Blog
İki yaka, bir yaşam: Akçakale-Tel Abyad
Baas rejiminden kaçarak Şanlıurfa sınırından Türkiye’ye giriş yapan ancak devletin kurduğu kampların dışında kalan Suriyeliler, kira paralarını denkleştirmek için iki ülke arasında mekik dokuyorlar.

çatışmaların ortasında kaldıkları tel abyad’dan beş ay önce türkiye’ye geldi el ahmed ailesi. yaşadıkları evi, buğday ve pamuk yetiştirdikleri tarlalarını terk edip, bir çanta eşya aldılar yanlarına şanlıurfa’nın akçakale ilçesine sığınırlarken...
30 kişilik bu aile, aynı ilçede bulunan ve sayıları iki bin civarında olan diğer suriyeliler gibi kendilerine kamp dışında bir hayat kurdular. suriye'den türkiye’ye geldiklerinde üç gün sokakta kalan aile, sonunda çareyi şimdi yaşadıkları üç oda ve bir avludan oluşan evi tutmakta buldular.
evin kirası tam 300 lira. bunu duymak insanın aklına, "kira parası nasıl toparlanıyor?" sorusunu getiriyor. beş erkek kardeşin en genci olan muhlif, "zaman zaman eski evimize gidip, henüz çalınmayan eşyalarımızı satıyoruz" diye yanıt veriyor.
yalnızca göçe değil, terk ettikleri ve sığınmak zorunda kaldıkları iki ev arasında mekik dokumaya da zorunlu el ahmed ailesi. iki yakada bir yaşam sürmek onlarınki… oldukça medcezirli...
sorun sadece gelip gitmekle de bitmiyor. ne geldikleri yerde, ne de geri döndüklerinde ihtiyaçlarını karşılayabiliyorlar. en önemli sorunları sağlık. fakat kamp dışında yaşayan diğer aileler gibi sağlık hizmeti almaları mümkün değil. iki yaşındaki cinnah hâlâ yürüyemiyor, doktora gidemediği için de ne olduğu bilinmeyen bu soruna herhangi bir çözüm getirilemiyor.
14 yaşındaki gazi ise okula gidememekten muzdarip. annesi sabah, suriye’de kalsalar da oğlunun zaten okula gidemeyeceğini, dolayısıyla hiçbir şeyin fark etmediğini söylüyor. “asıl eşim hâlâ orada" diyor sabah, "esad güçlerine karşı savaşıyor. on günde bir de bizi ziyarete geliyor.”
çocuklar yalın ayak geziyor çoğunlukla. tıpkı cinnah’ın tekleri kayıp çorapları gibi, ortalıktaki yarısı yırtık ayakkabılar da kişisel birer eşya değil artık. kim önce bulursa geçici olarak o kullanıyor çorap ve ayakkabıları.
el ahmedler, her şeye rağmen yeni mahalle’deki evlerinde eskisine göre çok daha huzurlular. aile, "ülkenize hangi koşulda geri dönersiniz?" sorusunu, 'beşşar esed giderse' şeklinde yanıtlıyorlar.
iki yakalarını bir araya getirmek için iki yaka arasında gidip gelen bu aile, ilçedeki tek emsal değil. birkaç günlük yağışın ardından, yol sorunu sebebiyle çamura gömülen yeni mahalle'de, daha onlarca suriyeli aile benzer koşullar altında hayatta kalmaya çalışıyor.
kapı komşuları urfalıların ise yeni komşularından pek fazla şikayetleri yok. yalnız bir kısmı, suriyelilerin kendilerine gelen yardımları satarak para kazandıklarından yakınıyor.
el ahmed ailesinin evinin yanındaki anayoldan sık aralıklarla geçen eşya yüklü çok sayıda otomobil ve el arabası ilişiyor gözümüze.
akçakalelilerin topladığı yardımlarla geçinen aile, açlıkla mücadele ediyor. [elif sudagezer, ajt]
tam o sırada, arabalarına tüpler yüklemiş iki kişi dikkatimizi çekiyor. hemen işin aslını astarını öğrenmek istiyoruz. tüpleri, suriye’de satmak için taşıdıklarını öğreniyoruz.
el arabasıyla kilometrelerce yol gitmekteki amaç, büyük kârlar elde etmek değil şüphesiz. elde fazla olanı paraya çevirip yiyecek içecek alabilmek.
bazı urfalıların tepkisinin sebebi ise yaşanan kimi dolandırıcılık vakaları. daha önce yardımları suriye’ye ulaştırmak vaadiyle sınırı geçenlerin, bunları ihtiyacı olanlara parayla sattığı bilgisi ulaşmış ahaliye.
kısacası akçakale’de akla kara birbirine karışmış.
yani şiddetin değil ama sınırın iki yakasındaki yaşam mücadelesinin başkahramanları olan ve savaşın asıl yükünü taşıyanlar...
Yorumlar