üç yıl önce mısır’daki neredeyse bütün kesimler tahrir meydanı’nda özgürlükçü bir rejim kurmak amacıyla omuz omuza mücadele etmişti. ancak bugün manzara tamamen farklı. mısır’daki kamplaşma daha önce görülmemiş boyutlarda.

darbeye karşı çıkanlara aşırı şiddet kullanımı sürüyor.

mısır eski müftüsü ali cuma’nın sözleri durumu özetler mahiyette:

“30 haziran devriminde halk sokaklara çıktı. ordu onların yanında durdu. dolayısıyla hepimiz tek yumruk olduk. bu birliği bozmak isteyen kim olursa olsun öldürülmesi lazım.”

bu duruma eski cumhurbaşkanı adayı halid ali bir mesajında şöyle tepki gösteriyor. “bazılarının gözünü bürüyen siyasal düşmanlık sadece mısırlıların kanının ve dini mekanların değerini görmelerini engellemiyor aynı zamanda onları insani değerlerden uzaklaştırıyor.”  

darbe yönetimi kışkırtmaların da etkisiyle kendisine muhalefet edenleri terörist olarak tanımlamaya başladı.

diyalog ortamının ortadan kalktığı ülke bilinmez bir geleceğe doğru yol alıyor. slogan ve çatışma sesinden başka bir ses duyulmuyor.

muhaliflerin sembolü haline gelen rabia işareti bile mahkemeye sevkedilmek için yeterli bir sebep.

mısır’da savunma bakanı abdulfettah sisi’nin liderliğinde 3 temmuzda yapılan sivil destekli askeri darbenin ardından ülkedeki istikrarsızlık daha da arttı. darbe karşıtları ülkenin her yanında gösteriler düzenliyor. 14-15 ocak’ta yapılan referandumda elli kişilik anayasa komisyonu’nun hazırladığı anayasa taslağı kabul edildi.

geçici cumhurbaşkanı adli mansur yol haritasında değişikliğe giderek cumhurbaşkanlığı seçimlerini öne aldı. yüksek askeri konsey cumhurbaşkanı adaylığı için sisi’nin önünü açtı ve desteğini açıkladı. son olarak geçici cumhurbaşkanı savunma bakanı sisi’yi mareşal rütbesine yükselttiğini ilan ett.

kaynak: al jazeera