Görüş
CHP'nin 2015 seçimlerindeki başarısı risk almasına bağlı
CHP'nin 2015 genel seçimlerinde genç seçmenlerin oylarını alabilmek adına bazı adımlar atması kaçınılmaz. Yoksullardan oy alabilmesiyse ancak sosyal demokrat bir partinin iktisadi popülizm yapmaktan utanmamasıyla mümkün.
![Yepisyeni [AA] main](https://www.aljazeera.com.tr/sites/default/files/styles/aljazeera_article_main_image/public/2014/11/18/Yepisyeni%20%5BAA%5D%20main.jpg?itok=4_YDxVMc)
türkiye'nin 2015'te yapacağı genel seçimler, cumhuriyet halk partisi (chp) açısından büyük önem taşıyor. chp'nin, sadece yüzde 30'luk psikolojik eşiği aşması yetmiyor, iktidardaki adalet ve kalkınma partisi'ne (akp) alternatif arayan çevrelere iktidara gelebileceği mesajını da vermesi gerekiyor. siyasi aktörün güç algısı yaratabilmesi, siyasetin en temel kurallarından biridir. chp'nin iktidara gelebileceği algısını oluşturması, kartopu etkisi yaratarak kendi sadık seçmenleri dışından da destek görmesini getirecek.
diğer yandan uzun zamandır ana muhalefet görevine çakılan chp'nin, önceki seçimlerde aldığı oy oranlarını aşamaması, yüzde 25 bandında kalması, başarısızlık hanesine yazılacak. ve chp içi ve dışında alternatif arayışlarının hızlanmasına yol açacak.
chp genel başkanı kemal kılıçdaroğlu, yüzde 25'lerde kalınmasının asla başarı şeklinde algılanmayacağı gerçeğinden hareketle, mutlaka risk alarak yeni seçmen kümeleri kazanmalı. fakat kılıçdaroğlu'nun yeni seçmen kümelerine el uzatırken eskilerini yitirmemesi en büyük sınavı olacak. ne de olsa, "dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan olmak" riski var.
merkez sağ ve kürt oyları
elbette kılıçdaroğlu ve ekibi, karşılarındaki fırsat ve risklerin farkında. chp için hem fırsat hem de risk barındıran meselelerin başında, akp'nin merkez sağda hiçbir parti bırakmaması, çeşitli yollardan bu partilerin yaşamalarını olanaksızlaştırması geliyor. akp, merkez sağı "temizlerken" aynı zamanda chp'nin en güçlü ikinci parti olmasını da kesinleştirip kalıcılaştırmış oluyor. ayrıca numan kurtulmuş akp'ye giderken mehmet bekaroğlu'nun chp'yi seçmesi, iki partilik düelloda küçük partilere çok fazla yer olmadığının da kanıtı.
chp'nin bir kitle partisi olarak akp'den rahatsızlık duyan kesimlerin oylarına talip olması çok doğal. burada şu soru akla geliyor: eğer türkiye'de en az yüzde 10 civarında oy tabanına sahip bir merkez sağ veya merkez partisi bulunsaydı, chp'nin işi daha mı kolay olurdu?
bence durum merkez sağ/merkez oylar söz konusu olduğunda göründüğü kadar zor değil. merkez sağ ve merkez siyasi aktörler eridikleri için chp'nin o kesimlere hitap edebilmesi, bunu yaparken de "kendi doğal" tabanını tutabilmesi gerekiyor. aslında chp bunu yapabiliyor.
chp'nin son dönemdeki yetersiz ama istikrarlı oy artışının merkez sağ/merkez seçmenlerden kaynaklandığı doğru. merkez sağ/merkez seçmen ve chp'liler arasındaki kültürel bağlar, sanıldığından daha da güçlüdür. fakat asıl mesele merkez sağ/merkez oyların düşünüldüğü kadar fazla olmamasıdır. türkiye'nin değişen sosyolojisi nedeniyle bu insanların bir kısmı akp'ye bir kısmı da mhp'ye yönelmiştir.
