Blog
Kırgızistan: Orta Asya’nın pazaryeri
Yeni seçilen cumhurbaşkanı Atambayev’in omuzlarında “uluslararası pazarcılık” ile geçinen bir ülkeyi, üretken bir ülkeye dönüştürmek gibi bir yük var.

sokaklar kalabalık. mağazalar, alışveriş merkezleri, giysi satan dükkanlar, restoranlar dolu. kent canlı. burası ülkenin başkenti bişkek. troleybüsler hâlâ ana ulaşım aracı. diğer eski sovyet bloğu başkentlerinden farklı olarak bişkek’te bir metro ağı yok. ülkede kırgızlar, özbekler, ruslar, vaktiyle göçe zorlanıp buraya gelerek yerleşen koreliler, müslüman çinliler ya da yaygın adıyla “dungan”lar bir arada yaşıyor. en azından ülkenin kuzeyinde herhangi bir gerilim olmadan farklı etnik gruplar sorun yaşamadan, hadi söylemi yumuşatalım, daha az sorun yaşayarak geçinip gidiyorlar. ülkenin güneyinde kırgızlar ve özbek azınlık arasındaki etnik sorun tüm şiddeti ile sürüyor.
frunze’yi taksim meydanı’ndan tanırız
başkentin eski adı frunze. 1991’de kırgızistan bağımsızlığını elde ettikten sonra başkentin ismi de değişti, bişkek oldu. bugün hâlâ uluslararası uçuşlar için havaalanına gidince monitörde pek çok havayolunun bişkek’e değil frunze’ye uçtuğunu görür, şehrin eski ismini bilmiyorsanız google’da arama yapmak zorunda kalırsınız.
işte, kente o dönemde ismini veren mihail frunze, önemli bolşevik liderlerden biri. çarlık döneminde on sene kadar sürgünde yaşadı. sonra minsk'teki bolşevik yeraltı örgütünün başına geçti.
13 aralık 1921'de sovyetler birliği (sscb) delegasyonunun başı olarak ankara'ya geldi, mustafa kemal ile görüştü, sscb ile ankara hükümeti arasındaki anlaşmalara imza koydu. üstelik yolu istanbul’un taksim meydanı'na düşüp hiç değilse bir kere meşhur cumhuriyet anıtı’na bakanların aşina olduğu bir sima: anıtta atatürk’ün yanında bir diğer bolşevik komutan kliment yefremoviç voroşilov ile birlikte tasvir edilen diğer kişidir frunze.
pazarcılık sekteye uğradı
bişkek sokaklarında yürürken, alışveriş merkezlerinde gezinirken, geleneksel olarak ülke ekonomisinin bel kemiğini oluşturan pazar yerlerinde dolaşırken, restoranda yemek yerken dikkatimi cezbeden iki önemli olgu var: üretmeyen ama dışarıda üretileni pazarlayan bir ülke burası.
üretimin çok düşük düzeyde olduğu kırgızistan,
daha çok çin'den gelen malları rusya ve kazakistan'a
satıyordu. [murat utku, al jazeera]
konuyu biraz daha açalım: orta asya’nın bu en küçük ülkesinde yerli üretim çok düşük seviyelerde. ülkenin tüketim alışkanlıklarını rusya ve çin’de üretilen mallar belirliyor. sadece iç tüketimle geçiştiremeyeceğimiz bir ekonomik tablodan söz ediyoruz. zira kırgızistan, üretmeyen ve sadece çin mallarının kazakistan ve rusya’ya satılması üzerine kurulu bir ticaret ülkesi. sözü edilen pazar yerleri aslında ülke dış ticaretinin de merkezini oluşturuyor. dordoy pazarı’nı ele alalım: ekonomi bakanlığı verilerine göre 100 ila 120 bin esnafın bulunduğu, tamamı çok katlı konteynerlerden oluşan bu çarşı, orta asya’nın en büyük pazar yeri. burada tamamı çin’den gelen ürünler satılıyor. kazaklar ve ruslar sınırdan serbestçe geçerek kırgızistan’a geçiyor, tüccar kamyonları pazar yerine dayayıp malı yüklüyor, almatı’ya ve moskova’ya ellerini kollarını sallayarak çin malını pazarlıyordu. kırgızistanlı esnaf da çin, kazakistan ve rusya arasında bir nevi terminal işlevi görmekteydi.
tâ ki, rusya, kazakistan, belarus kendi aralarında bir gümrük birliği anlaşması imzalayana dek. bu anlaşma kırgızistan ticaretine büyük bir darbe vurdu. gümrük duvarları yükseldi, kazakistan üzerinden çin’den satın alınan malın rusya’ya satışı durma noktasına geldi. kamyonlar vergi ödemeden kazakistan sınırını geçemeyince iş köylüye düştü. bugün kırgız köylüsü kamyonlarla sınıra kadar gelen malı küçük çantalara bölüştürüp bavul ticareti yapar gibi karşıya geçiriyor. günde dört ya da beş kez kırgızistan’dan kazakistan’a gidip, her defasında 50 kiloluk paketleri götürüyorlar.
gümrük birliği: “stratejik öncelik”
bu durum dordoy pazarı’nın işlerini de vurdu. pazarda eski canlılık yok. esnaf mutsuz. çin’den gelen mal ellerinde kaldı. satışlar durdu. bişkek’te görüştüğüm kırgızistan ekonomi bakanı uçgun taşbayev moralini bozmuyor; “stratejik önceliğimiz gümrük birliği’ne kırgızistan’ın da girmesidir” diyor ve çarpıcı rakamlar vererek durumu özetliyor: kırgızistan ihracatının yüzde 50’sini gümrük birliği (gb) ülkelkerine yapıyordu, diğer yüzde 50’lik ihracatımız ise dünyanın geri kalanına. gb dışındaki ihracatımızın da yüzde 70’sini altın oluşturuyor. altını düşersek dış ticaret kalemleri azalıyor. bu nedenle bir an önce kırgızistan’ın göreceli olarak zayıf ekonomisinin de göz önünde tutulup gb’ye katılımı gerekiyor. bunun için çalışıyoruz. tam üyelik için de ekonomik altyapının revizyonu gerekiyor.
bakan uçkun taşbayev’in sözünü ettiği altyapısal dönüşümü şöyle tercüme etmek mümkün: artık yerli üretimi arttırmak, çin malı yerine hem gb ülkelerine, hem de geri kalan piyasalara kırgızistan malını satmak.
ülkede son dönemde yaşanan siyasi dönüşüm, “pazar yeri” ekonomisini bölgenin pek alışık olmadığı “pazar ekonomisi”ne evriltebilir mi? şimdi kırgızistan’ın yeni seçilen ve koltuğu roza otunbayeva’dan devralacak cumhurbaşkanı almazbek atambayev’in önünde sadece siyasi ve etnik sorunlar değil, aşılması gereken ciddi ekonomik sıkıntılar bulunuyor. omuzlarında uluslararası pazarcılıkla geçinen bir ülkeyi, üretken bir ülkeye dönüştürmek gibi bir yük var.
Yorumlar