Görüş
Azerbaycan'ın AppGate skandalı
Ülkedeki seçim çok sayıda garip olayla lekelenip, gizemli bir mobil uygulama ile de tuhaflaştı.
editörün notu: bu görüşe yanıt olarak yazılan 'azerbaycan uluslararası toplumun desteğini hak ediyor' isimli makaleye buradan ulaşabilirsiniz.
pek az kişi azerbaycan'ın gerçekten 9 ekim'de adil ve özgür bir cumhurbaşkanlığı seçimi yürütebileceğini düşünüyordu. daha önce de detaylıca yazdığım gibi, bu yılın başından beri azerbaycan yetkilileri her tür eleştiri ve karşı fikri eşi görülmemiş bir biçimde susturdular. ülkedeki şartlar, adil bir rekabete izin vermedi. aliyev 2003'te göreve geldiğinden beri, azerbaycan'da gerçekten demokratik bir tek seçim bile yapılmamış olması da cabası.
yine de pişkince yapılan seçim ihlalleri, azerbaycan'ı yakından izleyenleri bile şaşırttı. seçimden bir gün önce, uyduda ve internette yayın yapan meydan tv, seçimin tüm gidişatını etkileyen ve 'appgate skandalı' olarak anılmaya başlanan haberi patlattı.
meydan tv, merkez seçim komisyonu'nun geliştirdiği ve kullanıcıların seçim sonuçlarını izlemesini sağlayan mobil uygulamasındaki bariz bir hatayı ortaya çıkardı. henüz hiç kimsenin oy kullanmadığı 8 ekim günü, meydan tv uygulamanın sonuçlar bölümünde görevdeki cumhurbaşkanı ilham aliyev'in yüzde 72,76 oy almış olarak görüldüğünü keşfetti.
hata çabucak fark edildi ve uygulamanın o bölümü kapatıldı. hem uygulamanın geliştiricisi hem de merkez seçim komisyonu, gösterilen sonuçların sadece deneme amaçlı olduğunu ifade ettiler. geliştiricinin sadece sistemi denediğine dair şüpheli iddiası doğru olsa bile, artık olan oldu. bu skandal, pek çok kişinin seçim sonuçlarının önceden belirlendiği korkusuna ve seçimin güvenilirliğine dair endişelerine tuz biber ekti.
seçim günü de, aynı sandıkta ve farklı sandıklarda birden fazla oy kullanma ihlalleriyle doluydu. resmi sonuçlar halen incelenirken, seçim hilelerinin videoları, fotoğrafları ve görgü tanıklarının ifadeleri interneti karıştırdı. örneğin, bahtiyar hacıyev isimli bir aktivist, birkaç seçim bölgesinden aliyev'in yüzde 100 oyla çıktığını fark etti. adil bir rekabette böyle bir başarı neredeyse imkansız.
10 ekim'de merkez seçim komisyonu, aliyev'in oyların yüzde 84,55'ini alarak kazandığını bildirdi. aliyev'in tek rakibi olduğu düşünülen ulusal konsey koalisyonu'nun adayı cemil hasanlı, yüzde 5,53 gibi düşük bir oy aldı. geri kalan oylar, diğer sekiz aday arasında dağıldı.
azerbaycan'ın en büyük ve en tecrübeli yerel izleme örgütü olan 'seçim izleme ve demokrasi çalışmaları merkezi' ön değerlendirmesinde, seçimin "azerbaycan cumhuriyeti yasaları ve uluslararası standartların ihlalleriyle lekelendiğini [ve] bu yüzden serbest ve demokratik olarak kabul edilemeyeceğini" söyledi.
gerçekten de seçim kampanya ve sürecini bağımsız kaynaklardan incelemek için birkaç dakikasını ayıran herhangi biri, bu seçimin herhangi bir standarda göre adil ve serbest olduğu kanaatine kolayca varamaz. ancak ne yazık ki, bazı avrupalı politikacılar tam da bunu yaptılar.
uluslararası izleme bulgularında tutarsızlık
belki de appgate skandalından ve seçim sürecinden daha şaşırtıcı olan şey, farklı uluslararası gözlemcilerin bildirdikleri ön bulgular arasındaki tutarsızlıktır.
10 ekim günü, avrupa güvenlik ve işbirliği teşkilatı'na (agit) bağlı demokratik kurumlar ve insan hakları organizasyonu (odihr) ve agit parlamenterler meclisi seçim gözlem görevlileri, 'ön bulgular ve sonuçlar bildirgesi' adlı bir rapor yayınladı.
bu eleştirel bildiride, seçim kampanyası ve seçim sürecinde geniş çaplı ihlaller olduğu rapor edildi. seçimin uluslararası demokratik standartların çok altında olduğu sonucuna varıldı.
agit'in detaylı açıklaması şöyle: "ifade, toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin kısıtlanması yüzünden adaylara eşit imkanların sağlanmamış olması, 9 ekim'deki seçimleri baltaladı. adayların ve seçmenlerin tehdit edildiğine dair ortaya devamlı iddialar atılması ve baskıcı medya ortamı kampanyayı lekeledi. seçim günü işlemlerinin her aşamasında ciddi sorunlar gözlemlendi. bu sorunlar, azerbaycan'ın agit'e verdiği 'demokratik ve gerçek seçim' sözünü tutabilmesi için kapatması gereken ciddi eksikliklerinin de altını çizdi."
ancak aynı gün, avrupa konseyi parlamenterler meclisi (akpm) ve avrupa parlamentosu seçim gözlem heyetleri, ilk bulgularıyla ortak bir bildiri yayınladılar. anlaşılan onlar başka bir seçimi izliyor, hatta belki de başka bir ülkeyi ziyaret ediyorlardı.
bildiride şöyle dendi: "seçim günü boyunca serbest, adil ve şeffaf bir seçim süreci gözlemledik. gördüğümüz kadarıyla, seçim günü ve arifesinde süreç profesyonel ve barışçıl bir şekilde yürütüldü. azeri yetkililerin bu seçim için yaptıkları sağlam teknik hazırlıkları ve yatırımları görmekten memnun olduk."
peki, bu tutarsızlık niye? agit veya odihr gözlemcileri profesyonel ve bağımsızlardır. oraya herhangi bir gizli amaçları olmadan, işlerini yapmaya gittiler. aksine, akpm ve avrupa parlamentosu heyetleri politikacılardan, milletvekillerinden ve avrupa parlamentosu üyelerinden oluşur.
agit parlamenterler meclisi delegasyon şefi doris barnett, seçim-
lerden bir gün sonra düzenlenen basın toplantısında. [reuters]
örnek vermek gerekirse, akpm heyeti başkanı britanya milletvekili robert walter, akpm'nin azerbaycan izleme rapor yazıcı yardımcısı malta milletvekili joseph debono grech ve ispanya milletvekili pedro agramunt bu heyettedir.
avrupa istikrar girişimi'nin yayınladığı 'havyar diplomasisi: azerbaycan, avrupa konseyi'ni nasıl susturdu?' adlı raporda bu üç temsilcinin de adları geçti.
akpm ve avrupa parlamentosu delegelerinin bildirisi, azerbaycan'ı insan haklarına bağlılık yönünden sorumlu tutamayan avrupa konseyi ve avrupa birliği'nin giderek zayıfladığının da bir göstergesidir.
ocak ayında, akpm'nin azerbaycan'daki siyasi hükümlüler konusunda ürettiği önemli bir çözüm önerisi başarısız oldu. buna ek olarak, aliyev'in haziran ayında brüksel'de yüksek kademeli ab yetkilileriyle yaptığı görüşmede insan haklarının öncelik haline getirilmesi de başarısızlığa uğradı.
