Görüş
Dağlıca saldırısı ve düşündürdükleri
6 Eylül'de Dağlıca’da ne oldu? Dağlıca nasıl bir yer? Coğrafi konumu, stratejik önemi nedir? Geçmişte orada neler yaşandı? Bu saldırının öncekilerden farkı ve anlamı neydi? Güvenlik analisti Metin Gürcan Al Jazeera için yazdı.

dağlıca-yeşilova-aktütün bölgesini içine alan yüksekova güneyi ile ortaklar-derecik-gelişen bölgesini içine alan şemdinli güneyi türkiye’nin en zorlu arazisi. ortalama 1800 m. rakımlı bölgede eylül başında başlayan sis ve şiddetli yağışlar, kasım başı kara çevirir ve kışın ortalama 3 metreyi bulan kar nisan ayı başına kadar erimez.
çetin arazi ve hava şartlarının hüküm sürdüğü bu ‘insandan uzak allah’a yakın’ bölge aynı zamanda türkiye’nin hem irak hem de iran’la sınır hattı. yüksekova-şemdinli bölgesinin güneybatısı k. irak’ın avaşin-basyan, güneyi hakurk ve güneydoğusu kandil bölgeleri.
işte yüksekova-şemdinli bölgesi de pkk’nın ana kamplarının olduğu bu ‘stratejik üçgenin’ tam ortasında. dağlıca da bu stratejik üçgenden türkiye’ye giriş ve türkiye’den bu üçgene çıkış kapısı.
aslında çatışmaların yoğun şekilde başladığı ağustos başından itibaren hem bölgedeki güvenlik kaynaklarından hem de sosyal medya paylaşımlarından şemdinli ve yüksekova kırsalındaki birliklerin şemdinli ve yüksekova ilçe merkezleri ile aralarındaki irtibatın zayıfladığı anlaşılıyordu. bunun üç nedeni var:
- pkk’nın bu bölgede dağlıca gibi sınır hattındaki ileri ana üs bölgelerini ilçe merkezlerine bağlayan yolları son bir yılda hızlanacak şekilde uzun süreden beri el yapımı patlayıcı düzeneklerle (eyp) tuzaklayarak ‘ölüm bölgeleri’ oluşturması
- bu birliklerin ikmal ve iaşe maksadıyla her dışarı çıkma girişiminin bölgedeki pkk’ya yakın sivillerin ‘canlı kalkan’ eylemleri ile engellenmesi
- son haftada bölgede etkili olan yağışlar ve yoğun sis
dağlıca’da ne oldu?
6 eylül pazar sabahı dağlıca’dan kobra ve kirpi zırhlı araçlar içeren bir konvoy ile yüksekova’dan aralarında tank ve zırhlı araçların da bulunduğu bir konvoy yola çıktı. amaçları, dağlıca’daki hudut tabur komutanlığı ile yüksekova ilçe merkezi arasındaki kritik ikmal yolunu açmak, dağlıca’nın konvoy, ikmal ve iaşesi için yol araması yapmak ve yol güvenliğini sağlamaktı.
planları, şemdinli - yüksekova arasındaki yeşiltaş bölgesinde buluşmak ve böylece yolun tamamını emniyete almak, sonrasında ise dağlıca’nın ikmal ve iaşesini yapmaktı.
ancak şemdinli ve yüksekova kırsalındaki birliklere son 4 gündür sürekli doçka ve havan tacizinde bulunuluyordu. aslında bölgede çatışmalar 4 gün öncesinden başlamıştı, dağlıca da taciz edilen birlikler arasındaydı. bu nedenle de dağlıca - yüksekova yolunun açık tutulması dağlıca’nın elde tutulması açısından kritik öneme haizdi.
geçen cumartesi akşamı bölgede başlayan fırtınalı yağış ve yoğun sis de var olan ‘kötü taktik resmi’ daha da kötüleştiren bir etkiye sahipti. çünkü yoğun siste bölgeden bir askerin anlatımı ile “görüş yer yer 10 metreye kadar düşüyor, bulut tavanı diye bir şey kalmıyordu” - ki bu bölgenin hem helikopter hem de iha ve uçak uçuşlarına kapanması, havadan tahliye ve takviye imkânının ortadan kalkması anlamına geliyordu.
