Portre
Portre: İbrahim Kalın
Erdoğan'ın, başbakanlığı döneminde uzlaşma aranan tüm uluslararası toplantılarda bulunmasını istediği dış politika danışmanı İbrahim Kalın, cumhurbaşkanlığı döneminde de onunla birlikte çalışmaya devam ediyor.
Haberin Öne Çıkanları
Tarih, felsefe, dış politika
İnce güç kavramı
Uzlaşma ve iknada aranan isim

ibrahim kalın, recep tayyip erdoğan’ın 10 ağustos 2014’te yapılan seçimlerde 12. cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından cumhurbaşkanlığı genel sekreter yardımcılığı görevine getirildi. aynı zamanda büyükelçi oldu. kalın buna ek olarak, 11 aralık 2014’te erdoğan tarafından, cumhurbaşkanlığı sözcüsü olarak görevlendirildi. böylece ibrahim kalın, cumhurbaşkanı adına açıklama yapabilecek ve gerekli hallerde gündeme ilişkin değerlendirme yapabilecek.
tarih, felsefe ve diplomasi
ibrahim kalın; bir tarihçi ve filozof. uzmanlaştığı alan ise dış politika. yakından tanıyanlar, onun siyasi bir konuyu tartışırken birden bire aristo’ya ya da derrida’ya atlayıp, arada tarihten bir hatırlatmada bulunup, konuyu tekrar şimdiki zamana taşıyabilen bir kişi olduğunu söylüyor. kalın’ı tanıyanların “nasıl tarif edersiniz?” sorusuna verdiği yanıt genellikle “çok yönlü”. bu ifade aslında kalın’ın bir anlamda aldığı eğitimi de yansıtıyor.
ailesi erzurumlu olan kalın, 1971 yılında istanbul’da doğdu.
1992 yılında istanbul üniversitesi tarih bölümü’nü bitirdi.
dışişleri bakanı ahmet davutoğlu’nun 1993'te malezya’daki islam üniversitesi’nde siyaset bilimi bölümünü kurduğu sırada, kalın da islam düşüncesi ve felsefe yüksek lisansı yapmak için aynı üniversiteye gitti. ‘davutoğlu’nun öğrencisi’ olarak anılmasının nedeni bu.
kalın’ın malezya deneyimi onu tanıyanlara göre, ‘farklı olanla karşılaştığı ilk yer’; o dönemde orada bulunan türkler arasında farklı ülkelerden gelen insanlarla en yakın diyalog kuran, yerel yemekleri en çok deneyen kişi.
doktorasını george washington üniversitesinde beşeri bilimler ve mukayeseli felsefe alanında yaptı.
islâm bilim tarihi, felsefesi, sanatı konusunda yaşayan en önemli müslüman otoritelerden biri olarak kabul edilen profesör seyyid hüseyin nasr’ın öğrencisi oldu. nasr ile çalışması, kariyerindeki önemli sıçrama noktalarından biri olarak gösteriliyor.
college of the holy cross, georgetown üniversitesi ve bilkent üniversitesinde islam düşüncesi ve islam-batı ilişkileri üzerine dersler verdi. felsefe, islam düşüncesi ve uluslararası ilişkiler de uzmanlaştı.
2005 – 2009 yıllarında seta araştırma şirketinin kurucu başkanlığını yaptı.
2009’da ahmet davutoğlu’nun dışişleri bakanı olmasıyla boşalan dış politikadan sorumlu başbakan başdanışmanlığı koltuğuna oturdu.
