İran

Nükleer masada iki kritik isim

İran ve Batı arasındaki müzakerelerin tamamlanmasına çok kısa bir süre kala gözler sürekli ABD Dışişleri Bakanı Kerry ve İranlı mevkidaşı Zarif'in üzerinde. Ancak masada müzakerelerin kaderini belirleyecek iki önemli isim daha var.

Konular: Ortadoğu
Netanyahu, Tahran ile P5+1 ülkeleri arasında varılan 'çerçeve anlaşmasını' eleştirdi. [Fotoğraf: Reuters]

batı ülkeleri ve iran arasındaki nükleer müzakerelerin süresinin dolmasına artık günler değil saatler kaldı.

nükleer görüşmelerde son gün salı ve bu tarihte iran’ın ve belki de ortadoğu’nun kaderini derinden etkileyebilecek bir kararın çıkması bekleniyor.

batı iran’ın nükleer programını kontrol altına almak, iran ise yıllardır üzerinde olan yaptırım baskısını kırmak istiyor.

isviçre’nin lozan kentinde çetin pazarlık sürerken, dünyanın gözü müzakerelere ülkeleri adına liderlik eden abd dışişleri john kerry ve iranlı mevkidaşı cevad zarif’in üzerinde.

ancak yoğun pazarlığın arka planındaki iki önemli isim kritik ve büyük oranda belirleyici bir rol oynuyor.

abd enerji bakanı ernest moniz ve iran atom enerjisi kurumu başkanı ali ekber salihi, lozan’da ülkelerinin iki numaralı müzakerecileri olarak yoğun bir mesai yapıyor.

nükleer müzakerelerde teknik konular ve detaylar hayati öneme sahip ve masada bu detaylara moniz ve salihi’den daha çok hakim olan başka hiç kimse yok.

müzakereler çoğunlukla ağır bir siyasi atmosferde geçiyor, taraflar birbirlerini uluslararası hukuku ihlal etmek veya egemenlik haklarını çiğnemekle suçluyor.

moniz ve salihi'nin masadaki varlığı ise, görüşmelerin asıl amacına odaklanmasını ve teknik detaylarda daha akıcı ilerlemsini sağlıyor.

aynı kampüsten lozan'a

1970’li yıllarda moniz abd’nin en prestijli okullarından massachusetts institute of technology’de (mit) genç bir nükleer bilimci olarak görev yaparken, salihi de aynı okulda nükleer reaktörler üzerine teziyle ilgili çalışıyordu.

ikili okudukları kampüste birbirleriyle hiç tanışmadı. ancak 40 yıl sonra, tarihi bir anlaşmanın eşiğinde ülkelerinin izleyeceği yolu belirlemek için günlerce ve saatlerce aynı masada oturup konuşuyorlar.

amerikan new york times gazetesine göre ikilinin arasındaki uyum son derece iyi, moniz salihi’ye ilk adıyla sesleniyor ve iki isim görüşmelerin sürdüğü lozan’daki beau-rivage palace otelinde saatlerce ortadan kaybolarak nükleer meseleler üzerine görüşüyor.

nükleer konularda uzmanlaşmış iki ismin de görevi tahmin edildiğinden daha zor. moniz müzakerelerde sadece teknik uzmanlık sunmakla kalmıyor, başmüzakereci abd dışişleri bakanı kerry’e ‘siyasi koruma’ sağlamakla da yükümlü.

nükleer müzakerelerde teknik konular fazlasıyla ön planda ve olası bir nihai anlaşmaya varıldığında bunu dünyaya, en önemlisi de anlaşmaya muhalif olan kesimlere anlatmak moniz’in işi olacak.

iran ile nükleer anlaşmaya karşı olan kesimlerin, cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu kongre, israil ve suudi arabistan olduğu düşünülürse bu görevin ağırlığı daha da büyüyor.

iran yönetimi nihai bir anlaşmayı çok istiyor ancak böyle bir anlaşma sağlandıktan sonra da salihi’nin işi çok kolay olmayacak.

iran’da muhafazakar kesim, ülke yönetiminde söz sahibi dini liderler ve çok sayıda üst düzey komutan görüşmelere mesafeli yaklaşıyor.

nihai bir anlaşmanın kamuoyunda abd ve israil’e taviz olarak algılanması ihtimali de ülkede tartışılan konulardan biri.

bir nihai anlaşma sağlandığı takdirde bu kesimleri rahatlatma ve ikna etme sorumluluğu büyük oranda salihi’nin omuzlarında olacak.

dünyanın gözü lozan'da

nükleer müzakerelerde siyasi bir anlaşma çerçevesi oluşturulması için son tarih 31 mart.

nükleer müzakereler bölge ülkeleri arasında ilişkiler ve güç dengeleri açısından da büyük önem taşıyor.

ortadoğu'daki iran etkisi nedeniyle endişeli olan israil ve suudi arabistan, olası bir anlaşmanın tahran'ın elini daha da fazla güçlendireceğini öne sürüyor.

bu yüzden iki ülke, nihai anlaşmanın sağlanmaması için abd yönetimine baskı yapıyor. iran ile nükleer müzakereler konusu abd siyasetinde de obama yönetimi ve cumhuriyetçiler arasında hızla tırmanan bir gerilim yarattı.

nihai bir anlaşma sağlanması halinde iran'a yönelik yaptırımların kalkması da gündeme gelecek.

suriye'de esed'i destekleyen, irak'ta büyük etkiye sahip olan ve yemen'de de etki alanını genişleten iran'ın yaptırımların kalkmasıyla rahat bir nefes alacak olması, riyad ve tel aviv'de endişe yaratıyor.

bu sebeplerle 31 mart tarihinin ortadoğu'daki tabloyu da büyük oranda değiştirme ihtimali olduğunu söylemek mümkün.

kaynak: new york times

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;