IŞİD
Obama: İslam ile savaşta değiliz
ABD Başkanı Obama, IŞİD'in kendini "İslami Devlet" olarak tanımlamasına karşı çıktı, “Onlar dini liderler değil, teröristler. Biz de İslam ile savaşta değiliz, İslam’ı saptıranlarla savaştayız” dedi.

beyaz saray'da düzenlenen "şiddet içeren aşırılıkla mücadele zirvesi"nde konuşan barack obama, sözlerinin başında, north carolina’nın chapel hill kasabasında üç müslüman gencin cinayete kurban gitmesine değindi.
gençlerin “zalimce” öldürüldüğünü belirten obama, “bu, birçok amerikalı müslüman’ı kaygılandırdı ve korkuttu. olabileceğim kadar açık söylemek istiyorum: tüm inançlardan ve farklı zeminlerden gelen amerikalılar olarak, acınızda sizlerin yanınızda duruyoruz ve sizlere sevgilerimizi ve desteklerimizi sunuyoruz” diye konuştu.
amerikalılar olarak trajedilerin kendilerini bir araya getirdiğini ve daha da güçlü kıldığını dile getiren obama, “biliyoruz ki tek tip bir aşırılık yanlısı veya terörist yok, kimin radikalleşebileceğini öngörebilmenin bir yolu yok. burada ve dünya genelinde, farklı dini gruplardan farklı dini gruplara karşı affedilemez şiddet eylemleri işlendi ve bunlar tüm inançlara ihanet etmektir. bu bir gruba, bir coğrafyaya veya belirli bir zamana sınırlanamaz” ifadesini kullandı.
"onlar dini lider değil, teröristler"
şu andaki ivedi sorunun işid ve el kaide’nin yarattığı terörizm olduğuna dikkati çeken obama, aşırılıkla mücadelenin sadece askeri bir konu olmadığını, bunların ideolojik, ekonomik ve siyasi boyutlarının bulunduğunu söyledi.
aşırılık ideolojisiyle mücadelede, bu grupların “meşruiyet” kazanmak için ellerinden geleni yaptığını vurgulayıp, işid’in tanımlanmasına yönelik medya ve uzmanlar arasındaki tartışmaya dikkati çeken obama, sözlerini şöyle sürdürdü:
“kendilerini dini liderler, islam’ın kutsal savunucuları olarak göstermeye çalışıyorlar. bu nedenle kendilerini islami devlet olarak ilan ediyorlar ve amerika ve genel anlamda batı’nın islam ile savaşta olduğu propagandasını yapıyorlar. bununla eleman topluyorlar. gençleri radikalleştirmeye çalışıyorlar. onların ortaya koyduğu terimleri asla kabul etmemeliyiz çünkü bunlar yalan. onlara istedikleri dini meşruluğunu da vermemeliyiz. onlar dini liderler değil, teröristler. biz de islam ile savaşta değiliz, islam’ı saptıranlarla savaştayız.”
"terörizmden hiçbir din sorumlu olamaz"
obama, müslüman toplumu dışındakilerin “batı ile islam’ın veya modern yaşam ile islam’ın çatışma halinde olduğuna yönelik terörist söylemleri reddetmesi gerektiğini” belirtirken, müslüman liderlerin de abd ve batı’nın “islam’ı bastırmakta kararlı olduğuna yönelik fikirlere itibar etmemekten ötesini yapması gerektiğini” kaydetti.
herkesin masumlara karşı şiddetin islam ve müslümanları savunma değil, islam'a zarar verme anlamına geldiğini açıkça söylemesi gerektiğini ifade eden obama, işid gibi gruplardan sıyrılan eski aşırılık yanlılarını da seslerini yükseltmeye ve örgütün gerçek yüzünü göstermek için deneyimlerini anlatmaya çağırdı.
obama, el kaide ve işid’in islami metinlerden seçmeler kullandıklarını da hatırlatarak, bunun yanında, ortadoğu’da kolonyalizm ve komplo senaryolarından kaynaklı, “islam’ın modernizm veya hoşgörü ile uyumlu olmadığı, batı değerleri tarafından kirletildiği” gibi inançların da bulunduğunu ve bunların, dünyadaki bazı toplumlarda yaygın olduğunu anımsattı.
bunların da bazı gençleri radikalleşmeye daha hazır hale getirildiğini ifade eden obama, “teröristler tabii ki onların ideolojilerini reddeden bir milyar müslüman adına konuşamaz. terörizmden hiçbir din sorumlu olamaz, terörizmden ve şiddetten insanlar sorumludur” diye konuştu.
bazı islam liderlerinin, islam’in barış, adalet ve hoşgörüden yana olduğunu belirttiğini hatırlatan obama, “kur’an, 'kim masumu öldürürse insanlığı öldürmüş olur' diyor. bu sesler, dünya genelindeki bir milyarın üzerindeki müslüman'ı temsil ediyor” ifadesini kullandı.
"tüm toplumu etiketlememeliyiz"
gençleri terörizme iten yoksulluk, istikrarsızlık, yolsuzluk, eğitimsizlik ve gelecekten ümidi kesme gibi ekonomik unsurların ele alınmasının önemine de dikkati çeken obama, bu noktada uluslararası toplumun daha fazla çaba ortaya koyması gerektiğini söyledi.
obama, sorunun siyasi boyutunda da hükümetlerin halklarını baskıya almaları, temel insan haklarını reddetmeleri, etnik ve dini grupları marjinelleştirmeleri gibi yaklaşımların aşırılıkların eleman kazanmasına hizmet ettiğini vurgulayarak, bu konuların da ele alınması gerektiğini anlattı.
aşırılıklarla mücadelede en önemli görevin kurbanların yer aldığı topluluklara düştüğünü dile getiren obama, işid ve el kaide’nin genç müslümanları hedef aldığına işaret etti.
ancak bazı müslümanların, adil olmayan şekilde hedef alındıklarını düşündükleri bazı uygulamalar nedeniyle özellikle güvenlik güçleri olmak üzere hükümetle çalışmaktan kaygı duyduğunu belirten obama, “bu tür istismarların durduğundan, tekrar edilmediğinden emin olmalıyız. tüm toplumu etiketlememeliyiz. kimse, inanışı nedeniyle şüpheli sınıfına konulmamalı veya etiketlenmemeli. toplumlarla diyalog, onları izlemenin kılıfı olarak kullanılmamalı” dedi.
obama, böylesi bir durumun, birlikte çalışmak için gerekli olan güvenin sağlanmasını zorlaştıracağına işaret ederek, bu zirvenin parçası olarak, müslüman amerikalılar da dahil toplumlara ulaşmayı artıracaklarını bildirdi. obama, “bu konuları çözeceksek, bunlardan en fazla etkilenen ve hedefte olan müslüman amerikalılar da masada oturmalı” diye konuştu.
"amerika’da islam, kuruluşumuzdan bu yana dokumuzda var"
aşırılık yanlılarının dediklerinin aksine tüm inançlara kapılarının açık olduğunu göstermeleri gerektiğini ifade eden obama, “amerika’da islam, kuruluşumuzdan bu yana dokumuzda var” dedi.
obama, ilk islami merkez’in new york’ta 1890 yılında açıldığına, ilk caminin north dakota eyaletinde olduğuna dikkati çekti.
amerika’da ön yargı ve bağnazlığa yer olmadığını kaydeden obama, kendisine sevgililer günü’nde kalp şeklinde kart gönderen 11 yaşındaki müslüman amerikalı sabrina’nın şu sözlerini aktardı:
"müslümanlardan nefret eden insanlardan endişeleniyorum. bazı müslümanların kötü şey yapması, hepsinin yaptığı anlamına gelmiyor. lütfen herkese söyleyin; bizler iyi insanlarız ve bizler de herkes gibiyiz."
obama, sabrina gibi gençlerin geleceği temsil ettiğini de dile getirdi.
abd dışişleri bakanı john kerry, "işid’e, geçen yazdan bu yana 100’den fazla ülkeden 20 binden fazla yabancı savaşçı katıldığını tahmin ediyoruz" dedi.
bunların yarısından fazlasının ortadoğu’dan olduğunu dile getiren kerry, yine de örgütte her yerden yabancı savaşçılar görüldüğünü kaydetti.
kerry, bunun yanında, 1980’lerde afganistan’taki savaşa da 20 bin yabancı savaşçının gittiğini ama bunun on yılın ürünü olduğunu, suriye’deki iç savaşta da bu rakama 3-4 yılda gelindiğini belirterek, işid’in kısa zamanda bu kadar savaşçı çekmesinin yarattığı rahatsızlığını dile getirdi.
yabancı savaşçıların katılımını önleme bağlamında partnerleriyle bilgi paylaşımını artırdıklarını ifade eden kerry, ayrıca, bakanlık olarak interpol’e yabancı savaşçılarla mücadelede desteklerini artıracaklarını açıkladı.
kerry, işid’in yaptığının ve amacının “tiranlık” olduğunu vurguladı.
"yasaklı listesinde 10 bin kişi var"
beyaz saray'daki zirveye katılan milli savunma bakanı ismet yılmaz, işid’e katılan yabancı savaşçılar sorunuyla ilgili olarak, “bu tehditle başa çıkmada gerçek ve uzun vadeli başarı ancak suriye’deki çatışmanın son bulmasıyla mümkündür" dedi.
türkiye’nin daha önce “potansiyel risk” olarak adlandırdığı konunun, şimdi gerçek bir tehdit haline dönüştüğünü belirten yılmaz, türkiye’nin suriye krizinin başlamasından bu yana ve deaş’ın irak’ta büyümesinden önce bu konudaki kaygılarını partnerleri ve dostlarıyla paylaştığını anımsattı.
bu tehdide karşı önlemlerle, interpol dahil uluslararası işbirliği çağrılarını 2011 yılından bu yana yaptıklarını aktaran yılmaz, aynı yıl suriye’deki aşırılık yanlısı gruplarla bağlantıları olduğundan şüphelenilen bireylere dair türkiye’ye giriş yasağı listesi çıkardıklarını hatırlattı.
yılmaz, 2011 yılında listedeki kişi sayı 300 iken, bu rakamın 2012 yılında 780, 2013’te 2 bin 60 ve şu anda 10 bine çıktığını söyledi. yasaklı listesindeki kişilerin yüzde 27’sinin kuzey amerika ve avrupa ülkelerinden, yüzde 46’sının kuzey afrika ve ortadoğu’dan, yüzde 23’ünün de bağımsız devletler topluluğu, kafkasya ve asya-pasifik bölgesinden olduğunu bildiren yılmaz, bu kapsamda, ocak ayı itibarıyla suriye ve irak’taki gruplarla bağlantılı olduğuna inanılan bin 112 yabancı savaşçıyı sınır dışı ettiklerini açıkladı.
"bazıları türkiye'ye gelmeden iki ülkeden daha geçmiş oluyor"
yılmaz, “zamanında ve eyleme geçilebilecek bir istihbarat aldığımızda, onları durdurabiliyor veya sınır dışı edebiliyoruz. ama aynı zamanda, abd yetkililer tarafından bu rakamların 20 bine ulaştığı belirtildiğinde, bizimle bilgi ve istihbarat paylaşımında boşluklar olduğunu görüyoruz” dedi.
yabancı savaşçıların türkiye’den başka transit rotalar kullandıklarını da hatırlatan yılmaz, bunun da türkiye’ye tehdit oluşturduğunu dile getirdi.
yabancı savaşçılara karşı önlemler bağlamında havaalanlarında ve diğer liman girişlerinde risk analiz ünitesi kurduklarını belirten yılmaz, bu ünitelerin değerlendirmeleri sonucunda geçen yılın nisan ayından bu yana 500 kişinin türkiye’ye girişinin reddedildiğini kaydetti.
yılmaz, bunun yanında, uçak yolcu bilgilerine dayanan hedef sistemi başlatmakta olduklarını vurgulayarak, şu anda söz konusu sisteme sahip ülkelerin de yabancı savaşçılar konusunda bundan yararlanmasının önemine işaret etti.
türkiye’nin, suriye’nin diğer komşuları gibi yabancı savaşçılar için son durak olduğuna işaret eden yılmaz, bazılarının türkiye’ye varmadan önce iki ülkeden daha geçtiklerini gözlemlediklerini söyledi. yılmaz, bu kişilerin kendi ülkelerinden çıkışının önlenmemesi ve seyahatinin engellenmemesinin de türkiye’nin ağır yükünü artırdığını vurguladı.
“en son istediğimiz birbirini suçlama oyunlarına girmek”
bakan yılmaz, türkiye’nin farklı etnik kökene, dine ve mezhebe sahip 1,6 milyon suriyeli ve iraklıya ev sahipliği yaptığını ifade ederek, bu kişilerin çoğunluğunun türkiye'nin suriye sınırında misafir edildiğini hatırlattı.
bu durumun türkiye’ye mali yük oluşturduğuna işaret eden yılmaz, şu anda 5 milyar doların üzerinde oluşan masrafa dikkati çekti. yılmaz, bununla beraber, birleşmiş milletler gibi uluslararası yardım organizasyonlarının da sınırdan suriye ve irak’ta yardımlarda bulunmalarını sağladıklarını vurguladı.
bakan yılmaz, sınır boyunca birçok terörist grubun yanı sıra kendi halkını öldüren rejimin vahşiliğinden söz ederek, oluşan güvenlik riskine dikkati çekti. yılmaz, “böyle bir çevrede, bir yandan yabancı terörist savaşçılarının çatışma bölgelerine olası seyahatlerini önlemek için çabalarken, diğer yandan da yabancı terörist savaşçılarından kaynaklanan ülkemize ve müttefiklerimize yönelik tehditle mücadele ediyoruz” diye konuştu.
türkiye’ye girişleri yasak yaklaşık 90 ülkeden ve türkiye’den sınır dışı edilen 70’ten fazla ülkeden oluşan isim listesine bakıldığında türkiye’deki güvenlik güçlerinin karşı karşıya olduğu zorluğun daha iyi anlaşılacağına vurgu yapan yılmaz, “dolayısıyla, bu mücadelede partnerlerimizden ilk ve başlıca beklentimiz samimi, etkili ve zamanında işbirliğidir. en son istediğimiz şey birbirini suçlama oyunlarına girmek” değerlendirmesinde bulundu.
"ihmalin bedeli ağır olur"
yılmaz, yabancı savaşçı konusunun önemli ama tehdidin bir yönünü oluşturduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
“bugün ihmal ettiğimiz herhangi bir önlemin bedeli, gelecekte çok daha ağır olacaktır. herhangi bir ülkede alınmayan önlemler, diğerleri tarafından alınanlarla telafi edilemez. yabancı savaşçı döngüsünde tüm aşamalar için bilgileri etkili şekilde kullanmalı ve paylaşmalıyız. bu tehditle başa çıkmada gerçek ve uzun vadeli başarı ancak suriye’deki çatışmanın son bulmasıyla ve bölgede uzun vadeli ve çatışma sonrası düzeni amaçlayan ileri görüşlü ve kavrayışlı politikalar uygulamakla mümkündür.”
yılmaz, türkiye’nin bu tehditle mücadelenin tüm görünümlerinde müttefik ve partnerleriyle samimi işbirliğini sürdürmeye devam edeceğini sözlerine ekledi.
kaynak: aa
Yorumlar