‘ince güç’ü çeviren adam
ibrahim kalın, amerikalı bilimadamı joseph nye’ın ‘istediğiniz bir şeyi karşınızdakini ikna ederek elde etme sanatı’ olarak ifade ettiği ‘soft power’ tanımını türkçeye ‘ince güç’ olarak tercüme eden kişi. 2006 yılında, türkiye’nin uluslararası arenadaki etkinliğini artırmasını ince güç kapasitesini artırmasına bağlı olduğunu söyleyen kalın, 23 ocak 2010’da yazdığı bir yazıda ince güç kavramını şöyle anlattı:
“nye’e göre bir şeyi elde etmenin üç yolu var. ya kaba kuvvet kullanarak zorbalık yaparsınız, ya karşınızdakini satın alırsınız ya da onu ikna edersiniz. birincisi askeri yöntemler kullanarak karşınızdakini dövmek, ikincisi ise ‘havuçla’ karşınızdakini satın almak manasına geliyor. insanlık tarihinde ve uluslararası ilişkilerde bunların mebzul derecede örneği var. bazen ikisi birden aynı anda karşınıza çıkabiliyor. art arda gelen amerikan yöntemlerinin ortadoğu politikaları bunun tipik bir örneği. peki karşınızdakini kandırmak değil, samimi olarak ikna etmek istiyorsanız, bunu nasıl yaparsınız? bunu ancak adil, akıllı ve inandırıcı politikalar izleyerek yapabilirsiniz”
kamu diplomasisi koordinatörlüğü, başbakanlığa bağlı olarak 30 ocak 2010’da kuruldu. ibrahim kalın da koordinatör oldu. “türkiye’nin hikayesini karşı tarafa doğru olarak anlatabilmeyi” hedefleyen koordinatörlük için kaleme aldığı yazıda kalın şunları belirtti:
“türkiye’nin merkezinde yer aldığı coğrafyada her şeyi havuç – sopa diyalektiğinde izah etmek mümkün değildir. ortak hafızanın, vicdanın ve kelimenin en geniş manasıyla efkar – ı umumiyenin sunduğu tahayyül ve idrak düzeyi, içinde yaşadığımız coğrafyanın en büyük imkanları arasında yer almaktadır. bu imkanların doğru ve etkili bir şekilde kullanılması halinde sorunların çözümünde yeni imkanlar devreye girecek ve yeni fırsat alanları doğacaktır. türkiye ve türkiye gibi ülkelerin gerçek ince güç kapasitesine ulaşması, bu dinamikleri harekete geçirmesine bağlıdır. bunun için türkiye’nin yeni hikayesinin ne olduğunu ve nasıl anlatmamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir. kamu diplomasisi, bu hikâyenin mahiyetine ve aktarılmasına ilişkin bize önemli ipuçları sunmaktadır”
‘yeni osmanlıcı değiliz’
türk dış politikasının ak parti iktidarında dış politikada aldığı temel eleştirilerden biri ‘yeni – osmanlıcı’ bir yapısı olduğuydu. kalın aynı yazısında ince gücü tarif ederken bu eleştiriye de cevap veriyordu:
“balkanlardan ortadoğu’ya ve asya’nın içlerine uzanan geniş coğrafyada türklerin, kürtlerin, boşnakların, arnavutların, çerkezlerin, abazaların, arapların, azerilerin, kazakların, kırgızların, özbeklerin, türkmenlerin ve diğer etnik grupların ortak paydası, paylaştıkları ve beraber inşa ettikleri osmanlı tecrübesidir. bu farklı grupları bir araya getiren, onların ortak bir zaman ve mekân tecrübesini idrak etmelerini sağlayan, bu osmanlı mirasıdır. bugün türkiye bu mirasın merkez coğrafyasını temsil etmektedir. fakat bu bazılarının iddia ettiği gibi “yeni – osmanlıcılık” adı altında ortaya çıkan yeni bir emperyal güç macerası değildir. tersine, şu anda tecrübe edilen şey, yukarıda işaret ettiğimiz yeni politik tasavvurun ve küresel muhayyilenin böyle insanının kendi referanslarıyla barışık hale gelmesine imkân tanımasıdır. bu tecrübenin yeniden hatırlanması, bugüne ve yarına ilişkin ince güç alanlarının teşekkülü açısından önemli bir işleve sahiptir”
‘değerli yalnızlık’
kalın, iki yılı aşkın süre koordinatörlük görevini yürüttükten sonra başbakanlık müsteşar yardımcılığı görevine getirildi. türkiye’nin dış politikasını “adalet, insan hayatının kutsallığı, ahlâkilik gibi prensiplerle reel politiğin dengesini sağlamak” olarak tanımlayan kalın şu görüşü savunuyordu:
“dış politikada başka ülkelerle belli dönemlerde belli konularda uzlaşma başka konularda farklılık olabilir. suriye konusunda anlaşamadığımız bir ülkeyle enerji politikaları, filistin yahut güvenlik konularında mutabakat içinde olabiliriz.”
ancak akp ‘komşularla sıfır sorun politikası’ndan birkaç yıl içinde israil, irak, suriye ve son olarak mısır ile çok sorunlu hale geldi. “türkiye dış politikası nedeniyle yalnız kaldı” eleştirilerine kalın’ın ilk olarak twitter hesabından verdiği yanıt uzun süre tartışıldı. kalın şöyle yazdı:
“türkiye ortadoğu’da yalnız kaldı iddiası doğru değil ama bu bir eleştiri ise o zaman söylemek gerekir: bu değerli bir yalnızlıktır”
kalın kısa süre sonra verdiği röportajda ‘değerli yalnızlığı’ ayrıntılı olarak anlattı:
“değerli yalnızlık tabirini iki manada kullandım. birincisi, tarihte bazen öyle anlar gelir ki, dünyanın darbelere, katliamlara sessiz kaldığı bir ortamda siz tek başınıza doğrunun yanında yer alırsınız. müttefikleriniz ve diğer ülkeler sizin yanınızda yer almıyor diye değerlerinizden, ilkelerinizden vazgeçmezsiniz. aslında bu yalnız kalmak değil onurlu bir duruş sergilemektir.
