Suriye'de iç savaş

Suriye muhalefetinde üçüncü ordu mu?

Silahlı muhalefetin SMDK karşıtı bildirisinin arkasında, Kürtlerle yapılan anlaşma, Cenevre müzakereleri ve para kavgası var.

Konular: Ortadoğu, Suriye

“oradaki  114 kişi sadece kendilerini temsil ediyorlar,” diye yazdı  islam tugaylarının yöneticilerinden muhammed aluş, salı gecesi birbiri ardına attığı tweetlerde.

aluş’un “sadece kendilerini temsil etmekle” itham ettiği grup, suriye muhalifleri devrimci güçler ulusal koalisyonu (smdk).  

aluş’un tweetleri neredeyse sabaha kadar sürdü.  tweetler, silahlı mücadele veren 11 grubun, muhalefetin siyasi kanadı olan koalisyonu tanımadıklarını vurgulayan bildiriyi yayınlamalarından hemen sonra gelmeye başladı.  

bildiriye imza koyan gruplardan islam tugayı'nın yöneticisi aluş daha da ileri gitti, smdk üyelerini “tüccarlıkla” ve “atanmışlıkla” suçladı. smdk üyelerini kimin atadığını söylemedi ama bu bildiriye imza koyanlar için koalisyon, “ülkenin gerçeklerinden kopuk, batı tarafından desteklenen bir örgüt”.

oysa koalisyon, suriye halkının tek meşru temsilcisi olma iddiasında. aralarında türkiye’nin de olduğu birçok ülke smdk’ya bu payeyi veriyor. abd ve avrupa birliği başta olmak üzere, smdk’yı destekleyen ülkeler, koalisyonun muhalif örgütleri tek çatı altında toplamasını ve silahlı muhalefete söz geçirmesini istiyorlar.

kürtlerle anlaşma silahlı grupları kızdırdı

aluş, smdk’yı ülkeyi bölmekle de suçladı. “kürtlerle tehlikeli anlaşma imzaladılar” diye yazdı.  

koalisyon'un kürt ulusal konseyi’ni içine katabilmek için olası rejim değişikliğinden sonra ülkenin adının şimdiki haliyle yani ‘suriye arap cumhuriyeti’ olarak korunmayacağı sözünü verdiği yönünde haberler yakın bir tarihte yayılmaya başlamıştı.

smdk karşıtı bildiriye imza atan gruplar kürtlere verildiği söylenen bu sözün suriye’nin bölünmesine giden yolun başlangıcı olduğunu düşünüyorlar. aluş, “bu anlaşma suriye’nin dağılması demek” diyor.

cenevre toplantısı öncesi smdk’ya darbe

siyasi muhalefete karşı birleşen silahlı grupların başka bir rahatsızlığı da cenevre toplantılarının yeniden gündeme gelmesi.  aluş’a  göre, cenevre toplantılarına katılmayı düşünmek bile “aşağılayıcı”.

suriye'de 21 ağustos'ta yüzlerce sivilin ölmesine neden olan kimyasal saldırıdan sonra yeniden gündeme gelen ve iç savaşa son vermeyi hedefleyen cenevre toplantılarının ilki, geçen yıl haziran ayında düzenlenmişti. abd, ab, rusya, abd, katar, çin,fransa, ingiltere ve türkiye'nin de katıldığı toplantıda  geçiş hükümeti kurulması istemiş, ancak bu geçiş hükümetini oluşturacak unsurları tanımlarken esed ve rejimin üyelerinin akıbeti konusuna açıklık getirmemişti. onun yerine 'karşılıklı rıza temelinde mevcut hükümet üyelerinin de katılabileceği bir geçiş hükümeti' denilmişti.


islam tugayı liderlerinden muhammed aluş

"muhalefetin tüccarları"

smdk o zaman bu kararı “saçmalık” olarak nitelendirmiş, esed rejimiyle masaya oturmayacaklarını söylemişti. oysa geçtiğimiz hafta smdk başkanı ahmet carba bm güvenlik konseyi’ne bir mektup göndererek, toplantıya tek bir şartla katılacaklarını ifade etti: "konferansın amacı, yürütme yetkilerinin tümünü elinde bulunduran bir geçiş hükümeti kurulması olmalı ve bütün taraflar da bunu kabul etmeli."

aluş twittinde bu gelişmeye de kızdığını açıkça ortaya koydu;  “bunlar aşağılayıcı şartlar”..

aluş,  ‘kirli’ olarak tanımladığı rejimle, smdk’nın daha önce hiçbir koşul altında görüşmeyeceği sözü verdiğini de anımsatıp, şöyle diyordu:

