2014 Yerel seçim

'Genel başkan Pensilvanya'da'

Başbakan Erdoğan Niğde mitinginde de isim vermeden Gülen Cemaati'ni hedef aldı. "Yüreğiniz varsa CHP'nin, MHP'nin gölgesinde değil, kendi partinizi kurun. Genel başkan arıyorsanız zaten Pensilvanya'da." dedi.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Niğde Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde konuştu. [AA]

başbakan recep tayyip erdoğan'ın seçim mitinglerindeki en önemli gündemi fethullah gülen cemaati ile yaşadıkları kavga.

erdoğan niğde mitinginde de evleri gezdiğini söylediği gülen cemaati mensuplarına karşı destekçileri uyardı:

"ablalar kapınıza gelebilir. hanımefendi sen hangi yüzle buraya geldin ya. benim başörtümü 'füruat' olarak nitelendiren o malum zattan dolayı mı buraya geldin? yahu biz başörtülerimizden dolayı okullarımıza gidemedik. ak parti iktidarı okullarımızı bize açtı. bu yüzden mi buraya geldin? biz üniversitelere giremiyorduk öyle mi? üniversite yollarımız açıldı. bu yüzden mi buraya geldiniz be. onlara, 'yüreğiniz varsa, chp'nin değil mhp'nin gölgesinde değil, partinizi kurun öyle gelin' deyin. partinize genel başkan arıyorsanız, pensilvanya'da zaten. çağırın gelsin türkiye'ye. vatanıysa çıksın gelsin. niye gelemiyor? gelsin. onun vatanı amerika mı? türkiye'yi pensilvanya'dan karıştıranlara hesabımız var. bu da sorulacak."

"üç kafadar oldular"

30 mart'ta yapılacak yerel seçimler öncesinde dp, chp, mhp, bbp ve dsp bitlis'te birleşme kararı almıştı. erdoğan bu kararı şu sözlerle eleştirdi:

"bu beşinin toplam oyu zaten yüzde 7. kırk çürük yumurtadan bir sağlam yumurta olmaz. bunlardan bir şey olmaz. sadece zannediyorlar ki bunu böyle yaparsak netice alırız. alamayacaksınız. biliyorsunuz chp ve mhp ruh ikiziydi. şimdi bunlara bir de pensilvanya eklendi. şimdi üç kafadar oldular. bu üç kafadara üç koyun verin kaybedip gelirler. bu üç kafadarın zaten işleri güçleri yoktur. şimdi kendilerini kaset işine, montaj işine verdiler. günlerdir hukuksuz dinlemeler üzerinden, montajlar üzerinden siyaset üretiyorlar. meclis’te meydanlarda kürsülerde kaset siyaseti yapıyorlar."

"sen kimsin?"

erdoğan'ın bir tepkisi de, mitinglerinde 'ak parti'ye oy vermeyin' çağrıları yapan muhalefet liderlerindeydi:

"chp'nin genel başkanı çıkmış, 'ak parti'ye oy verirseniz iki elim yakanızdadır,' diyor. sen kimsin ya, sen kimsin? ya sen istanbul’da geçen seçimlerde başkan adayıydın, ikametini koyduğun kağıthane'nin ismini bile unuttun. kağıttepe diyecek kadar zavallısın ya. ve ne oldu? o seçimde kendine bile oy kullanamadı. şimdi yani kendi oy pusulasına oy kullanamayan adamdan bu ülkeye yönetici olur mu? diğeri de çıkmış, mhp'nin genel başkanı. 'nereye oy verirseniz verin, ama ak parti'ye oy vermeyin,' diyor. ya bunlar nasıl siyasetçi? bunlar bu işi öğrenemediler. siyaseti millet için yapmayı, siyaseti hizmet için yapmayı öğrenemediler. bunlar ne sandığı bulabilirler, ne milleti bulabilirler, ne de milletin yakasını bulabilirler. tam aksine milletin elleri bunların yakasında olacak inşallah."

"şantaj yapıyor, haraç topluyorlar"

erdoğan, 'hukuksuz' dediği dinleme kayıtlarıyla ilgili muhalefet partilerini suçlarken doğrudan chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu'nu hedef aldı. "ey chp genel başkanı, senden olsa olsa tahtakale'de kaset tüccarı olur. bakın ben hakaret etmiyorum. senden kaset tüccarı olur, diyorum. biliyorsunuz, tahtakale bu işin yeridir. oraya gitmesi lazım," dedi. erdoğan'ın açıklamaları şöyle:

"sabah akşam bunların gündeminde kaset var. ağızlarında, dillerinde iftira var. montaj var, yalan var. biz bu davaları tek tek açacağız. dedim ya, inlerine gireceğiz, inlerine. kaçmak yok. inşallah bu illegal kasetleri, bu montajları grup salonlarından dinletenlerden tazminatları toplayacağız. ben de çok para aldım bu adamdan. iftiralar attı, yalanlar söyledi, epeyce tazminat aldım. bunları da uygun bir zamanda halkımızla paylaşacağız. son bir yılda 3 bin kişinin telefonunu dinlemişler. mhp'yi, chp'yi, bdp'yi, onların vekillerini, il başkanlarını dinlemişler. bakanlarımızı, milletvekillerimizi dinlemişler. cumhurbaşkanı'nı, beni dinliyor, genelkurmay başkanımızı dinliyorlar. türkiye'nin çok mahrem konuşmalarını dinlemiş, belli ki servis etmişler. iş adamlarına dinlemelerle şantaj yapıyorlar. böyle haraç topluyorlar. haraca bağlıyorlar. hâkimleri, savcıları dinlemişler. onlara şantaj yapmışlar. 30 mart'ta bu telekulak çetesinden siz hesap soracaksınız."

"şimdi bize iftira atıyor"

başbakan, ses kayıtlarıyla ilgili konuşurken 1998'de yaşanan bir olayı da hatırlattı. o dönem doğru yol partisi (dyp) milletvekili olan mhp'li meral akşener, hürriyet gazetesi yöneticilerinin siyasetçilerle yaptığı bazı telefon görüşmelerinin kayıtlarını basın toplantısı yaparak kamuoyuna açıkladığı için tazminat cezalarına mahkûm olmuştu. erdoğan şunları söyledi:

"1998'da yine bir 17 aralık günü. şu anda mhp milletvekili olan, hatta meclis başkan vekili olan bir hanımefendi, 1998'de dyp milletvekiliydi, meclis'te bir basın toplantısı düzenledi. bir gazete yöneticisinin bazı bakan ve bürokratlarla yaptığı telefon konuşmalarını yayınladı. o gazete ayağa kalktı, o gazetenin dinlenen yazarı küplere bindi. o yazar konuşmaları yayınlayan milletvekiline tazminat davası açtı. 15 milyar lira tazminat kazandı. faiziyle birlikte 26 milyar tazminatı yargıtay onayladı. şu anda işte bu dinlenen yazar, o günleri unutmuş şekilde, kasetler üzerinden bu defa bize iftira atıyor."

"çatışma söylentileri yayıyorlar"

erdoğan'ın seçim günü için tabanına uyarıları da vardı:

"sandık kurullarında görev yapanlar sandıklarınıza sıkı sıkı sahip çıkın. chp, mhp ve onları idare eden paralel yapı, sandıkta hile söylentilerini yayıyorlar. çatışma söylentileri yayıyorlar. bunlara milletim sakın inanmasın. 30 mart'ta erkenden sandığa gidecek, hür iradenizle yeni türkiye hedeflerine oy vereceksiniz. lafa değil, icraata bakarım. daima millet. biz hep bunu yaptık. onlarınki iftira. bunlar türkiye için kuyu kazıyor, biz zirvelere taşıyoruz."

'sülük' benzetmesi, boykot çağrısı

başbakan erdoğan, cemaat ile yaşanan kavganın temelinde dershanelerin kapatılması kararı olduğunu da tekrarladı. "biz reforme ediyoruz. bu bir değişimdir. milletimizi adeta sülük gibi emdiler. sülük bunlardan faziletlidir. bunlar faydalı kanı emdiler. bunlar büyük türkiye'den rahatsızlar. mavi marmara'dan rahatsızlar. lütfen bu ihaneti görün. partilerinizin, mensubu olduğunuz yapının neye hizmetini görün," diye konuştu.

erdoğan, çocuğu dershaneye giden velilerden de çocuklarını dershanelerden almalarını istedi.

kaynak: al jazeera ve ajanslar

 

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;