işte dağlıca ve yüksekova’daki unsurlar yolu açık tutmak için pazar sabahı zayıf görüş şartlarında riskli de olsa harekete başladı ve yeşiltaş bölgesinde ilk grup pkk’nın önceden yerleştirdiği c4 ile güçlendirilmiş 300-400 kg.lık el yapımı patlayıcı (eyp) tuzağına düştü. bu büyüklükteki patlayıcı 10 tonluk aracı 20-30 m. yol kenarına fırlatabilir.
dağlıca grubundaki iki zırhlı araç eyp’lerle yol dışına fırladı. burada 16 şehit verildi. akabinde aralarında tankların da bulunduğu yüksekova’dan gelen konvoy ve dağlıca konvoyunun geride kalan unsurları ile pkk’lılar arasında çatışma başladı. çatışmalar gece karanlıkta da devam etti.
zayıf görüş şartları nedeniyle havadan tahliye veya takviye yapılamadı. gece boyunca pkk’lıların çözüm süreci boyunca boş durmayıp birer ‘direnek noktası’ şeklinde beton ve demirle kuvvetlendirilmiş mevzilerinden sürekli havan ve doçka atışları yapıldı. bu sayede gelen takviye unsurlarının yolu kullanarak zırhlı araçlarla çatışma bölgesine girmesi engellendi.
07 eylül pazartesi sabahı da çatışmalar yer yer devam etti. yüksekova’dan özel kuvvetler timleri ile komando kolları hava yolunun kapalı olması ve kara yolundaki eyp tehlikesi nedeni ile yaya olarak çatışma bölgesine sevk edildi. bu unsurlar aynı gün saat 13 gibi çatışma bölgesine vardılar.
ancak hastaneye ulaştırılan yaralılar ve şehit olan personel dışında bazı personelin de ‘kayıp’ olduğu belirlendi. bu sefer de bu kayıp personelin (kayıplar şehit, aşırı telsiz muharebesi nedeniyle birliklerinden kopan ve araziye dağılmış personel veya pkk tarafından zorla kaçırılmış personel olabilir) akıbeti araştırılmaya başlandı.
çatışma ve kayıplar hakkında resmi açıklama yapılmamasının en önemli nedeni, kayıp personelin akıbeti hakkında net bilgiye sahip olunmamasıydı.
bu saldırı neden oldu?
bu saldırının gerçekleşmesinde bazı faktörler etkili olmuş olabilir:
ilk olarak bölgedeki çatışmaların hızla başlaması ve çatışmasızlıktan askeri mücadeleye hızlı savrulma nedeni ile bölgedeki birliklerdeki (özellikle jandarma asayiş kolordu komutanlığı ve yüksekova hudut tümen komutanlığı’nın) durumsal farkındalık eksikliği nedeniyle taktik resmi ve tehdit seviyesini değerlendirememesi ve istihbarat zafiyeti nedeniyle bu eylemi öngörememesi.
bölgede görev yapan başta mit ve güvenlik güçleri ile yerel mülki amirler (kaymakam ve vali) arasındaki koordine ve eşgüdüm eksikliği, kırsaldan ilçe merkezlerine kayan çatışmalar nedeni ile güvenlik güçlerinin ve yerel mülki amirlerin kent merkezlerinde güçlü kalma çabası nedeniyle kırsalda zayıflayan ve takviye imkânı azalan birlikler.
bu noktada özellikle bir konu önem kazanıyor. geleneksel anlamda tsk’nın teröristle mücadelede iki önemli birliği olan kayseri ve bolu komando tugayları'ndan biri bu bölgede, diğeri ise şırnak bölgesinde görevlendirilirdi. ancak görüştüğüm kaynaklar bu sefer ‘seçim güvenliğine’ önem verildiği için bu komando tugaylarının kent merkezlerinde asayişi ve seçim güvenliğini sağlama konusunda görevlendirildiği, bu durumun da takviyesiz kalan dağlıca’da zafiyete neden olduğu görüşünde.
çözüm sürecini askeri bir avantaja çevirdiği gözlenen pkk’nın son 2,5 senede tsk’nın bölgedeki karayollarındaki hâkimiyetini sıfıra indiren eyp tuzaklamaları, doçka ve havan direnek noktaları ile yol üzerlerinde ölüm bölgeleri hazırlama, kritik bölgelerde pusu gibi eylem hazırlıklarına karşı tsk’nın bir karşı strateji geliştirememesi.
çözüm süreci nedeniyle askerin ‘geceyi’, ‘araziyi’ ve ‘halkı’ pkk’nın hâkimiyetine terk etmek zorunda kalması.