bu olaylardan beri azerbaycan, bu iki kurum karşısında kendini beğenmiş bir konum edindi. ülkede devam eden insan hakları ihlallerinin, avrupa ile ilişkilerinin diğer alanlarında ciddi yaptırımları olmayacağından emin görünüyor.
gerçekten de azerbaycan yetkilileri 'uluslararası toplumun azerbaycan'a, azerbaycan'ın onlara olduğundan daha çok ihtiyacı var' tavrını git gide arttırdılar. bu yılın başlarında, bu tavır daha da belirginleşti. azerbaycan hükümeti, agit'in bakü'deki ofisinin yetkilerini azaltmayı başarabildi. 1 ocak 2014'ten itibaren bu ofis artık 'proje koordinatörü' olacak.
aynı zamanda hükümet, agit/odihr'e seçim izleme davetini normalden daha geç gönderdi. bu durum, örgütün davet edilmeyeceği yönünde söylentilere neden oldu. belki de azerbaycan dürüst bir değerlendirmeden korktuğu için agit/odihr'i geç davet etti.
azerbaycan yetkilileri agit/odihr'in bildirisine çabuk ve öfkeyle tepki gösterdiler. hükümet yanlısı gazeteciler saldırgan bir tutumla, bulguların sunulduğu basın konferansına engel oldular. cumhurbaşkanlığına bağlı 'içtimai-siyasi meseleler şubesi başkanı' ali hasanov, raporun 'taraflı' olduğunu savundu. gelecekte agit/odihr ile işbirliği yapıp yapmama konusunu "gözden geçireceklerini" söyledi. hasanov iddiasını doğrulamak için, akpm ve avrupa parlamentosu'nun bildirisinin yanı sıra diğer şüpheli uluslararası gözlemcilerin bildirilerini de kullandı.
işte tehlike burada yatıyor. seçim zamanı gibi kilit anlarda azerbaycan'ı demokratik davranmak ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmekten sorumlu tutamayarak, akpm ve avrupa parlamentosu gibi kurumlar demokratik olmayan bir rejimi meşrulaştırmış oluyorlar.
avrupa konseyi ve avrupa birliği'nin bu hatayı düzeltmek için acilen harekete geçmeleri ve azerbaycan'ın uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmesi için baskıyı arttırmaları gerekiyor. bunda başarısız olurlarsa, azerbaycan'la ilişkilerinin de ötesinde, kendi güvenilirliklerine zarar vermiş olacaklar.
uluslararası medya yayınlarında çelişkiler
ancak akpm ve avrupa parlamentosu delegelerinin sorumsuz davranışlarının da ötesinde, azerbaycan'ın demokrasi ve insan hakları yükümlülüklerini yerine getirmesi için gereken ciddi uluslararası baskının eksikliğinde, uluslararası medyanın rolünün de katkısı olabilir.
meydan tv yöneticisi ve eski hükümlü blog yazarı emin milli'nin de dediği gibi, uluslararası medya azerbaycan'daki hak ihlallerini, tıpkı diğer pek çok ülkede olduğu gibi açıklayamıyor. appgate haberi yavaş da olsa uluslararası medyada geniş yer buldu, ancak milli'ye göre yine de hak ettiği ilgiyi görmedi.
seçimlere hile karıştırıldığı gerekçesiyle birçok kişi sonuçları
protesto etti. [reuters]
"bbc ya da cnn gibi haber ağlarının appgate'i neden baş haber yapmadıklarını anlamıyorum. eğer iran veya rusya'da seçim sonuçları bir gün önceden açıklansaydı, seçim haberi manşet olurdu. ama azerbaycan'da olunca önemsemiyorlar." ona sebebini anlatırken, milli de bana appgate skandalının tüm seçime örnek teşkil ettiğini söyledi.
milli ayrıca new york times gibi gazetelerin, aliyev haricindeki dokuz adayı 'muhalefet' olarak aktarmalarına da tepki gösterdi. seçkin gazetecilerden hatice ismailova da bu konuya facebook'ta değindi: "aptallar için. yeniden. azerbaycan seçimlerinde 9 muhalif aday yoktu. yedi tanesi iktidardaki cumhurbaşkanını destekleyen adaylardı. onlar, tv'de yayın süresini gasp edip muhalif adaya saldırmak ve görevdeki cumhurbaşkanını övmek için varlardı. anlaşıldı mı, yoksa new york times'a yazan kişi gibi aşırı aptallar için açıklama yapayım mı?"
seçim döneminin ötesinde, enerji haricindeki konularda, başka yerde olsa muazzam ilgi çekecek haberlerde bile, uluslararası medyanın dikkatini azerbaycan'a çekmek genelde zordur. milli, geçen seneki bir skandala dikkat çekti. milletvekili güler ahmedova'nın mecliste yer satışı pazarlığı yaptığını gösteren ve cumhurbaşkanlığı idaresi başkanı ramiz mehdiyev'in de adının karıştığı bir video sızdı.
videoda görünen ahmedova'nın asistanı, bir süre sonra şüpheli bir şekilde öldü. ahmedova şu an yolsuzluk için kamu görevini kötüye kullanma suçundan tutuklu yargılanıyor. ancak bu skandal, ülke dışındaki medyada neredeyse hiç yer bulmadı.
benzer biçimde uluslararası medya, daha bu yıl rapor edilen, yurtdışından yayın yapan üç haber merkezinin yayınlarının engellenmesini de gözardı etti. bu uygulamayla hem uluslararası telekomünikasyon düzenlemeleri hem de insan hakları hukuku ihlal edildi.
neredeyse tek uluslararası haber, kendisi de bu ihlalden etkilenen radio free europe / radio liberty tarafından ve al jazeera'ye yazdığım bir görüş yazısıyla yapıldı. buna karşın, iran ve suriye'de 2012 yılındaki benzer yayın engelleme raporları, geniş çaplı uluslararası kınamalara neden oldu.
ancak azerbaycan'da bu hafta, bakü'deki 2012 eurovision şarkı yarışması'ndan beri ilk defa, yoğun bir medya ilgisi yaşandı. şimdi yerel aktivistlerin seçim sonrası da bu ilgiyi devam ettirip, ülkedeki insan hakları ihlallerinin görmezden gelinmesine izin vermemeleri gerekiyor. en azından bir sonraki uluslararası ilgi yöneltilecek olaya, yani 2015'te bakü'de yapılacak avrupa olimpiyat oyunlarına kadar.
ülkenin ilerlemesinde uluslararası medyanın rolü büyük olacaktır. medya, her ne kadar demokratik yollarla seçilmemiş olsa da, azerbaycan hükümetinin insan haklarına yaklaşımını iyileştirmek ve daha sorumlu davranmak üzere somut adımlar atması konusunda üzerindeki baskıyı arttırmak için çaba gösterebilir veya tam tersine işleri bozabilir. eğer avrupalı politikacıların seçmenleri azerbaycan'da neyle karşı karşıya olduklarının farkında olurlarsa, bu politikacılar davranışlarını değiştirmeye mecbur kalabilirler.
ancak eğer uluslararası medya ilgisi her zaman olduğu gibi bir kez daha azerbaycan'dan uzaklaşırsa, ülke yeniden gündeme geldiğinde yazacak haber kalmayabilir. çünkü geriye kalan birkaç eleştirel ses de o zamana kadar susturulmuş olacaktır. bu cesur bireyler, seçim sonrasında her zamankinden daha da fazla artacak baskıya karşı korumaya ve desteğe ihtiyaç duyuyorlar. haberlerinin hak ettiği bir platformu onlara vermek harika bir başlangıç olur.
rebecca vincent, şu an londra'da yaşayan britanyalı - amerikalı bir insan hakları aktivisti. eski bir abd diplomatı olan vincent, pek çok uluslararası ve azerbaycan merkezli insan hakları ve ifade özgürlüğü örgütleriyle çalıştı.
twitter'dan takip edin: @rebecca_vincent
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar