Görüş

İsrail seçimleri ve Arapların yanılgısı

Arapların sorunu İsraillileri 'şahin' ve 'güvercin' diye sınıflandırmaları, barışın tesisi için Araplarla birlikte çalışacakları varsayımıyla güvercin dedikleri isimleri desteklemeleridir. Zaman, bu sınıflandırmanın hiçbir geçerliğinin olmadığını, sadece aciz Arap aklının ürünü olduğunu gösterdi.

Netanyahu'nun koalisyon hükümetini bozmasının ardından İsrail parlamentosu 17 Mart'ta erken seçime gitme kararı aldı. [Fotoğraf: AP]

israil, likud'un sağcı ve ılımlı kategorideki bazı partilerle yaptığı koalisyonun başını çektiği 19’uncu yasama meclisinin (knesset) feshedilmesi sonrası genel seçimlere gidiyor.

israil başbakanı binyamin netanyahu, yair lapid (yesh atid [gelecek var] partisi başkanı) ve tzipi livni (hatnuah [hareket] partisi başkanı) dâhil altı bakanı görevden almıştı. netanyahu, kendi politikalarına alenen saldırdıkları, iç ve dış siyasetle ilgili bir dizi karardan hoşnut olmadıklarını ifade ettikleri için bazı bakanlarına öfkeliydi. netanyahu’nun uyarısı sonrası bu bakanlara, özellikle de lapid’e bazı şartlar getirildi. lapid’in de bu şartları reddetmek dışında bir seçeneği kalmadı.

19’uncu knesset’in feshi dilekçesini işçi partisi'nin sundu. likud partisi ise destek vermek için adeta böyle bir adımın atılmasını bekliyordu. liderler, knesset’in feshedilmesi ve seçimlerin mart ortasında yapılması konusunda anlaştılar.

hâlihazırdaki israil hükümeti boşuna yıkılmadı. israil’de siyasi hoşnutsuzluk o kadar yükseldi ki zayıf koalisyon hükümetini sürdürmek imkânsız hâle geldi.

by Abdussettar Kasım

hükümet istikrarının zayıflığı

israil, tarihinin 20’nci knesset seçimlerine gidiyor. istatistiklere göre israil hükümetlerinin ömrü ortalama üç yıl, yani hukuki olarak belirlenen 4 yıllık süreden bir yıl az. hâlihazırdaki hükümet ise sadece 21 ay sürdü.

israil'de hükümetler son yıllarda istikrarsızlıkları ve kısa sürede yıkılmaları ile ön planda. bunun ülkenin yaşadığı siyasi bölünmüşlükle ilgili sebepleri var. israil iç siyasi çekişme içinde değil; ancak işçi partisi ve likud gibi büyük partilerden kopmalar ve 1967’de işgal edilen filistin toprakları konusundaki büyük anlaşmazlıklar sebebiyle siyasi parti sayısı zamanla arttı. 

bu süreçte dini partilerin siyasi gücü de gün geçtikçe arttı, koalisyon hükümetleri kuracak ve kurulu hükümetleri süratle düşürecek bir güce ulaştılar. bu partiler her ne kadar milletvekili sayıları az olsa da knesset’teki hükümet kurma ve düşürme noktasında kilit rol oynadılar. siyasi partilerin çokluğu hükümetleri fazlasıyla kırılganlaştırdı ve tek bir milletvekilinin tutumuyla hükümetler yıkılır hâle geldi.

israil’deki siyasi parçalanmışlık siyasi çekişmelerin dozunu yükseltti, hükümetlerin hayatın farklı alanlarındaki projelerini etkiledi ve husumetler israil medyasının ana manşeti oldu.

araplar ve israil seçimleri

arap rejimleri ve filistin kurtuluş örgütü (fkö), israil ve amerikan seçimlerini yıllardır arapların filistin haklarından verdiği ödünlere olumlu yaklaşmaya hazır liderler çıkarması umuduyla bekliyorlar.

her seçimle birlikte israil’in 1967’de işgal ettiği topraklar konusundaki tutumunu esnetecek bir lider çıkması noktasında tam bir hayal kırıklığı yaşadılar. amerikan seçimlerini beklediler, ancak güçlerini çekmesi için israil'e baskı yapılması talebini karşılayacak bir amerikan başkanı çıkmadı. aksine tüm amerikan başkanları israil’e destek sunmak için adeta yarış içine girdiler. hepsi de israil’in güvenliğini koruma yönündeki kararlılıklarını ortaya koydular ve arap-islam bölgesinde en büyük askeri güç kalması için takviye edilmesine vurgu yaptılar.

israil seçimleri açısından da durum farklı değil. arap liderleri bir partinin diğerine karşı kazanmasını bekliyordu ve daima işçi partisi'nin veya likud karşıtı grubun kazanmasını tercih ediyorlardı. iş bazen fkö’nün işgal topraklarındaki araplar arasında işçi partisi lehinde bazı seçim faaliyetleri üstlenmesine kadar vardı; bazı arap liderlere şimon peres’in seçim kampanyasını desteklemek için fon ayırdıkları yönünde suçlamalar yöneltildi.

ancak fkö’nün umutları hep suya düştü. zira seçimleri kazanan hiçbir isim filistin'in haklarını düşünmedi. peres kazandı, ancak israil’in müsadere, yerleşim inşa etme ve savaş açma gibi klasik politikaları sürdü. hatta peres lübnan’da toplu katliam yaptı. kendisi kana katliamının sorumlusudur. sonra, fkö tarafından ‘güvercin’ diye sınıflandırılan ehud barak başbakan oldu ancak filistin taleplerinin kabul edilmesi yönünde tek bir adım atmadı. ardından livni geldi ve israil'in tutumu aynen devam etti.

arapların sorunu israillileri 'şahin' ve 'güvercin' diye sınıflandırmaları, barışın tesisi için araplarla birlikte çalışacakları varsayımıyla güvercin dedikleri isimleri desteklemeleridir. zaman, bu sınıflandırmanın hiçbir geçerliğinin olmadığını, sadece aciz arap aklının ürünü olduğunu gösterdi. araplar, israil’de kendi zayıflıklarını giderecek ve onurlarını kurtaracak güvercinler olduğu zannına kapıldılar ancak bu yanılgı su yüzüne çıktı. buna rağmen bazı araplar hâlâ bu yanılgının peşini bırakmıyor.

israil iç anlaşmazlıkları

hâlihazırdaki israil hükümeti boşuna yıkılmadı. israil’de siyasi hoşnutsuzluk o kadar yükseldi ki zayıf koalisyon hükümetini sürdürmek imkânsız hâle geldi. anlaşmazlık düzeyinin bu denli yükselmesinin sebepleri şu başlıklar altında toplanabilir:

1) netanyahu’ya yönelik suçlamalar: binyamin netanyahu, despot ve dışlayıcı bir başbakan olmakla, çoğulculuğa inanmamakla suçlandı. başkalarının iktidara katılımına izin vermeyen tek adam yönetiminin dinamiklerini yerleştirmeye çalıştığı algısı oluştu. bakanlarını ortağı olarak görmemekle, alınan kararlara bağlı olmaları için onlara baskı yapmakla, muhaliflerini sindirmek için her daim tehdit dilini kullandığı ve herkesten fazla milliyetçi olduğu söylemini geliştiren bir tiran olmakla suçlandı.

2) güvenlikte kötüye gidiş: israil’in güvenlik şartlarının netanyahu döneminde kötüleşmesi, hükümetin güvenliği sağlama ve dış tehditleri engelleme gücü konusunda israillilerin şüphelerinin artmasına neden oldu. gazze savaşında başarısız oldular ve israil, kendi vatandaşlarını sığınaklara mahkûm eden filistin direnişinin füze saldırılarını püskürtemedi.

ayrıca kara güçleri gazze’ye giremedi. kara savaşına girmek için direnişin hazırlıklarını ölçme amaçlı ilk adımla birlikte kaçarak geri döndüler. israilliler ülkelerinin güvenliği sağlama gücünün zamanla zayıfladığına, kendilerine vadedilen güvenlik vahasının hiç de öyle olmadığına ve israil dışında dünyanın herhangi bir yerinde daha güvenli bir hayat bulabileceklerine kanaat getirdiler. israil’in caydırıcılık gücü ciddi şekilde zayıfladı ve israillilerin hükümetlerinin günbegün güçlenen direnişle mücadele edebileceğine dair umutları azaldı.

3) filistin'i tanıyan parlamento kararları: siyasi uzlaşmazlığı ve filistinlilere ulusal haklarından hiçbirini vermeyen israil dünya kamuoyunun ve özellikle de avrupa’nın tepkisini çekmeye başladı. avrupalılar, israil’in bölgeyi sürekli savaşa ve istikrarsızlığa sürükleyen politikaları sebebiyle kendi çıkarları için tehlike oluşturduğunu görmeye başladılar.

avrupalılar bölgedeki istikrarsızlığın kendilerine yansıyacağını, bölgedeki ve avrupa kıtasındaki çıkarlarının zarar göreceğini düşünüyorlar. bu yüzden son zamanlarda birçok ülkenin parlamentosu cesur adımlar atarak filistin devletini tanıma yönünde hükümetlerini bağlamayan kararlar aldılar. avrupalılar israil’e dayanamadılar ve tutumlarını yumuşatmaya sevk edebilecek bir başka siyasi yol izlemeyi kararlaştırdılar. hatta belki bu yol amerikalıları, filistin sorununun siyasi çözümünü kabul etmesi için bu şımarık çocuğa baskı yapma konusunu yeniden düşünmeye sevk edebilir.

4) kudüs'ün israil siyasi çekişmesindeki payı: netanyahu kutsal mekânlara yönelik israil saldırılarına karşı kudüslülerin gösterdiği tepkileri küçümseyerek işleri tehlikeli bir boyuta taşıdı. mescid-i aksa’ya saldırarak yerleşimcileri memnun edeceğini sandı ve kudüslülerin tepkisini hesaba katmadı.

gelecek israil hükümeti bir arap hükümeti değil, israil hükümetidir. araplar kendilerini zayıflıklarından kurtaracak olağanüstü bir israil gücü beklememeliler. israil’de güvercinler ve şahinler yoktur, sadece şahinler vardır.

by Abdussettar Kasım

işlerin yoluna girmesi ve yerleşimcilerin aksa’ya yönelik saldırıların sürmesinden memnun olması yerine kudüs halkı kentlerini ve kutsal mekânlarını savunmak için harekete geçtiler. yerleşimcileri savunma pozisyonuna koydular ve büyük bir güvenlik sorunu çıktı. kudüs, yerleşimcilerin hareketini felce uğrattı ve onları mescid-i aksa’yı yahudileştirme projelerinde tereddüt içine soktu. bu da netanyahu için gazze savaşının ardından ikinci başarısızlık olarak görüldü.

5) netanyahu'nun ittifak hesapları: kamuoyuna netanyahu’nun yeni koalisyon kurulurken destek almak için sağcı ve dinci partilerle ön seçim görüşmesi yaptığı yönünde bir kanaat hâkim. knesset’in feshedilmesi ve seçimlere gidilmesi tasarısını meclise işçi partisi'nin sunmasına rağmen likud bu tasarıya olumlu karşılık vermekte gecikmedi.

ayrıca geçmişte koalisyonda yer almayan şas partisi gibi bazı dini partiler de netanyahu ile işbirliği yapma eğilimindeler. yani netanyahu sonuçlardan emin olmasaydı bazı bakanlarını kovmakta ve rakip partinin knesset’in feshedilmesi yönündeki girişimini kabul etmekte bu kadar hızlı davranmazdı.

araplar neyi bekliyor?

ilkesel açıdan arapların israil seçim sonuçlarına kendi sorunlarına çözüm olarak bakmaması gerekir. araplar, sorunlarını düşmanları üzerinden değil, kendileri çözmeye çalışmalı. araplar bu konuda yozlaşmış ve kötü bir sicil sahip; düşmanları nezdinde alay konusu olmuşlar, bu yaklaşımları kolaylık sunmak yerine siyasi tutumlarını sertleştirmelerine itmiştir.

gelecek israil hükümeti bir arap hükümeti değil, israil hükümetidir. araplar kendilerini zayıflıklarından kurtaracak olağanüstü bir israil gücü beklememeliler. israil’de güvercinler ve şahinler yoktur, sadece şahinler vardır. araplar şahin olmadıkça kendi yırtıcı kuşlarının pençesinde kalacaklardır.

abdussettar kasım, filistinli siyasetçi ve necah (nablus) ve kudüs üniversitelerinde öğretim görevlisi. siyaset bilimi uzmanı olan kasım'ın, filistin enformasyon merkezi başta olmak üzere bazı gazete ve internet sitelerinde makale ve araştırmaları yayımlanıyor.

bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Abdussettar Kasım

filistinli siyasetçi, necah (nablus) ve kudüs üniversitelerinde öğretim görevlisi. siyaset bilimi uzmanı olan kasım'ın, filistin enformasyon merkezi başta olmak üzere bazı gazete ve internet sitelerinde makale ve araştırmaları yayımlanıyor. Devamını oku

Yorumlar

Bu sitede yer alan içerikler sadece genel bilgilendirme amacı ile sunulmuştur. Yorumlarınızı kendi özgür iradeniz ile yayınlanmakta olup; bununla ilgili her türlü dolaylı ve doğrudan sorumluluğu tek başınıza üstlenmektesiniz. Böylelikle, Topluluk Kuralları ve Kullanım Koşulları'na uygun olarak, yorumlarınızı kullanmak, yeniden kullanmak, silmek veya yayınlamak üzere tarafımıza geri alınamaz, herhangi bir kısıtlamaya tabi olmayan (format, platform, süre sınırlaması da dahil, ancak bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) ve dünya genelinde geçerli olan ücretsiz bir lisans hakkı vermektesiniz.
;