futbolun anavatanı ingiltere'de, türkler de meşin yuvarlağın peşinden ayrılmıyor.

her hafta sonu değişik yaş gruplarından 48 takım, londra türk toplumu futbol federasyonu'nun düzenlediği liglerde karşı karşıya geliyor.

federasyon 1976'da kuruldu. ama o yıllarda futbol başkentteki türklerin önceliği değildi. başkan turgut esendağlı, "ilk başlarda misyonumuz, buraya gelip yerleşen kıbrıslı türklerin birbirleriyle olan temaslarını sağlamak, türkçe'yi çocuklara aktarabilmek hatta ve hatta gençleri buluşturup evlendirmekti" diyor.

daha sonraları türkiye'den gelenlerle birlikte londra’daki türk nüfusu çoğaldı. okulların açılması, türkçe gazetelerin çıkması ve televizyon kanallarının devreye girmesiyle birlikte federasyonun misyonu da değişti, öncelik gençlerin kötü alışkanlıklardan uzak tutulması haline geldi.

2014 itibarıyla federasyon bünyesindeki lisanslı oyuncu sayısı bin 300. esendağlı, yöneticiler ve sporcuların aileleri de hesaplandığında, on bine yakın insanı biraraya getirdiklerini söylüyor.

14, 16 ve 21 yaş altı kategorilerin yanı sıra iki tane büyükler, bir tane de veteranlar kategorisinde lig düzenleniyor. her takımın dört 'türk olmayan futbolcu' oynatma hakkı var. bu esnek bir ayrım. zira türkçe konuşan herkes türk statüsünde oynayabiliyor. bulgaristan'dan, azerbaycan'dan ve yunanistan'dan gelen ve bu statüde oynayanlar var.

perdenin ardındaki kahraman

federasyonun bugünkü yaygınlığına ulaşmasında en büyük paya sahip isimlerden biri kemal soyer. 1980'de londra’ya taşınan soyer, kentteki türklerin futbolla daha fazla haşır neşir olabilmesi için 30 yıldır çaba gösteriyor. esendağlı onun için, "futbol sevdası yüzünden evlenmedi" diyor.

soyer'in bir kuru temizleme dükkanı var. kazandığı paranın neredeyse tamamını, takım ayırt etmeksizin genç futbolculara dağıtıyor. bu yüzden akrabalarından eleştiriler alsa da, futbol sayesinde başardıklarıyla gurur duyuyor:

"futbol sahasında din, ırk, millet ayrımı olmaz. maça başladığında herkes eşittir. ne beyazı ne siyahı vardır. ne türk'ü, ne ingiliz'i, ne somalilisi, ne rum'u vardır. bizim türk liginde rum çocuklar var. oynuyorlar. biz bunlara nasıl “hayır” diyeceğiz? diyemeyiz. futbol birleştiricidir. kardeşliktir futbol. sevgidir futbol. ben bunu biliyorum ve bunun yolunda devam ediyorum."

daha önce kulüp başkanlığı ve federasyonda yöneticilik yapan soyer o dönemde hiçbir oyuncuya ceza vermemesiyle ünlenmiş. "bizim amacımız toplumu kaynaştırmaktır. cezayla bunu yapamazsınız" diyor.

türkler arasındaki rekabet

liglerde oynayan takımların isimleri tanıdık: fenerbahçe, trabzonspor, gaziantepspor, diyarbakırspor, yalova gibi ekipler var. kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti kökenli türkler de genelde doğdukları köy ve ilçelerin isimlerini seçmişler.

bugüne kadar birinci ligde sadece kıbrıs kökenli takımlar şampiyon olabildi. esendağlı'ya göre bunun en önemli sebebi, kıbrıs takımları yetenekli türkiyeli oyuncuları da kadrolarına katarken, türkiyeli takımlarda neredeyse hiç kıbrıslı oynamaması. bu durum son yıllarda değişiyor.

bu noktada federasyon, kıbrıslı türkler ile türkiye kökenlilerin birbirleriyle kaynaşması adına da önemli bir işlev görüyor. londra'da hem kıbrıslı türkleri hem de türkiye kökenlileri aynı çatı altında buluşturan başka bir kuruluş yok.

londra futbol federasyonu'nun düzenlediği üç kupanın ikisinde türk toplumu takımları finale çıkmış durumda. bu ekiplerden biri türkiye, diğeri kıbrıs kökenli. soyer, iki finale de tüm türkler olarak gideceklerini ve birbirlerini destekleyeceklerini göğsü kabararak anlatıyor.

türk toplumu futbol federasyonu amatör bir federasyon. 14 yaştan daha düşük bir seviyede lig oluşturmaları kolay değil. zira sekiz, dokuz yaşlarındaki yetenekli türk çocukların önceliği tottenham ve arsenal gibi dev kulüplerin altyapıları. 

yine de londra türk toplumu futbol federasyonu'nun liglerinde oynamaları genç futbolcuların profesyonellik hayali kurmasına engel değil. bu liglerde top koşturup türkiye'de galatasaray forması giyen murat erdoğan bunun en büyük kanıtı.

kaynak: al jazeera