Görüş
Kürt meselesinin çözümü siyasetten geçiyor
Türk-Kürt barış süreci, şiddet ile değil, sadece siyaset yoluyla giderilebilecek zorluklarla karşı karşıya.

kürt meselesi, türkiye'nin genel demokratikleşmesinde çift yönlü bir rol oynadı. 1980'ler ve 1990'larda, egemen çevreler demokratikleşmeyi boğmak, özgürlükleri kısmak ve açık bir toplumun ortaya çıkışını bastırmak için kürt meselesinin silahlı çatışma yönünü bir bahane olarak kullandılar. 2000'lerden sonra ise, kürt hareketinin daha fazla siyasi ve kültürel hak talebi ve hükümetin siyasi sistemi demokratikleştirme hamlesi arasındaki etkileşim ülkenin genel olarak demokratikleşmesine önemli katkı sağladı.
kürt hareketinin silahlı tezahürü, türkiye'nin sistemindeki demokratik olmayan güçleri cesaretlendirdiği gibi, hareketin siyasi değişimi ise türkiye'nin daha fazla demokratikleşmesinde kolaylaştırıcı bir rol oynadı. 2012'nin sonlarında başlayan kürt barış süreci, sadece kürt meselesini barışçıl bir yolla çözmek için değil, ayrıca türkiye'yi daha ileri bir demokrasi seviyesine doğru harekete geçirmek için kürtlere ve türkiye'ye büyük bir fırsat sunuyor.
çözüm için reform
süreç son zamanlarda zorluklarla karşılaşsa da, bu zorluklar aşılmaz değil. hükümet ve kürt hareketi birbirlerini, üzerlerine düşen sorumlulukları yeteri kadar yerine getirmemekle suçladılar. ağustos ayında başbakan recep tayyip erdoğan, militanların yalnızca yüzde 20'sinin türkiye topraklarından çekildiğini belirterek, kürdistan işçi partisi'ni (pkk) türkiye'den çekilme sözünü tutmamakla itham etti.
bunun üzerine, kürt tarafı hükümeti sürece bağlı kalmamakla suçladı. çünkü hükümet, üç aşamalı sürecin ikinci adımı olarak gerekli yasal ve demokratik reformları yapmadı. sürecin ilk aşaması pkk'lıların türkiye'den çekilmesi, son aşaması ise pkk'lıların topluma yeniden entegre olmasıyla ilgili. bu yüzden pkk, hükümet gerekli reformları gerçekleştirinceye kadar ve pkk'nın hapisteki lideri abdullah öcalan tarafından önerilen daha kapsamlı müzakereler için ileri sürülen şartları yerine getirinceye kadar çekilmeyi durdurmaya karar verdi.
sonuç olarak hükümet çok beklenen 28 maddelik reform paketini eylül sonunda açıkladı. fakat kürtler, ana taleplerini karşılamadığı gerekçesiyle paketi yetersiz buldular ve hükümetin öcalan'la derin ve anlamlı müzakereler yapması konusunda ısrarlarını yinelediler. sonrasında, her iki taraf da giderek suçlayıcı bir dil benimsedi. bu suçlamalar, pkk'nın kandil'deki lideri cemil bayık'ın, hükümetin süreci canlandırmaması durumunda çatışmaları yeniden başlatma tehdidine kadar vardı.
pkk bu tavırla iki şeyi hedefliyor. birincisi, yerel seçimler yaklaşırken hükümet üzerinde baskı kurmak istiyor. ikincisi, öcalan'ın süreçteki müzakere konumunu güçlendirmek istiyor. bu tavrın mantığı anlaşılsa da bırakın silahlı çatışmayı yeniden başlatmayı, tehdidi bile hem pkk'nın hem türkiye'nin çıkarlarına nihai olarak terstir. buna ek olarak kürtlerin tam olarak demokratik haklarını elde etme çabalarına zarar verecektir. siyaset kanallarının açıldığı, kürtlerin hakları konusunda barışçıl siyasi gelişim umutlarının arttığı bir dönemde, silahlı mücadele hükmünü yitirmiştir. pkk şiddetten sadece taktiksel bir hareket olarak vazgeçmemeli, ayrıca bunu stratejik vizyonunun bir parçası olarak yapmalı.
son reformlar, kürt hareketinin ana taleplerinden bazılarını karşılamadı. bunlar arasında, kürtçe'nin eğitimde ve kamusal alanda kullanımı, adı kötüye çıkmış terörle mücadele yasasının kaldırılması ve avrupa yerel yönetimler özerklik şartı'ndaki türkiye'nin ortaya koyduğu çekincelerin kaldırılarak ademi merkeziyetçi bir yerel yönetim yapısının getirilmesi gibi talepler bulunuyor. ancak paket kürt hareketini, önceleri daha etkin bir siyasi güç olmasını engelleyen kısıtlamaların çoğundan kurtardı. kürt yanlısı partilerin genel seçimlerde yüzde 5-7 oy aldığını göz önünde bulundurursak, kürtlerin bir parti çatısı altında meclise girmesi ve hazine yardımı alması mümkün görünmüyor.
bu yüzden, paketin siyasi sisteme ilişkin hükümlerinden asıl yararlananın barış ve demokrasi partisi (bdp) olacağı açıktır. bu hükümler şöyle: şu anki yüzde 10'luk seçim barajının yüzde 5'e indirilmesi ya da tamamen kaldırılması; partilerin hazine yardımı alması için gereken yüzde 7'lik barajın yüzde 3'e düşürülmesi; ve türkçe dışında başka dillerde de seçim kampanyası yapmaya izin verilmesi.
bu hükümler, kürt siyasetinin mecliste daha doğrudan temsil edilmesini ve ileride daha fazla hazine yardımı alabilmesini güvence altına alacağı anlamına geliyor. türkiye'nin ana muhalefetinin yani cumhuriyet halk partisi'nin (chp) can çekişen durumu yüzünden, kürt yanlısı bdp zaten mecliste gerçek muhalefet olarak faaliyet gösteriyor ve üzerine düşenden fazlasını yapıyor.
artan meclis temsili ve hatırı sayılır bütçe ile önümüzdeki yıllarda canlanmış bir kürt hareketi tahayyül etmek zor değil. böyle bir hareket, kürtlerin haklarının kazanılmasında hükümete daha büyük baskı yapabilecektir.
mütekabiliyet esası
ülkedeki genel ruh hali ve hükümet yetkililerinin ifadeleri, kürt hareketinin herhangi bir çözüm için olmazsa olmaz addettiği taleplere ciddi bir muhalefetin olmadığını gösteriyor. 1 ekim'de meclisin açılış töreni sırasında bdp milletvekilleri sırrı sakık, hasip kaplan ve başbakan erdoğan arasındaki konuşma bu iddiayı doğruluyor. bu iki milletvekili, demokratikleşme paketinin eksiklerine ilişkin kürtlerin hayal kırıklığını iletince, erdoğan "bardağın dolu tarafına bakın" diye cevap verdi. ayrıca hükümet "türk'üm, doğruyum…" şeklinde başlayan ve "varlığım türk milletine armağan olsun" ile biten oldukça milliyetçi öğrenci andını kaldırdığında ciddi herhangi bir tepki gelmemesinde görüldüğü gibi, toplum kürt meselesinde olgunlaştı. bu tablo iki şeyi ortaya koyuyor: birincisi, şahit olduklarımız çetin bir siyasi hesap ve pazarlık. ikincisi toplumsal ve siyasi ortam, kürt hareketinin siyaset yoluyla kürtlerin haklarını kazanmasına uygun hale geldi.
bu değerlendirme, siyasi hesapların bazı unsurlarının ters gitmeyeceği ve süreçte aksiliklere neden olmayacağı anlamına gelmiyor. meselenin barışçıl bir şekilde çözümüne giden yol görünen ve görünmeyen risklerle dolu. pkk, bunu önlemek için irak'a çekilişine devam etmeli. çünkü türkiye topraklarında silahlı isyancıların varlığı, pkk ve ordu arasında silahlı çatışma riskinin devam etmesi anlamına geliyor. buna karşılığında, hükümet yapacağı reformlar konusunda daha net ve daha cesur olmalı. mesela hükümet, bağlılığının bir nişanesi olarak, kötü şöhret bulmuş ve binlerce kürt siyasetçi ve aktivistin mahkum edilmesine neden olan terörle mücadele yasasını değiştirmek için bir takvim ilan etmeli.
öcalan, 21 mart'ta okunan nevruz mektubunda "silahlı mücadele dönemi kapanmıştır" ifadesini kullandı. bu uyanık hamle, hem kürt hareketini yeni dönemin ve yeni türkiye'nin ruhuna uygun bir hale getirdi, hem de fikirlerin ve siyasetin kullanılacağı yeni bir dönemin habercisi oldu. kürt hareketi bu vizyondan vazgeçmemeli, hükümet de buna aynı şekilde karşılık vermeli. kürtler mücadelelerini sivil bir şekilde ve siyasetin sınırları dahilinde sürdürebilirlerse içeride daha güçlü ittifaklar kurabilir, dışarıda da kendi meselelerine daha duyarlı bir uluslararası toplum bulabilirler. bu mücadele biçimi, kürtlere haklarını kazanmaları için daha iyi fırsatlar sunmakla kalmayacak, ayrıca türkiye'nin demokratikleşmesinde onlara önemli roller verecek.
galip dalay, türkiye'de seta vakfı'nın siyasi araştırmalar bölümünde görev yapıyor. şu an ankara'da orta doğu teknik üniversitesi uluslararası ilişkiler bölümü'nde doktora çalışmalarına devam ediyor.
twitter'dan takip edin: @galipdalay
bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar