Balkanlar

Priyedor katliamına beyaz bantlı anma

Dört kıtadan binlerce kişi, 1992-1995 yılları arasında Bosna'nın Priyedor kentinde 3 bin sivilin Sırp güçleri tarafından katledilmesini kollarına beyaz bantlar bağlayarak anıyor. Hollanda'da yaşayan Bosnalı Sato Muyagiç de katliamda yakınlarını kaybedenlerden biri.

Konular: Bosna Savaşı

binlerce bosna hersekli, avrupa, amerika birleşik devletleri ve avustralya'da planlanan büyük çaplı törenlerde kollarına beyaz bant bağlayarak kayıpları hatırlayacak.

amaçları bosna'nın acılı tarihine dikkat çekmek, dünya çapında soykırım inkârıyla mücadele etmenin önemini vurgulamak ve zulmün kurbanlarını hatırlatmak.

1992 mayıs'ının son gününde, belediyeyi ele geçiren bosnalı sırp güçler yerel radyo üzerinden sırp olmayan vatandaşlara evlerini beyaz bayrak veya örtülerle işaretlemelerini ve evden çıkarken de kollarına beyaz bant takmalarını emreden bir genelge yayınladı.

beyaz kol bantlarını takmaya zorlanan binlerce aileden onlarca üye, bosna savaşı'nda kurulan ölüm kampları omarska, keraterm, manyaça ve trnopolye'de hapsedildi.

sato muyagiç 'insanları beyaz kol bantı takmaya zorlamak, katliam amacının son sembolüydü. beyaz bantlar, kamplara getirilmemiş ya da öldürülmemiş olanları belirlemek içindi' diyor.

1992 yılında yedi ay boyunca omarska ve manyaça kamplarında hapsedilmiş ve işkencelerden geçmiş 42 yaşındaki göçmen bir işçi ise beyaz bantların katliamın sembolü olduğunu, çünkü bunun yahudilerin ikinci dünya savaşı'nda davut yıldızı taşımaya zorlanmalarıyla benzerlik gösterdiğini belirtiyor.

bosna savaşı boyunca priyedor'da aralarında 256 kadın ve 102 çocuğun da bulunduğu 3 bin 173 kişi öldürüldü. savaşta 53 bin kişi evlerini terk etmeye zorlanırken yaklaşık 31 bin kişi de kamplarda tutuldu. 

lahey’deki eski yugoslavya uluslararası ceza mahkemesi, birçok bosnalı sırp’ı uzun süreli hapis cezalarına çarptırdı; bazıları priyedor ve çevresinde savaş suçu işlemekten onlarca yıl hapis cezası aldı.

ağustos 1992’de gazeteci roy gutman, ed vulliamy ve itn ekibinin dikenli tellerle çevrili omarska ve trnopolye kamplarından yayınladığı, bir deri bir kemik kalmış mahkûmların fotoğrafları dünyayı şoka uğrattı.

hayatta kalanlar daha sonra lahey mahkemelerinde, kamplarda tecavüz, cinayet ve korkunç işkence yöntemlerinin uygulandığını söylediler. onlarca kadının sistemli tecavüz ve işkenceye uğradığını anlattılar.

beyaz kol bandı kararnamesinin 20. yıldönümü olan 2012'de ‘soykırım inkârına son’ adlı insiyatifin üyeleri, dünya beyaz kol bandı günü için insanları bilinçlendirmek için çalışmaya başladı. 

sırplardan katliamı inkâr 

1992’de beyaz kol bandı kararnamesini çıkaran sırp demokratik partisi ile aynı partinin priyedor belediye başkanı marko paviç, mayıs 2012’de yaptığı açıklamada böyle bir katliamın kendi şehrinde 'asla gerçekleşmediğini' söyledi.

paviç o yıl 22 mayıs’ta katliamdan sağ çıkanları ve priyedor’da öldürülen 266 kadın ve çocuğu anmak için kırmızı güller ve beyaz bantlarla şehir merkezine gelmek isteyenlere yasak getirdi. katliamdan kurtulanlar 31 mayıs’ta polisin sokaklarda devriye gezerek beyaz kol bandı dağıtanları aradığını anlattı.

bir yıl sonra 31 mayıs 2013’te ‘çünkü beni ilgilendiriyor’ insiyatifi  altında toplanan bosna hersek ve komşu ülkelerden farklı etnik kimlikte birçok genç beyaz kol bandı günü nedeniyle priyedor’un merkezinde toplandı.

paviç kent merkezindeki toplantı için 'sadece bir eşcinsel gurur yürüyüşü' ifadesini kullandı. sırp cumhuriyeti insan hakları  helsinki komitesi, paviç’e hayatta kalanlardan ve kurbanların ailelerinden derhal özür dilemesi için çağrıda bulundu.

komite 2005 yılında priyedor’daki eski yugoslavya uluslararası ceza mahkemesi konferansında paviç’in kendi sözleri altında ezildiğini söyledi. paviç konferansta "gerçek ve adaletle yüzleşmek zorundayız. kötülüğü kınamak, kurbanlara sempati göstermek demektir. gerçek, iyi olmayan bu şeyi bir daha tekrar etmememiz için bize yardım edecek" demişti.

'soykırım inkârını durdur' ve 'çünkü beni ilgilendiriyor' üyesi 35 yaşındaki emir hodziç belediye yetkililerinin geçmişle yüzleşmede isteksiz olmalarına tepki gösterdi. hodziç,

"maalesef bu yıl gelecek için büyük adımlar görmüyoruz. priyedor yetkilileri, belediye başkanı, kendi politikalarını değiştirmeye hazır olmayan insanlar. priyedor ya da başka yerden olan aktivistleri sadece provakatör ya da boşnak aşırılıklar olarak görüyorlar. gerçek şu ki, üyelerimizin çoğunluğu boşnak bile değil. tabii yetkililerin bunun için de bir açıklaması var: onlar gerçek sırp değil. onlar vatan haini diyorlar" dedi.

hodziç insiyatif üyelerinin isimlerine bakılmaksızın, işkenceden geçmiş ve öldürülmüş tüm etnik gruplardan insanların anısına, diğer savaş kamplarını da ziyaret ettiklerine dikkat çekti.

siyasi liderlerin görüşlerine rağmen aktivistler priyedorlulardaki değişimi görüyorlar diyen emir hodziç,

"geçen yıl, şehir merkezine çiçekler bırakıldıktan ve eylemcilerin çoğu evine döndükten sonra hiç kimse çiçekleri yerinden oynatmadı. o çiçeklerin tümü, öldürülen çocukların adlarıyla atıldı. anmadan sonra meydandan geçen kuzenim, küçük bir çocuğun babasıyla yürüdüğünü görmüş. çocuk babasına, baba bu nedir, diye sormuş. babası bunun geçmişten gelen bir şey olduğunu söylemiş. yani aslında insanlar bununla yüzleşmeye başlamış" diye ekledi. 

yıllar sonra bulunan toplu mezar

ekim 2013'te uluslararası kayıplar komitesi, priyedor yakınlarındaki tomasiça'da bosna savaşı'na ait en büyük toplu mezarlardan birini buldu. görgü tanıklarına göre bu mezarlar, sırp güçleri tarafından öldürülen binden fazla boşnak ve hırvat kurbana aitti.

tomasiça’da kalıntıları bulunan yüzlerce kurbanın cenaze töreni 20 temmuz’da yapılacak. neredeyse tüm ailelerin kurban verdiği priyedor yakınlarındaki zeçovi’de yaşayan hava tatareviç altı oğlunun ve kocasının cesedini toprağa vereceklerden sadece biri.

emir hodziç’e göre, tomasiça’daki keşfin ardından insanlar savaş suçlarını daha çok konuşmaya başladı.

"bu artık kaçınılmaz bir şey. ben hâlâ yerel yetkililer oldukları yerde saysa da, sıradan priyedor halkının savaş suçlarından bahsetmekte herhangi bir problemi olmadığına inanıyorum. asıl problem halkla değil, yetkililerledir."

facebook’taki 'omarska’nın muhafızları' adlı grubun kurucusu olan sato muyagiç de, geçmişin dehşetiyle yüzleşmek zorunda olduklarının altını çiziyor.

"önemli noktalardan biri şudur: hayatta kalanlar herkesin aynı olmadığını ve tüm insanlardan nefret etmemek gerektiğini görüyorlar. yani 'bu etnik gruptan biri bana işkence etti, dayak attı, tutuklansın' diyebilirler. ama 'bundan x isimli çocuk  ya da y kişisi suçlu değil, onlardan nefret etmem. bana bu işkenceyi yapanlarla aynı olamam' diyorlar"

"diğer noktalardan biri de geçmişi övmektir. efsanelerin yıkılması gerektiğini anlamak önemlidir ve fark edilmelidir ki priyedor anıtlarda durduğu gibi bir özgürlük savaşı ya da savunma yeri değildi ama sırp olmayan her şeye saldırganlık vardı. takılan bu beyaz kol bantları faşizmi temsil ediyor."

kaybettiği ailesinin, arkadaşlarının ve priyedor halkının anısına 2003 yılında aktivistlere katılan muyagiç uzlaşmanın bugünkü itici güç olduğunu söyledi.

"iki küçük kızımın priyedor’a rahatlıkla gelebilmesini ve kimsenin onlara farklı gözle bakmamasını istiyorum. belki ben bunu göremeyeceğim ama belki de 100 yıl sonra gerçekleşebilir."

emir hodziç geçmişle ilgili adaletin ve uzlaşma sorunlarının para ya da projeler ile alakalı olmaması gerektiğine inanıyor.

"evrensel insani değerlerden, kabul görmüş yasalardan,  ilerlemede bize yol gösterecek ilkelerden ya da sosyal evrimden bahsediyoruz. bu yasaları yıktığımızda, çocukları öldürüp kadınlara tecavüz ettiğimizde ve bu suçları savaş kapmasına koyup aklayınca bir tür olarak başarısız oluyoruz, insan ırkı olarak başarısız olduğumuz gibi.

etnisite sorununu, milliyeti ve diğer soyut siyasi kavramları bir kenara koyarsak, sosyal hayvanlar olarak başarısız oluyoruz ve diğer jenerasyonları bizim gibi başarısız olmaya hazırlıyoruz.  bizim itici gücümüz, insan hakları sektöründe kapitalist yatırımcılar ya da bağışçılar tarafından tanınmak değil. ama sesimizi duyurmaya ihtiyacımız var. siyasi elitin, sosyal evrimi durduramayacağını bilmesi lazım. artık kimseyi öldüremezler, öldürme fikrine sahip olanların gitme vakti geldi.

insanlığa karşı suçlarla ve katliamlara destek olan ideolojilerle savaşmak zorundayız. her zaman hatırlanma hakkı olan kurbanları inkar edenlere karşı savaşmak zorundayız. çocukları öldüren, tecavüz eden herhangi bir ideolojiye yer yok. öldürülmüş bir çocuk için 'ama' ile başlayan herhangi etnik bir cümle kurulamaz."

kaynak: al jazeera

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;