Görüş

Coğrafi potansiyelleri zemininde Orta Doğu ve Türkiye’nin konumu

Orta Doğu ve Anadolu’nun tarih boyu birçok medeniyete sahne olması, savaş ve barış sarmalında siyasal gelgitlere maruz kalması gerçeğinde, ellerinde bulundurdukları olanaklarının tetikleyici rolü göz ardı edilemez.

İstanbul Boğazı gibi jeopolitik ve jeostratejik açıdan hayati bir coğrafyada konumlanan Türkiye, bunun avantajlarından yararlanmaya çalışıyor. [Reuters]

coğrafi konumun politik değeri, tarihte olduğu gibi bugün de uluslararası ilişkilerin belirlenmesinde önemli bir faktör olarak varlığını koruyor.

esasen mekana dair tüm potansiyelleri kapsayan coğrafi konum, sahip olunan doğal kaynaklar, var olan coğrafi koşullar ve onların sunduğu imkanları içerir. tüm bunların politik değeri, ülkelerin politik tercihlerinde önemli bir yer tutar. bu durum, uluslararası ortam ve onun aktörlerinin davranışlarının oluşumunda etkilidir. uluslararası ortamın işleyişi ve uluslararası aktörlerin güç mücadelesinde coğrafi potansiyeller yönlendirici niteliktedir.

nitekim tarih boyunca uluslararası sistemin daima iştah kabartan, adeta sinir uçları merkezi işlevi görüp güç yansıtılan ve egemenlik kurulmak istenen coğrafi odakları olmuştur. bu ilginin nedeni kuşkusuz, coğrafi odakların sahip olduğu niteliklerdir. bunları kucaklayan temel unsur, bu coğrafi odakların dünya haritasındaki yeri yani coğrafi konumudur. coğrafi konum, birçok zenginliği içerir. bunlar arasında daha çok ilgi çeken ve iştah uyandıran kimi özellikler, uluslararası güç mücadelesinin en önemli coğrafi esaslarıdır.

bunların ilki, yeraltı zenginlikleridir. diğer bir ifadeyle, insanlığın eriştiği yüksek teknolojik ilerlemelere rağmen ihtiyacını hep duyduğu unsur doğal kaynaklardır. ikincisi ise yerüstü zenginlikleridir. yani bol ve genç nüfusları ve buna bağlı olarak üretimden çok tüketim eğilimlerine dayalı pazar imkanı. bu iki özellik veya nitelik yani doğal kaynaklar ve pazar imkanı, uluslararası sistemde tarih boyunca daima güç yansıtılan alanların çekicilikleri ve gücün yansıtılma nedenleridir.

bu durum, uluslararası sistemde ve buna bağlı işleyen uluslararası ilişkilerde, güçler arası ittifakların ve çatışmaların temel nedenidir. ayrıca buna paralel olarak sistemin bütünü üzerinde mutlak egemenlik kurma arayışının zemini ve buna bağlı olarak güç dengesinin bozulması veya sağlanmasının kaynağıdır.

tarihte çoğu zaman ifade edilen büyük oyun, aslında bu alanlarda veya bu alanlar için verilen güç mücadelesidir. bahsi geçen türde alanlar, tarihsel süreçte bir gücün mutlak egemenliği veya denetimine girdiklerinde, uluslararası sistemde küresel bir güç hiyerarşisi belirginleşir ve başka güçlerin aynı düzeye erişebilme çabasını tetikler. bir süre sonra yeni güçlerin aynı alanlar üzerinden etkinlik kurmaları imkanı doğarsa, bu defa da uluslararası sistemde güç dengesi öne çıkar. tüm bu mekanizmanın en açık yaşanan coğrafi odağı, orta doğu ve türkiye'nin yakın çevresidir.

orta doğu ve türkiye’nin coğrafi konumu

ülkelerin kaderini coğrafi konumlarının belirlediğine dair inanış, söz konusu bölge orta doğu olduğunda tartışmasız bir olguya dönüşür. orta doğu ve türkiye'nin coğrafi konumu ve içerdiği coğrafi potansiyelleri, tarih boyunca siyasal, ekonomik ve kültürel yapılarını şekillendirici rol oynamıştır. siyasal çalkantılar yanında ulaşılan ekonomik seviye ve kültürel mesafe, coğrafi konumun politik değeriyle yakından ilişkilidir.

orta doğu ve anadolu’nun tarih boyu birçok medeniyete sahne olması, savaş ve barış sarmalında siyasal gelgitlere maruz kalması gerçeğinde, ellerinde bulundurdukları olanaklarının tetikleyici rolü göz ardı edilemez. orta doğu ve anadolu'nun bereket coğrafyası oluşları, bir yandan dinamik bir toplumsal yapıya zemin hazırlarken, diğer yandan uluslararası güç ilişkileri açısından iştah kabartan bir niteliğe işaret eder.

orta doğu, doğrudan kaynak merkezi olması, anadolu ise bir sentez ülkesi olmasıyla dikkat çeker. iki hal de özgündür ve özel bir yönetim hassasiyeti içinde hem iç dinamikleri yönetmeyi hem de ona yönelen riskleri minimize etmeyi gerektirir.

özellikle orta doğu coğrafyasının yeterince istikrara kavuşamaması, aslında sahip olduğu zengin kaynakların varlığıyla bağlantılıdır. bunun da simgesi petroldür. rejimlerin biçimi ve işleyişindeki sıkıntılar, halklarla rejimler arasında uyumsuzluk, kırılgan yönetsel yapılar, istikrar bozucu dış hamleler, geniş halk kitlelerinin temsil krizleri, iç kaynakların yeterince denetlenemeyişi, yerel çıkarlardan çok küresel çıkarların egemenliği gibi sorunların kaynağı, orta doğu için simgesel olarak petroldür.

dünyada orta doğu kadar hiç bir bölge yoktur ki, dış müdahalelere bu denli açık olsun. 20. yüzyıl başında osmanlı imparatorluğu’nun yıkılmasının orta doğu’ya bıraktığı miras; sınırları yapay şekilde çizilmiş, yerel çelişkileri canlı tutulan bir toplumsal dokunun inşası ve doğal kaynakları dış denetime sunmaya uygun, geniş halk kitlelerinin çıkarlarından soyutlanmış yerel rejimlerden ibaretti. bu miras, dış müdahaleye açık bir orta doğu coğrafyası anlamına geliyor ve istikrarsız bir düzenin varlığını besliyor.

coğrafi bölgelerin dış mücadeleye açık durumundan istifade etmek isteyenlerin gerçek niyetleri çoğu zaman örtülüdür. örneğin; orta doğu'ya yönelik bölge dışı politik yönelişte petrol, doğalgaz, pazar hakimiyeti veya jeopolitik ve jeostratejik konumların denetimi gibi gerekçeler, bu yönelişleri faillerince hiçbir zaman açıkça dile getirilmez. demokrasi, insan hakları, kadın hakları, teröre karşı mücadele gibi gerçek niyetleri örten argümanlar öne çıkartılır.

böylesi koşullar altında orta doğu'nun istikrarlı bir düzene kavuşması, bölge halklarının hak, hukuk, adalet ve insan hakları temelli gerçek demokrasiye erişmesi oldukça güçtür. bu durumu kronikleştiren faktör, coğrafi koşulların politik ve stratejik değeridir. 2011'de başlayan suriye krizi, sadece mevcut yönetim ile ona muhalif halk kitlelerinin mücadelesinin bir sonucu değildir. aksine, belki de bundan daha fazla, rusya gibi suriye'nin stratejik konumu üzerine denklem kuran dış aktörlerin güç hesaplarıyla ilişkilidir. irak, mısır, filistin gibi kronikleşen sorunlar için de aynısı geçerlidir.

öte yandan soğuk savaş sonrasında dünya coğrafyasının yeni jeopolitiğinin şekillendiğine de temas edilmelidir. yeni jeopolitik ortam, ilişkiler ve içerik açısından soğuk savaş dönemiyle kıyaslanmayacak ölçüde dinamiktir. soğuk savaş’ın statik koşullarının ortadan kalkmasıyla orta doğu, orta asya, kafkaslar ve balkanlar’da oluşan yeni jeopolitik boşluklarda, yeni siyasal aktörler ve onların yeni davranış biçimleri belirginleşmiştir.

orta doğu ve türkiye'nin jeopolitiği

uluslararası ilişkilerin coğrafyası olarak nitelenebilecek jeopolitik, yeni dönemde mekana dayalı yeni güç mücadelelerinin temel yöntemine dönüşüyor. mekanın bizatihi politik bir varlık olduğundan yola çıkılarak, yeni dönemde hemen her ilgi çekici bölge ve ülkenin yeni jeopolitiği belirleniyor. bölge ve ülkelerin coğrafi konumlarının jeopolitik değeri yeniden tarif edilip buna dayalı olarak yeni pozisyonlar belirleniyor. doğal kaynakların; sadece bulunduğu coğrafyalar değil, taşıma yollarının içinden geçtiği coğrafi bölge ve ülkelerin de jeopolitik değeri artıyor. özellikle petrol ve doğalgaz boru hatları; “kaynağın çıktığı yerin, taşıma güzergahının ve kaynağa kavuşanın coğrafyasını birbirine aynı stratejik değerde birleştiriyor.”

tüm bunların en kapsamlı yaşandığı coğrafya, şüphesiz orta doğu'dur. yeniden jeopolitik hamlelerin hazırlandığı, yeni coğrafi imkanlara göre güç ilişkilerinin gözden geçirildiği orta doğu'da, arap baharı olarak nitelendirilen yeni siyasi türbülans içinde ve tarihsel çelişkilerin sürekliliğinde jeopolitik mülahazalar ağırlığını koruyor.

türkiye açısından da durum farklı değildir. soğuk savaş sonrası değişen türkiye jeopolitiği, yeni öncelikleri ve buna dayalı yeni stratejileri zorunlu kılıyor. her şeyden önce ortadan kalkan blok bağımlılığı, her şeyden önce ortadan kalkan blok bağımlılığı, türkiye açısından yeni coğrafi imkanlar anlamına geliyor. türkiye, geçmişin kanat ülkesinden yeni dönemin merkez ülkesine dönüşüyor. ankara'ya, öncelikle bölge merkezli dış politika ve çok seçenekli dış politika stratejisiyle yeni jeopolitik boşlukları içinde barındıran tarihin siyasi, ekonomik ve kültürel havzalarında etkin rol edinme ihtiyacı ve imkanı doğuyor.  

bu yapı, tarih ile coğrafyanın adeta türkiye’nin önüne koyduğu zorunluluk haline geliyor. yeni dönemin bol seçenekli, çok aktörlü dinamik ortamında türkiye, sahip olduğu zengin coğrafi potansiyelleriyle güçlü bir senteze ve buna dayalı stratejilere ihtiyaç duyuyor. ancak bu durum, bir başka gerçeğe daha işaret ediyor: yüksek coğrafi potansiyellere sahip ülkeler, ellerindeki zenginlikleri son derece hassas, tutarlı ve akılcı yönetmeyi başarmalıdırlar. aksi takdirde mevcut zenginlikler, o ülkelerin bir türlü engellenemeyen istikrasızlığının temel nedenine dönüşür.

bu noktada ibn-i haldun'un “coğrafya kaderdir.” yaklaşımını hatırlamakta her daim fayda vardır.

 prof. dr. yaşar hacısalihoğlu, istanbul yeni yüzyıl üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. aynı zamanda üniversitenin rektör yardımcısı ve iktisadi ve idari bilimler fakültesi dekanı. istanbul üniversitesi, beykent üniversitesi ve abd texas state üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak görev yapmış olan hacısalihoğlu’nun 'yeni jeopolitik hamleler ve türkiye' (çantay kitabevi, 2007)'küreselleşme, mekansal etkileri ve istanbul' (akademik düzey yayınları, 2003) ve 'yeni dünya düzeni arayışı ve türkiye' (çantay kitabevi, 2002) başlıklı kitapları bulunuyor.

twitter'dan takip edin: @yhacisalihoglu

bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Yaşar Hacısalihoğlu

prof. dr. yaşar hacısalihoğlu, istanbul yeni yüzyıl üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi uluslararası ilişkiler bölümü öğretim üyesi. aynı zamanda üniversitenin rektör yardımcısı ve iktisadi ve idari bilimler fakültesi dekanı. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;