 “kirlilik ortadan kaldırılmakla temizlenir. muhalefetin tüccarları bu gerçeği anlıyor mu?”

asıl neden para mı?

smdk eylül ayının ortasında istanbul ‘da, ahmet tuma’yı  başbakan seçmişti. bu 11 grup tuma'yı da tanımıyor. tuma’nın hedeflerinden biri , halkın güvenliğini sağlacak ulusal ordu kurmak.
oysa bildiriye imza koyan gruplar ve diğer silahlı grupların büyük bir çoğunluğunun kendi komutanlarının emrinde savaşmaktan yana.  bu grupların bazılarının, kaçırdıkları kişilerin ailelerinden fidye alarak, kontrolleri altındaki bölgelerden ‘vergi’ toplayarak geçindikleri de biliniyor.

smdk’ya bağlı çalışan askeri konseyin başkanı selim idris, mart ayında time dergisine verdiği bir söyleşi de ülke içinde savaşan grupları tek çatı altında toplamanın zorluğundan yakınıp, “bu insanlar kendilerine ‘hayır, sen geri dur,’ denmesine alışık değiller” diyerek dert yanmıştı.

idris aynı söyleşide askeri konsey’in, “etkisiz” gördüğü gruplara para ve silah yardımı yapmadığını, ama bu grupların komutanlarının bazılarının bir iki roket atıp, toz kaldırıp, bunu da youtube’a yüklediğinden sonra da suriye silahlı muhalefetine destek veren kişilere gidip, “bak iş yaptım, hadi silah ve para ver” dediğinden de yakınmıştı.

bildiriye imza koyanlar islami devlet mi istiyor?

smdk karşıtı bildiride dikkat çeken bir unsur da ‘şeriatı yasamanın tek kaynağı’ olarak tanımlaması. ancak bildiri hakkında syria comment adlı bloğa görüşlerini açıklayan suriye uzmanı  aron lund’a göre, bu durumda ‘şimdilik’ büyütülecek bir şey yok.

lund, el kaide’ye bağlı irak ve şam islam devleti (işid) örgütünün bu bildiriye imza atmadığına dikkat çekiyor:

“bu gruplar islam devleti istediklerini hiç gizlemediler zaten. ama hepsinin şeriattan anladığı farklı. bu bildiriye el kaide’nin başka bir grubu nusra cephesi imza atmış olsa da belki de asıl  işaret ettiği şey, üçüncü bir yol, batı yanlısı askeri konsey ve el kaide dışında bir yol.”

bildiri ilk değil

lund bu bildirinin ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda da dikkatli olmak gerektiğinin altını çiziyor.

“suriye muhalefeti denildiğinde ihtiyatlı davranmak gerek. rüzgar bir anda dönebilir. bu gruplara para sağlayan yabancı güçler, imzacı gruplara baskı yapabilir, imzacılar, imzalarını geri çekebilir. ayrıca geçmişte de silahlı grupların bazıları smdk’yı tanımadığını belirten açıklamalar yapmışlardı örneğin kasım 2012’de. ama yine de o zamanla bu zaman arasında bir fark var; o zamanki bildiriye birkaç örgüt katılmıştı, kötü organize edilmişti ve nusra cephesi asıl komutanlarla konuşmadan, yerel komutanlarla böyle bir bildiri yayınlamıştı.”

gerçekten de silahlı muhalefetle, siyasi muhalefetin iktidar kavgası yeni değil. suriye ayaklanmasının başladığı mart 2011’de ortaya çıkan silahlı gruplar ve o zamanki muhalefetin ana unsuru suriye ulusal konseyi (suk) birbirlerinden uzak durmuştu.  

dönemin suk başkanı burhan galyun, ayaklanmanın silahlanmasına karşı olduklarını belirten demeçler vermişti. ancak daha sonra suk içinde o zaman kendilerine hür suriye ordusu (hso) demekle birlikte birbirinden bağımsız ve dağınık hareket eden silahlı grupları koordine etmek için askeri birim kurulmuştu. silahlı grupların sayısı arttıkça hso’yu tanımayan silahlı muhalif örgütler türemişti. ayrıca sahneye el kaide bağlantılı nusra cephesi ve aralarında yabancı savaşçıların da olduğu işid girmişti.

her ne kadar lund gibi uzmanlar, bildirinin uzun ömürlü olamayabileceğine dikkat çekse de “allah’ın izniyle safların daha da birleştirileceğini” ifade eden aluş’un beklentilerinin epey yüksek olduğu twitlerinden anlaşılıyor:

“allah’ın izniyle yeni ordunun ilan edilmesini bekleyin”  

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;