Görüş
IŞİD'i Suriye'de bombalamanın sonuçları belirsiz
IŞİD'i ve diğer aşırıcı grupları ortadan kaldırabilmenin yolu, başta Sünniler olmak üzere, Irak ve Suriye'de siyaset ve toplumdan dışlanarak zulme uğratılan yerel topluluklarla birlikte çalışıp onlara geleceğe dair güvence verilmesinden geçiyor.

geçtiğimiz haftalarda amerika birleşik devletleri'ne bağlı kuvvetler, irak'taki irak ve şam islam devleti (işid) hedeflerini havadan vurdu. ancak abd, önde gelen arap müttefikleri ile birlikte 23 eylül 2014 itibarıyla suriye'deki diğer silahlı militan grupları da bombalamaya başladıklarını duyurdu.
bu gelişme, suriye'deki çatışmanın risk ve fırsatlara gebe yeni bir aşamaya girildiğinin açık bir işareti. abd'nin derinleşen suriye müdahalesi, muhtemelen başkan barack obama'nın görevdeki ikinci dönemi bittikten sonra da sürecek. bunun geri dönüşü yok.
abd'nin suudi arabistan, birleşik arap emirlikleri ve ürdün gibi başlıca arap ortakları ile beraber suriye'ye müdahale etmesi, her şeyden önce obama yönetiminin, bu ülkedeki ölüm tarlalarına dalma konusundaki eski tereddüdünden belirgin biçimde döndüğünü gösteriyor. operasyonu obama başlatmış olabilir, ama nihayete erdirmek halefine kalacaktır. zira bu stratejinin (olursa) sonuç vermesi en az birkaç yılı bulur. şüphesiz ki, hava saldırıları zaman içinde çok daha büyük bir şeye dönüşecektir.
ortada suriye devlet başkanı beşşar esed'in endişelenmesi için geçerli bir sebep var. lakin bu sebep, abd ve esed'in bölgedeki hasımlarının, suriye topraklarında baas yönetiminin karşıtlarını bombalamak için kaynaklarını birleştirmiş olmaları değil.
söz konusu koalisyonun nihai hedefi, işid'i zayıflatıp suriye'de barınmasını önlemek ve işid savaşçılarının irak ve suriye arasındaki hareket kabiliyetini sınırlamak. fakat abd bombardımanları, artık el kaide bağlantılı iki önemli cihatçı grup (horasan fraksiyonu ile el kaide merkezinin resmi silahlı kanadı olan nusra cephesi) hedef olacak şekilde genişlemiş durumda. öyle ki, bu yeni koalisyonun en nihayetinde sadece işid, nusra ve diğer militanlara değil, bizzat esed rejimine de baskı uygulama amacı güttüğüne inanmak için her türlü sebep mevcut.
uzun vadeli hedef
uzun vadede amaç, suriye'deki güç dengesini değiştirmek ve esed'e muhalefetin önemli rol oynayacağı bir geçiş hükümetini kabul etmekten başka pek seçenek bırakmamak olacaktır.
abd'nin suriye'deki operasyon ile hedeflediği iki şey var:
1. işid'i sıkıştırıp hareketsiz kılma,
2. müzakereye dayalı bir siyasi uzlaşmaya zemin hazırlamak için suriye'deki ılımlı muhalefeti güçlendirmek.
diplomatik bir çözüm elde etmek için aşırılık yanlısı grupları hedef alan saldırılar düzenlemenin yanında, suriye'deki ılımlı muhalefeti oluşturan kesimleri, yani özgür suriye ordusu'nu (öso) eğitip silahlandırma ve onu esed iktidarına meydan okuyabilecek kapasite ve kabiliyete sahip bir muharip güce dönüştürme amaçlı kampanya da yürütülüyor.
