Ülke profili
Ülke profili: Portekiz
Coğrafi keşiflere öncülük ederek tarihe yön veren Portekizliler, son yıllarda tasarruf önlemleri ve dış borçlarla ekonomik krizden çıkışın yolunu arıyor.

avrupa’nın güneybatı ucundaki iber yarımadası'nın batısında yer alan portekiz cumhuriyeti, hem atlas okyanusu ile hem de akdeniz boyunca uzanan uzun bir kıyı şeridine sahip. portekiz, bugün avrupa'nın periferisinde kalan küçük bir devlet konumunda bulunsa da, geçmişte öncüsü olduğu coğrafi keşiflerle dünya tarihinin seyrini değiştirmiş bir ülke.
yeni ülkeler, denizler ve ticaret yollarının keşfiyle 15. yüzyılda bir imparatorluk düzeyine erişen portekiz’in bölgedeki geçmişi 3 bin yıl öncesine dayanıyor. tarihte ilk defa 'terra portucallis' olarak bilinen ülkenin adı, latince liman anlamına gelen portas ve kale anlamına gelen calle kelimelerinin birleşiminden meydana geliyor.
krallıktan sömürge imparatorluğuna
m.ö. 2. yüzyıldan m.s. 5. yüzyıla kadar roma imparatorluğu'nun parçası olan ülke, daha sonra sırasıyla barbar kavimler ile vizigotların egemenliğinde kaldı.
iber yarımadası, 711'de kuzey afrika yoluyla gelen müslüman arapların eline geçti. portekiz de 756-1031 yılları arasında endülüs emevi devleti'nin bir parçası oldu. portekiz’in gelişimi ve zenginleşmesi de bu döneme rastlar. endülüs idaresinde çok kültürlü bir yapıya dönüşen lizbon kentinde hristiyan, müslüman ve yahudiler uzun süre refah içinde birlikte yaşadılar.
endülüs emevi devleti'nin 11. yüzyılda parçalanmasının ardından müslümanlar 15. yüzyıl sonuna kadar iber yarımadası'nın güneyine hakim olsalar da bu çok uzun sürmedi. ‘yeniden fetih’ (reconquista) idealiyle harekete geçen hristiyan krallar, iber yarımadası'ndaki toprakları tekrar ellerine geçirdiler.
portekiz kontu afonso henriques, 1139 yılında i. alfonso adıyla portekiz kralı, egemenlik alanı da bağımsız portekiz krallığı ilan edildi. portekiz'i günümüzdeki topraklarının yarısı kadar bir alanda kurduktan sonra i. alfonso ve kendisinden sonra gelen krallar, müslümanlardan daha fazla toprak koparabilmek için sürekli güneye doğru ilerlediler, bunun sonucunda fransız, ingiliz ve alman şövalyelerinin desteğiyle lizbon şehri kuşatıldı. portekiz’in ‘yeniden fethi’ 1249’da algarve’nin güney kıyılarına ulaşılmasıyla tamamlandı.
portekiz krallığı'nda 1383 yılında başlayan taht kavgası, halk ayaklanması ve ispanya'nın birleşmesinin öncülüğünü yapan kastilya krallığı ile savaşa neden oldu. 1385'te portekizlilerin zaferiyle sona eren savaş, komşu ispanya ile yaşanan bağımsızlık mücadelesinin bir sembolü olarak görülüyor ve ülke tarihinin en önemli savaşı olarak değerlendiriliyor.
15. yüzyıl sonunda başlayan coğrafi keşifler hem portekiz’e hem de dünya tarihine yeni bir yön verdi. bu çağın başlangıcında büyük rol oynayan kral i. joao’nun oğlu prens henrique’nin desteklediği portekizli denizciler bu keşiflerde öncü oldu. ülkenin uzun sahil şeridi, çok sayıdaki liman kenti ve nehirleri, portekizli denizcilerin yetişmesinde büyük avantaj sağladı.
portekiz filosunun 1415'te kuzey afrika’daki zengin ticaret merkezi ceuta’yı ele geçirmesiyle portekiz imparatorluğu dönemi başladı. bunu, atlas okyanusu’ndaki diğer keşifler izledi, azorlar ve madeira adalarının egemenliğinin elde edilmesiyle ilk sömürgecilik hareketleri ortaya çıktı.
ancak bu keşif süreci, portekiz ile yine kendisi gibi açık denizlere açılan ve keşiflerde bulunan komşu ülke ispanya arasında bir süre sonra mücadeleye dönüştü. 1494’te imzalanan tordesillas antlaşması, avrupa’nın haricindeki coğrafyayı iki ülke arasında iki imtiyazlı bölgeye böldü.
cabo verde adaları başlangıç noktası alınarak, bu noktanın 1550 kilometre batısında kuzey-güney meridyeni çizildi. sınırın batısında kalan keşfedilmiş ve keşfedilecek bütün bölgelerin ispanya’ya ait olduğu kabul edildi. sınırın doğusunda kalan keşfedilmiş ve keşfedilecek bütün bölgeler ise portekiz’e verildi.
1498'de portekizli denizci vasco da gama deniz yoluyla hindistan’a ulaştı. bu yolun keşfi, portekiz için yeni bir refah döneminin başlangıcı oldu. 1500 yılında ise güney amerika'daki brezilya’ya ayak basan bir başka ünlü denizci pedro álvares cabral da burayı portekiz topraklarına kattı.
hindistan’daki goa, basra körfezi’ndeki hürmüz boğazı, malezya yeni keşifler arasında katıldı ve portekiz imparatorluğu, hint okyanusu ve güney atlas okyanusu’ndaki ticaret yollarının egemenliğini eline geçirdi.
1580'de portekiz tahtının varisi olmaması sebebiyle ispanya kralı ii. felipe, taht üzerinde hak iddia ederek ülkenin yönetimine geçti. portekiz’in bağımsızlığını tehdit eden bu durum, 1640 yılında soyluların desteğiyle çıkan ayaklanmaya kadar devam etti. iv. joao tahta geçerek portekiz’in bağımsızlığını yeniden ilan etse de, deniz aşırı topraklarda diğer avrupa devletleri ile sömürgecilik savaşı başladı. ingiltere ve hollanda ile yaşanan savaşları kaybeden portekiz imparatorluğu çöküşe geçti. özellikle1822’de güney amerika’da brezilya’nın portekiz’den bağımsızlığını kazanması bu çöküşü daha da hızlandırdı.
cumhuriyete geçiş
5 ekim 1910’da yaşanan cumhuriyetçi devrim, portekiz'de monarşiye son verdi. fakat hemen arkasından başlayan birinci dünya savaşı’nın etkisiyle ülkedeki kaos devam etti. 28 mayıs 1926’daki askeri darbeyle kurulan diktatörlük rejimi ülkeyi 1932’ye kadar yönetti. daha sonra ülkeye damgasını vuracak muhafazakar politikacı antonio de oliveira salazar, bu hükümetin bakanları arasındaydı. 'yeni devlet' (estado novo) yahut ikinci cumhuriyet adı verilen bu yönetim biçimi, salazar'ın 1932'de başbakan olmasıyla daha da geliştirildi.
muhafazakar, milliyetçi ve otoriter bir devlet sistemi formüle eden salazar, 1933'te kendisine çok geniş yetkiler tanıyan bir anayasayı yürürlüğe soktu ve estado novo'yu tüm hatlarıyla uygulamaya başladı. salazar başbakanlık görevini 1968 yılına kadar sürdürürken, estado novo 1974'e kadar yürürlükteydi.

ikinci dünya savaşı’nda tarafsız kalan portekiz'in faşizan rejimi, 1961'de angola’da, 1963'te portekiz ginesi’nde ve 1964'te mozambik’te başlayan bağımsızlık hareketleriyle zayıfladı. 1968 yılında iktidardan ayrılan salazar’ın yerine marcelo caetano geçti.
25 nisan 1974'te 'karanfil devrimi' adı verilen kansız bir solcu askeri darbe, ülkede demokratik rejimin kurulmasına öncülük etti. darbe sonrası ayrıca portekiz'in afrika'daki sömürgelerine bağımsızlıkları verildi. yeni rejimle birlikte siyasi ve ekonomik istikrar yakalayan portekiz, 1986’da avrupa birliği’ne (ab) üye oldu.
siyasi yapı
portekiz 1976 yılında kabul edilen anayasaya göre demokratik bir cumhuriyettir. 230 sandalyeli 'assembleia da republica' ülkenin tek parlamentosudur. genel seçimler dört yılda bir düzenlenir. devletin başını temsil eden ve yürütme yetkisi bulunmayan cumhurbaşkanı ise beş yılda bir doğrudan halk tarafından seçilir. cumhurbaşkanı üst üste iki dönem görev yapabilir.
ülkede cumhurbaşkanlığı görevini, ocak 2011'deki seçimleri ilk turda kazanan eski başbakan anibal cavaco silva yürütüyor. bu, silva’nın görevdeki ikinci dönemi.
yürütmede ise 2005 yılında iktidara gelen jose socrates liderliğindeki sosyalist parti hükümeti, 2009 seçimlerinde parlamentodaki çoğunluğunu kaybetti. 2008’de başlayan küresel ekonomik kriz, sosyalist parti’yi giderek ağırlaşan tasarruf önlemlerini uygulamak gibi sancılı bir durumla karşı karşıya bıraktı.
hükümetin hazırladığı önlem paketinin mart 2011’de parlamentoda reddedilmesi üzerine başbakan jose socrates istifa etti ve 5 haziran 2011’de erken seçimler yapıldı.
bu seçimlerde pedro passos coelho liderliğindeki merkez sağ çizgideki sosyal demokrat parti galip çıktı. sosyal demokrat parti oyların yüzde 38,7'sini, iktidardaki sosyalist parti yüzde 28'ini, halkçı parti yüzde 11,7'sini, komünist parti/yeşiller ise yüzde 8'ini aldı. tek başına iktidar olacak oy oranına ulaşamayan sosyal demokrat parti'nin halkçı parti ile kurduğu koalisyon hükümeti, 21 haziran 2011 tarihinde göreve başladı.
ekonomi
avrupa’yı sarsan 2008 mali krizinden yunanistan, italya ve irlanda ile beraber en çok etkilenen ülke olan portekiz, borçları ve işsizlik gibi sorunları nedeniyle son dönemde hassasiyetle takip ediliyor.
ab ve imf’nin desteğiyle krizden çıkmaya çalışan ülke, 1986 yılındaki ab üyeliğiyle beraber büyük bir kalkınma hamlesi gerçekleştirerek, başta enflasyon, işsizlik gibi kalemler olmak üzere, makro ekonomik göstergelerini hızla düzeltmişti. ancak bu durum, ülkeyi euro bölgesi'ndeki krizden kurtarmaya yetmedi.
tasarruf önlemleri ve bütçe kesintilerine rağmen devam eden yüksek bütçe açıkları ve dış borç, uluslararası piyasalarda ülkeye duyulan güveni azaltırken, dış borç faiz oranlarının artmasına ve portekiz’in nisan 2011’de yardım talep etmesine yol açtı.
bu çerçevede, ab ve imf portekiz’e 78 milyar euro tutarında kredi sağlamayı kabul etti. bu kredi karşılığında ise lizbon hükümeti, gelecek üç yılda rekabet gücünü artırmayı ve bütçe açığını azaltmayı öngören sıkı bir tasarruf paketini uygulamayı taahhüt etti.
portekiz’in dış ekonomik ilişkilerinde başta ispanya olmak üzere ab ülkeleri öncelikli yere sahip. ülkenin toplam ihracat ve ithalat hacminin yüzde 75’ini ab ülkeleri oluşturuyor.
portekiz’e giren yabancı yatırımların büyük çoğunluğu da yine ab kaynaklı. bu yatırımlarda almanya, ispanya ve fransa başı çekiyor. ab dışından ise brezilya ve isviçre portekiz’de yatırım yapan ilk iki sıradaki ülkeler olarak yer alıyor. portekiz sermayesi ise en çok lüksemburg, ispanya, hollanda, angola ve brezilya’da yatırım gerçekleştiriyor.
kaynak: al jazeera ve ajanslar
Yorumlar