Cenevre-2
Korku onları Türkiye'ye getirdi
Evlerini yurtlarını terk etmemek için çok direndiler ama olmadı. Suriyeli Sahari ailesi bir buçuk yıl önce Türkiye'ye sığındı. Başta aç susuz kalacaklarını düşünürken kamplarda umduklarından fazlasını buldular.
sahari ailesinin idlib’te sakin bir hayatları vardı. baba muhtar ali sahari dokuma fabrikasında çalışıyor evini geçindiriyordu. anne ibtisam sahari evini, düzenini seviyordu. ancak suriye’de 2011 yılının mart ayında başlayan gösteriler giderek iç savaşa döndü. onlar yine direndiler, memkeletlerini terk etmediler. ta ki bir bomba evlerini yerle bir edene kadar. baba muhtar ali sahari eşinin, üç çocuğunun canını kurtarmak için çareyi türkiye’ye gelmekte buldu.
yaklaşık bir buçuk yıldır urfa’nın akçakale ilçesindeki kampta yaşıyorlar. memleketlerinden uzak olsalar da güvende oldukları için memnunlar. baba ali sahari ‘korku bizi türkiye’ye getirdi, kendimizi buraya zor attık’ diyor ve ekliyor “hamdolsun burada durumumuz iyi. en önemlisi istikrar var, bomba düşmüyor, kurşunlanmıyoruz, korku yok, zarar yok.”
“türk devleti bize kollarını açtı”
türkiye’ye gelirken aç susuz kalacaklarını düşünmüşler, ancak kendilerine sağlanan imkanları görünce umduklarından fazlasını bulmuşlar. baba ali sahari, “çocuklarımız hastalandığında hemen kamptaki hastaneye götürebiliyoruz, ilaçlarımızı ücretsiz veriyorlar bütün tedavilerini yapıyorlar. çocuklarımız okula gidebiliyorlar’ diyor. havalar soğuduğunda kendilerine elektrikli ısıtıcı , battaniye de verilmiş. kampta tuvaletler çadırın dışında olduğu için gece battaniyelere sarılarak tuvaletlere gidiyorlar. karda kışta zorluk çekseler de güvende oldukları için şükrediyorlar hallerine. ‘biz keyfe gelmedik buraya, mülteci olarak geldik. aç susuz kalacağımızı düşünürken birden türk devletinin bize kollarını açtığını gördük. bütün ihtiyaçlarımızı karşıladılar. hamdolsun ‘ diyorlar.
çadırda hayat
beş kişilik sahari ailesi, kampta kendilerine verilen çadırda kalıyor. çadırın ön kısmını mutfak olarak kullanıyorlar. elektrikli tek göz ocak, birkaç mutfak eşyası tencere, tava, tabak çanak var. çadırın arka tarafı da yine bir perde ile ayrılmış. oraya da yatak, yorgan koymuşlar. arada kalan bölümü ise geceleri yatak odası gündüzleri salon gibi kullanıyorlar. bir köşede kalorifer şeklinde soba, bir tarafta buzdolabı. yerlerde minderler var. evin bütün eşyası bunlar. yemeklerini de burada yiyorlar.
“evimi özledim”
anne ibtisam sahari’nin bir günü bu çadırda geçiyor. sabah kahvaltı hazırlayıp çocukları okula gönderiyor. sonra temizlik, yemek, komşu ziyaretleri derken gün geçiyor. ara sıra kampta kadınlar için açılan örgü kursuna giderek çocukları için kazak, hırka vs örüyor. akrabalarının büyük bir bölümü de bu çadırkentte kalıyor. yakınları yanlarında olduğu için de içleri daha rahat. tabii bütün bunlar onları memleketlerini evlerini özlemekten alıkoymuyor.
anne ibtisam sahari’ye “en çok neyi özledin memleketinde” diye sorduğumda dişlerini bir süre sıkıyor, sonra gözyaşları içide “evimi” diyor. “insanın evi gibi olmuyor” diye ekliyor. kampı fazlasıyla sıkıcı buluyor. ancak yapacak bir şeyi olmadığının da farkında. her gün yeme içme temizlik için çadıra su taşımak zorunda olmak zor. çeşme başında yoğunluktan, bazı kamp sakinlerinin çöplerini yerlere atmasından şikayetçi. taşıdığı su ile yemeğini yapıyor, bulaşıklarını yıkıyor.
gelecek kaygısı
suriye’deki iç savaşın uzaması onların gelecek kaygılarını da artırıyor. aslında suriye’den çıkmamak evlerini barklarını terk etmemek için çok direnmişler. ibtisam sahari’nin duası bu savaşın bir an önce bitmesi. “allah bizi burdan kurtarsın ve evimize geri dönelim” diyor.
kişi başı 80 tl’lik kart
her aileye bir alışveriş kartı verilmiş. bu kartlara ailedeki birey sayısına göre kişi başı 80 tl düşecek şekilde her ay dolum yapılıyor. mesela beş kişilik bir ailenin kartına 400 tl’lik dolum yapılıyor. alışverişlerini de kampta bulunan marketlerden sağlıyorlar. marketlerde temzlik malzemesinden, yiyecek içeceğe, manavdan giyim kuşama kadar hemen herşey mevcut. kişi başına 80 tl az gelse de idare ediyorlar. ali sahari, “önceden bir ekmek yiyorsam şimdi yarım ekmek yiyorum” diyor. sürekli borçlandıklarını söylüyor, marketlerin pahalı olduğundan yakınıyor.
bu yüzden kamptaki erkeklerin bir kısmı dışarıda çalışarak geçimlerine katkıda bulunuyorlar. genelde akçakale ve urfa’da günlük işlere gidiyorlar. fayans, inşaat gibi işlerde çalışıp para kazanıyorlar.
“şartlar düzelmedikçe geri dönmeyiz”
ali sahari’ye, “suriye’ye geri dönecek misiniz?” diye sorduğumda “durum bu şekilde devam ettiği sürece dönmeyi düşünmüyoruz. burda havaya, yaşam koşullarına alıştık artık. rejim düşse dahi şartlar sakinleşmedikçe dönmeyiz” diye cevap veriyor.
memleketini özleyip özlemediğini soruduğumda ise ‘hiç kimse yoktur ki vatanını özlemesin’ diye cevap veriyor.
Yorumlar