Siyaset

Davutoğlu: Hiçbir partiyi sürecin dışında görmeyiz

Başbakan Ahmet Davutoğlu koalisyon görüşmeleri için yol haritasını açıkladı, "Bütün liderlerle bir ilk tur görüşme yapmayı planlıyorum. Biz halkın oy verdiği hiçbir partiyi sürecin dışında görmeyiz istişare anlamında. Herkese bu şansı vermek lazım" dedi.

Konular: Türkiye, AKP, CHP, MHP
Başbakan Davutoğlu bütün liderlerle bir ilk tur görüşme yapmayı planladığını söyledi. [Fotoğraf: AA/Arşiv]

ak parti genel merkezi'nde kanal 7 televizyonunun canlı yayınına katılan davutoğlu, hükümet kurma görevi kendisine verildiğinde izleyecekleri yol haritasını açıkladı. 

"herkese saygının bir gereği olarak, bütün liderlerle bir ilk tur görüşme yapmayı planlıyorum. bir parti ile görüşüp bir netice alıp almamaya göre,  diğer partiye gitmek, bence diğer partiye yapılabilecek haksızlık olur. yani a partisi, b partisi, hangi parti olursa olsun. bütün partilerle bir ön görüşme, ilkesel bir görüşme yapmanın siyasi olarak da, etik olarak da daha doğru olduğu kanaatindeyim. çünkü bu görev, memleketi hükümetsiz bırakmama görevi hepimize verildi. herkese bu şansı vermek lazım. ilk turda yaptığımız görüşmeler sonrasında hangi  partiyle daha yoğun bir görüşme aşamasına geçme imkânımız olacağını bir muhakeme edip gördükten sonra orada ilerleriz. sonra ikinci bir tur yapılabilir, eğer orada ilerlemeler de kat edecek mesafeye göre ikinci bir tur bütün liderlerle yapılabilir. ama nihayette herkesin sürecin parçası olduğu, kimsenin 'ya biz sürecin dışında kaldık' demeyeceği bir formül. birileri kendini sürecin dışında bırakmak isterse o, partilerin tutumlarıyla ilgili. ama biz halkın oy verdiği hiçbir partiyi bu anlamda sürecin dışında görmeyiz istişare anlamında. ama nihai olarak hangi partiyle koalisyon yapacağımızla ilgili kanaat bize aittir ve muhatabımız olan partilere tek tek aittir."

davutoğlu koalisyon durumunda bakanlıklar ve kimi kritik kurumların belirlenmesine yönelik soru üzerine, koalisyonu bir güç paylaşımı olarak görmemek gerektiğini söyledi.

"güç paylaşımı olacak tabii, o ikinci aşama" diyen davutoğlu, önce koalisyonda nelerin birlikte yapılabileceğinin, nelerin öncelik olarak ele alınacağının tespitinin gerektiğini vurguladı.

davutoğlu ilkesel bir çerçeve oluştuktan sonra sıranın bakanlıklara ve kurumlara geleceğini ifade ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"ben geçmiş koalisyon protokollerini de bu anlamda inceliyorum. niye başarılı olup, olmadıklarına da açıkçası bakıyoruz. ama benim kanaatim önce psikoloji. psikolojik altyapısı iyi kurulmamış hiçbir ilişkinin formel ya da kurallara bağlanan çerçevesi işlemez. burada karşılıklı güvenin ihdas edilmesi lazım, birbirine olan saygının inşa edilmesi lazım. bunlar olup, psikolojik ortam hazırlandığı zaman ilkesel çerçeve oturduğunda bakanlıkların dağılımı problem olmaktan çıkar. ama bakanlıkların dağılımından başlarsanız ve güven hali yoksa 'şu bakanlığı şu parti alırsa şunu yapar' diye şüphe etmeye başladığınızda, orada çöker koalisyon çalışması. önce psikolojinin oluşması, güven ortamının,  sonra ilkesel çerçevenin oluşması, sonra işleyişle ilgili güç paylaşımının belirlenmesi en doğru yöntem olur."