şu anda esed'in elinde rakiplerine kıyasla daha fazla koz olduğu ortada. işid ve diğer aşırıcı grupları geriletmek suretiyle, öso'nun bir iki yıl içinde avantajlı konuma geçerek oluşacak iktidar boşluğunu doldurması ve böylelikle müzakereye dayalı bir uzlaşma için gerekli ortamın sağlanması umuluyor. ama bu uzun vadeli ve belirsiz bir teşebbüs. esed ve müttefikleri rusya, iran ve hizbullah'ın öylece oturup öso'nun savaş meydanında avantaj sağlamasını bekleyeceklerini düşünmek saflık olur.
hava saldırıları, abd'nin, avrupalı ve arap müttefiklerinden müteşekkil bir koalisyonun desteğiyle suriye'de giriştiği uzun süreli müdahalenin başlangıcını işaret ediyor. yine de abd öncülüğündeki bu stratejinin ne ölçüde etkili olacağına dair ciddi sorular yerini koruyor.
işid'in kendisine bağlı kuvvetleri kentlere kaydırarak bir gerilla savaşı başlatma niyetinde olduğuna dair haberler su yüzüne çıkmaya başladı bile. işid'i irak ve suriye'de elinde bulundurduğu kent ve kasabalardan çıkarmak için bölgeye kara kuvveti konuşlandırmak şart olacak ki, bu son derece zor bir iş.
fakat obama yönetimi, suriye ve irak'a asker göndermeyeceğini net bir şekilde belirtti. bölge güçlerinin de irak ve suriye hükümetleri ve elbette iran ve rusya'nın itirazları ışığında böyle bir şeye kalkışmaya niyeti yok.
ayrıca öso'nun bir iki yılda işid ile boy ölçüşebilecek duruma gelemeyeceğini de biliyoruz. öso'nun eski genelkurmay başkanı salim idris'e göre, işid'in nitelikli, fanatik ve yüksek motivasyonlu 30 bin adamına karşılık, öso'nun en fazla 5 bin aktif savaşçısı var.
aşağıdan yukarıya doğru bir yaklaşım şart
mevcut şartlar, abd liderliğindeki koalisyondan yana değil. abd ve müttefiklerinin de gayet iyi bildiği üzere, işid'i de, suriye ve irak içindeki diğer militan aktörleri de en etkili ve öldürücü hava saldırılarıyla dahi yenmek mümkün değil. bunun yerine, söz konusu unsurları, varlık gösterip gelişmelerine imkan veren toplumsal ortam ve tabandan mahrum bırakılmalı. özellikle suriye ve irak'taki mezhep yangınını söndürmek elzem.
abd ve müttefiklerinin izlediği yukarıdan aşağıya stratejinin, aşağıdan yukarıya bir yaklaşımla tamamlanması lazım. bunun yolu, irak ve suriye'de siyaset ve toplumdan dışlanarak zulme uğradıklarını düşünen sünniler başta olmak üzere yerel topluluklarla birlikte çalışmaktan geçiyor. o kesimlerin işid ve diğer aşırılık yanlılarına sırtlarını dönmeleri için onlara geleceğe dair bir güvence verilmeli. bunu söylemek şüphesiz yapmaktan daha kolay.
tam bu noktada, bölgedeki kırılgan devlet kurumlarını yeniden yapılandırmak ve işid gibi nihilist grupların gelişmesine imkan sağlayan olumsuz sosyo-ekonomik koşulları iyileştirmek, hayati ve ivedi bir görev olarak karşımıza çıkıyor.
bir diğer ön koşul ise bölgede sünnilerin hakimiyetindeki suudi arabistan ile şii iran arasında süren ve mezhepsel gerilimleri iyice alevlendirerek işid'i besleyen vekil savaşının sona erdirilmesi. bu bağlamda, iran ve rusya'nın da koalisyona dahil edileceği büyük bir pazarlık şart; lakin böyle bir şeyin olma şansı da son derece düşük.
bunca bilinmeyenin arasında işid pasif bir şekilde oturup beklemeyecektir. örgüt, karşısına çıkan yeni zorluklara adapte oluyor, taktik düzenlemeler yapıyor ve de önemli kent ve vilayetler üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırıyor. şu anda 8 milyondan fazla iraklı ve suriyeliye hükümet eden işid, bir anlamda bu 8 milyon kişiyi rehin almış durumda. ki, bu da son derece korkutucu potansiyel bir felaket demek.
prof. dr. fawaz gerges, london school of economics and political science (lse) öğretim üyesi ve lse modern ortadoğu çalışmaları emirates kürsüsü başkanı. dünyanın önde gelen ortadoğu uzmanlarından olan gerges'in 'the new middle east: social protest and revolution in the arab world' (cambridge university press, 2014), 'obama and the middle east: the end of america's moment?' (palgrave macmillan, 2013) ve 'the rise and fall of al qaeda' (oxford university press, 2011) başlıklı kitapları var.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar