Blog
"Böyle yazılmış, böyle yaşayacağız"
Diyarbakır'da binaların arasına sıkışıp kalmış Yolaltı köyü ve o köyde ailesine bakabilmek için koşturup duran bir kadın; Necla Kaymak. Ne 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, ne de başka özel günlerde soluklanma şansı yok.

türkiye’nin doğusunda doksanlı yıllarda yaşanan çatışmalar salt köylerin boşalıp şehirlere yığılmasına yol açmadı. artan nüfuslarıyla bazen şehirler köylere gitti. genişleyen kentler çeperindeki bazı köyleri yüksek binalarla çevreleyip adeta hapsetti. diyarbakır yolaltı (şilbe) köyü onlardan biri.
yolaltı köyünün bir yanını önce toki konutları çevreledi. ardından diğer yanına lüks binalar yapıldı. hayatlarına market, spor alanları, parklar ve şık restoranlar girdi. ancak yolaltı hala köy ve sakinleri hala köylü.
necla kaymak o köylülerden biri. köyünde necla, ancak bidonlarını kapıp toki konutlarına çıktığında sütçü necla.
8 mart dünya emekçi kadınlar günü nedeniyle tüm dünyada çeşitli etkinlikler düzenlenirken necla kaymak’ın bu günden biz hatırlatmasak belki de haberi bile olmayacaktı. onun için bir manası yok. sadece işini görüyor ve bir güne sığdırmanın çok güç olduğu işlerini yaparken şikâyet etmeye bile vakit bulamıyor.”böyle yazılmışsa, böyle yaşayacağız” diyerek zaten bir şeyleri değiştirmenin gücü dâhilinde olmadığını sessiz bir kabullenişle sineye çekiyor.

yorucu bir gün
gün sabah namazı vaktinde; evinin altındaki ahırdaki iki ineği ayşe ve helin’i sağmakla başlıyor. ardından hayvanların yemini verip ahırı temizliyor. sonra evine çıkıp kahvaltı hazırlıyor. beş çocuğu var. kahvaltının ardından çocuklarını hazırlayıp okula gönderiyor. sonra hayvanlara yine yem vererek tandırın başına koşuyor. çalı çırpı ile tutuşturduğu tandırda daha önce yoğurup ekşimeye bıraktığı hamurunu açarak ekmeklerini pişiriyor. sonra öğlen yemeğine girişiyor. çocukları gelince karınlarını doyurduktan sonra evininin ve bahçesinin temizlik işleriyle meşgul oluyor.
sağdığı sütün bir bölümünü mayalayarak yoğurt yapıyor. diğer bölümünü siparişlere göre uygun pet şişe ve damacanalara dolduruyor. sonra yola koyuluyor. yolculuğunda bazen küçük oğlu baran eşlik ediyor. köyün hemen yanındaki toki konutlarına giderek süt siparişlerini teslim edip parasını alıyor. daha sonra yine gelecek ve önceki gün mayaladığı yoğurtları da teslim edecek.
akşama doğru hayvanların bir kez daha sağılması ve yemlenmesi gerekiyor. ahırın temizlenmesi de. çabucak hallettikten sonra akşam yemeği hazırlığına başlama zamanı geliyor. eğer malzemeleri eksikse markete gitmek çoğunlukla ona kalıyor. yemek ve bulaşıktan sonra ancak oturabiliyor. elinden geldiğince çocukların ödevlerine yardımcı oluyor. ancak çocukları uyuttuktan sonra gözlerini yumabiliyor, tabi bir gün sonra tandırda pişireceği hamurunu yoğurduktan sonra.

necla kaymak 18 yaşındayken görücü usulüyle evlenmiş. ailesi okula göndermemiş. okuma yazmayı kendi başına gazetelerden öğrenmiş. kocası mehmet ali kalıp ustası. senede ancak iki ay iş bulabiliyor. şu sıralar işsiz. eşine yardım etse de evdeki işlerin geneli necla’nın boynunda. üstelik necla’nın izin günü yok. bayram ziyaretlerini bile her zamankinden daha hızlı çalışarak arttırabildiği zamanı kullanarak gerçekleştirebiliyor.
günde yaklaşık 17 litre süt alıyor ineklerden. litresi 2 liradan 34 lira yapıyor. bu da aylık bin liraya tekabül ediyor. yedi kişilik aile bu parayla geçinmek zorunda. bir gelir kapısı da ağaçları. ancak bahçesindeki incir ve nar ağaçları bu yıl ürün vermeyecek. sert geçen kış ve don ağaçları kötü etkilemiş. bu kaybedilen bin lira demek; üzülüyor.
izmir'i unutamamış
yeni evlendiğinde kocasının işleri nedeniyle izmir’de beş yıl yaşamışlar. komşu kadınlarla izmir fuarı’na gittikleri günü unutamıyor. parka da gidip oturup zaman geçirmişler biraz. şimdilerdeyse sütünü dağıtmaya çıktığında ancak yanından geçiyor parkın. daha hiç içine girip bir banka oturmamış. hayatında yapamadığı pek çok şey var. bunlardan biri, hiç sinemaya gidip bir film izlememiş. sadece beyaz bir perde ve kocaman görüntülerin yansıtıldığını biliyor. onun dünyasında sinemaya da yanından geçtiği parka oturmak için de zamanı yok. ayrıca fazladan harcayacak parası da.

büyük hayalleri yok, ne kadınlar gününde ne de diğer günlerde. bir gün çocukları okullarını bitirip meslek sahibi olurlarsa tüm gün koşturup çalışmayacak. inekler olmayacak, sütlerini sağmayacak, yoğurt mayalayıp o sütü toki’lere taşımayacak. belki sadece parka gitmek üzere yürüyüşe çıkacak; ya da sinemaya.
kaynak: aljazeera
Yorumlar