nisan ayı başında fifa başkanlık seçimi için manifestosunu açıklayan prens ali bin hüseyin, sepp blatter’i fifa’yı başına buyruk yönetmekle eleştirdi. prens ali, yanlış olarak değerlendirdiği geçmişte yaşanan örnekler sorulduğunda şu cevabı verdi.

“ben geleceğe bakıyorum, bu en önemli şey. ayrıca futbolda gidişatı olumlu yönde değiştirebileceğimiz çok büyük bir potansiyel olduğunu düşünüyorum. bu nedenle ben de adayım. birçok örnek var. fifa´yı yönetmek için yeni nesle fırsat verilmesinin vakti geldi. öncelikle fifa´nın itibarı önemli. insanlar futbolu sevdikçe, fifa´nın itibarının daha da artması gerekir. ancak bu yönde bir gidişat görmüyorum. örneklere gelince, birçoğunu saymak mümkün. mesela garcia raporunun kamuoyuna açıklanması. aynı zamanda tüm hisse sahipleri için kuruluşa duyulan güveni geri getirmek önemli. bize sponsor olmak isteyenler de buna dahil. fifa´nın bir parçası olmak için birbirleri ile mücadele ediyor olmaları gerekir. bunu yapmanın tek yolu değişiklik ve değişiklik tepede gerçekleşmeli."

prens ali, fifa´nın zedelenen itibarının yeniden nasıl onarabileceği sorusuna verdiği yanıtta "şeffaflık" vurgusu yaptı:

“açık ve şeffaf bir biçimde çalışacağız. başkanın rolü ile yürütmenin rolü arasında net farklar olmalı ve kendi kararlarını verebilmeliler. aynı durum fifa çalışanları ve yöneticiler için de geçerli olmalı. kurum açık ve dürüst bir şekilde çalışmalı. bu herkesin sporu. herkes ne olup bittiğini bilmeli, herkesin kuruluşa güveni olmalı.”

prens ali bin hüseyin,  açıklanan manifestosunda dünya kupası rotasyon sistemine dönülmesi gerekliliğinin önemine dikkat çekti:

“bence dünya kupası, dünya kupası´dır, en azından gayri resmi olarak rotasyon ilkesini uygulamalıyız. gün sonunda bu, en iyi teklif veren temeline dayalı olmalı. farklı ülkelerden farklı konfederasyonların ortak bir teklif vereceği durumlar olabilir. azerbaycan ve kazakistan belki gelecekte dünya kupa’sına birlikte ev sahipliği yapmak isteyebilir. olabilir. önemli olan dünya kupası’nı en iyi teklif verenin kazanmasıdır diye düşünüyorum.”

sepp blatter’in yeniden başkan seçilmesi durumunda fifa’nın mali olarak sıkıntıya gireceğini iddia eden prens ali bin hüseyin, bu iddiasına açıklık getirdi:

“gün sonunda bazı sponsorların farklı sebeplerle geri çekildiğini görüyorum, bazılarının da biraz tereddüt yaşadıklarını düşünüyorum. tabii her zaman futbol için sponsorlar olacaktır, şu anda fifa futbolu destekleyeceğine futboldan faydalanıyor. dünyanın dört bir tarafından sponsorların fifa´nın bir parçası olmak için yarışması gerektiğini düşünüyorum, dolayısıyla güvenirliğini tazelemek, bu noktaya ulaşmak için çok ama çok önemli.”

prens ali bin hüseyin, fifa´ya nasıl bir mali sistem getirmeyi amaçladığını şu sözler ile açıkladı:

“öncelikle bir bütün olarak mali duruma bakmalıyız. diğer kuruluşlara baktığınız zaman, mesela uefa örneğini ele alalım. bütçelerinin yüzde 80´i direkt olarak futbola geri gidiyor. fifa´da böyle bir durum söz konusu değil. futbola, tabana, gelişime, gençlik kupalarına ve takımlara olabildiğince çok yatırım yapmalıyız.”

'2026 dünya kupası’nın yayın hakları için doğru düzgün bir ihale süreci olmadı'

prens ali bin hüseyin, geçtiğimiz günlerde, 2026 dünya kupası’nın abd´de yayın hakkının, 2018 ve 2022 dünya kupaları´nın yayın hakkını alan belirli bir yayın grubuna verilmesinin ardından soruşturma çağrısında bulundu. prens ali, neden bir ihale süreci olmadığı sorusuna, “bunun gibi başka örnekler de yaşandı” açıklamasını yaptı.

“benim de sorduğum soru tam olarak buydu, doğru düzgün bir ihale süreci olmadı. bu tek bir örnek değil, başka örnekler de yaşandı. faaliyetlerimiz çerçevesinde sorumlu davranmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü 2026 ile ilgili bir karar verebiliriz. aslında futbol için önümüzdeki nesiller adına karar veriyoruz. bu nesillere karşı işlerin doğru düzgün ve uluslararası standartlar doğrultusunda yapılması gibi sorumluluklarımız var. şu ana kadar soruşturma başlatılmasına yönelik bir şey yapılmadığını gördük”

prens ali bin hüseyin, fifa başkanlık seçim kampanyasında kendisine destek veren arjantinli efsane futbolcu diego maradona ile yollarının nasıl kesiştiğini de anlattı. maradona’nın 2014 dünya kupasında fifa’ya yönelik “mafya” suçlamasının hatırlatılması üzerine, kendisinin bu nitelemenin bir parçası olmadığından dolayı mutlu olduğunu söyledi:

“diego maradona bir futbol efsanesi, yeşil sahada dünyadaki en iyi futbolculardan bir tanesi, aynı zamanda maradona´da benim çok önem verdiğim bir kalite var, o da 'sosyal sorumluluk' ve gençlere yardım etmek. maradona aynı zamanda bilgi sahibi bir isim, bizim bölgemizde de çalıştı, dolyısıyla beni desteklemesi doğal, beni desteklediği için mutlu ve gururluyum.”

prens ali bin hüseyin, geçtiğimiz günlerde yaptığı vatikan ziyaretinde, papa francis ile yaptığı görüşmede, sosyal sorumluluk ve genç jenerasyonlara destek olunması gerekliliğini vurguladığını söyledi:

“dünyanın dört bir tarafından insanların desteğini almak önemli. eğer fifa başkanı olursam bunları sağlayabilirim. futbol açısından daha yapılacak çok sey var. evveliyatı ne olursa olsun bütün uluslararası kurum ve kişilerle temas halinde olmak ve desteklerini almak benim için büyük onurdur.”

fifa başkan adayı, kurumdaki seçimlerinin politik olup olmadığı sorusuna “her zaman politik, yapmaya çalıştığım şey bunu olabildiğince ortadan kaldırmak ve öncelikleri ilk sıraya koymak. biz hizmet veren bir kurumuz. futbolcularımız, taraftarlarımız bizim önceliklerimiz. çalışırken önceliklerimizi gözetiriz, gözetmeliyiz, ayrıca icraatlarımızdan sorumlu olmalıyız” cevabını verdi.

prens ali bin al-hüseyin, al jazeera’nın birkaç ay önce yeterli mali olanakları olmayan küçük ülkelere yönelik “gözdağı verildiğinden” bahsettiğini hatırlatması ve "seçimde bu küçük ülkelerin oylarını alabileceğinizi düşünüyor musunuz?" sorusu üzerine tüm ülkelerin oylarını beklediğini söyledi:

"evet, gözdağı verilmesinden bahsettim, bu bir problem. uefa gibi bir konfederasyona baktığınızda, ülkenin büyüklüğünü gözetmeksizin geri vermek bakımından çok güçlü olduklarını görüyorsunuz. birçok ulusal federasyon direkt olarak fifa´ya muhtaç durumda. ne yazık ki kendilerine verilen, alabilecekleri potansiyelin yakınından dahi geçmiyor. önemli olan bütün ulusal federasyonlarımızın kendi kendini idame ettirebilmelerini sağlamak, bir organizasyona sırtlarını dayamaları değil, kendi ayakları üzerinde durmalarına yardımcı olmak.”

prens ali bin hüseyin, 17 yıldır fifa başkanlık görevini sürdüren sepp blatter’in 4 yıl evvel bir daha aday olmayacağını söylemesine rağmen 5.kez aday olmasını da değerlendirdi:

“dünya genelinde değişime ihtiyaç olduğunu görmemiz gerek. fifa başkanı olmak, lig ve ulusal takımlarınızla alakadar olduğunuz ulusal bir federasyon’un başkanı olmaktan çok farklı. bu pozisyon enerji gerektiriyor, tüm dünyadan 209 ulusal federasyon’la alakadar olmanız gerekiyor. ben kişisel olarak bu görevi uzun süre yürütemezdim, hiç kimsenin uzun süre bu görevi sürdürebileceğini düşünmüyorum, sorunun bir kısmı da bununla ilgili . yeni fikirlere, değişime açık olunmalı. işleyen bir şeyi zaten tamir etmeyiz, ancak bizim üzerine koyabileceğimiz çok şey var, değişimin zamanı geldi. ”

'dünya kupası için neden çifte ihale yapıldığı, mühim bir mevzudur'

2022 dünya kupasının katar’da kasım-aralık aylarında düzenlenmesini değerlendiren ali bin hüseyin, “kupa yaz mevsiminde oynanamazdı, bu sadece sahadaki oyuncular için değil, taraftar için de geçerli, kış en iyi seçenekti.” yorumunu yaptı ve 'çifte ihale' konusunu gündeme getirdi:

“teknik olarak güney afrika´ya baktığımızda mesela, dünya kupası kışın oynandı, diğer yarı kürede mevsim yazdı. bence buradaki mühim mevzu, neden dünya kupası için çifte ihale yapıldı sorusudur.. dört yıl daha olsaydı, işler farklı şekilde yapılabilirdi, birçok öne çıkan sorun öncesinden çözülebilirdi. burada yine fifa´nın yönetim şekline geliyoruz. kişisel olarak dünya kupası´nın kışın oynanmasını tercih ederdim, bunun için talepte de bulundum, o dönem henüz fifa´ya katılmamıştım. belki bunu dubai, bahreyn gibi kentlere, körfez ülkeleri´nin geri kalanına da yaymalıyız. “

kadınların futbolda yer almasına büyük önem verdiğini söyleyen prens ali bin hüseyin, fifa'nın futbol sahalarında başörtüsü yasağını kaldırması sürecinde oynadığı role değindi:

“çok önemli bir karardı. dünyanın dört bir tarafından uzmanları konuyu incelemeleri için görevlendirdik. çünkü futbolun bütün dünya için olduğunu düşünüyoruz, herhangi bir kimseyi futboldan yabancılaştıramazsınız. saçı kısa olsun uzun olsun, dövmesi olsun olmasın, fark etmez. herkesin futbol oynamaya hakkı olmalı. buna başörtülü kadınlar da dahil. futbolun bu temel değerinin korunması gerektiğini düşünüyorum. hiç kimseye şekle dayalı ayrımcılık yapılmamalı. süreç ürdün ve iran arasındaki bir maçla başladı, takımımızda başörtüsü takan üç kadın oyuncu vardı, sahaya çıkmalarına izin verilmedi, ayrıca iran takımı bütünüyle maçtan men edildi. bu hiç adil değildi, başkan blatter bana bu durumu incelemem ricasında bulundu, ben de öyle yaptım, sadece avrupa’da değil kendi bölgemizden de direnişle karşılaştım.”

türk futbolunun mükemmel olduğunu söyleyen ali bin hüseyin, lig ve ligde yaşanan rekabetten bahsetmek istemediğini belirtti ve türkiye’nin bir gün dünya kupası’na ev sahipliği yapacağına inandığını vurguladı.

röportajın tamamı perşembe akşamı saat 20.30 da cine 5'te yayımlanacak dün, bugün, yarın programında izlenebilir.

kaynak: al jazeera