christoph daum, beşiktaş ve fenerbahçe'de ikişer dönem görev yaptı. son olarak da bursaspor'u çalıştırdı. fakat alınan başarısız sonuçların ardından yeşil beyazlı ekipte sezonu tamamlayamadı.

60 yaşındaki alman teknik adamla, dünya kupası maçlarını yerinde izlemek için gittiği brezilya'da, rio'da buluştuk.

almanya'nın fransa karşısında favori olduğunu söyleyen daum'a göre hollanda da son 10 yılının en iyi savunmasını yapıyor.

türkiye'de başarı için sadece saha içi performansının yetmediğini düşünen daum, saha dışı organizasyonunun sadece fenerbahçe, beşiktaş ve galatasaray'da olduğunu, gelirse sadece bu takımları tercih edeceğini bildirdi.

2014 dünya kupası'nı yakından takip ediyorsunuz. sizce bu kupayı diğerlerinden farklı kılan ne?

çok fazla maç izledim, çok sayıda takımla buluştum ve birçok antrenörle görüştüm. burada gözlemlediğim ilk ve en önemli şey şu oldu: takımlar ilk andan itibaren çok hazır. eskiden takımlar yavaş başlar, temposunu her geçen maçta artırırdı. brezilya'da durum çok farklı. bütün takımlar ilk maçtan itibaren tüm gücünü ortaya koydu. daha önceki turnuvalarda takımlar olaya daha taktik bakardı. ilk hedefleri puan toplayıp, gruptan çıkmak olurdu.

bu yıl şili ve kosta rika gibi daha küçük takımlar bile ilk maçın ilk dakikasından itibaren varını yoğunu ortaya koydu ve ortaya olağanüstü bir futbol çıktı. ingiltere ve ispanya gibi daha kontrollü oynamaya çalışan köklü avrupa takımları gruptan çıkamadı. onların yerine her maç saldıran, tam kapasiteyle oynayan takımlar ilerledi. 
 

dikkatimi çeken ikinci şey, orta sahanın her geçen gün daha da önem kazanması. birçok maçın kaderini orta sahanın belirlediğini rahatlıkla söyleyebilirim. artık daha iyi hücum oyuncuları olan, daha derine gitmeye çalışan ve risk almaktan korkmayan takımlar avantajlı sadece. bu da ilerleyen yıllarda defans anlayışını kökten değiştirecek. artık defansta dört oyuncu göremeyeceğiz. sadece üç oyuncu olacak. ama bu, milli takımlar söz konusu olduğunda çalıştırıcı için sorun. çünkü oyuncuları çok kısa sürede sisteme uydurması gerekiyor.

oyuncuların çoğu geldikleri takımlarda böyle bir sistem içinde oynamıyor. bu durumda da kişisel yetenekler öne çıkıyor. kilidi açabilecek, hırslı ve saldırgan oyuncular diğerlerinin arasından sıyrılıyor. örneğin brezilyalı neymar kendi yetenekleriyle fark yaratabiliyor ama onun ayarında başka bir oyuncu yok. arjantin'den messi ve di maria'yı sayabiliriz. hollanda'da robben ve van persie, almanya'da da müller var. 

almanya'nın performansını nasıl buluyorsunuz? finale kadar gidebilir mi?

alman takımı buraya büyük umutlarla geldi. gelirken de hedef, gruptan birinci çıkmaktı. çok büyük olmasa da bazı sorunlar yaşayarak çıktılar. tam bir hakimiyet kuramadık ama herkesin bizden beklediğini ve gerekeni yaptık. cezayir maçına bakın mesela. maçtan önce herkes “cezayir de kim?'' havasındaydı. maç daha farklı sonuçlanabilirdi. cezayir'in bütün oyuncuları avrupa liglerinde oynuyor. hem taktik anlamda hem de fiziksel olarak çok hazırlardı.

onlar karşısında boş alan bulup maçı kazanmak hiç de kolay olmadı. almanya'dan beklenen tabii ki bu maçı kazanmasıydı ama kolay olmadı. bu da fransa maçı öncesi beni biraz endişelendirdi. fransa şu ana kadar çok iyi oynadı. bazı otoriteler fransa kazanır, hatta final oynar, dese de ben böyle düşünmüyorum. almanya kapasitesinin ve hızının tamamını sergilemedi. on üzerinden puanlayacak olursak şu ana kadar sekiz puanlık seviyede oynadılar. ancak bunu rahatlıkla dokuza ya da 10'a çıkarabilirler. öyle de yapacaklarına eminim. almanya olarak bu potansiyele sahibiz. fransa'yı yenip yarı finale çıkarız.

ispanya zamanında takımında değişiklikler yapmalıydı ama yapmadı. sizin ülkenize, türkiye'ye de değinmek istiyorum. türkiye 2002'de dünya üçüncüsü olduğunda çok iyi bir takım yaratmıştı ve uzun süre bu takımla yoluna devam etti. aynı şey ispanya'da da var. başarılı olan takım üzerinde ısrar ettiler, takıma hiç taze kan gelmedi. ispanya'da başarıya açlık kalmamıştı. eski günlerinden eser yoktu. ingiltere ise doğrusunu söylemek gerekirse zaten çok da güçlü bir takımla gelmemişti. şanssızlıklar da yaşadılar ama turnuvada tutunabilmek, devam edebilmek için tüm kapasitelerini kullanmadılar bence.

ingilizler milli takımla ilgili tüm projelerini tekrar gözden geçirmek zorunda. özellikle genç oyuncuları a takıma nasıl adapte edebilecekleri konusunda ciddi olarak düşünmeleri gerek. yeni bir yedek takım modeli oluşturmalılar belki de. bu şekilde devam ederlerse gelecekte de başarılı olamazlar. italya çok kontrollü oynamaya çalıştı. halbuki sürekli atak yapan, hücumu düşünen, ileriye oynayan bir takımınız olmalı. şöyle düşünün: sisteminizi size gelen etkilere göstereceğiniz tepkiler üzerine kurmuşsunuz. oysa etki eden siz olmalısınız. anahtar sizin elinizde olmalı.

birçok kişi almanya-hollanda finali izlemeyi bekliyor. sizce finalde böyle bir eşleşme olur mu?

olma ihtimali yüksek ama şunu unutmayalım ki şu an için kesin bir favori yok. turnuvaya devam eden her takımın final oynama şansı var bence. almanya-hollanda finali olursa avantajlı taraf biz oluruz. çünkü hollanda gösterişli bir futbol oynuyor. almanya ise sonuca ulaşmak için oynuyor. van gaal defansif anlamda hollanda takımında devrim yaptı. son 10 yılın en iyi defans yapan hollanda'sını seyrediyoruz. kendi içlerinde çok dengeliler. tabii ki robben ve van persie'nin o günkü performansları da önemli.

türkiye'de uzun yıllar çalıştınız. geri dönmeyi düşünüyor musunuz?

neden olmasın? ama son olarak bursa dönemimde, türkiye süper ligi'nde başarılı olabilmek için takım organizasyonunuzun çok iyi olması gerektiğini gördüm. saha içinde olduğu kadar saha dışında da iyi organize olmalısınız. bursa'da böyle bir şey yoktu. hem sahada hem de saha dışında farklı farklı gruplar vardı. sözünü ettiğim organizasyon sadece fenerbahçe, galatasaray ve beşiktaş'ta var. olursa onlardan biriyle çalışırım.

kaynak: al jazeera