Çözüm süreci
Sokak 'Süreci' anlatıyor - Siirt / Şırnak
Kürt sorununa çözüm süreci zor bir dönemeçten geçiyor. Bugüne kadar süreci hep siyasiler konuştu, anlattı. Al Jazeera muhataplarına süreci sordu. Onlar da Kürt sorununda kendi "süreçleri"ni anlattı.

“bugünü ve geçmişi kıyasladığımda hakikaten hayal bile edemeyeceğim günler yaşıyoruz. ‘bir gün gelecek, işte biz türkiye’de güneydoğu’da, doğu anadolu’da barışı yaşayacağız. hayal gerçek oldu” diyor siirtli fatma erdemci, çözüm sürecinin getirdiklerini anlatırken.
ikisi üniversite öğrencisi, dört çocuk annesi erdemci, bingöllü bir zaza. siirt’e gelin gelmiş, öğretim üyesi eşiyle birlikte bir süre de van’da yaşamış, şimdi tekrar siirt’e dönmüşler.
![]() Fatma Erdemci [fotoğraf: Faruk Yüce / Al Jazeera]
![]() Celil Koçak [Fotoğraf: Faruk Yüce / Al Jazeera]
![]() Ömer Çoban [Fotoğraf: Faruk Yüce / Al Jazeera]
![]() Sıdıka Sanır [Fotoğraf: Faruk Yüce / Al Jazeera]
|
‘en kötü yıllar’ olarak tanımladığı 1990-93 yıllarında siirt’teki hayatı anlatırken "yalnızca hayatımıza yönelik değildi, psikolojimize de yönelikti terör" diyor ve geçmişi anlatma nedeninin bugünün kıymetini vurgulamak olduğunu söylüyor:
“uyuduğumuzda korkuyla yatağa girer ve korkuyla uyanırdık. dışarı çıktığımızda o gün başımıza ne geleceğini hiç kimse bilemezdi. estirilen terör sadece pkk terörü değildi, derin güçlerin terörü de vardı. ben bingöllü'yüm 1990’a kadar orada yaşadım. bingöl’de faili meçhuller çoktu. yaşanan faili meçhullerin çoğu da toplumda kanaat önderleri diyebileceğimiz insanlardı. kapısı çalındı, dışarı çağrıldı ve ensesine kurşun sıkıldı. benim babam medrese çıkışlı bir insandır. onun medreseden arkadaşı 7 kişi belli aralıklarla öldürüldü. bunu niçin anlatıyorum? bugün gelinen noktanın kıymetini bilmek için anlatıyorum.”
“rehavete kapılmıştık, 6-7 ekim olayları tokat gibi oldu”
erdemci’ye göre, çözüm süreci insanların ‘yaşama yeniden tutunmasına’ ve ekonomik gelişmeye neden oldu. “rehavete kapıldık” diye tanımlıyor bu durumu. bu yüzden de 6-7 ekim’de yapılan, 36 kişinin yaşamını yitirdiği kobani’ye destek eylemlerinin ‘tam bir tokat gibi olduğunu’ düşünüyor:
“ekim'deki gerginlikler tekrar 1990’lara dönme korkusu oluşturdu. tam da 'bitti' demiştik. birileri kurulmuş saat gibi tasvip edilmeyecek sesler çıkarmaya başladı. onun dışında barış sürecini en azından bütün bir camia istemese bile büyük bir kesiminin istediğini düşünüyorduk ama bu olayla beraber gördük ki barış süreci konusunda bizim anladığımız anlamda samimiyet yokmuş. barış bu kadar çabuk harcanacak bir şeyse, o zaman zaten hiç inanılmamış. inandığı bir şeyi çabuk harcamaz insan.”
erdemci, kobani eylemlerinin bahane olduğunu düşünüyor.
barışa inanan insanların söyleyecekleri sözleri on kere düşünerek söylemesinden yana erdemci. çünkü o söz başka insanları da aktive edebilir, bambaşka sonuçlar doğurabilir:
“eşimin kız kardeşine gidiyordum. 9 yaşında bir çocuk beni gördü. örtülüyüm ya. dedi ki ‘kürdistan işid’e mezar olacak’. ben örtülüyüm diye işid’ciyim ya. elinde kibrit var. yakıp yakıp yere atıyor. inanın bir an o kibriti üstüme atacak diye korktum.”
“hükümet yılmamalı”
erdemci’ye göre, ‘o camiada’ çoğunluk barış istiyor ama istemeyenler de var. buna karşılık hükümetin yapması gerekense tahriklere gelmemek:
“şuna inanıyorum: hükümet çözüm sürecini istikrarlı bir şekilde devam ettirirse bir yere kadar insanlar yanlış algıda direnecek. sonra olması gereken noktaya geleceklerdir. istikrarlı bir hükümet olmazsa, ne çocuğu sağlıklı bir eğitim görecek ne kendisi istikrarlı bir yaşam sürecek. ne de huzurla başını yastığa koyacak çünkü.”
