Portre
Portre: Nelson Mandela
Yirminci yüzyılın en önemli özgürlük hareketlerinden birine öncülük eden Mandela, Güney Afrika'da apartheid rejimine karşı uzun yıllar süren bir mücadele yürüttü.

güney afrika’nın demokratik seçimle iş başına gelen ilk devlet başkanı olan nelson rolihlahla mandela, 18 temmuz 1918’de umtata’da doğdu.
mvezo köyünde yaşayan thembu kabilesi şefi gadla henry mandela’nın oğlu olan ‘rolilahla mandela’ 7 yaşında, kabilenin okula başlayan ilk üyesi oldu ve ‘nelson’ ismini ingiliz öğretmeni horatio nelson’dan aldı.
16 yaşında clarkebury yatılı okulu'na giden mandela, burada normalde üç yıllık olan eğitimi iki yılda tamamladı.
daha sonra fort hare üniversitesi’ne kayıt olarak lisans eğitimine başladı. o yıllarda siyasi olaylara karıştı ve öğrenci temsil konseyi tarafından eylemleri organize ettiği gerekçesiyle okuldan uzaklaştırıldı.
okuldan atıldıktan sonra transvaal bölgesine giden mandela buradaki maden ocağında bir süre güvenlik görevlisi olarak çalıştı.
daha sonra bu işten de ayrılarak, johannesburg’daki bir hukuk bürosunda sözleşmeli stajyer avukat olarak çalışmaya başladı. burada çalıştığı süre içinde mandela, güney afrika üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladı.
siyasi kariyeri
mandela, 1948 seçimlerini siyahlara karşı sistematik ayrımcılık politikası olan ‘apartheid’e destek veren ulusal parti’nin kazanmasının ardından aktif şekilde politikaya girme kararı aldı.
apartheid'e karşı kurulan afrika ulusal kongresi’nin önemli isimleri arasına giren mandela, 1952’de ‘adaletsiz yasalara karşı başkaldırı’ ve 1955’deki ‘halk kongresi’ne öncülük etti.
siyasi kariyerinin ilk yıllarında hindistan'daki bağımsızlık hareketinin lideri mahatma gandhi’nin ‘şiddet içermeyen direniş’ öğretisini benimsedi. barış yanlısı gösteriler düzenlenmesine rağmen, o ve 150 arkadaşı 1956’da tutuklandı ve vatana ihanetten yargılandı. dava sonucunda yargılanan tüm şahıslar aklandı.
bu dönem içinde siyahlar arasında, apartheid rejimine karşı daha radikal adımlar atılmasını talep eden yeni gruplar ortaya çıktı.
söz konusu grupların taleplerini açıkça dile getirmesi, afrika ulusal kongresi (anc) liderlerinin tepkisine neden oldu ve parti içinde iktidar mücadelesi baş gösterdi.
bu süreç sonunda mandela, silahlı mücadeleyi üstlenen ve kongrenin askeri kanadı özelliğindeki 'umkonto we sizwe'nin (ulusun mızrağı) liderliğini yürütmeye başladı.
mandela'nın robben adası'nda kaldığı hücre. [afp]
ocak 1962'de silah ve para desteği sağlamak amacıyla ingiltere ve afrika ülkelerini dolaştı.
hapis hayatı
mandela, arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdiği yurtdışı turunun ardından 1962’de ülkeye dönüşünde johannesburg’da tutuklandı.
tutuklandıktan üç gün sonra çıkarıldığı mahkemede, 1961’de 'işçi grevini organize etmek' ve 'ülkeyi yasalara aykırı olarak terketmekle' suçlandı. ekim 1962’de mahkeme tarafından 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı.
mandela, haziran 1964’te de, 'güney afrika hükümetini devirme girişiminden' dolayı ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.
aynı yıl cape town’daki robben adası’nda hapse gönderilen mandela, mahkûmiyet döneminde ismi dünyada çok daha fazla bilinen bir lider oldu.
o ve hapiste olan diğer isimler taş ocağında işçi olarak çalışıtırıldı. hapiste siyahlar ayrı hücrelerde tutulurken, siyasi tutukluların kaldıkları yer de diğerlerinden ayrıldı.
robben adası, ilerleyen dönemde ‘mandela üniversitesi’ olarak da anılmaya başlandı. mandela ile beraber diğer etkili siyah liderlerin, adada hapis yatan ‘yeni jenerasyon’ üzerinde etkili olduğu düşüncesi yayıldı.
bunun üzerine 1982’de mandela diğer anc liderleriyle birlikte robben adası’ndan pollsmoor hapishanesi'ne yollandı.
şubat 1985’de dönemin devlet başkanı pieter willem botha, mandela’ya, şiddeti ‘siyasi bir silah’ olarak kullanmamayı önkoşulsuz kabul etmesi karşılığında özgürlüğünü kazanmasını teklif etti.
ancak mandela bu teklifi, diğer siyah liderler hapiste olduğu ve liderlerin yürüttüğü siyasi harekete yasak kalkmadığı sürece pazarlığa oturmayacağını öne sürerek reddetti.
son olarak 1988’de victor verster hapishanesi'ne gönderildi ve serbest bırakılana kadar burada kaldı.