 "milletin vermediği hiçbir şeyi kimseye biz vermeyiz"

başbakan davutoğlu, "herhalde 41, 25, 16 rakamları dikkate alınarak bir paylaşım olur" sorusu üzerine, adalet esasına dayanmayan hiçbir güç paylaşımının başarılı olamayacağını dile getirdi.

buna yönelik bazı şeylerin basına yansıtıldığını aktaran davutoğlu şunları kaydetti:

"özellikle chp kanadından bu tür şeyler geliyor. dönüşümlü başbakanlık ya da işte yüzde 50, yüzde 50 paylaşım. kusura bakmasınlar bu matematiğe de aykırı, mantığa da  aykırı, psikolojiye de aykırı. siyasi ahlak bakımından o tür yaklaşıma da aykırı. milletin vermediği hiçbir şeyi kimseye biz vermeyiz. bunu da söyleyeyim. millet bize yüzde 41 verdiyse, 'sen evet koalisyon kur ama gücün senin bu' demiş oluyor. chp'ye de yüzde 25 demişse, 'gücün senin de bu veya mhp yüzde 16' demişse. herkesin bu anlamda mutabakata bakması. ama şöyle bir şey bizim zinhar kabul edebileceğimiz bir tutum değil. 7 haziran'dan bu yana son derece uzlaşmacı bir tavır sergiledik diye koalisyona muhtaç bir parti durumunda değiliz. koalisyona en az ihtiyaç hisseden biziz. bunu da açık söyleyeyim. ama ülkenin hükümete ihtiyacı olduğu için biz bu çabayı gösteriyoruz. yoksa ak parti'nin herhangi bir şekilde 'hemen koalisyon yapalım' diye bir zorunluluğu, bir mahkûmiyeti bu anlamda yok. ama ülkenin kaybedecek vakti yok. sınırlarımızdaki gelişmelerden dünya ekonomisindeki gelişmeye kadar bir an önce bizim işleyen bir hükümete sahip olmamız lazım. herkesin de bu sorumluluk içinde şimdiden muhatabımız olacak olan genel başkanlara bu anlamda bir mesaj olarak da bunu iletmek isterim. herkes olmayacak şeyi talep ederek, süreci uzatmasın."

 "dönüşümlü başbakanlık, böyle bir şey olmaz"

davutoğlu koalisyonda dönüşümlü başbakanlık olmayacağını söyledi.

adalet ve içişleri bakanlığı gibi bakanlıkların dağılımına yönelik soruyu davutoğlu, "onlara girmeyin, onlar orada konuşulur. bunları ben şimdiden söyleyerek sizinle müzakere  ediyor olmayacağım. sayın kılıçdaroğlu, sayın bahçeli ile konuşacağız bunları" şeklinde cevaplandırdı.

"elinizi hiç açmadığınız için merak ettiğimiz çok soru var" şeklindeki soru üzerine davutoğlu, "elimizi çok açsaydık meclis başkanlığı'nı kazanamazdık. bazıları ellerini çok açtıkları için meclis başkanlığı'nda bugün sukutuhayal yaşıyorlar. ne yapacağınızı tespit edeceksiniz ama son ana kadar o atacağınız adım hususunda, karşıdakilerin belki yaklaşımını okuyup, onları anlamaya çalışacaksınız ama kendinizin tutumu konusunda karşı tarafa mümkün olduğu kadar vermemek lazım" diye konuştu.

 "temel kaygımız bir an önce ülkeyi hükümetsiz bir durumdan çıkarmak"

kulislerde "mhp ile koalisyonu tabanın istediği, chp ile koalisyonun ise cami cemaatine bile anlatılamayacağı" yönünde yorumların olduğunun hatırlatılması üzerine davutoğlu, cami cemaatinin bu işe karıştırılmaması gerektiğini söyledi.

cami cemaati içinde her partiden cemaat mensubunun bulunduğunu, onların hepsine saygılarının sonsuz olduğunu kaydeden davutoğlu, öyle bir kaygının zihinlerinden geçmediğini söyledi.