“içi boş olmasın”
siirtli 31 yaşındaki tıbbi görüntüleme teknikeri celil koçak da, çözüm süreciyle birlikte ‘rahat uyumaya’ başladığını ifade edenlerden. ama ona göre, bu rahat uyku, kürt halkının başka bir uyanışına neden oldu:
“çözüm süreci başladığından beri, pkk’ye katılan gençlerin sayısı arttı. çünkü kürt halkı derin bir uykudan uyandı. bazı şeyleri derinlemesine düşünme imkânına sahip oldu. bir hile sezdi kürt halkı. bir yandan çözüm süreci diyeceksin ama bir yandan da, kalekol kurmaya devam edeceksin, koruculuk sistemini kaldırmayacaksın ve hatta gönüllü koruculuk sistemini genişleteceksin. oyalama bunlar.”
koçak’a göre, bununla birlikte kürt halkı çözüm sürecini destekliyor, çünkü hiçbir eve ateş düşmeyeceğini görüyor. en kötü barışın bile savaştan daha iyi olduğunu biliyor ama somut adım atılmasını istiyor ve somut adım atılmadığını düşündüğü için hayal kırıklığına uğruyor:
“devletin, hükümetin kullandığı dil uzlaşmacı değil. kutuplaştırıcı bir dil. bir yandan 'barış' diyor, 'müzakere' diyor ama bir yandan da hâlâ müzakere ettiği insanlara ‘terörist’ diyor.”
koçak’a siirt’te gördüğümüz yakılmış okulu sorduğumuzdaysa, konuştuğumuz hemen hemen herkes gibi ‘provokatörlerden’ ve ‘tahrikten’ söz ediyor. ona göre, siirt’te kobani’ye destek eylemleri sırasında, belediyenin önünde oturma eylemi yapılırken, toma’lar sürekli tahrik etti ve en sonunda gençlerden biri bir taş atınca ortalık karıştı. eylemdeki birçok kişi evine döndü ama gençler sokakta kalmaya devam etti. ta ki öcalan’ın ‘eve dönün’ çağrısına kadar.
ancak koçak’a göre, öcalan’ın mesajları tam olarak aktarılmıyor o yüzden de sürecin devam etmesi için öcalan ile görüşen heyetin genişletilmesi gerek:
“öcalan muhatap olarak doğru bir adres. ama onunla görüşenlerin listesinin genişletilmesi lazım. daha kapsayıcı bir müzakere heyeti olmalıydı. heyetin imralı’ya gitmesi sıklaştı ama kck yürütme konseyi heyete güven duymuyor. kck’den de birinin heyette olması gerek.”
tek suçlu devlet değil
öcalan’ın müzakereler için doğru muhatap olduğunu ama sürecin tıkanmasında hem devletin hem pkk’nın sorumluluğu olduğunu vurgulayanlardan biri de şırnak’lı ömer çoban.
türkçe bilgisi çok az olduğu için daha çok kürtçe konuştuğumuz ve tarımla uğraştığını söyleyen 50 yaşındaki, sekiz çocuklu çoban, tek kürt hareketinin pkk olmadığını, kürt milliyetçisi başka partiler ve hareketler olduğunu da söylüyor ama ona göre, silahlı mücadeleyi yapan pkk olduğuna göre, silahların bırakılması müzakeresi de onlarla yapılmalı:
“iki taraf da verdiği sözlerde durmadı. iki taraf da inatlaştı. biri demişti ki 'silahı bırakacağım, siyasete yöneleceğim’ öbürü de demişti ki ‘adım atacağım’. ama ikisi de bunları yapmadı ve süreç tıkandı. bu inatlaşmadan vazgeçip ikisinin de adım atması lazım. bundan sonra ya ikisi de sürece zarar verecek ve halkların üzerinden savaşı sürdürecek ya da adım atacaklar. biz halk olarak bu sürecin açılmasını istiyoruz.”
çoban çözüm sürecinden beklentisini kürt halkına haklarının teslimi olarak tanımlıyor. ‘nedir onlar’ diye sorunca da, “allah’ın bize verdiği dili konuşmak” yanıtını veriyor. bir davası olduğunu, bu dava için mahkemede tercüman tutması gerektiğini ama tercüman parasını da kendisinin ödemek zorunda olduğunu anlatıyor.
çoban da tıpkı erdemci ve koçak gibi çözüm süreciyle birlikte rahat uyumaya başladıklarını söylüyor:
“halk 1990’lı yıllara geri dönmek istemiyor. halkların gözü bundadır. şimdi şu anda rahatız. silahların sustuğu bir ortamda rahat uyuyoruz. silah sesleriyle uyanmak istemiyoruz. her iki taraftan da bu tıkanıklığın önünü açmasını istiyoruz.”
“mutlaka aşılır”
süreçte bir tıkanıklık olsa da, bunun aşılabileceğine yürekten inandığını söyleyenler de var. mesela iki çocuk annesi, 44 yaşındaki şırnaklı sıdıka sanır gibi. “ben inanıyorum, büyüklerimiz bunu halleder, halletmek zorunda” diyor:
“çünkü aşılmazsa çok kötü şeyler olur. cehenneme döner burası. eskisinden de kötü olur. çok kötü şeyler yaşadık biz. geçmişi anımsamak bile kanımı elektriklendiriyor. her gün çatışma yaşadık. bir komşumuz çatışma çıktığında bir evden kendi evine geçmek isterken öldürüldü. askerler, ‘terörist sandık' dedi, özür diledi. ama giden can gitti. her iki taraftan da canlar gitti. askerlerimiz de öldü. boşu boşuna öldü insanlar.”
sanır, hem 1990’lı yılları atlatmak hem de eşinin inşaat işleri nedeniyle adana’ya gidip gelmiş. bir evleri şırnak’ta, bir evleri adana’daymış. ‘insan kendi memleketinde yaşamak ister. şırnak bizim memleketimiz’ diyor. çözüm sürecinden sonra pikniğe, yaylaya gidebildiklerini vurguluyor:
“herkes ayrı ayrı ayrı söylüyor. kime inanalım bilmiyorum ama rahat uyumaya devam etmek istiyoruz biz.”
Yorumlar