Cenevre-2

'Suriye'nin Esed ile geleceği olamaz'

Şam rejimi ile Cenevre'de pazarlık eden muhaliflerin sözcüsü Luay Safi, Al Jazeera Türk'e konuştu. Safi, Suriye liderinin mahkemelerde yargılanmayı hak ettiğini söyledi.

Konular: Suriye

Haberin Öne Çıkanları

'Memnun değiliz'

'Şaban'ın sözleri enteresan'

'Rejime hiçbir isim vermedik'

isviçre'nin cenevre kentinde suriye yönetimi ile pazarlıkları sürdüren muhaliflerin en önemli isimlerinden biri, suriye muhalif ve devrimci güçler koalisyonu (smdk) sözcüsü luay safi. kritik görüşmelerde sürekli masada olan safi, muhaliflerin taleplerini sık sık dile getirirken, şam rejimini de sert ifadelerle eleştiriyor.

al jazeera'den serdar ataş, safi ile cenevre görüşmelerindeki son gelişmeleri, rejimin ve muhaliflerin tavrını konuştu.

suriye muhalefeti şu ana kadarki müzakerelerden memnun mu?

safi: hayır, memnun değiliz. rejim, gerçek anlamda müzakerelere ilgi göstermiyor. cenevre çerçevesini bile kabul etmediler. rejim, cenevre çerçevesinden, yani [cenevre] bildirisinden ve geçiş hükümetinin tam misyonundan kaçınıyor ki, bunlar müzakere masasına oturmaya davet edilmemizin temelini oluşturan şeyler.

rejim tarafı, kırmızı çizgilerinin esed'in görevde kalması olduğunu söylüyor. siz ise esed'siz bir çözüme öncelik veriyorsunuz. bu fikir ayrılığının üstesinden nasıl geleceksiniz?

safi: bekleyip göreceğiz. suriye için esed'le bir gelecek düşünemeyiz. çünkü suriye'deki yıkımın ve ölümlerin kaynağı, o. 200 binden fazla suriyelinin ölümünden sorumlu. bu çok büyük bir rakam. suriye'nin resmen yarısını yakıp yıktı. halep'teki konutların büyük bölümü, şam'ın dış mahallelerinin tamamı, dera…o yüzden suriye'nin esed'le bir geleceği olamaz. o, ülkenin lideri olmayı değil, insanların öldürülmesi için verdiği emirlerden dolayı mahkemede yargılanmayı hak ediyor.

beşşar esed'in danışmanı buseyna şaban, ülkedeki çatışmalar son bulmadan siyasi müzakerelere başlamanın imkânsız olduğunu söyledi. muhalefet kanadı olarak siz ülkedeki gruplarınızı durdurabilir misiniz?

safi: bence bunu söylemesi oldukça enteresan. çünkü müzakerelerde bulunmanın, siyasi bir çözüm aramanın sebebi zaten çatışmayı durdurmak. o zaman çatışmayı nasıl durduracaksınız? çünkü çatışmanın kaynağı, tek bir adamda ısrar eden; sırf o diktatör iktidarda kalsın diye bütün ülkeyi yakıp yıkabilecek bir rejim. yani dolayısıyla ben [buseyna şaban'ın] durumu doğru anladığını düşünmüyorum. bu tür bir zihniyetle müzakere etmeye çalışıyor olmamız da elbette sorunun bir parçası.  

müzakerelerin ilk iki gününde ana tartışma konusu humus oldu. humus'u sizin için bu kadar önemli kılan nedir?

safi: humus'un özellikle bir bölümüne 18 aydır hiçbir gıda ya da ilaç ulaşmıyor. tamamen aşılamaz bir abluka altında. insanlar açlıktan ölüyor. çocuklar, kadınlar ölüyor. bunun üzerine biz de dedik ki "gerekli gıda ve ilaçların ihtiyacı olanlara gönderilmesine izin verilsin". aslında bu malzemelerin biz istemeden gönderilmesi lazım. bu insanlar suriyeli olmasaydı bile… bunlar insan. sizin iktidarınızı kabul etmiyorlar diye insanları nasıl açlıktan öldürebilirsiniz? işte o yüzden humus [önemli]. orası bir başlangıç, ama daha başlayamadık bile, zira rejim şu anda bile gıda ve ilaç taşıyan 12 tırın kente girmesine izin vermiyor.

bm-arap birliği suriye özel temsilcisi lahdar brahimi, keskin nişancılar ve güvenlikle ilgili başka endişelerden ötürü insanları humus'tan çıkarmanın zor olduğunu söyledi. keskin nişancılar muhalefet tarafında mı? insanların tahliye edilmesini kim engelliyor?

safi: hayatlarından endişe ediyorlar. rejim, pek çok katliam yaptı. dışarı çıkan insanları tutuklayıp hapse atıyor, işkence ediyorlar. o yüzden de insanlar kendilerini güvende hissetmiyor. çıkmamalarının nedeni bu. fakat asıl soru şu: insanlar, hükümet yerlerini değiştirmek istiyor diye neden evlerini terk etsin? böyle hükümet mi olur? insanlar her şeyden önce neden evlerinden çıkmak zorunda olsun? rejime sorulması gereken asıl soru bu.

masaya koyduğunuz ilk teklif, humus'taki kuşatmanın kaldırılmasını, ikincisi ise tutukluların serbest bırakılmasını öngörüyordu. rejime, serbest bırakılmasını istediğiniz tutukluların listesini verdiniz. bu isimleri kamuoyuyla da paylaşacak mısınız?

safi: hayır, rejime hiçbir isim vermedik. bu isimleri birleşmiş milletler'e bildirdik. dürüst olmak gerekirse, bu iki adım, güven tesis edici adımlar olarak düşünülmüştü. ama anladık ki, bu rejim güvenilir olmak istemiyor. şu ana kadar hep güvenilmez oldu. tutukluları serbest bırakmak, gıda yardımlarının çaresizlik içindeki insanlara ulaştırılmasına izin vermek yerine, bugün humus'u bombalamaya başladılar. ilk kez eski şehir yakınlarına hava saldırısı düzenlendi.   

rejim tarafı da silahlı muhalif gruplar tarafından alıkoyulduğu iddia edilen isimlerden oluşmuş bir liste sundu mu? bu kişileri serbest bırakacak mısınız ya da en azından isimlerini ve yerlerini açıklayacak mısınız?

safi: bunlar tutuklu, savaşçı. rejim ordusunda görevli asker ve subaylar. insanları öldürmüş, kentlere saldırmış, bombalamış. o yüzden bence özgür suriye ordusu'nun bu savaşçıları elinde tutması ile rejimin, çoğu rastgele alıkonulmuş sıradan vatandaşları tutuklaması aynı şey değil. yine de rejim sivillerin gitmesine izin verirse, biz de askerlerin gitmesine izin veririz.  

rejimden şimdiye dek cenevre-1'i tanıdıklarına dair yazılı bir kabul aldınız mı?

safi: hayır. sadece bm arabulucusu sayın lahdar brahimi'den aldığımız güvenceler var.

rejim cenevre-1'i, özellikle de geçiş hükümeti şartını kabul etmezse, masadan kalkacak mısınız?

safi: hayır, masadan kalkmayacağız. arabulucudan doğru adımları atmasını, bir rapor yazmasını isteyeceğiz. brahimi'nin bu müzakerelerin bitiminde bm güvenlik konseyi'ne bir rapor yazması gerekiyor.

sayın brahimi, müzakerelerin başarılı olması halinde, rejim ve muhalefet heyetlerinden bir sonraki aşamaya dair planlarını hazırlamalarını istedi. bir sonraki aşama için plan ve önceliğiniz nedir?

safi: eğer başarılı olursa, yeni bir suriye inşa etmeye başlayacağız. geçiş hükümetini düzenleyeceğiz, anayasanın yeniden yapılandırılması için hazırlanacağız, yeniden seçime gidip, uluslararası toplumdan gözlemcilerin de hazır bulunacağı özgür ve adil bir seçim yapacağız, demokrasi yolculuğumuza başlayacağız ve bunları başarabilirsek suriye çok daha iyi bir ülke olacak.

kaynak: al jazeera

R. Serdar Ataş

1982 yılında adıyaman'da dünyaya geldi. boğaziçi üniversitesi türk dili ve edebiyatı bölümünden mezun oldu. boğaziçi üniversitesi sosyoloji bölümü'nde master eğitimine devam ediyor. 2012-2015 yılları arasında al jazeera türk ortadoğu masası editörü olarak görev yaptı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;