Türkiye
'Büyümekten korkuyoruz'
Bu sözler; devlet koruması altındaki çocuklara ait… Her birinin hikâyesi farklı ama kaderleri ortak: Korunma ihtiyacındalar. Koruncuk Vakfı’nın Bolluca Çocuk Köyü’nde yaşıyorlar. Onlarla, Çocuk Hakları Günü için biraraya geldik. Korkularını, hayattan beklentilerini ve Türkiye’deki çocukların sorununu konuştuk.

ikisi 13, biri 16 yaşında… henüz bir yaşına girmemişken anne ve babalarından ayrılmak zorunda kaldılar… o gün bugündür koruncuk vakfı olarak da bilinen türkiye korunmaya muhtaç çocuklar vakfı’nın bolluca’daki çocuk köyü’nde yaşıyorlar.
kimlikleri bizde saklı… yüzleri de... hikâyelerinin konuşulmasını da pek istemiyorlar. onlarla, istanbul üniversitesi’nde düzenlenen “çocuk hakları sözleşmesi’nin 20. yılında neredeyiz?” sempozyumunda buluştuk.
'koruncuk'ların dünyası
m.e; 13 yaşında. 13 yıldır anne babasından ayrı. en büyük hayali aşçı olup tüm dünyayı gezmek. merak ettiği ülke; yunanistan. şimdiden mutfakla arası çok iyi. kurabiye pişirmekten keyif alıyor. her şeyi tekbaşına hazırlıyor. arkadaşları ona, bolluca'nın jamie oliver’ı diyor.
b.s ise, 13 yaşında. o, 12 yıldır köyde. çok konuşkan değil, çekingen. atletizmle uğraşıyor. üç birincilik ödülü var. en büyük hayali, türkiye’yi avrupa’da temsil etmek. örnek aldığı isim de, 800 metre türkiye rekortmeni atlet merve aydın. aydın, londra 2012 yaz olimpiyatlarına katılmıştı.
f.t 16 yaşında. o da 16 yıldır köyde yaşıyor. ağırbaşlı. golf oynuyor, darbuka çalıyor. müzisyen olmak istiyor. “günün bir kişinin arkasında darbuka çalmak istiyorum” diyerek hayalini bizimle paylaşıyor.
aralarında hayata atılmaya en yakın isim o. liseye gidiyor. eğitim onun için hayatın olmazsa olmazlarından. “okumayanlar hayata yanlış bakıyor. okumadan bir meslek sahibi olunamıyor.” diyor. en büyük korkularından biri okulu bitirememek. bu nedenle derslerine dört elle sarılmış durumda. tüm çabası, 18 yaşına gelip köyden ayrılma vakti geldiğinde hayata tutunabilecek tüm donanıma sahip olmak.
hayatlarından şikâyet etmemeyi 'öğrenmiş' durumdalar. bulundukları ortamı, “sevgi dolu, şefkat dolu bir ortam. normal yurtlar gibi değil. ev gibi… annelerimiz, kardeşlerimiz var. bakıcılarımızı anne olarak görüyoruz çünkü gerçekten bize orada çok iyi bakıyorlar, ellerinden geleni yapıyorlar. küçükler de her zaman kardeşimiz oluyor. her zaman onlara yardımcı oluyoruz.” diyerek özetliyorlar.
onlara göre, kalabalık bir aileye sahipler. toplam 98 çocuk var. aile birlikteliğinin devamı için kardeşlik bağına önem veriliyor. vakıf ile devlet arasında 1996 yılında yapılan protokol kapsamında, bedensel veya zihinsel özrü olmayan, 0-6 yaş arasındaki korunmaya muhtaç çocuklar köye katılıyorlar. adaptasyon sorunu yaşanmasın diye daha çok 0-3 yaş arası çocuklar tercih ediliyor.

"çocuklar korunmalı"
“çocukların mutlak suretle korunup kollanması gerekiyor. çünkü biz geleceğin varisleriyiz” diyor, m.e.
gelecekten pek umutlu değil. savaş ve kavgalar onu olumsuz etkiliyor. savaşta en çok çocukların hayatını kaybettiğini söylüyor.
t.f de çocukların korunması gerektiğini düşünüyor. korunmayan çocuğun başına bela gelebileceğini düşünüyor. ona göre, insanın hayata hazırlanması için de korunaklı bir ortamda büyümesi önemli.
sihirli değnek
değiştirmek istedikleri çok şey var. t.f, küçüklüğüne dönmek istiyor örneğin. ona göre küçük olmak daha güzel. “büyüyünce zorluklar geliyor. hayatı tanıman lazım. küçükken annenin babanın yanındasın, büyüyünce annenin babanın yanından ayrılıyorsun. üzülüyorsun. büyük olmaktan korkuyorum ama yapacak bir şey yok.” diyor.
ama aynı zamanda “okula gidemeyen çocukların okuyabilmesi için elimden geleni yapardım.” diyor.
m.e, daha cesur. şimdiden büyüyüp hayalini gerçekleştirmek istiyor. yani, aşçı olup engin denizlere açılmak.
b.s’nin değiştirmek istediği tek şey, sokak çocuklarının artık olmaması. hâlâ sokakta mendil satan çocukları görmenin canını yaktığını söylüyor.
"çocukların hakları önemsenmiyor"
koruncuklara göre, türkiye’de çocuklar önemsenmiyor. aile ve sosyal politikalar bakanlığı, çocuklar için gerekeni yapmıyor. ama sorun sadece türkiye’de değil. tüm dünyada da böyle.
çocukların, sorun olarak gösterdiği başlıklar birbirinden farklı. kimi eğitim hakkından mahrum kalan çocukları ön plana alıyor, kimi şiddete maruz kalan, kimi de sokakta mendil satan çocukları… önceliklerinin nedeni, yaşadıkları travma.
m.e, hiçbir çocuğa şiddet uygulanmaması gerektiğini düşünüyor ve şiddet uygulayanların da hapse girmesi gerektiğini.
"ergenlikte kendileriyle muhasebeye giriyorlar"
çocuk köyü koordinatörü ayşe güveniş, kendilerine “çocuğumuzu size bırakabilir miyiz?” diye günde 3-4 telefon geldiğini söylüyor.

devletin koruması altındaki çocuklara bakım hizmeti verdiklerini anlatan güveniş, “aralarında evlilik dışı ilişkiden olan da var, cinsel istismara uğrayan da. bu çocuklar, ebeveyn bakımından yoksun çocuklar ve devlet tarafından koruma altına alındılar. devletle protokolümüz gereği çocukları buraya alıp bakıyoruz. tesisimiz var. yerimiz olduğu sürece de çocuk istiyoruz.” diyor.
ayşe güveniş, köydeki çocukların ergenliğe geçiş döneminde sorgulamaya başladıklarına dikkat çekiyor. “anne baba eksikliği en fazla bu dönemde hissediliyor. ailelerini bulmak isteyince yardım ediyoruz. daha çok ergenlik çağında tanışmak istiyorlar. bunun nedeni de kendilerini başka çocuklarla yine bu dönemde mukayese etmeye başlamaları. burada çocukluk döneminde çok fazla eksiklik hissetmiyorlar. dışardan arkadaş edindikten sonra kendi durumlarını sorgulamaya başlıyorlar.” dedi.
güveniş'e göre, koruma altındaki çocukların birçoğu, büyümekten korkuyor. bunun nedeni, koruma altından çıkacakları olması. bi diğer korkuları da evlilik. "parçalanmış ailelerin çocukları bunlar. evlilik onlar için travma. aile bir arada olmadığı için o çocuk burada. onlar için evlilik acı veren bir şey gibi." diyor.
Yorumlar