özellikle son mahkûmiyet yıllarında, mandela’nın serbest bırakılması için güney afrika hükümeti üzerindeki ulusal ve uluslararası baskı fazlasıyla arttı.
mandela, şubat 1990'da serbest bırakıldı. [reuters]
1989’da botha’nın görevden ayrılması ve frederik willem de klerk’in devlet başkanı olması mandela’nın ve güney afrika’nın kaderini değiştiren gelişme oldu.
serbest bırakılması
şubat 1990’da f.w. de clerk, anc ve diğer apartheid karşıtı grupların faaliyetlerine konmuş olan yasağı kaldırdı.
devlet başkanı, mandela’nın en kısa sürede hapisten çıkacağını da duyurdu.
bu karar üzerine mandela, 11 şubat 1990’da victor verster hapishanesi'nden çıktı ve olay tüm dünya televizyonları tarafından canlı yayımlandı.
serbest kaldığı gün bir açıklama yapan mandela, barış yolunu tercih etme ve ülkedeki beyaz azınlıkla uzlaşma zemini kurma sözü verdi.
serbest kalışının ardından, yeniden anc’nin liderliğini ve ülkeyi siyahların da yer aldığı bir seçime götüren çok taraflı müzakerelerde partinin öncülüğünü üstlendi.
1991’de anc, yasağın kalkmasının ardından mandela önderliğinde ilk ulusal kongresini düzenledi. bu kongrede mandela’nın siyah hareketin en güçlü ismi olduğu bir kez daha kanıtlandı.
devlet başkanlığı
güney afrika’nın ‘çok ırklı’ ilk devlet başkanlığı seçimleri 27 nisan 1994’te yapıldı. anc seçimlerde oyların yüzde 62’sini elde etti ve parti lideri mandela 10 mayıs 1994’te ülkenin ilk siyahi devlet başkanı oldu.
kurulan 'ulusal birlik hükümeti’nde mandela’nın yardımcılığına de clerk ve thabo mbeki getirildi.
mandela devlet başkanlığı döneminde, apartheid rejiminin sonlanması için çalışırken, ülkedeki siyahlar ve beyaz azınlık arasında barış ortamının sağlanması için de mücadele etti.
bu dönemde sosyal ve ekonomik eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için sağlıktan eğitime kadar birçok alanda reformlara imza atıldı.
haziran 1999’da devlet başkanlığı koltuğunu thabo mbeki’ye devretti.
yirminci yüzyılın en önemli özgürlük hareketlerinden birine öncülük eden mandela, 1993 nobel barış ödülü’nün yanı sıra 1990’de lenin barış ödülü, 1980'de cevahirlal nehru ödülü, 1981'de bruno kreisky insan hakları ödülü, 1983'de unesco'nun simon bolivar ödülü’ne layık görüldü.
türkiye, 1992’de mandela’yı atatürk barış ödülü’ne lâyık gördü ancak mandela, türkiye’deki ‘insan hakları ihlallerini’ gerekçe göstererek ödülü almayı reddetti. daha sonra 1999 yılında ödülü kabul etti.
uzun süre tedavi gören mandela, 5 aralık 2013 akşamı hayatını kaybetti. ardında mücadele ve ibret dolu bir yaşam öyküsü bıraktı.
mandela’nın mirası
pek çok kişi tarafından bir uzlaşma ve barış simgesi olarak görülen mandela’nın halkına bıraktığı en önemli miraslar hak, özgürlük ve eşitlik oldu. ancak mandela’yı devrime aşırı bağlı ve hatta kimi zaman radikalliğe varan yönüyle anımsayanlar da var.
mandela, geçmişin hatalarını düzeltmek ve toplumu yeniden inşa etmek için adeta sosyalist bir politika benimsedi. 1996’dan sonra ekonomik büyüme ve iş edindirme yollarıyla bu yeniden inşayı toplumda ana akım haline getirmek istedi.
her ne kadar geçmişin tüm yanlışları ve eşitsizlikleri tamamen silinememiş olsa da, mandela’nın insanı ön plana çıkaran ahlâki duruşu sayesinde çok yol alındı. başkanlığı döneminde, küreselleşmeyi ve değişen koşulları göz önüne alarak uyumlu ve esnek, ancak inatçı bir yönetim sergiledi.
mandela’nın güney afrika’ya bıraktığı bir diğer miras da kabilelere bölünmüş ülkede birliği sağlamasıydı. mandela’nın partisi anc, her ne kadar yolsuzluk ve gruplaşma ile zayıfladıysa da, o başkanken de partide bu sorunlar vardı.
mandela hakkında al jazeera’ye konuşan uzmanlardan biri, afrika’da sürdürülebilir demokrasi seçim enstitüsü’nden ebrahim fakir, afrika ulusal kongresi'nde (anc) demokrasinin işleyebilmesinin de mandela’nın mirası olduğunu düşünüyor.
fakir’e göre, apartheid rejimi ile mücadele, ancak kapsayıcı bir görüş birliği ile mümkündü. bu yüzden mandela pek çok kesimle ittifak kurdu ve partiye çoğulculuk getirdi. aynı zamanda, anc partisinde ‘demokratik merkeziyetçilik’ anlayışının benimsenmesini sağladı.
bu anlayışa göre kararlar önce parti içinde demokratik biçimde tartışılır ve oylanır. ama bir kez karar verildi mi, çoğunluğun kararı meclis oylamasında artık partinin ortak kararı sayılır.
ebrahim fakir, mandela’ya atfedilen her efsanevi özelliğin de doğru olmadığını düşünüyor. partideki yolsuzlukların mandela’nın başkanlığı dönemine dek izlerinin sürülebileceğini söyleyen fakir, mandela’nın pek çok işadamı ve hayır kurumuyla anlaşmalar yaptığını da belirtti.
fakir ayrıca, güney afrika’nın bağımsızlığı için ilk silah ticaretinin mandela döneminde yapıldığını ve hatta abd başkanı clinton’ın, bu ticaretin mandela ile muammer kaddafi arasındaki bir anlaşma olmasından da şüphelendiğini söyledi.
fakir’e göre, anc partisi şu anda küçük gruplara bölünmüş durumda. fakat partide bu grupları mandela gibi bir araya getirebilecek bir lider yok.
mandela’nın en çok eleştirildiği konulardan biri de, başkanlığı döneminde güney afrika’da yayılan hiv virüsü salgınının önemini gözden kaçırması oldu. hükümet, apartheid rejiminden demokrasiye geçiş süreciyle öylesine meşguldü ki, bu devasa sağlık sorunu o dönemde göz ardı edildi.
mandela sonraki yıllarda hiv virüsü hakkında halkı bilinçlendirme ve tedavi sürecinin büyük bir destekçisi oldu. ancak birleşmiş milletler (bm) raporuna göre olan olmuştu: 1990’da yüzde 1 olan bulaşma oranı, 2012 yılına gelindiğinde yüzde 18’e çıkmıştı.
başkanlığı bıraktıktan sonra kendi adıyla kurduğu üç vakıf ve katıldığı sayısız organizasyonlar ile hayır işlerine odaklanan mandela, yaşamının son döneminde en çok bu yönüyle anıldı.
dünya liderleriyle ilişkileri
mandela ve partisi, ayrımcılık karşıtı hareketin ilk yıllarında batılı liderlerin sert eleştirilerine maruz kaldı. soğuk savaş dönemi liderlerinden abd başkanı ronald reagan ve ingiltere başbakanı margaret thatcher, mandela’yı “komünist bir terörist” olarak tanımlamışlardı.
ancak abd’deki apartheid rejimi karşıtı öğrenci hareketi, kampüslerde yüksek katılımlı protestolar düzenledi. direniş o kadar güçlüydü ki, bu sayede abd kongresi'ne ve dönemin abd başkanı reagan’a, güney afrika’ya 1986’da yaptırım uygulanması kararında geri adım attırıldı.
bu dönemde mandela’nın en büyük destekçilerinden biri de küba lideri fidel castro oldu. mandela, "her daim minnettar" olduğunu söylediği castro ve küba halkını 1991’de ziyaret etti.
pek çok bakımdan, dünyada mandela’ya belki de en yakın lider yaser arafat’tır. filistin davasını dünyaya duyuran ve bu uğurda ömrünü harcayan arafat, tüm filistin halkı için dokunulmaz bir semboldür. benzer biçimde nelson mandela da, güney afrika halkı ve hatta tüm afrika kökenli insanlar için ayrımcılığa karşı mücadelenin sembolü oldu. arafat’ı “kelimenin tam anlamıyla bir ikon” olarak niteleyen mandela, onun ölümünün ardından şunları söylemişti:
“arafat, kuşağımızın önde gelen özgürlük savaşçılarındandı. tüm ömrünü filistin halkının davasına adadı. onun ve halkının filistin devleti rüyasının halen gerçekleşemediğini görmek çok üzücü.”
edebiyat, sinema ve müzikte mandela
mandela’nın hayatından kesitler birden fazla kez sinema ve televizyona taşındı. 1994’te yazılan biyografisi long walk to freedom, mandela’nın ölümünden yaklaşık bir ay önce, kasım 2013’te aynı adla beyazperdeye taşındı.
mandela’ya ithafen pek çok şarkı da yazıldı. 1983 yılında the specials adlı ingiliz müzik grubunun, mandela'yı hapiste tutan dönemin güney afrika hükümetine bir tepki olarak söylediği free nelson mandela adlı şarkısı, başta afrika olmak üzere tüm dünyada popüler oldu.
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar