'Dürüstlük bazen öldürür'

'Zenne' filminin sloganı Ahmet Yıldız'ın hayatını bir cümlede özetliyor. Onun anısını yaşatmak için çekilen filmin en büyük amacı 'ötekileştirilenlerin' davasını duyurmak.

Haberin Öne Çıkanları

Üç arkadaşın hikayesi

İkisi gerçek hayattan

13 Ocak'ta vizyonda

Mehmet Binay (solda) ve Caner Alper, ölümünden bir ay öncesine kadar Ahmet Yıldız ile sık sık görüşüyormuş. [AJT]

her şey bir belgesel çekme fikriyle başladı. zenne sanatının anlatıldığı bir belgesel olacaktı. ama ahmet yıldız babası tarafından yedi kurşun ile öldürülünce bir şeyler yapmak gerekti.

basına ‘türkiye’nin ilk gay namus cinayeti’ olarak yansıdı ahmet’in öldürülmesi.

o, cinsel tercihi nedeniyle kurban seçilenlerden yalnızca birisiydi.

aynı zamanda da caner alper ve mehmet binay’ın arkadaşıydı.

bunun üzerine belgesel kökenli iki yönetmen, arkadaşlarının anısına ilk uzun metrajlı filmlerini yapmaya karar verdi.

filmin sloganı çok net: “dürüstlük bazen öldürür.”

antalya altın portakal film festivali’nden ‘en iyi ilk film’ olmak üzere beş ödül ile dönen zenne, hayatın hiç ummadıkları bir anda bir araya getirdiği üç arkadaşın hikayesini anlatıyor.

filmin senaryosunda da imzası bulunan caner alper, arkadaşı ahmet yıldız üzerinden ‘ahmet’ ve yine gerçek hayattan tanıdığı bir zenne üzerinden ‘can’ karakterini yarattı. bu ikisini bir araya getiren alman fotoğrafçı daniel ise kurmaca bir karakter. “her üçünün içinde de birbirinden etkilenip kurmacaya düşen ya da tamamen gerçeği yansıtan kısımlar var” diyor alper.

zenne can ve ahmet’in ortak dertleri askerlik. daniel ise arkadaşlarının yaşadığı sıkıntılar karşısında zaman zaman şaşkınlığa düşse de onları anlamaya çalışıyor ve yardım elini uzatıyor.

militarizmden işsizliğe, eşcinsel kimliğini açıklayanlara karşı uygulanan ayrımcılıktan, töre cinayetlerine kadar türkiye’nin gündeminden düşmeyen konulara dokunuyor zenne.

mehmet binay filmin sadece türkiye’ye değil, dünyaya duyurmak istediği mesajları olduğunu söylüyor.

film, 13 ocak cuma günü vizyona giriyor.

zenne anti-militarist bir film mi?

ca: tam antitez olmasa bile içinde antitez uyarılar içeriyor.

‘dürüstlük bazen öldürür’ mottosu biraz kafa karıştırsın isterdik. türkiye’deki ve dünyadaki tüm lgbtt (lezbiyen, gay, biseksüel, transseksüel ve travesti) bireylerin aslında yıllardan beri üzerine uğraş verdikleri ‘onurlu olmak’, ‘gerçekleriyle ayakta durmak’ ve ‘birlik oluşturmak’ fikirlerine karşı biz ‘hayatta kalmak’ fikrine öncelik verdik filmde.

izleyiciye vermek istediğiniz mesaj nedir?

ca: türkiye’deki hak ihlallerinden bahsetmek, insanlara bu ülkede lgbtt bireyler açısından hayatın ne kadar zor olduğunu göstermek, onların ailelileriyle, eşleriyle diğer insanlar gibi yaşayan ve ötekileştirilmemiş hallerini göstermek, belli normlar getirilmesini talep etmek, gündeme getirmek, arkadaşımızın anısını davasını tekrar tekrar duyurmak… bunların hepsi birden mesajımızı oluşturuyor.

senaryoyu ahmet yıldız’dan duyduklarınız üzerinden mi yazdınız yoksa tüm süreci bire bir gözlemlediniz mi?

ca: iki buçuk yıl boyunca ahmet ile yakın bir ahbaplığımız olmuştu. evlerimiz de yakındı ve tanıştığımız ilk günden öldürülmesinden bir ay öncesine kadar düzenli olarak görüşürdük. o bize gün be gün yaşadıklarını anlatırdı.

filmin içindeki kimi sahneler, annesi ve babası ile olan bazı diyaloglar ve kardeşi ile olan ilişkileri ondan dinlediklerimizi yansıtıyor.

ayrıca sonradan onun yazdıklarından öğrendiklerimiz, onu tanıyan diğer insanlardan ölümünden önce ve sonra duyduklarımız ile senaryoyu geliştirdik.

Caner'in ağzından Ahmet Yıldız

"ahmet çok renkli, çok nüktedan, çok zeki ve hayatımda tanıdığım en komik insanlardan biriydi. bir tarafı da çok karanlık, çok umutsuzdu. içinde en mutsuz, en korku dolu gününde, ağlarken yarım saat içinde birdenbire gülebilecek, ona cesaret verebilecek, hayata tutunarak devam etmesini sağlayacak ve kaçmadan türkiye’de kalabilecek kadar da enerji ve güzellik barındırıyordu. ama filmin içindeki renkler ahmet’in renklerinden değil, zenne can’ın ve zenne can gibi olanların yönelimlerini renklere yansıtmış ve bunu gizlemek zorunda olmamış bireyleri temsilen kullanıldı."

zenne neyi sembolize ediyor?

mb: dans etmeyi sembolize ediyor. hem kendinle hem de hayatla dans etmeyi…

ca: zenne güveni ve özgürlüğü sembolize ediyor. kişinin yönelimlerinin renklerini, içindeki doğasını dışarı yansıtabilme özgürlüğünü temsil ediyor. zenne can türkiye’nin aydınlık tarafını temsil ederken ahmet de tam tersi karanlığı, kara kışı anlatıyor. türkiye’nin diğer tarafını yansıtıyor.

peki, filmde sıkça karşımıza çıkan kuşlar neyi temsil ediyor?

ca: kuşlar değil aslında, kafesteki kuşlar. bütün renklerine, bütün güzelliklerine rağmen insanoğlu o kuşları kafes içinde tutmak zorunda, yoksa uçup giderler. zenne can’ın annesi sevgi kafesinde tutuyor onu. alman danny geçmişinin, vicdanının ve ondan beklenilen fotoğrafların kafesinde duruyor. ahmet de ailesinin kafesinde hapsolmuş.

üçü de çok renkli birer kuş. kimi zaman kuşun etrafına başka renkli kuşlar da gelse ve kafeste güvende gibi gözükse de çıkabilecek bir yangında can verebilecek bir konumdadır. kimi zaman sevgi, kimi zaman geçmiş, kimi zaman da töre kuralları bu kuşların ölüm sebebi olabiliyor.

filmdeki üç karakterin ortak noktası ne?

mb: çok önemli bir ortak noktaları var. arkadaşlıklarını ne ayakta tutuyor bilmiyorum ama hepsinin ailesi ile bir meselesi var. danny’nin ailesi ile bir ilişkisi yok, ahmet’in ailesi zaten malum. can’ın annesinin ise hastalıklı bir sevgisi var oğluna karşı.

'vicdani ret' türkiye’de gündemini zaman zaman oldukça meşgul eden ancak üzerinde değişiklik yapılmasına ilişkin de tartışmaya açılmayan bir konu. siz ne düşünüyorsunuz bu konuda?

mb: türkiye’de arzu eden kişilerin vicdani ret hakkına sahip olması gerektiğini düşünüyorum. türkiye kadar sosyal ve beşeri açıdan gelişmeye ihtiyaç duyan bir ülkede, orduda görev yapan yüz binlerce insanın aslında sosyal açıdan büyük bir potansiyel oluşturabileceğine inanıyorum.

vatani görev adı altında sosyal hizmetin getirilmesi gerekli.

ben şahsım adına silah tutmaya karşıyım. diğer taraftan birilerinin silah tutması gerektiğini de düşünüyorum. ama ben silah tutmak istemediğim için mümkünse kendi profesyonel deneyimimi ve eğitimimi halkla ve yeni yetişen insanlarla paylaşmak isterim. bir yıl silah tutmak yerine eğitim vermeyi veya bir şeyler öğretmeyi arzu ederdim.

ca: ben erkek ve kadının burada aynı haklardan yararlanmasından yanayım.  kadının sadece doğurganlığı sayesinde ülkeye yeni nüfus verebilmesinin ‘vatana hizmet’ olarak adlandırılıp, erkeğin de yine aynı başlık altına askere gitmesini çağ dışı buluyorum.

kadınlar da erkekler de sosyal hizmetle, kimi de kendi isteği ile askerlik hizmetini yaparak vatanlarına olan borçlarını ödeyebilirler. ben paralı askerlik yaptığım için şanslıyım. 

kaynak: al jazeera

'zenne can' rolündeki kerem can: "kıvırmak en zoruydu"

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;