çözüm sürecinin ruhuna ve şartlarına uygun olacak şekilde teröristle mücadelenin nasıl olacağı konusunda bir kafa karışıklığı yaşanması.
pkk’nın en az riskli ve en kolay olanı hedef seçme temayülü... bu noktada ben de çuvalladığımı kabul etmeliyim. çünkü yaklaşık 2 haftadır bölgede artan hareketliliği görüyor ancak kırsalda değil, yüksekova ilçe merkezinde ‘kentli bir kalkışma ve ilçe merkezini düşürmeye’ yönelik bir eylem bekliyordum. ancak pkk burada belki de riskli ve uzun soluklu olacağı için yönetemeyeceğini düşündüğü ‘kent kalkışması’ yerine daha az riskli ve daha hızlı sonuç veren ve bir şok dalgası şeklinde tüm yurdu etkileyebilecek bir ‘vur kaç’ eylemine yöneldi.
diğer yandan pkk’nın bu eylemle özellikle cizre, silopi, şırnak, yüksekova ve şemdinli ilçe merkezlerinde üzerinde hissettiği baskıyı yaklaşan seçimler öncesinde hafifletebilmek için bu eyleme yöneldiğinin de altını çizmek gerekir. çünkü bu eylemden sonra kentlerden kırsala birlik takviyeleri yapılacağı kesin gibi. özellikle bölgeye kaydırılan bolu ve kayseri komando tugayları'nın il/ilçe merkezlerinden kırsala kaydırılması, pkk üzerindeki baskısının hafiflemesi anlamına geliyor.
bu iş nereye gider?
bu eylem gerek yapılış tarzı gerek zamanlaması (hem çözüm sürecinin sonrasında hem de yaklaşan genel seçim öncesinde olması yönüyle) açısından türkiye - pkk çatışmasının 30 yıllık sürecinde 1993’te 33 silahsız mehmetçiğin şehit edilmesi, 2007 dağlıca, 2011 silvan gibi çatışmanın hem doğasını hem de yönünü etkileyebilecek kadar stratejik bir eylem.
hatırlanacağı üzere 2007 ekim ayındaki dağlıca saldırısı sonrası, tsk önce k. irak’taki pkk hedeflerine yönelik yoğun bir hava bombardımanına girişmiş ve yaklaşık 4 ay süren bu bombardımanlar sonrasında 2008'in şubat ayında k.irak’taki zap ile avaşin-basyan bölgelerine hem zamanca (8 gün) hem mekânca (kandil, hakurk vb. kritik bölgeler muaf tutulmuştu) mahdut hedefli olan güneş harekâtı'nı düzenlemişti.
peki ya şimdi? zaten k. irak’taki pkk hedefleri tsk tarafından bombalanıyor, k. irak’a yönelik mahdut hedefli dahi olsa bir kara harekâtının gerçekleşmesi ihtimali de bölgesel ve küresel dinamiklere bakıldığında zor görünüyor.
o zaman ankara bu eyleme nasıl bir karşılık verecek? işte belki de şu an acımasızca yaptığımız ‘cadı avcılığından’ ziyade asıl sormamız gereken soru bu. çünkü bu eyleme bizim nasıl tepki vereceğimiz sorusu ile eylemin başarıya ulaşıp ulaşmadığı sorusu arasında çok yakın bir ilişki var.
metin gürcan, 1998-2014 yılları arası tsk’nın değişik birimlerinde çalıştı. güneydoğu anadolu bölgesi, irak, afganistan, kazakistan ve kırgızistan’da görev yaptı. özel kuvvetler bünyesinde yetişen gürcan, 2008-2010 arası abd deniz kuvvetleri enstitüsü’nde ‘bölgesel kürt yönetimi ile bağdat merkezi yönetimi arasındaki çevre-merkez ilişkisi’ adlı teziyle güvenlik çalışmaları alanında master derecesi aldı. ocak 2015'te kendi isteğiyle emekli oldu. halen bilkent üniversitesi siyaset bilimi bölümünde tsk’nın kurumsal dönüşüm kapasite ve isteği konusunda doktora tezini yazan gürcan'ın turkish studies, small wars journal, dynamics of asymmetric conflict, perceptions gibi uluslararası ve ulusal hakemli dergilerde çatışmanın değişen doğası, terörizm, ayaklanma ve ayaklanmaya karşı koyma, sivil asker ilişkileri, dış politika ve askeri strateji konularında yayımlanan pek çok akademik makalesi bulunuyor.
twitter'dan takip edin: @metin4020
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar