin başlattığı çözüm süreci ile birlikte neredeyse iki yıldır bölgeden şehit ve gazi haberlerinin gelmemesinden memnun önder çelik. “buna en çok sevinen benim, çünkü biz bunun bütün etkilerini yaşadık” diyor ama sözlerine “ancak” diye devam ediyor.

“bizim burada öğrenmek istediğimiz âkil insanların yaptığı o toplantılarda bizden habersiz ne konuşuluyor, bu süreçte ne veriliyor? dağda bana, vatana, millete, askere, polise kurşun sıkan bir insanın affedilir bir yanı yok. şimdi sosyal uyumdan bahsediliyor. mesela yüz değiştirme olacak deniyor; herhangi bir maktulün yüzünün değiştirilmesi, kimlik değiştirilmesi, eve dönüş durumu varmış. ben mesela şimdi çalışıyorum, toplum içindeyim. bu insanlar değişim geçirip benimle yan yana gelecekse bunlar beni çok endişelendirir.”

öne çıkan aktivite: spor ve meslek edinme

2000 yılında hizmete giren tsk rehabilitasyon merkezi’nden önder gibi binlerce gazi geçmiş, büyük bölümü hâlâ tedavi amacıyla sık sık merkezin kapısını çalıyor. sadece tedavi de değil gazilerin hayata kazandırılması için kurulan mesleki rehberlik ve spor kulüpleri de birçoğunun hayatına yeni bir yön veriyor. 1995 yılında tunceli’nin nazimiye ilçesinde, birliğinin pkk'lılarla girdiği çatışmada sağ gözünü kaybeden murat narinç onlardan biri. bir belediyede çalışan narinç, merkezde gördüğü rehabilitasyon sonucunda resim yapmaya başlamış, bir de kendisi gibi gazilerin hayatını anlattığı kitap yazmış, adı “körün gördükleri”.

“değer bulmak güzel, aslında buraya gelmemizdeki amaç da bu. burada gazi olduğumuzun farkına vardırıyorlar, boşuna değilmiş gibi bir hisse kapılıyorsun. dışarıda normal hayatta karşılaştığın güçlükler, belediye otobüsünde bile insanların sana karşı takındığı tavırlar. ama burası tamamen izole olmuş hayattan, sana gaziliğini hissettiriyorlar, değer veriyorlar.”

sadece gazilere değil sivillere de hizmet veren merkezde her şeye rağmen yeniden ve bu defa daha sıkı sarılarak hayata başlayanların büyük bölümü hayata tutunmak için sporu seçmiş. çünkü tsk rehabilitasyon merkezi’nde, tüm engelliler için spor yapma, bir takım ile çalışma, uluslararası yarışmalara katılma imkânı da var.

1995 yılında hakkari - şırnak karayolunda birliğinin girdiği çatışmada belinden aldığı kurşunla ömür boyu tekerlekli sandalyeye bağlanan ismail cantürk gibi.

19 yıldır tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren Cantürk, atış sporu yapıyor.
[[Fotoğraf: Zeki Öztürk/Al Jazeera]]

“yaralandığımda 20 yaşındaydım, hayatımızın baharında oldu yani. hastaneye kaldırıldım, böbreklerim filan parçalanmıştı, onu aldı doktorlar. 1,5 - 2 yıl tedavi gördüm, o günden bu yana hayatımı böyle sürdürüyorum (tekerlekli sandalyeyi işaret ediyor). 2000 yılında bu merkez açıldığı günden bu yana buradayım, önce yıllarca basketbol oynadım. şimdi bir, iki yıldan beri de atış sporu ile uğraşıyorum. takım olarak uluslararası yarışmalara katılıyoruz, ingiltere’de üçüncülüğümüz var. ”

“dedim ya, çok gençtim”

spor tesisinin sorumlusu da tıpkı tesisteki sporcuların birçoğu gibi bir gazi, emekli jandarma yarbay bahadır bartu.

Bartu, Merkez'deki spor tesisinin sorumlusu olarak çalışıyor.
[[Fotoğraf: Zeki Öztürk/Al Jazeera]]

“jandarma özel harekât'ta görev yapıyordum, çok gençtim. 26 yaşındaydım, 1996 yılında hakkâri’de yaralandım. dediğim gibi çok gençtim. sınır ötesi bir olayda pusuya düştük. göğsümden aldığım bir mermiyle omurilik yaralısıyım. dedim ya çok gençtim, o günden bu yana hayatımı tekerlekli sandalyede yürütüyorum.”

bartu, verdiği ilk tepkinin sürekli “neden ben?” sorusu ve beraberinde gelen öfke olduğunu söyledi.

“bu cevabı bulunacak bir soru da değil, hayatta bazı şeyleri de öyle kabul etmek lazım. sonra niye sorusunun cevabını şöyle buluyorsunuz, ‘neden olmasın?’. inandığım ve uğruna hayatımı feda etmek üzere yemin ettiğim şeyler için başıma bu geldi, o zaman neden olmasın ki?”

aradan geçen 17 yılda yaşadığı tüm zorluklara rağmen “değer miydi?” sorusuna  “tabii ki değer. eğer başıma gelen onca şeyden sonra bir an pişmanlık duysaydım, hayatın bir anlamı kalmazdı" yanıtını verdiğini anlatıyor bartu. bahadır bartu şimdi merkeze gelen gazilerin ve birçoğu trafik kazası sonucu engelli kalan birçok insanın hayata kazandırılması için spor faaliyetlerinin koordinasyonundan ve tesisten sorumlu.

“hayatımızın yarısını verdik”

“çözüm süreci konusunda ne düşünüyorsunuz?” sorusuna yanıt verirken ise o da söze, “devlet bir şey yapıyor, yapması da lazım” diye başlıyor ve “ama” diye devam ediyor.

“biz bazı şeyleri kırıp dökerek yapıyoruz, çözüm süreci de öyle. öyle şeyler oluyor ki incinmememiz mümkün değil. orada, hakkâri’de benim toprakta kanım var. o toprakla ilgili özel duygular hissediyorum. bir anda sizi bu hale getiren insanları o kadar ileri götürüyorlar ki, kutsama boyutunda bir şeye dönüştürüyorlar. yoksa ne olabilir ki; kırıp dökmeden, özel duygulara, hassas noktalara dokunmadan yapmak lazım. çünkü bazı şeyler konusunda biz gerçekten çok hassasız, ‘o’ bizim için çok kıymetli bir şey, biz onun için hayatımızın yarısını verdik. yoksa bunu stratejik, politik anlamda sorgulamak bize düşmez. devlet bir şey yapıyordur, yapması da lazımdır. onu meclis bilir.”

"gelen sivillerin yüzde 50'si trafik kazası"

sadece gazilere değil sivillere de hizmet veren tsk rehabilitasyon ve bakım merkezi komutanı tuğgeneral celalettin bacanlı,  türkiye’de başka bir örneği bulunmayan tesisin büyük bir ihtiyacı karşıladığını anlattı.

Tuğgeneral Celalettin Bacanlı, Al Jazeera'nin sorularını yanıtladı.
[[Fotoğraf: Zeki Öztürk/Al Jazeera]]

“gazi bizim evladımız, o anlamda gereken işlem yapılıyor zaten. ancak bugün bir avrupa ülkesinin nüfusu kadar engellisi olan bir ülkeyiz. burası engellilere de hizmet ediyor. sivillerden gelenlerin yüzde 50’si üzerinde bir oranı trafik kazalarından. finansman ise üç ana hattan sağlanıyor. bir tanesi milli bütçeden gelen kaynak, ikincisi burası döner sermayeli bir kuruluş ama bir de önemlisi tsk el ele vakfı. özellikle cari bütçeden, döner sermayeden süratle alamayacağımız, hiyerarşik prosedürlere takılabilecek nitelikte ihtiyaçlarımızı vakıf vasıtasıyla alıyoruz.”

bacanlı geçen sene vakıf üzerinden merkezde karşılanan teknolojik ihtiyacın 5 milyon tl’yi bulduğunu söyledi.

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;