Türkiye

Tartışmanın fay hatları

Ak Parti ve Fethullah Gülen cemaati arasındaki 'dershane' tartışmasının, dört yıl öncesine dayanan derin kökleri var.

Erdoğan'ın belediye başkanı olduğu, Gülen'in ise Türkiye'de yaşadığı dönemde kaydedilen bir fotoğrafları.

ak parti ve fethullah gülen cemaati arasında 'dershanelerin kapatılması' konusunda baş gösteren  fikir ayrılığı aslında daha önce de birçok konuda kendini göstermişti. son tartışmalar, türkiye’nin en büyük islami cemaati olan gülen hareketinin, ak parti’ye 12 yıl boyunca verdiği siyasi desteği tartışmalı bir hale getirdi. ilk pürüz 2010’da israil’in türk gemisi mavi marmara’ya saldırması ile başladı.

mavi marmara baskını

ambargo altındaki gazze’ye yardım götürmeyi amaçlayan mavi marmara gemisi 31 mayıs 2010’da israil ordusu tarafından , uluslararası sularda saldırıya uğradı. 9 türk öldürüldü. ak parti bu saldırıya şiddetle karşı çıktı ve israil hükümetinden özür ve tazminat talep etti. bu baskınla ilgili gülen cemaati’nin lideri fethullah gülen’in bakışı hükümetten farklı oldu. gülen wall street journal gazetesi’ne verdiği mülakatta "gördüğüm güzel değildi. çirkindi" dedi. israil'le anlaşmadan yardım götürülmeye çalışılması hakkında "otoriteye başkaldırmanın işaretidir ve verimli sonuçlara yol açmaz" diye konuştu. 

oslo görüşmeleri ve mit krizi

türk istihbarat teşkilatı mit ve pkk arasında 2009 ve 2010 yıllarında norveç’in başkenti oslo’da, kürt sorununu çözme amaçlı gizli görüşmeler yürütüldü. kamuoyu, sonuçsuz kalan görüşmelerden 2011 eylülünde haberdar oldu. görüşmelerin ses kaydı internete koyuldu. ardından da cemaate yakın emniyet istihbarat teşkilatı ve  özel yetkili savcılar aracılığıyla mit müsteşarı hakan fidan aleyhine, bu görüşmenin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle soruşturma başlatıldı. erdoğan kendisine bağlı fidan’a sahip çıktı. o'nu 'sır küpüm' olarak tanımladı. yaptığı her şeyin kendi talimatıyla yapıldığını söyledi ve ekledi “biz devletimizin içinde devlet kurulmasına müsaade etmeyiz. müsaade edemeyiz. buna müsaade edildiği anda türkiye yeniden o geçmişteki sıkıntıları yaşamaya başlar”. bu açıklamayı bazı emniyet yetkilileri ve savcıların görevden alınması ya da büyük şehirlerden gönderilmesi takip etti. fethullah gülen cemaati’nin yayın organlarında hakan fidan ve o dönem emniyet teşkilatı kendisine bağlı olan içişleri bakanı beşir atalay’a yönelik eleştiri yazıları kaleme alındı.

balyoz ve ergenekon davaları

temmuz 2008’de sanıkları genellikle sivillerden oluşan ergenekon, haziran 2010’da da genellikle sanıkları askerlerden oluşan balyoz davaları açıldı. her iki dava da ak parti hükümetini gayri hukuki yöntemlerle devirmeyi amaçlayan yapıların olduğu iddiasıyla mahkemeye getirildi. her iki dava da gerek ak parti gerek cemaat tarafından büyük destek gördü. ancak ilerleyen yıllarda davaların özellikle işleyiş şekline dair gülen cemaati ve erdoğan’dan farklı açıklamalar gelmeye başladı. erdoğan habertürk televizyonu’na yaptığı açıklamada ergenekon davasında yargılanan ilker başbuğ’u kastederek ; "biz bu süreç içerisinde başta genelkurmay başkanım olmak üzere diğer generallerimizin hiçbirisine, ilker başbuğ'a kalkıp da alışılmış anlamda bir 'terör örgütü mensubu' demek çok ciddi bir yanlıştır. bu affedilemez. şu anda bulundukları makam itibari ile kendilerini sağlamda görseler bile tarih onları affetmez." dedi. burada erdoğan hukuki süreçleri kontrol eden, devlet dışı bir oluşum olduğunu iddia ediyordu. cemaate yakın yazarlar erdoğan’ın, daha önce cemaati hedef alan açıklamalar yapan ilker başbuğ’a sahip çıkmasını eleştirdi., erdoğan’ı hukuka müdahale etmekle suçladı. tüm bunların ardından fethullah gülen, 15 kasım 2013’te herkül internet sitesine yaptığı açıklamada bu iki davaya değindi.  “ elimden bir imkan olsa ben onların hepsine serbestsiniz derim. ne var ki birileri onları planlıyor, yapıyor, 'topuklarını birbirlerine vurdu. karşımızda dimdik durdu bu adamlar. bunlara bunu dedirttik.’ diyorlar, fakat bir taraftan da camia onu sanki bir kısım elamanlarına yaptırtıyormuş gibi onlara fısıldıyor. bir taşla iki kuşu vurma gibi bir nifak hareketi içinde bulunuyorlar” dedi.

gezi eylemleri

31 mayıs 2013’de taksim gezi parkı’nda ağaçların kesilmesini protesto eden bir gruba güvenlik güçleri müdahale etti. bunu daha geniş katılımlı protesto gösterilerinin düzenlenmesi takip etti. hükümet gösterileri şiddet kullanarak bastırdı ve erdoğan gezi parkı olaylarını iktidarını alaşağı etmek için düzenlenmiş bir komplo olarak tanımladı. yaklaşık 20 gün süren karmaşa sırasında erdoğan göstericileri 'çapulcular' olarak tanımladı. gülen olaylarla ilgili yaptığı açıklamada “o tabiri (çapulcu) kullanmayın. kim bilir sizin öyle diyeceğiniz insanlar bir gün o levsiyattan sıyrılacak, nice yerlerde ne türlü kahramanlıklara imza atacaklardır.” dedi. cemaate yakın önemli gazetecilerden hüseyin gülerce yazılarında erdoğan’ın bu konuda kutuplaştırıcı ve sert bir üslup takındığını ve bundan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.

öğrenci evleri tartışması

hükümet’in kasım 2013'te ankara kızılcahamam’da parti toplantısında basına kapalı yaptığı toplantının içeriği gülen cemaati’ne yakın zaman gazetesinde yayınlandı. buna göre erdoğan karma öğrenci evlerini ve özel öğrenci yurtlarını sakıncalı buluyor ve öğrencilerin devlet yurtlarına yönelmesi için çaba sarf edeceklerini söylüyordu. her ne kadar cemaat, kendine bağlı öğrenci evlerinde ve yurtlarında kız ve erkek öğrencileri bir arada barındırmıyorsa da bu düzenlemenin kendini de etkileyeceğini düşünüyordu. yine gülen cemaati’ne yakın samanyolu televizyonu’nda, bu konuya ilişkin ana muhalefet partisi lideri kemal kılıçdaroğlu ile canlı yayında uzun bir mülakat yapıldı.

dershane tartışması

son olarak ak parti hükümeti’nin öğrencileri merkezi sınavlara hazırlayan dershaneleri kapatmaya yönelik kararı iki taraf arasındaki en görünür fay hattını oluşturdu. başbakan erdoğan’ın açıklamasına göre türkiye'deki dershanelerin %25’i gülen cemaatinin kontrolünde. cemaat 30 yılı aşkın süren yapılanmasında dershaneleri kendisi açısından kitlesini daha iyi bir noktaya getirmek, yeni destekçiler  kazanmak için hayati derecede önemli görüyor.  ak parti’nin bu hamlesini kendi gücünü ve olanaklarını kırmaya yönelik hamlesi olarak değerlendiriyor. gülen herkul.org internet sitesine yaptığı açıklamada "cennetin kapılarını bile bunlar kapamak isteyebilirler. bunlar girmesinler biz girelim, en azında önce biz girelim. bunların zaten girmeye hakkı yok diyenler çıkabilir. 60 ihtilalinden bu yana onu da gördük tokadını yedik, 70 darbesini gördük tekmesini yedik. 80 darbesini gördük onunda çiftesini yedik. hepsinden bir şey yedik. fakat tekme atan tokat atan çifte atanın şimdi hesapları görülüyor." dedi. erdoğan atv televizyonunda cevaben yaptığı açıklamada cemaatin basın organlarının kendisine yönelik haberlerini eleştirdi. "bizden geri dönüş bekliyorlarsa bunun olmayacağını bilmeleri lazım" dedi. dershanele ilgili kararlarının 2 aralık’taki bakanlar kurulu toplantısında ele alınacağını söyledi. gülen cemaati’nin kalemlerinden de erdoğan’a yönelik aynı sertlikte yanıtlar gecikmedi.

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;