kendi tabanlarının, teşkilatlarının benimsediği bir yöntem ve neticenin önemli olduğunu aktaran davutoğlu şunları anlattı:

"nihayetinde teşkilatımız bu yükü taşıyacak. sorularla teşkilatımız muhatap olacak. bu anlamda da araştırma şirketlerimize birtakım çalışmalar yaptırdık. şu anda temel kaygımız bir an önce ülkeyi hükümetsiz bir durumdan çıkarmak. şu anda hükümetsiz değil.  ama nihayetinde seçim neticesinde ortaya çıkacak tablo, görevlendirildikten sonra 45 gün içinde hükümet kurmamız gerekir. onun da sağlanması lazım. dolayısıyla eğer iyi işlerse bir koalisyon, ülkeye hizmet ederse, koalisyonu oluşturan iki partiye de yarar. iki parti de bundan istifade eder, ülkeye olumlu netice hasıl olursa. yok olumsuz bir netice hasıl olursa millet bakar bunun sorumlusu kim diye. ya da koalisyon kurulmazsa millet bakar kimin tutumu sebebiyle koalisyon kurulmadı."

davutoğlu partilerin öne sürdükleri ilkelere ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, muhtevayla ilgili ilkeleri müzakere edeceklerini söyledi.

kapıyı tümüyle kapatmamak gerektiğini, yöntemdeki davranışın daha önemli olduğunu ifade eden davutoğlu şöyle konuştu:

"siz görüşürken takınacağınız tutum, koalisyon müzakereleri, koalisyon işleyişi esnasında belirlenecek esaslar. bunlar daha önemli ve işleyen bir hükümet, istikrar, güven verecek bir hükümet yapısının oluşması önemli. bizim için herhangi bir şekilde devlet işleyişini bozacak nitelikteki faaliyetlerin, bunun içine paralel yapı da dahil faaliyetlerin veya herhangi bir vesayet oluşturacak veya bürokrasiyi siyasetin önüne alacak bir tutumun kabul edilebilir bir tarafı yok. burada bürokrasiye saygı duyarız ama bürokrasi yerinde olacak. bu ister askeri bürokrasi, ister sivil bürokrasi, ister diğer yapılar olsun. bunlar hep demokratik kültürün gerektirdiği ilkeler, insan onuruna, özgürlüklere aykırı hiçbir tutumu benimsemeyiz. kimse de bunu bize 'şu olmalı' diye 12 yıllık kazanım diye ifade ettiğimiz şeylerden geri dönüşümü önümüze getirecek bir uygulamayı kabul etmeyiz. insan hakları konusunda, güvenlik odaklı bir politikayla 'şunlardan vazgeçelim' diyemeyiz. ama 'kamu düzeni mutlaka olmalıdır' deriz. bu dengeyi biz muhatabımız olan partiyle de, her bir partinin ilkesel öncelikleri farklı olabilir. şu anda nihayet ikisi de bizimle müzakere edecek. birbirleriyle müzakere etme imkânı yok. görevi ben almış olduğum için benimle müzakere edecek. sonra sayın kılıçdaroğlu'na, benden sonra görev düşerse o zaman da kılıçdaroğlu, o deneyecek bunu. yani kimsenin yolu kapalı değil. bu anlamda karşılıklı olarak konuşacağız. mesela şu da doğru değil. 'sayın başbakan'ı gelince dinleyeceğim.' hayır konuşacağız. o beni dinlemeyecek, ben onu dinlemeyeceğim. birbirimizi dinleyeceğiz. herkes birbirine kartlarını, gönlünü açacak ki bir yol bulalım. bir taraf pasif, bir taraf aktif, bir taraf özne, diğer tarafın nesne olduğu bir koalisyon görüşmesi olmaz."

