Görüş
Batı, örgüt dergilerindeki ipuçlarını kaçırıyor
Inspire, Azan ve Dabiq gibi sayıları giderek artan örgüt dergileri, yeni üyeler kazanmaya ve uyguladıkları şiddeti normalleştirmeye çalışan stratejilerine dair önemli ipuçları taşıyor. Ancak Batı'da bu tür militan yayınlarla ilgili tartışmalar, iyi-kötü ekseninin ötesine geçmiyor.

irak ve şam islam devleti (işid), bir süre önce internet üzerinden yayınlanan dabiq isimli, havalı dergisinin dördüncü sayısını çıkardı. son sayıda foto-makaleler, işid'in faaliyetleriyle ilgili haberler, siyasi propaganda yazıları ve stratejik emirlere yer veriliyor. editörler, hicret, cihat ve tevhid gibi dini kavramlar üzerine bir tartışma forumu sunmayı görev edindiklerini söylüyorlar.
militanların dergi yayımlaması yeni bir uygulama olmamakla birlikte, son birkaç aydır bu alanda ciddi bir patlama yaşanıyor. eskiden bu konudaki tek örnek, el kaide'nin inspire dergisiydi. bu dergi – terör konusundaki ürkütücü şöhretin hakkını vermeye çalışan bir gruptan bekleneceği üzere – yahudi karşıtı söylemler içeriyor; bomba imalatına dair bilgiler veriyordu. ancak pakistan taliban örgütü (tehrik-i taliban pakistan) gibi gruplar ve taliban'dan koparak kurulan diğer örgütler, vermek istedikleri mesajı artık internet dergileri yoluyla ingilizce konuşan okurlara iletiyor.
dabiq'in sahneye çıkışıyla birlikte, üstünkörü hazırlanmış, amatör yayınlar vasıtasıyla korku tellallığı yapma devri de sona ermiş görünüyor. militanların editöryel misyonu; siyasi retoriği, araştırmacı gazetecilik örneklerini ve yaratıcı görselleri tanıdık bir gazetecilik mecrası üzerinde sunarak okuyucuları cezbetmek. örneğin, ttp'nin yayın organı azan'ın yaptığı gibi, dabiq da vice ve adbusters benzeri çevrimiçi yayınlardan aldığı görsel ipuçlarıyla, şaşırtıcı ve etkileyici grafik ve fotoğraflar yayınlıyor.
söz konusu dergiler, sundukları estetik görselliğin ötesinde, yayıncı örgütlerin dini saiklerinden ziyade, siyasi motivasyon kaynaklarını vurgulama ve böylece eylemlerini batı'nın tecavüzlerine karşı verilmiş bir tepki gibi göstererek meşrulaştırma gayreti içinde. amaçları; siyaset ile din arasında seküler bir ayrım gözeten bir yaklaşım değil, kendisini "inançlı katoliklerin sesi" olarak nitelendiren abd merkezli crisis dergisine benzer şekilde, din propagandasına dayalı bir dünya görüşü sunmak. yeni militan yayınlar, hızla değişen ve internet çağının kitlelerin ikna edilmesi ve propaganda savaşı konusunda vadettiklerinin farkında olan bir militanlık anlayışı hakkında benzersiz bir iç görü ortaya koyuyor.
fakat batı medyası, militanların mesajlarından bilgi toplamak yerine onlara karşı verilen savaşı meşrulaştırmaya odaklanmış gibi. oysaki işid gibi grupların cazibesini kırabilmek için görünen ve şüphesiz ki son derece çirkin şiddet eylemlerinin ötesine bakmak, politikalarını yakından incelemek şart. sayıları giderek artan bu çevrimiçi dergiler, yeni üyeler kazanmaya ve uyguladıkları şiddeti okuyucuların gözünde normalleştirmeye çalışan militanların stratejilerine dair önemli ipuçları taşıyor.
ne yazık ki, militan yayınlara ilişkin tartışmalar, "iyi ve kötü" şeklinde iki seçenekten ibaret, faydasız bir bakış açısına sıkışmış durumda ve bu dergilere yönelik anlamlı bir analiz kesinlikle yapılmıyor. mesela the long war journal, mart 2014'te yayımladığı bir makalede, inspire dergisini küçümseyerek ingilizcesi kötü olduğu için eleştirmiş ve derginin bomba yapımına dair yönergeler yayınladığını vurgulamıştı. aynı biçimde, mother jones'tan jenna mclaughlin de dabiq'ı incelediği makalesinde, "işid'in dergisi, allah adına köleliği, tecavüzü ve cinayeti teşvik ediyor." şeklindeki dikkat çekici bir başlık altında ağırlıklı olarak işid'in barbarlıklarından bahsetmişti. bu kadar kışkırtıcı olmamakla birlikte, aynı görüşleri paylaşan manşetlere the new york times, the atlantic, slate ve benzeri mecralarda da rastlamak mümkündü. batı, maalesef işid'in yalnız zalimce eylemleri üzerinde durmak suretiyle grubun sürekli tekrarladığı batı karşıtı söylemlerinin ötesinde geçirdiği evrimi sorgulama fırsatını kaçırıyor.
çoğu zaman dikkatlerden kaçan bir diğer soru da şu: militan gruplar niçin ani bir kararla militanlığın o kadar zamadır dikkatle beslediği esrarengizliğini bir kenara bırakarak açık iletişim yoluna gitmeye başladı? dabiq, azan ve diğer militan dergiler, artık kendilerini diyalog ve sorulara açık birer forum olarak sunuyor.
örneğin; dabiq'ın üçüncü sayısının sonunda, editörler, okuyuculardan geri bildirimde bulunmalarını ve işid'in şura konseyi'ne sormak istedikleri soruları göndermelerini istemiş, bunun için e-posta adresleri vermişti. pakistan talibanı'nın son yayını ihyae khilafat'ın birinci sayısında da, editör ebu ubeyda islamabadi, okuyuculara "soru, öneri ve pozitif eleştirileriniz için bizimle irtibat kurabilir, makalelerinizi bize yollayabilirsiniz." hatırlatmasında bulunuyordu.
öyle anlaşılıyor ki, yeni militan gruplar, insanları diyalog yoluyla ikna etmenin, propagandaları açısından çok önemli olduğunun, üzerlerini örten esrar perdesini kaldırarak internetteki geniş ve çok yönlü okur kitlesi nezdinde söylemlerini normalleştirme imkanı bulacaklarının farkında.
örgüt yayınlarının dini söylemlerden çok işin siyasi yönüne – ve abd ile müttefiklerinin eylemlerine – ağırlık vermesi de dikkat çekici bir diğer husus. dabiq'ın üçüncü sayısında yer alan beş makalenin tamamı siyaset, amerikan dış politikası, işid'in (irak ve suriye'deki) toprak kazanımları ve düşmanların katledilmesinden bahsediyor. azan'ın son sayısında ise amerikan sivil güvenlik şirketi blackwater ve pakistan istihbarat servisi'nin (isi) ülkede hedef gözeterek işledikleri cinayetlere dair özel bir araştırmaya yer veriliyor. on altı sayfa uzunluğundaki haber, bu tür cinayetlerle görevlendirildiği öne sürülen bir kişinin taliban tarafından yapılan sorgusu ve ana akım medya kaynaklarında pakistan'daki blackwater/isi bürolarına dair çıkan haberlerden toplanan orijinal bilgilere dayanılarak hazırlanmış.
derginin aynı sayısında yayınlanan bir diğer makalede ise şu ifade yer alıyor:
1945'ten yüzyılın sonuna dek, amerika birleşik devletleri, en az 40 yabancı hükümeti devirme ve baskıcı rejimlere karşı mücadele eden 30'un üzerinde demokratik hareketi ezme girişiminde bulunmuştur. abd, bu süreçte milyonlarca insanı katletmiş, milyonlarcasını da acı ve çaresizlikle dolu bir hayata mahkum etmiştir.
radikalizm ve millitanlıkla ilgili çalışmalar, militanların teolojiden ziyade siyaset odaklı bir stratejik iletişim yöntemine geçiş yaptığını görmezden geliyor. yazar arun kundnani'nin 'the muslims are coming!: islamophobia, extremism and the domestic war on terror' (verso, 2014) isimli kitabında da belirttiği üzere, batı dünyasında, terörün varoluş sebebi ya islam teolojisinin özünde bir şey olmasına ya da kimlik bunalımının aykırı bireyleri radikalleşmeye yatkın hale getirmesine bağlanıyor.
cnn'den peter bergen gibi bu eski moda görüşü takip eden, kerameti kendinden menkul radikalizm uzmanları, online militan dergilerinin "yeni bir olgu olmadığı" konusunda ısrar ediyorlar. dergilerdeki siyasi içeriklere serpiştirilmiş dini deyişleri, gerçek islam teolojisiyle birbirine karıştırıyor. bu da dabiq'ın asıl içeriğini gözden kaçırıp "son derece dini bir üslubu" olduğu kanaatine varmalarına neden oluyor.
aslına bakılırsa, militan dergilerdeki içeriklerin büyük bölümü, batılı muhatapların sessizliğinden faydalanmaya yönelik bir çaba tarzında.. irak, afganistan ve pakistan'da düzenlenen operasyonlara dair istatistik verileri, bu operasyonlarda ölen kadın ve çocukların fotoğraflarını tekrar tekrar yayınlayarak, uyguladıkları şiddeti, amerika ve batı'nın saldırılarına verilmiş bir karşılık olarak gösterip meşrulaştırma amacı güdüyor. bahsedilen söylem, terörle mücadelenin artık normal kabul edilir hale gelmiş şiddetini sorgulama alışkanlığı bulunmayan batılı okuyucuları ikna edemeyebilir. lakin aynı söylem, militan şiddetinin sadece abd'nin müslümanlara verdiği zararlara karşılık uygulanan, yani saldırıya mukabeleden öte bir amaç içermeyen, meşru bir eylem olarak gösterilmesine hizmet ediyor.
irktan bağımsız bir islamcı ütopya
yeni militan yayınlarda öne çıkan bir diğer özellik de, islam'ın ırktan ve milliyetten bağımsız kılınması. mesela dabiq, işid'in ırk, dil ve uyruk gibi farklılıkları aştığını vurguluyor. derginin son sayısındaki fotoğraflar, işid üyelerinin ırksal ve milli çeşitliliğinin altını çizer nitelikte. pek çok makalede, islam dinine girmenin, otomatik olarak hilafet devletine ait olmayı beraberinde getirdiği ve hilafet topraklarına gelenlerin, otomatik olarak vatandaşlık hakkı kazanıp pasaport aldıklarına değiniliyor. göçmenlerle ilgili katı uygulamalar çerçevesinde mültecileri gözaltı merkezlerinde tutan ve kaçtıkları tehlikeli ortamlara geri dönmeye zorlayan batı dünyasına karşılık, işid, islam dinini benimsemeleri şartıyla tüm göçmenlere sığınma imkanı tanıyor.
işid'in üyelik çağrılarına, kapsayıcılık ve hizmet vaatleri eşlik ediyor. sokakların temizlenmesi ve ücretsiz tıbbi bakım hizmetlerine dair fotoğraflarla da bu iddialar desteklenmeye çalışılıyor. açıkça belirtmek gerekirse, işid, taliban, el kaide ve benzeri militan örgütler ile bunlardan koparak kurulan grupların, tecavüzden köleliğe, katliamdan azınlıklara yönelik soykırıma kadar pek çok barbarca eylemi içeren, korkunç bir ajandası var. bununla birlikte, militan grupların cazibesini kırabilmek amacını gerçekleştirmek için işid'in barbarlıklarının bağnaz yönleri kadar, yayınlarında öne sürdükleri başarıları da mercek altına almalıyız.
batı medyası, salt işid'in barbarca eylemlerine odaklanarak, gazetecilik sorumluluğu yerine savaş çığırtkanlığı yapma ve askeri müdahaleyi haklı çıkarma işine öncelik veriyor. medya, bu konudaki indirgemeci tutumu ve "iyiye karşı kötü" anlayışına dayalı söylemi yüzünden, işid gibi bir örgütün nasıl olup da 80 ülkeden 15.000 yabancı üyeyi saflarına katmayı başardığına dair önemli bilgileri kaçırıyor. o bilgiye vakıf olabilmek için militanların siyasi propagandasının islamcı teolojinin bir versiyonu olduğu yönündeki uyduruk iddianın ötesine bakabilmek ve öne sürdükleri o ırklar ötesi ve ekonomik açıdan eşitliğe dayalı islamcı ütopyayı sorgulamak lazım.
bu bağlamda, sayıları giderek artan örgüt dergileri; militanlığın yükselişi, batılı gençler nezdindeki cazibesi ve müslüman dünyanın değişen gerçeklerine dair, ender bulunabilecek, bilgiler sunuyor.
rafia zakaria, pakistan'ın ingilizce yayınlanan en büyük gazetesi dawn'ın köşe yazarı. zakaria, indiana üniversitesi'nde siyaset felsefesi üzerine doktora çalışmalarını sürdürüyor.
twitter'dan takip edin: @rafiazakaria
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar