Blog
Amik ve Çukurova'nın gergin seçimi
Üst üste üç seçimi aynı şehirlerde izledim: Hatay, Adana ve Mersin. Coğrafyasını, beşeri durumunu, siyasi yapısını iyi bildiğim bu üç önemli kente 7 Haziran seçimleri öncesinde yeniden gittim, gördüklerimi yazdım.
17 mayıs’ta oturmuş mersin ile ilgili seçim haberlerini yazarken ajanslardan geçen bir haber ile doğruldum. “son dakika” olarak geçilen bu haber hdp’nin mersin il başkanlığı’nda patlayan bombayla ilgiliydi. dahası eş zamanlı olarak partinin adana il başkanlığında da bir patlama meydana gelmişti, yaralılar vardı. o an dönüp yazdıklarıma baktım. paragraf şöyle başlıyordu:
“7 haziran seçimleri, amik ovası ve çukurova’da eskisine oranla çok daha sessiz geçiyor. gerek minibüslerinden yükselen kampanya şarkıları için getirilen kısıtlamalar, gerekse flama ve afişlerin ancak belli yerlere asılmasına izin verilmesi seçim atmosferini cılızlaştırdı.”
adana ve mersin ve bomba
tam da bu izlenimleri kayda geçirecekken birden bire gelen bombalama haberi kafa karıştırıcıydı. sakin giden seçim çalışmalarından bir bombalı saldırı çıkarmak kimin işine yarayacaktı? buna bir yanıt bulmak için en azından faillerin bulunması ve yargı önüne çıkarılmasını beklemek gerekecek.
2011 genel seçimleri, 2014 yerel seçimlerinin ardından 7 haziran seçimleri için de aynı bölgede çalışıyordum. yani bu bölgenin siyasi zeminini, seçmen tavrını, kentlerin demografik yapılarını, beşerî durumun siyasi ve toplumsal süreçlere etkilerini gayet iyi biliyordum. bu ziyaretimizde de mersin, adana’da geçirdiğimiz günler boyunca 7 haziran seçiminin kritik olduğunu düşünen rakip parti taraftarlarının birbiriyle sesini hiç yükseltmeden, sakince konuşabildiğini görmüştük. liderlerin çıkıp konuştuğu meydanların aksine şehirlerde gerilim yoktu, seçim rekabeti mersin ve adana’da en azından sokaklarda yüksek bir heyecan yaratmışa benzemiyordu. patlama haberlerini duyunca aslında fail ya da faillerin amacının biraz da bu demokratik olgunluğu hedeflediğini söylemek yanlış olmaz.
göç, şehir ve siyaset
mersin’de bugün mecliste grubu bulunan 4 partinin de iddialı olduğunu, hdp’nin barajı geçmesi halinde bu ilden en az bir milletvekili çıkaracak olması ihtimali kentin kürtlerin yoğun yaşadığı kesiminde ciddi bir hareket yarattığı kesin. keza adana’da da ülke barajının yarattığı engeli yüzde 10 ve/veya üzeri bir oy ile kalkarsa kentte hdp’nin bir ya da iki milletvekili çıkarması sürpriz olmayacak.
zaten gerek adana, gerekse mersin 1990’lı ve 2000’li yıllar boyunca yoğun kürt göçü aldı, şehirler çeperlerine doğru büyüdü, kentin ekonomisi, siyasi ve toplumsal yapısı zamanla bu yeni çerçeveye uyum sağladı. bugün o yeni demografinin yarattığı siyasi yapı, kentin meclis aritmetiğine ilişkin beklentilerini de değiştirdi.
hatay’da sığınmacı tedirginliği
hatay’da ise durum mersin ve adana’ya göre biraz daha gergindi. zira hatay, yanı başındaki suriye krizinden alabildiğine etkilenen bir kent. sadece heyecan değil, şehirde yaşayanların komşu ülkede süregelen savaş nedeniyle sıkıntı yaşadığı hatay’da partiler arasındaki sınır çizgileri de daha belirgin.
kent hem komşu ülkedeki savaşın sıcaklığını hissediyor hem de mülteci sorununun yakıcılığı ile uğraşıyor. kentte çok sayıda suriyeli sığınmacı yaşıyor. bu durumun şehirde bazı sorunların yaşanmasına neden olduğu görülüyor. bazı hataylılar kentin özellikle geceleri güvenli bir yer olmaktan çıktığını, sığınmacıların yarattığı talep nedeniyle ev ve işyeri kiralarının arttığını, savaştan kaçıp gelen suriyelilerin ucuz işgücü oluşturduğunu bu nedenle kentin yerlilerinin işsizlik sorunu ile karşı karşıya kaldığını, işyeri açan suriyelilere vergi muafiyeti sağlanmasının yerel esnaf için haksız rekabet oluşturduğunu söylüyor.
seçmenin tavrı ve suriye politikası
kentte seçmenin tavrını belirleyen iki etken var. bunlardan birisi sığınmacı meselesinin de tetikleyicilerinden biri olarak görülen “suriye politikası”, diğeri de gezi olayları ile birlikte başlayan ve antakya’yı da ciddi oranda hareketlendiren sokak dinamiği. sokakların hareketlenmesinde şehirdeki etnik/mezhebî yapının da etkisi var. şehirde ak parti’nin meclisten geçirdiği yerel yönetimler ve büyükşehir belediyesi sınırlarını yeniden belirleyen yasanın kenti fiilen sünni ve alevi olarak ikiye bölmeyi amaçladığını iddia edenler var.
sonuç olarak türkiye’nin güneyindeki bu üç ilde bir yandan giderek daha farklı bir boyut kazanan seçim kampanyası bir yandan heyecansız gibi görünse de bölgede yaşanan bombalı saldırılar göz önüne alındığında bölgeyi bu süreçte daha dikkatli takip edeceğimiz bir coğrafya haline dönüştürdü.
Yorumlar