 "ak parti - chp ya da ak parti - mhp koalisyonu"

 başbakan davutoğlu, "onlar sizinle bir koalisyon yapmak istiyor mu? bir fikriniz var mı?" sorusu üzerine, "açıklamaları var. ben onlar adına konuşmam" dedi.

hiçbir zaman başka bir siyasi taraf, aktör adına konuşmadığını dile getiren davutoğlu şöyle devam etti:

"ama milletin onlara verdiği mesaj şu: 'uzlaşın ve bir hükümet kurun'. milleti dinlerlerse bizimle koalisyon yapmaya hazır olmaları lazım ya da birbirleriyle yapmaya. birbirleriyle yapılamayacağı işte meclis başkanlığı seçiminde ortaya çıktı. koalisyonla al3akalı değil o süreç ama o süreç esnasında yaşanılan tartışmalar da sayın bahçeli'nin hdp'ye dönük açık tutumu da, matematiksel olarak, üçlü bir koalisyonun ya da ikili bir koalisyonu destekleyen üçüncü bir tarafa dayalı hükümet yapısını mümkün kılmadı. şu anda ortada matematiksel olarak olabilecek ya ak parti-chp koalisyonu vardır ya ak parti-mhp koalisyonu. diğer alternatifleri sağ olsunlar yaptıkları açıklamalarla birer birer tükettiler. bizim görüşmemize gerek kalmaksızın tükettiler."

anayasanın 45 günlük süreyi limit olarak ortaya koyduğunu belirten davutoğlu, "o süre içinde başarıya ulaşmamız lazım. hani iki bayram bir arada yapmak isteriz de bayrama yetişeceğiz diye fazla yavaş gitmek de doğru değil, acele edip yanlış bir yapı kurmak da doğru değil. 45 günlük süre makul bir süredir. çalışma yaptıktan sonra eğer imkânsız olduğu ortaya çıkarsa sayın cumhurbaşkanımıza görevi iade ederiz ama  onun imkânsız olduğunun ortaya çıkması için her şeyin denenmesi lazım. siyasi parti genel başkanlarına çağrım da her şeyi denerken iyi niyetle ve zihin açıklığıyla denemekte fayda var" değerlendirmesinde bulundu.

"ankara’nın sıcak bir gündemi var"

davutoğlu, "ankara’da koalisyon dönemlerinde bir arka plan diplomasisi yürütülürdü, böyle bir şey şu ana kadar hiç olmadı mı?" şeklindeki soruya ilişkin, ilkesel olarak genel başkanlarla görüşmeden herhangi bir parti üyesi ile görüşmeyi doğru bulmadığını söyledi.

deniz baykal ile de meclis başkanlığı'na adaylık görevini aldıktan sonra görüştüğüne işaret eden davutoğlu, ankara'nın sıcak bir siyasi ortamının bulunduğunu, bu nedenle görevlendirme olmadan da temasların söz konusu olduğunu kaydetti.

davutoğlu bu tip temasların olmadığını söylemenin eşyanın tabiatına aykırı olacağını belirterek, ancak bunların bir bağlayıcılığının olmadığını ve ankara'da diyalog kapılarının kapanmadığını dile getirdi.

“neye göre eli en güçlü parti biziz' diyorsunuz. seçimden sonra herhangi bir araştırma yaptırdınız mı?” sorusunu davutoğlu şöyle yanıtladı:

"kendi içinde tutarlı olan parti biziz. bu otoriter bir parti anlayışından gelmiyor. halk yüzde 41 oy vermiş bize. o yüzden elimiz güçlü. yüzde 41 oy almış bir partinin elinin rahat olmasından daha doğal ne olabilir? birinci partiyiz. eğer doğru davranmazsak bu oy düşebilir. halkın oyuna ipotek koyamayız. 'ak parti bunca yıllık hizmete rağmen, millete saygı duyarak mütevazı bir şekilde koalisyon çalışmalarını yürüttü ama diğerleri buna gereken cevabı vermedi' dendiği anda milletin bize bakışı farklı olur. bunu dedirtmek için koalisyon görüşmesi yapmıyoruz ama biz iyi niyetle bu süreci yönetirken millet de bunu değerlendirecektir. bu anlamda biz rahatız, milletin ümitlerine de yön verecek imkânlarımız var. kendi siyasi geleceğimiz anlamında da bir kaygı taşımıyoruz."

"kılıçdaroğlu her formülü dayattı bahçeli’ye"

chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu'nun, mhp genel başkanı devlet bahçeli'ye "her formülü dayattığını", daha sonra başbakanlığı gündeme getirdiğini anlatan davutoğlu, "bunlar insani ilişkiler bağlamında da, siyasi ilişkiler bağlamında da önemli hususlar. milletimiz bunları not etmiştir. biz, 'hükümetsiz bırakmayız' diye çalışırken, onlar 'nasıl hükümet kurulamaz' formülü üzerinden çalıştı" dedi.

koalisyonu benimsemediklerini seçim meydanlarında söylediklerini ama milletin "koalisyon" dediğini aktaran davutoğlu, koalisyon formüllerinin ne olabileceğine ilişkin olarak parti içinde kurdurduğu beş komisyonun iki haftadır çalıştığını; siyasi, hukuki, ekonomik alanda neler yapılması gerektiğini çıkardıklarını, mhp ile koalisyon için, chp ile koalisyon için olabilecek çalışmaları yaptıklarını kaydetti.

davutoğlu diğer partilerin "ak parti'yi istemezük" dediğini dile getirerek, "sanki onlar karar verecek. olmadı işte, yürümedi. meclis başkanlığı'nda istemediniz, peki sizin dediğiniz mi oldu? hayır çünkü negatif bir gündemle geliyorlar, işi engellemek için varlar. biz ise bir şeyi yapmak, inşa etmek, ihya etmek, hükümet kurmak için uğraşıyoruz. önümüzdeki hafta bu tablo daha da netleşecek zannediyorum" ifadelerini kullandı.

 "benim gönlümden ne geçtiği değil, milletin gönlünden ne geçtiği önemli"

 başbakan ahmet davutoğlu, "niyetiniz, arzunuz bir koalisyon hükümeti kurmak mı, yoksa bir erken seçime götürmek mi?" sorusu üzerine, "bir şeyin olmayacağı üzerine hesap yapmadığı"nın altını çizerek, şöyle devam etti:

"siyasette ihtimallerin hepsini düşünmeyen bir zihin çözüm üretemez. her ihtimali düşüneceksiniz. ilkesel olarak size çok zıt düşen ihtimaller az olmak üzere veya onları kenara koyabilirsiniz. şimdi burada dolayısıyla yola başlarken, erken seçime gitmek üzere yola başladınız mı zaten başarılı olamazsınız. yani niyetiniz neyse sonuç oraya gelir. denilir ya 'niyet hayır, akıbet hayır'. niyeti düzgün olmayanın akıbeti hayır olur mu? işte meclis başkanlığı'nda niyet düzgün olmadığı için onlar için akıbet hayır olmadı. bizim niyetimiz düzgün, akıbet hayır. burada da koalisyona başlarken 'olmasın' diye başlamam. böyle olsa günlerdir niye istişare edelim, niye bir sürü komisyon kuralım, niye çalışma yapalım? kimle olur, nasıl olur, hangi zamanda olur, hangi ilkeler etrafında olur, bunlar müzakere konusu."

davutoğlu, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan'ın erken seçim istediğine yönelik analizler bulunduğu hatırlatılarak yapılan "pekâlâ gönlünüzden bu geçiyor ve saklıyor da olabilirsiniz. sonuçta bu süreç her halükarda yaşanacak" değerlendirmesi üzerine, "ben her şeyi yaparım, millete saygısızlık yapmam. benim gönlümden ne geçtiği değil, milletin gönlünden ne geçtiği önemli. millet bize 'hükümet kur' dedi. ben tutup da millete dönüp, 'ya sen hata yaptın, haddini bil. bize niye böyle dedin?' demem. milletin dediğini yapmaya çalışırım. ama karşı taraf yapmıyor da sonuçta erken seçime gideceksek, onun kararını da millet takdir eder, ben takdir etmem.  giderken psikolojik olarak da, zihinsel olarak da siyaset planlaması anlamında da hazırlıklı gideriz, konuşuruz. nihayet bu bir uzlaşı meselesidir. uzlaşamazsak gerekçesi biz olmayız" diye konuştu.

"kimse cumhurbaşkanlığı makamını koalisyon görüşmelerinin parçası haline getirmemeli"

davutoğlu, cumhurbaşkanı erdoğan'ın bu konudaki görüşünü kendisiyle paylaşıp paylaşmadığına yönelik bir soruyu şöyle yanıtladı:

"sayın cumhurbaşkanımızla biz her konuyu bazen saatlerce görüşüyoruz. bu konuda hiçbir zaman iletişim eksikliği ya da sıkıntısı olmadı. bu konuda kanaatlerini de beyan etmiştir. tabii bunlar bende mahfuz kanaatlerdir. cumhurbaşkanı'nın tecrübesinden de, kanaatlerinden de istifade etmek cumhurbaşkanlığı makamına saygının ve tabii sayın cumhurbaşkanımızla olan hukukumuzun da doğal bir sonucu. ama nihayetinde sayın cumhurbaşkanımız, türkiye cumhuriyeti cumhurbaşkanıdır. salı günkü grup toplantısında dediğim gibi kimse cumhurbaşkanlığı makamını koalisyon görüşmelerinin parçası haline getirmemelidir, koalisyon görüşmelerinin bir unsuru değildir. hal böyle olunca cumhurbaşkanımız için de sadece kanaatlerini bana söylediği gibi, muhtemelen diyelim görüştüğü için deniz baykal'a veya görüşme imkânı olursa sayın kılıçdaroğlu'na, gerekirse benden sonra görevlendirme veya çağırmıştı, davet etmişti her birini cumhurbaşkanlığı sarayı'na, gelmiş olsalardı onlara da aktarırdı herhalde kanaatlerini. dolayısıyla onun kanaatlerini aktarması, bu kanaatler yönünde bir irade beyanı anlamına gelmez, kanaatini aktarır ama nihayetinde koalisyon müzakerelerini yürütecek olan siyasi parti liderleridir." 

"çok acı hatıralardı ülkemiz için"

davutoğlu sivas'ta 2 temmuz 1993'te çıkan olaylara ilişkin başbakan olarak söylemek istediklerinin sorulması üzerine, vefat edenlere taziyelerini ilettiğini belirterek, "çok acı hatıralardı ülkemiz için, yakın siyasi tarihimiz için" diye konuştu.

bir daha benzer olaylarla karşı karşıya kalınmaması için bu olaylardan çıkarılacak dersler olduğunu dile getiren davutoğlu, şöyle devam etti:

"ben 1993 yılında yurtdışındaydım. daha soğukkanlı bir şekilde oradan takip ediyordum ve ciddi bir kaygı hissediyordum. olayların arka arkaya oluş seyrine şimdi baktığımızda dikkat edin. 24 ocak 1993 uğur mumcu öldürüldü. 5 şubat 1993 adnan kahveci öldürüldü. 17 şubat 1993 eşref bitlis öldürüldü. 23 mart, pkk ilk defa yürütülen bazı müzakerelerle ateşkes ilan etti. 17 nisan turgut özal vefat etti. 25 mayıs'ta bu ateşkes uygulamaları söz konusu olacakken, 33 askerimiz bingöl'de şehit edildi. tam bu terörün sonuna doğru yaklaşılıyor dendiği anda bu gelişmelerde önemli rol oynayan bütün siyasi kişilikler vefat etti ya da öldürüldü. arkasından 33 askerimiz şehit edildi. hâlâ arkasında sır perdesinin açılması gereken bir durumdur. arkasından bu askerlerimizin şehit edilmesiyle birlikte yürütülen çalışmalar durdu ve türk - kürt çatışması alevlendirilmek istendi ve 2 temmuz'da madımak olayıyla bu sefer sünni - alevi çatışması çıkarılmak istendi. 5 temmuz'da da başbağlar ile bu daha da tahrik edildi. sonra da 22 ekim'de tuğgeneralimizin vefatı." 

