Abdullah Gül

Gül: Siyasete dönerim ama şartlı

Eski başdanışmanı Ahmet Sever'in aktardığına göre Abdullah Gül siyasete dönüş şartlarını "Çiftbaşlılık olmaz. Ben gelir başbakanlığı yaparım. Karıştırmam. Ben nasıl cumhurbaşkanlığı yaptıysam, sen de öyle cumhurbaşkanlığı yaparsın” şeklinde sıraladı.

Konular: AKP, Türkiye

11. cumhurbaşkanı abdullah gül'ün görev süresinde başdanışmanlığını yapan ahmet sever, gül'ü yanında çalıştığı 12 yılı özetleyen bir kitap yayınladı. hürriyet gazetesi'ne kitapla ilgili bir röportaj veren ahmet sever, gül'ün siyasete dönüş şartlarından, erdoğan - gül ayrışmasına birçok konuda siyasette dengeleri değiştirecek açıklamalar yaptı. eski cumhurbaşkanının siyasete dönmeye 'can atmadığını' savunan sever, gül'ün kendisine "gelişmeler ne gösterir bilinmez. gerçekten bana ihtiyaç duyarlarsa o zaman düşünürüm. tabii bunu kendi şartlarımı ortaya koyarak yaparım” dediğini aktardı.

sever'in anlattığına göre, gül dönüş şartlarını da "“çiftbaşlılık olmaz. ben gelir başbakanlığı yaparım. karıştırmam. ben nasıl cumhurbaşkanlığı yaptıysam, sen de öyle cumhurbaşkanlığı yaparsın. yetkilerinin içinde kalarak... sen nasıl bir başbakanlık yaptıysan ben de öyle yaparım” şeklinde sıraladı. 

erdoğan ile ayrışma

Abdullah Gül ile 12 yıl

"27 ağustos’ta davutoğlu oybirliğiyle genel başkan seçildi. “bu bir veda değil, vefa kongresi” dedi. ancak erdoğan’a övgüler düzerken kendisini başbakan olduğu dönemde başdanışmanı yapan, büyükelçi unvanı verdiren, siyasete sokan, dışişleri bakanı olmasında etkin rol oynayan cumhurbaşkanı gül’ün adını bir kez bile anmadı. ak parti’nin belde ve köy temsilcilerine kadar selamlamadık kimseyi bırakmadı. cumhurbaşkanı bu konuyla ilgili tek kelime etmedi. ancak davutoğlu’nun konuşmasını okuduğunda yüzünde acı bir tebessüm belirdi. yüz ifadesi her şeyi anlatıyordu."

abdullah gül'ün 7 haziran seçim sonuçlarını önceden 'tahmin ettiğini' de söyledi.

başdanışman, "erdoğan ile abdullah gül arasındaki ayrışma ne zaman başladı?" sorusuna ise şu yanıtı verdi: 

"başlarda anlayış birliği vardı. abdullah gül, türkiye’nin kurtuluşunun avrupa birliği yolu olduğunu görerek hareket etti. bunun islam coğrafyası açısından da umut olduğunu düşünüyordu. 2002- 2007 arası süreçte bir ‘altın çağ’ yaşandı diyebiliriz. hatta bu 2009’a kadar devam etti. ama 2009, 2010’dan itibaren reformlardan geriye dönüş başladı."

muhabirin, "yeni türkiye döneminde farklı bir yola girildi diyorsunuz..." yorumuna  "evet. ‘yeni türkiye’ adı altında ‘eski türkiye’ye dönüş başladı. refleksler, sorunlara yaklaşım hep eski türkiye’nin anlayışı" yanıtını veren sever, "neden böyle oldu?" sorusuna da "bir sürü nedeni var. biri, abdullah gül’ün hükümetten ayrılıp yukarı çıkması. denge, fren işlevi görüyordu. rota, pusula gibiydi. herkesin enerjisini, dikkatini bir hedefe odaklıyordu" yanıtını verdi. 

Bülent Arınç'ı istifadan döndürdü

4 kasım 2013’te başbakan kızlı erkekli aynı evde kalan öğrencilerin denetleneceğini söyledi. arınç bunu kesin bir dille yalanladı. “asparagas” dedi. başbakan ise ertesi gün arınç’ı açığa düşürdü. arınç “birilerinin kum torbası olmak istemem” dedi. (...) başbakan karşılaşmalarında arınç’a son derece sert tepki göstermiş ve yaralayıcı ifadeler kullanmıştı. arınç da kırgın ve küskün bir şekilde istifa kararı alıp evine çekilmişti. geri dönmeye niyeti yoktu. arınç, gezi olayları sırasında da istifanın eşiğine gelmişti. aynı günün akşamı geç saatlerde üç bakan gül’den acil randevu talebinde bulundu. dışişleri bakanı ahmet davutoğlu, enerji bakanı taner yıldız ve kültür bakanı ömer çelik... devreye girmesini rica ettiler. gül, telefonla arınç’ı aradı ve uzun bir görüşmenin sonunda onu zor da olsa kararından vazgeçirdi.

gezi parkı eylemleri

gül'ün 2013'teki gezi parkı eylemlerindeki tavrını da anlatan başdanışman, "ilk çadırlar yakıldığında çok kaygılandı. tepkisi şuydu: 'bu yangını küçükken söndürmek lazım.' gül bir çevre duyarlılığı, tepki olarak gördü. başbakan ise kendisini devirmeye yönelik eylem olarak...  herkes yürüyüşe geçtiği anda vali, taksim’e girişi yasakladı, bariyer kurdurdu. abdullah gül ateşle barut bir araya gelecek diye endişelendi. göstericiler bariyerleri aşıp meydana girmeye çalışacaktı. kan dökülecekti. valiyi aradı, 'kaldırın, çok kötü şeyler olacak' dedi.  vali 'aynı görüşteyim ama sayın başbakan’ı ikna edemiyoruz. bir tek siz ikna edebilirsiniz, lütfen devreye girin' diye konuştu. başbakan’ı aradı. zor olmakla beraber ikna etti. bariyerler kalktı o gün" dedi. 

gül'ün, başbakanlığı sırasında erdoğan üzerinde ikna gücü bulunduğunu söyleyen sever, "hükümetteyken çok vardı. arada bir erdoğan’ı uyarmak için masa altından tekme attığı bile olurmuş. danıştay’da da kameraların önünde sakinleştirmek için çok uğraştı. ama son dönemde ayrışma giderek derinleşti" dedi. 

'bakanlar yüce divan'da aklanmalıydı'

sever'in ifadelerine göre gül 17-25 aralık’taki 'yolsuzluk ve rüşvet' operasyonlarına 'kesin olarak inanmadı' ancak  4 eski bakanın yüce divan’da aklanması gerektiğini düşündü.

gül'ün 17-25 aralık sonrası gelen twitter ve youtube yasaklarına karşı çıktığını aktaran ahmet sever, "teknolojinin bu kadar geliştiği bir dünyada yasaklamanın mümkün olmadığını açıklamıştı. yasak gelince açığa düşmüş oldu. 'yasağı ilk ben deleceğim' dedi, tweet attı" dedi. internet yasasını neden veto etmediği sorusuna ise "anayasaya aykırı iki not tespit edildi. 'bunları değiştirin' dedi. ikinci bir torba kanunda değişiklik yapılacaktı. önce bunun onaylanması gerektiği söylendi. o da onaylayıp değişikliklerin önünü açtı. twitter, facebook, youtube yasakları geldi. “keşke veto etseydim. düzeltmeler sonuçta işe yaramadı” diye düşündü".

sever, eski cumhurbaşkanının köşke çıkmakla 'hata mı ettim acaba" diye ifadeleri olduğunu da söylerken, "üzüntülü anlarından birinde söyledi. ama o dönem başka türlü davranamazdı. bunu kendisi anlattı" dedi. 

cemaat...

ahmet sever, gazeteci ruşen çakır'ın kendisini arayıp, gülen cemaati'ni kastederek “beni içeri alacaklar, kaynağımdan eminim” dediğini anlatıp, "cumhurbaşkanı’yla görüştüm, şaşırdı. 'bakayım, seni ararım' dedi. ertesi gün çağırdı, 'haklıymış' dedi. 'alacaklarmış, ben müdahale ettim, rahat olsun' diye ekledi. emniyetten birkaç isimle irtibatı kesmesini önerdi. yoksa ahmet şık ve nedim şener’den önce ruşen hapse girecekti" dedi. 

gül'ün gazeteciler ahmet şık ve nedim şener'in hapse atılmasıyla ilgili zaman gazetesi'yle de sıkıntı yaşandığını söylediğini aktaran sever şunları anlattı: 

"ahmet ve nedim’le ilgili açıklamayı iki gazeteye verecektik. 'biri zaman olsun' dedi. genel yayın yönetmeni ekrem dumanlı’yı tarabya’ya çağırdı. ertesi gün tam bir şok yaşadık. milliyet’te mesaj doğru çıktı. 'kaygı duyuyorum' sözü sürmanşetti. zaman’da da sürmanşetti ama hiç alâkası olmayan şekilde: 'gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette bulunmamalı' diye.  ekrem dumanlı “'efendim, gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette bulunabilirler mi?' diye sormuş. cumhurbaşkanı 'elbette bulunamazlar' demiş. hepsi bu."

"cemaat 'biz her şeyin başındayız' gibi bir ruh haline girdi"

sever, "bir gazeteci bir gün önce yüz yüze görüştüğü cumhurbaşkanı’nın sözlerini böyle pervasızca çarpıtabilir mi?" sorusuna da  "cemaat’in o dönemki ruh hali bu. hollanda gezisine sedat ergin’i davet ettim. zaman’dan kimseyi almadık. ekrem dumanlı bana mesaj attı: 'ahmet bey beni yaraladın, haberin olsun! sedat ergin orada! zaman nerede?' biz her şeyin başındayız gibi bir ruh halindeydiler" yanıtını verdi. 

oslo süreci ve hakan fidan

başdanışman, "oslo süreci sonrası mit müsteşarı hakan fidan’ın ifade vermesine abdullah gül mü engel oldu?" sorusunu ise şöyle yanıtladı: 

"başbakan da istemedi. ama bazı çevreler abdullah gül, 'git, bir şey olmaz' demiş gibi bilinçli dezenformasyon yaptı. hakan fidan’ı keşfeden abdullah gül’dür. 'sakın gitme' dedikten sonra 'hsyk bir karar alsın, dosyayı başka bir savcıya versin, bu konu duyulmadan kapansın' dedi. girişimler yapıldı ama hsyk’da bu karar çıkmadı. cemaat ilk kez kendini hsyk içinde belli etti."

gül'ün cemaat'e yakın olduğuna dair iddialara da "12 yıl yanı başında çalıştım. yakınlığa tanık olmadım. aksine fethullah gülen’in vaazlarını okuyup, 'hocaefendi bir din adamı gibi değil siyasetçi gibi konuşuyor, bu kadar meraklıysan gel bir parti kur, siyasete gir!' dediğini birkaç kez duydum. yabancı basına da 'cemaat’e özel ilgim, yakınlığım yok; dünya görüşümde hiçbir etkisi yok' dedi" yanıtını verdi. sever, abdullah gül'ün cemaat'le alâkası olmadığını vurgulayıp, "necip fazıl’cı, onun ekolü" dedi.  

'kitabı okudu, bazı düzeltmeler yaptı'

ahmet sever kitabı yazmanın kendi fikri olduğunu belirtirken, "hiçbir telkini olmadı. hatta fikri açtığımda tedirgin olduğunu zannediyorum. 'kendi mahallesinden olmayan biriyle 12 yıl çalıştı, bir de ona kitap yazdırıyor' denmesinden, öyle algılanmasından rahatsız oldu. 'yazma' demedi ama katkı vermedi. yüreğini, kalbini açsaydı çok farklı şeyler ortaya çıkabilirdi. onu yapmadı. ama kitabı baştan sona okudu, bazı düzeltmeler yaptı. ona okutmadan basmak etik olmazdı. bu bir polemik kitabı değil. tarih, doğrular üzerine bina edilerek yazılıyor. buna katkı sağlamak amacıyla yaptım" ifadelerini kullandı. 

röportajın tamamını hürriyet gazetesindeki bu linkten okuyabilirsiniz. 

kaynak: hürriyet

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;