seçim öncesi türkiye’nin en çok tartışılan gündem maddesi çözüm süreciydi. ancak seçim sonrasında ortaya çıkan koalisyon ihtimali çözüm sürecini gündemin alt sıralarına düşürdü. en son yüksek seçim kurulu’na aday listelerini teslim etmeden önce 5 nisan tarihinde imralı adası'nda pkk lideri abdullah öcalan ile görüşen hdp imralı heyeti, seçim sonrasında yeniden adaya gidebilmek için adalet bakanlığı’na başvuruda bulundu. ancak bakanlıktan izin çıkmadı.

heyet gelinen noktaya ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. açıklamada üzerinde mutabakata varıldığı halde, cumhurbaşkanı erdoğan'ın izleme heyetini tanımayan, dolmabahçe mutabakatını yanlış bulan ve 'kürt sorunu yoktur' noktasına gelen yaklaşımlarının süreçte büyük bir tıkanmayı beraberinde getirdiği ifade edildi. 

açıklamada öcalan’ın koşulları “tecrit” olarak tanımlandı ve süreç için alarm zillerinin çaldığı belirtildi.

“tarihi sorumluluk anlayışıyla çözüm süreci ile ilgili hükümet ve devlet kurumlarının içerisine girdiği duyarsız yaklaşımı aşmaya çalışıyoruz. rojava ve suriye ekseninde gelişen bölgesel savaş tehditleri, içeride çatışmasızlığı ortadan kaldırmaya yönelik operasyonel süreçler, çözüm süreci açısından dikkate alınması gereken çok ciddi uyarı sinyalleri olarak değerlendirilmelidir. bu bağlamda yürüyen koalisyon süreci ile ilgili içeride ve dışarıda savaşı önceleyen tartışmalar üzerinde yoğunlaşılması ve çözüm sürecinin bitirilmesi koşulunun akp tarafından basit bir pazarlık unsuru olarak ele alınması, demokratik geleceğimiz ve toplumsal barışımız açısından alarm zillerinin çalmaya başladığının işaretidir.”

hdp’nin talepleri

açıklamada sürecin hâlâ barışla sonuçlanabileceğine ilişkin hdp’nin inancının devam ettiği de belirtildi. bu doğrultuda hükümetin atması istenen adımlar da şöyle sıralandı:

1. hdp’ye göre hükümetin atması gereken ilk adım öcalan ile görüşmelerin bir an önce yeniden başlaması.
2. ikinci adım ise cumhurbaşkanı erdoğan’ın itirazı nedeniyle askıya alınan “izleme heyeti” ve sekretarya gibi mekanizmaların hayata geçirilmesi.
3. bir diğer beklenti ise çözüm sürecinin koalisyon kurma çalışmalarında “pazarlık unsuru” olarak ele alınmaması. yeni oluşacak olan hükümet formülü ne olursa olsun, çözüm sürecinin devlet politikası haline getirilerek korunması ve “sürecin tek somut kazanımı” olarak tanımlanan çatışmasızlık sürecinin devam ettirilmesi.
4. son olarak ise “iç ve dış politikada,  halkların, eşit yurttaşlık ve özgür bir yaşam temelinde bir arada yaşayabileceği barışçıl diplomatik çabalara” ağırlık verilmesi istendi.

hdp bu son maddede yer alan talebi doğrultusunda büyük barış mitingleri düzenlemeye hazırlanıyor. bu mitinglerle “kaygı verici gidişata müdahil olmak, halkların barış iradesini büyük bir kaos ve savaş ortamını engelleyecek şekilde görünür kılmak” amaçlanıyor. hdp açıklamasının sonunda “vakit geç olmadan, bir tek yurttaşımızın burnu kanamadan, bölgesel bir barış hamlesi mümkündür” denildi.

akdoğan'dan hdp'ye eleştiri

başbakan yardımcısı ve çözüm süreci koordinatörü yalçın akdoğan ise sürecin gidaşatıyla ilgili twitter'dan hdp'ye eleştiriler yöneltti. akdoğan "çözüm sürecinin aktörlerine ve yürütücüsü hükümete savaş açan hdp'nin hâlâ süreçte her şeyi ak parti'den istemesi ironik" ifadelerini kullandı. 

hdp'nin değil ak parti'nin alacağı oyun sürecin gidişâtına etki yapacağını, asıl belirleyici aktörün akparti olduğunu söylemiştik

— yalçın akdoğan (@y_akdogan) july 3, 2015

hdp sadece istemeye alışmış, oyu ve desteği milletten, icraatı ve uygulamayı ak partiden istiyor, süreçteki rolü istemekten öteye geçmiyor

— yalçın akdoğan (@y_akdogan) july 3, 2015

kaynak: al jazeera