ikincisi; bu ifadeyi ‘değer – temelli’ olmak anlamında kullandım. yani değerlerinizi savunmak uğruna gerekirse tek başınıza ve yalnız kalmayı göze alırsınız. bu dünyadan kopmak değildir. böyle bir tercihle karşı karşıya bırakıldığınızda hem ulusal çıkarlarımız hem de uluslararası siyaset açısından doğru olan ilkelerinize bağlı kalmaktır. eğer bu sizi diğerlerinden farklı bir yere konumlandırıyorsa bu ‘değer – merkezli bir yalnızlıktır’ ve bizatihi değerli bir pozisyondur.”
uzlaşma arandığında
erdoğan’ın başbakanlığı döneminden bu yana en yakınındaki birkaç isimden biri olan kalın aynı zamanda cumhurbaşkanı'nın en güvendiği isimlerden biri. erdoğan’ın başbakanlığı sırasında özellikle uzlaşma aranan ve bir karara varılması gereken kritik toplantılarda kalın’ı görevlendirdiği biliniyor. kalın ile uzun süredir çalışan isimlerden biri, “iki, üç tarafın uzlaşamadığı bir uluslararası toplantıda tartışmalara bakıp, beş dakikada bir cümle yazıp, ‘bakın şöyle yazsak olur mu acaba’ diye sorup ve herkesi ikna edebiliyor.” dedi. amerikalılarla kritik bir toplantının başlangıcında, aynı zamanda sıkı bir nba izleyicisi olan kalın’ın “dün akşamki basket maçını izlediniz mi?” diye konuya girebilecek kadar da rahat olduğu söyleniyor.
aynı rahatlığı çalıştığı insanlara karşı da gösterdiği anlatılıyor. işbirliğine açık, ama diye başlayan cümlesi çok az ve her görüşü dinleyen biri olarak tarif ediliyor.
akademik çalışma saatleri
kalın, islam felsefesi, islam-batı ilişkileri ve türk dış politikası üzerine yayımlanmış kitap ve makaleleri var. 2007 yılında yazdığı islâm ve batı, türkiye yazarlar birliği fikir ödülünü kazandı, yunanca ve arnavutçaya tercüme edildi.
“knowledge in later islamic philosophy: mulla sadra on existence, intellect and intuition” molla sadra’da varlık ve bilgi sorununu ele alıyor.
john esposito ile beraber edite ettiği “islamophobia: the challenge of pluralism in the 21st century” ise batıda son yıllarda tekrar yükselişe geçen islam karşıtlığını ve çoğulculuk sorununu ele alıyor.
dia islam ansiklopedisi, macmillan encyclopedia of philosophy, encyclopedia of religion, biographical encyclopedia of islamic philosophy, holy people of the world: a cross-cultural encyclopedia, oxford encyclopedia of the islamic world ve oxford islamic studies online gibi ansiklopedik eserlere katkılarda bulundu.
2013 yılında “akıl ve erdem – türkiye’nin toplumsal muhayyilesi” adlı kitabı yayımlandı. çevresindekiler bu kitabın uçak yolculuklarında yazıldığını ve kalın’ın akademik çalışmadan taviz vermediğini anlatıyor:
“belli günleri vardır, kıyamet dahi kopsa telefona bakmaz. başbakan ya da ilgili bakanlar ararsa ve mecbur kalırsa cevap verir. o günü akademik çalışmaya, felsefeye ayrılmıştır mesela, çalışma odasına çekilir ve okur. masasına gidin bakın, 20 tane siyasi, politik eksenli metin vardır, yanında bir tane de felsefe kitabı vardır.”
saz, ney ve fotoğraf
ibrahim kalın’ın bir müzik grubunda yer alabilecek kadar iyi bir saz ve ney ustası. washington’da bulunduğu süre de bir müzik grubunda yer aldı. en büyük zevkinin dostlarıyla biraraya gelip bağlama çalmak olduğu söylenen kalın, bazen farklı şehirlerdeki arkadaşlarıyla sadece saz çalıp, sohbet etmek için biraraya geliyor.
bir röportajında sanatla ilişkisini şöyle anlatıyor:
“ fotoğraf ve müzik benim için birbirini bütünleyen sanat dalları. fotoğraf sanatı sizi görsel açıdan son derece duyarlı hale getirir. aynı zamanda müzik duyma yeteneğinizi artırır. bu iki melekenin insan yaşamındaki yerini nazar – i itibara aldığınızda, bu sanat dallarıyla uğraşmanın büyük bir nimet olduğunu düşünüyorum”
ibrahim kalın’ı tanıyanlar onun bürokrasiden ayrıldığı taktirde dünyanın önde gelen üniversitelerinde akademik kariyerine devam edebileceğini söylüyor.
kaynak: al jazeera, ibrahim kalın kişisel web sitesi, kamu diplomasisi koordinatörlüğü web sitesi
Yorumlar