chp eğer hükümetin kürt açılımı'na destek verirse, bunun partiye oy artışı olarak yönelmesi mümkün müdür? ülkenin batısında yaşayan kürtlerden kısmi bir yönelme olsa bile zaten bu kesimin en azından üçte biri chp'ye oy veriyor. yani chp, kürt sorunu'nda özgürlükçü tavır takındığı için çok fazla oy almayacaktır.
chp'nin zorunlu yeni hedefi: mütedeyyinler
chp'nin iktidara gelebilmesi için asıl "büyük parçayı" akp'nin etki alanından çekebilmesi gerekiyor. "mütedeyyinler" diye anılan çok geniş bir kategori söz konusu. bunların içinde demokratik eğilimleri daha güçlü olanlar bulunduğu gibi iktisaden dışlanmış, yoksul seçmenler de mevcut. chp'nin önümüzdeki seçimlerde geniş bir "demokratlar ve mağdurlar ittifakı" oluşturması ve bu ittifakın bileşenlerine çok somut vaatlerde bulunması şart.
chp mütedeyyinlere açılırken "yüzde 30 sol, yüzde 70 sağ seçmen" bölünmesine dayalı analizlere asla prim vermemeli. bu bölünme esasen sağ/sol meselesiyle alakasız, temelde kültürel bir bölünmedir. chp, bu kültürel bölünmeyi kuvvetlendiren yanlış hamlelerden kaçınabilirse er ya da geç akp'nin etki alanındaki seçmenlerin bir kısmını kendine yaklaştırabilir.
mehmet bekaroğlu gibi isimlerin chp'de siyaset yapabileceklerine inanmaları, çok önemli bir psikolojik eşiğin aşılabileceğini gösteriyor. bekaroğlu'na "sağcı" diyerek tepki gösterenlere sormak lazım: bekaroğlu "sağcı" ise 19 aralık 2000'de yapılan hayata dönüş operasyonu sırasında iktidarda bulunan koalisyon hükümetinin adalet bakanı hikmet sami türk solcu mudur? bu yapay bölünmeye teslim olmamayı başarmış bir chp örgütü, seçimlerde bir kitle partisinden beklenen esnekliği gösterebilir.
ulusalcı "tehdit" aşılabilir
tam da bu noktada ankara milletvekili emine ülker tarhan’ın chp'den istifası akla gelebilir. bu istifa, muhtemel bir ulusalcı ayrışmanın işaret fişeği midir? tarhan, chp yalova milletvekili muharrem ince ile bile anlaşamayacak kadar farklı bir duruşa sahip. chp antalya milletvekili ve eski genel başkanı deniz baykal yanlılarıyla da her konuda benzeşmiyor. tarhan’ın istifasının sistemli, planlı bir tavırdan ziyade duygusal yönünün ağır bastığı söylenebilir. peki kılıçdaroğlu chp’yi dışarıya açmaya devam ederse, ulusalcılar parti içerisinde ciddi bir tepki örgütleyip genel başkanlığı alabilirler mi?
aslında ulusalcılar, chp örgütünde sanıldığı gibi önemli bir ağırlığa sahip değiller. chp örgütünün ana gövdesi, ulusalcılar ile iktidara gelinemeyeceğini bilecek tecrübeye sahip. ciddi bir seçim başarısızlığı, tek başına ulusalcıların genel başkanlığı almalarını getirmez ama farklı ittifaklar kurarak mevzi elde edebilirler. chp örgütü başarıya inandırılırsa ve kılıçdaroğlu da aldığı her riski örgütle paylaşmayı becerirse, abartılan ulusalcı “tehdit” de büyük ölçüde bertaraf edilebilir.
sadık seçmenler ikna edilmeli
chp, kendi sadık seçmenlerinin dışına açılma zaruretini, örgütüne ve mevcut seçmenlerine anlatmak zorunda. bana göre bu imkansız değil. 30 mart 2014 yerel seçimleri, uzun süre sonra chp'nin gerçekten risk almaya başladığı, "siyaset" yaptığı bir deneyimdi. uzun yıllar sonra ilk defa chp örgütü, kendi dışındaki çoğunluğa açılma özgüveni ve cesaretini gösterdi. bunlar biraz da tarihin chp'yi zorladığı, hatta iteklediği arayışlardı. chp, surda gedik açılabildiğini gördü ve bu yönde adımlar atmaya devam edecek.
ama yukarıda vurguladığım gibi bu arayışlara parti örgütü katılmalı ve sadık seçmenler ikna edilmeli. bunu yapabilmek için chp'yi adeta bir seçim aygıtına indiren baykal dönemi mirasından uzaklaşarak, partiyi önemli meseleleri tartışabilen bir örgüte dönüştürmeli.
kılıçdaroğlu ve ekibi, 31 ekim-2 kasım 2014'te gerçekleşen antalya kampı'nda milletvekilleriyle seçim stratejilerini tartıştı. bunu izleyen bölge toplantıları, chp örgütünün nabzını tutmayı ve mahalli stratejileri oluşturmayı amaçlıyor. 2015 seçimlerinde chp örgütünün sesinin her zamankinden daha fazla dinleneceği mesajı bugünlerden verilirse, çok önemli bir adım daha atılabilir.
chp kendi doğal seçmenleri dışına açılırken, istikrarlı biçimde oy aldığı kesimleri de ihmal etmemeli. bazı tezlerin aksine, chp, gençlerin de bulunduğu gayet dinamik kesimlerden oy alabiliyor. keza chp'nin batı bölgelerine sıkıştığına dair yaygın bir klişe dile getiriliyor. lakin bu analizlerde bir husus hep unutuluyor: tüm türkiye, batıya doğru sıkışıyor.
türkiye seçmenlerinin yüzde 35'i marmara, yüzde 15'i ege bölgesi sınırları dahilinde yaşıyor. istanbul ve ankara'daki seçmen sayısı, tüm seçmenlerin yüzde 26'sını teşkil ediyor. büyükşehir olmayan 51 ilin toplam seçmen sayısı ise yüzde 23'te kalıyor. kaldı ki tüm seçmenlerin yüzde 77'sinin 30 büyükşehirde yaşadıklarını da unutmayalım.
chp'nin 2014 seçimlerindeki ankara-istanbul ortalaması yüzde 35,3 iken, 1-3 milyon arası seçmene sahip 8 büyükşehir ortalamasının yüzde 29,4 olması dikkate değer. büyükşehirlerde tutunduğu gibi buralarda niteliksel ve niceliksel açıdan yükselen kesimlerden oy almayı başaran chp'ye türkiye'nin iktisadi dinamizminin geliştirdiği bazı sektörler oy verme eğiliminde.
2015 genel seçimlerinde chp'nin ana stratejisi, büyükşehir oylarını en az yüzde 5 yükseltebilmek olmalı. büyükşehirlerde genç seçmenlerin oylarını alabilmek ve gençleri seçim kampanyasında özne haline getirmek adına chp'nin bazı adımlar atması kaçınılmaz. diğer yandan chp'nin yoksullardan oy alabilmesi ise ancak sosyal demokrat bir partinin iktisadi popülizm yapmaktan utanmamasıyla mümkün olabilir...
doç, dr. yüksel taşkın, marmara üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi ve taraf gazetesi köşe yazarı. lisans, yüksek lisans ve doktorasını boğaziçi üniversitesi siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler bölümü’nde tamamladı. taşkın’ın 'anti-komünizmden küreselleşme karşıtlığına: milliyetçi muhafazakar entelijensiya' (iletişim, 2007), ‘akp devri: türkiye siyaseti, islamcılık ve arap baharı’ (birikim, 2013) ve (suavi aydın ile beraber) ‘1960’tan günümüze türkiye siyasi tarihi’ (iletişim, 2014) başlıklı kitapları yayımlandı.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar