Çözüm süreci
'Varlık sorunundan eşitlik sorununa'
İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı tarafından Diyarbakır’da düzenlenen 'Ortadoğu’da Kürtler ve Barış' sempozyumunda konuşan eski AK Parti milletvekili Abdurrahman Kurt, "Kürt sorununun varlık sorunu olmaktan, eşitlik sorunu olmaya evrildiğini" söyledi.

'barış ve çözüm süreci' adlı oturumda konuşan ak parti eski diyarbakır milletvekili abdurrahman kurt, kürt sorununun ak parti ile birlikte yeni bir merhaleye geçtiğini ifade etti ve şöyle devam etti:
"bu sorun aslında artık bir eşitlik sorunudur. kürt sorunu aslında ak parti ile birlikte yeni bir merhale kat etti. varlık sorunu olmaktan, türkiye açısından özellikle bir eşitlik sorunu olmaya evrildi. belki ak parti’ye kadar bir varlık sorunu olarak ifade ettiğimiz kürtlerin kendinin ve kültürünün de var olduğunun onlar (türkler) kadar eşit bir halk olma ihtiyacı dile getirildi."
ancak eşitlik ile ilgili kürt toplumunun bir problem olduğunu söyleyen kurt, kürtlerin türkiyelileştiğini ancak türklerin türkiyelileşemediğini söyledi:
"türkler sadece türk kalıyor. buradan ne demek istiyorum; bu devletin her tarafı türk iken; bayrağı türk, anayasası türk iken ona göre beni eşit yapmak ile ilgili bir iddiada bulunursa, burada yapısal problemleri var demektir. bunu görmek gerekir. hal böyle olunca anadilde eğitim kavramı bile tartışmalı hale geliyor."
'kürtler normalleşmeyi istiyor'
oturumda konuşan gazeteci yazar nevzat çiçek ise bu süreçte kürt halkının ne istediğinin çokça sorulduğunu, kürtlerin aslında bu coğrafyanın insanı olarak 'şeyh said ne istediyse onu istediğini' söyledi. zaman içinde kürt halkının taleplerinde değişiklik olabildiğini de ifade eden çiçek, buna örnek olarak ise pkk’nın talebinin bağımsız kürdistan devletinden demokratik bir cumhuriyete evrilmesini gösterdi:
"kürtler ayrıca eşit vatandaşlık talebiyle bir türk’ün kendi haklarını istiyorlar. yani normalleşmeyi istiyorlar. normalleşmeyi istemekteki kastım da şu: örneğin kürt dilinin konuşulduğu bir coğrafyada kürtler dillerini talep ederken aslında normalleşmeyi talep ediyorlar. bu taleplerin de yasal zemine oturtulması lazım. kürt dindarlara baktığınızda ise şeyh sait efendi ile birlikte hilafetin kaldırılması sonucu oluşan talepleri var. onlar evrilmedi, biraz daha yerinde duruyor ama onların ek bir talebi var. o da silahın bir şekilde hayatın öte tarafına itilmesi."
kürtlerin kendi içerisinde de sorunları olduğunu belirten nevzat çiçek, kürtlerin öncelikle kendi aralarındaki sorunlara çözüm bulması gerektiğini dile getirdi:
"bu coğrafyada 6-7 ekim olaylarında ve benzeri olaylarda bir kez daha gördük ki kürtlerin kendi içerisinde ciddi bir güven bunalımları var. bu sorunun çözülmesi ve normalleşmenin sağlanması gerekiyor. kürt toplumunun büyük bir kısmı da kendi içerisindeki güven bunalımının halledilmesini istiyor. kürtlerin kendi içerisinde konuşabilmesi, birbirlerini ötekileştirmeden kendi düşünce ve dünya görüşlerine imkân verecek alanı oluşturması gerekiyor."
'yeni anayasa bir fırsat'
dicle üniversitesi öğretim üyesi doç. dr. vahap coşkun, kürt sorununun güvenlik tedbirleri ile çözülmeyeceğinin artık anlaşıldığını belirtti. “hatırı sayılır bir toplumsal tabanı olan bir silahlı grubu sadece güvenlik tedbirleri ile ortadan kaldıramazsınız” diyen coşkun, bunun ne ingiltere’de ne de ispanya’da gerçekleştiğini ifade etti. kürt sorununun müzakere ile çözülmesi gerektiğini ifade eden coşkun, bunun kalıcı çözüme ulaştırılmasının yolunun ise anayasal düzenlemelerden geçtiğini söyledi:
"hukuki düzenlemeye baktığınızda barış anlaşmasının başarılı olması, hak ve özgürlük alanlarının tanınması ve güvence altına alınması ile doğrudan bağlantılı. öncelikle bu yapılmalı. ikincisi kimliğin tanımı ya da kimliksel hakların anayasayla güvence altına alınması gerekiyor."
yeni anayasa sürecinin bu anlamda türkiye’nin önüne ciddi fırsatlar çıkardığını ifade eden vahap coşkun, türkiye’nin diğer meseleleri ile birlikte kürt meselesinin de çözümü için yeni anayasanın önemli olduğunu ifade etti:
"kürt meselesi ile yeni anayasa arasında aslında doğrudan bir bağlantı olduğunu düşünüyorum. eğer herhangi bir metin kürt meselesini çözmeye matuf herhangi bir hüküm içermiyorsa, o zaman bu metin yeni anayasa olarak nitelendirilemez. aynı şekilde yeni bir anayasa olmadan da biz kürt meselesini gerçekten kalıcı bir şekilde çözüme kavuşturamayız."
ihh’nın düzenlediği ortadoğu’da kürtler ve barış adlı sempozyumda ayrıca farklı coğrafyalardaki etnik kökenli silahlı çatışmalar ve çözüm süreçleri de anlatıldı.
kaynak: al jazeera
Yorumlar