davutoğlu bu olaylara bakıldığında türkiye ne zaman bir iç barışa doğru gitse, mutlaka birtakım zıtlıklar üzerinden kaos çıkarıldığını vurgulayarak, "2013 yılında. mayıs ayında hemen hemen benzer tabloyla tam çözüm sürecine ilişkin ciddi adımlar atılıp, silahlı gruplar türkiye'den çıkacakken, paralel yapı, gezi olayları o günden bugüne iki yıldır türkiye türbülansta tutulmak istendi. çünkü iç barışı kimse istemiyor dışarıdaki aktörler itibarıyla ve içeride onlarla bir şekilde çıkar ilişkisine girenler bunu engellemeye çalışıyor " şeklinde konuştu.

başbakan ahmet davutoğlu türkiye'de sünni, alevi, türk, kürt herkesin aynı gemide aynı kaderi paylaştığını belirterek, "deprem sakarya'da olduğunda aynı apartmanda o depremden sünni de vefat etti, alevi de vefat etti. kürt de vefat etti, türk de. balkan muhaciri de, kafkas muhaciri de vefat etti. müslüman'ı da , hıristiyan'ı da. bu ülke hepimizin. bu ülkeyle ilgili olarak herhangi bir tuzak, karşıtlık üzerinden bir gerilim üretmek isteyen kim varsa, hepsine karşı hepimiz ortak bir tavır sergilemeliyiz" ifadelerini kullandı.

tabloya siyaset bilimi açısından baktığında "yüzde 87 katılım, yüzde 95 temsil" olduğunu gördüğünü kaydeden davutoğlu şöyle devam etti:

"doğrusu koalisyon müzakerelerine başlarken şunu demeyi arzu ederdim, olabilirse atmosfer beni sadece memnun eder. gelin hep beraber bu yüksek temsille yeni bir anayasa, yeni bir türkiye'nin ufkunu açacak yeni ortak bir perspektif çizelim. bunu tartışmak isterdik. ama onlar, maalesef diğer partiler böyle bir ortak kader bilinciyle davranmak yerine ak parti'yi dışlayan bir blok kurmaya kalktılar. koalisyon müzakerelerine şimdiden çağrıda bulunuyorum. yüzde 95 temsil mükemmel bir temsilse hep beraber eteğimizdeki taşları, zihnimizdeki kalıpları, inşa edilmeye çalışılan blokları kıralım. oturup hep beraber bu ülkenin geleceğiyle ilgili nasıl daha iyi bir anayasa yazarız, nasıl daha etkin bir yönetim kurarız, nasıl insan haklarını, özgürlükleri derinleştiririz, nasıl herkesin onur duyacağı bir siyasi ve ekonomik ortamı sağlarız, bunu konuşalım."

davutoğlu bu nedenle madımak olayının yıldönümünde bütün o provokasyonların arkasındaki faktörleri değerlendirmenin vakti olduğuna dikkati çekerek, bu 20 yıl içinde yaşananlardan istifade edilerek, bu tablonun doğru okunması gerektiğini vurguladı.

 "çıksınlar ve teröre karşı olduklarını ifade etsinler"

davutoğlu, kim "karşılık" siyaseti yapıyorsa ona karşı çıkılması gerektiğini ifade ederek, "onun için hdp'ye çağrıda bulunuyorum. madem bir başarı sağladınız, geldiniz. çıkın gür bir sesle 'artık bu topraklarda silah istemiyoruz, teröre karşıyız' deyin. hdp'ye barış için oy verdiğini söyleyen kardeşlerime sesleniyorum. hdp'nin yöneticileri üzerinde bu anlamda kendi hakkınızı talep ederek baskı kurun. çıksınlar ve teröre karşı olduklarını ifade etsinler. aynı şekilde alevi - sünni çatışmasını kim tahrik ederse ona hep beraber karşı çıkalım" şeklinde konuştu.

kaynak: kanal 7

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;