Görüş
Libya: İki bölge ve bir geminin hikayesi
Libya'da bölgeler arasındaki güç mücadelesi, ülkeyi yöneten yetkililerin başlıca sorunlarından biri. Devrim sonrasında göreve gelen yöneticilerin, onlarca yıldır süren yoksulluk ve güvensizliği ortadan kaldıramaması ise halkın sabrını taşma noktasına getirdi.
petrol tankeri olayı, libya hükümeti açısından büyük bir utançtı ve en nihayetinde bu konuda yapacak hiçbir şeyi olmadığı halde başbakan ali zeydan'ı koltuğundan etti.
devrim sonrasında kurulan geçici hükümet, ne yönetim ne de siyasi kurum oluşturma konusunda tecrübe sahibiydi. yürütmenin başındakiler çok güçlü olursa hükümetin diktatörleşeceğinden korkanlar, mevcut hükümetin kuruluşunda neredeyse bütün yetkileri milli genel kongre'ye (mgk) verirken, yürütmeye – yani ali zeydan hükümetine – tanınan yetkiler son derece azdı.
17 şubat 2011 devrimi sonrası ortaya çıkan islamcı partilerden oluşan koalisyonun orantısız bir etki yarattığı mgk'nın, libya'da islamcı grupların yükselişi konusunda pek bir şey yapmaması ise işleri daha da kötüleştirdi.
libya'yı içine çeken kaosun ikilemi ve özü de işte burada yatıyor. hükümetin elinde, ülkede kanun ve düzeni teminat altına alacak hiçbir yetki ya da cebir aracı yok. ordu bile emirleri başbakan veya savunma bakanı yerine parlamento başkanı'ndan alacak şekilde düzenlenmiş.
milli genel kongre'deki islamcılar zeydan'dan nefret ediyorlar, çünkü onu bir laik olarak görüyorlardı. bu doğrultuda, zeydan'ın görevini yapmasını müthiş derecede zorlaştırıp tüm politikalarının onaylanmasının önüne engel çıkardılar. ideolojik rekabet normal ve sağlıklı bir şeydir elbette. lakin, libya ortamının aksine, demokratik sistemlerde siyasi kurumlar, fren ve denge mekanizmaları ve güçler ayrılığı ile sınırlandırılır.
ipler mgk'nın elinde
libya'da ise tüm ipler mgk'nin elinde. daha da kötüsü, geniş kesimlerin milis kuvvetleri var. islamcı kesim, 10 ekim 2013 günü zeydan'ı tutuklayıp sonra serbest bırakan libya devrimci operasyonlar odası'nı destekliyor.
laiklik yanlısı milli kuvvetler birliği'nin (mkb) elindeki bazı tugaylar da mgk mensuplarını, "ya istifa edin ya da sizi tutuklarız!" diyerek tehdit etmişti. libya ordusunun gücünü yitirmesiyle oluşan güç boşluğunu misratalı milisler doldurdu. orduya emirlerini dinletemeyen zeydan, bunun için paralı misratalı milislerden yardım alıyordu.
bu durumu en iyi anlatan örneklerden biri, muammer kaddafi taraftarlarının güneydeki bir üsten çıkarılması idi. ordu, başbakan zeydan'ın emirlerini yerine getirmeyi reddeti; mgk da kendisine arka çıkmadı. zeydan da bunun üzerine işi misratalı milislere havale etti.
daha yakın tarihli bir örnek ise libya sularına kaçak olarak girerek yasadışı yollarla ülkeden petrol sevkiyatı yapmaya çalışan kuzey kore bandıralı petrol tankeri vakası oldu.
başbakan, hava kuvvetleri'ne tankeri batırma emri verdi. bu emrinin dikkate alınmaması üzerine donanma'ya talimat vererek tankerin yolunun kesilmesini istedi. bu emir de yerine getirilmeyince misratalı milisleri yardıma çağırmak zorunda kaldı. misratalı milisler tankerin önünü kesmeye çalışsa da ellerinde yeterli teçhizat bulunmadığından tankerin kendilerini geçmesine engel olamadılar.
on iki haftalık müzakere sürecinin ardından müslüman kardeşler ve mgk'daki müttefikleri, her ne kadar yasadışılık ve sahtekarlık tartışmaları ve suçlamaları oylamaya gölge düşürmüş olsa da, sonunda başbakan'ı görevden almak için yeterli oyu topladı.
kabilelerden oluşan kentli bir toplum
libya devrimi hâlâ gelişme sürecinde ve ülkedeki yeni gerçekleri yansıtan kapsamlı bir imajın belirginleşmesi şüphesiz ki zaman alacak. libya'daki karışıklığı kabile üzerinden açıklamaya çalışmak, hangi açıdan olursa olsun, yanlış taşın altına bakmak demek. zira libya, kabilelerden oluşsa da bir kabile toplumu değil.
ülkenin ezici çoğunluğu şehirli. güvensizlik ortamına cevaben bir kabile kimliği ortaya çıkmış olsa da çok önemli bir etmen sayılmaz.
ülkedeki istikrarsızlık, artık milisler ve libya toplumunun parçalanıp zeydan'ın devrilmesindeki etkileri üzerinden açıklanıyor. ancak bu açıklamaların hiçbiri, hikayeyi bütünüyle anlatmıyor. çünkü libya'nın mevcut sorunlarının kaynağı yapısal. yapı düzeltilmediği ya da tamamen yeni bir yapıyla değiştirilmediği müddetçe bu sorunlar ortadan kalkmayacaktır.
ülkenin bu çok yönlü ve çok katmanlı yapısal sorunlarına en güzel örnek ise doğu ve batı bölgelerinin toplumsal yapıları arasındaki büyük uyumsuzluk.
sert rekabet
libya'nın batısı ile güneyindeki iktidar mücadelesi kabilelere dayalı değil. bu durumun kaynağında misrata ve zintan, varşfana ve zaviye, beni velid ve misrata, cabal el garbi ve geryan, tabu ve avlad sliman gibi bölgeler arasındaki rekabet ve güç yarışı yatıyor.
misrata'da da, zintan ve beni velid'de de çok sayıda kabile bulunuyor. bu bölgeler arasındaki güç mücadelesi, ülkeyi yöneten yetkililerin başlıca sorunlarından birine dönüştü. en ciddi sıkıntı ise bölgeler arasındaki rekabetten ziyade, bu rekabetin sertliği ve yaşanan husumet. öyle ki, taraflardan biri, eylemlerinin neticelerini ya da yol açtıkları insanlık trajedisini bir an bile düşünmeden diğerini yok edebiliyor.
bu rekabetin geçmişi, 1947-1950 yıllarındaki bağımsızlık dönemine dayanıyor. aynı bölgesel rekabet yüzünden libya az kalsın bağımsızlığına kavuşamıyordu. bu ihtimal, ülkenin doğu kıyısındaki sirenayka bölgesinin, batıdaki vilayetlere bu saçma rekabet ve istikrarsızlığa son verip senusi ailesinin hakimiyetine girmeleri için ültimatom vermesiyle önlendi.
alternatif yol ise sirenayka'nın bağımsız bir devlet olarak ayrılmasıydı. sirenayka esasen 1949 yılında bağımsız bir krallık olduğunu ilan etti. fakat batı ve doğunun anlaşarak çatışmaya son vermesi üzerine kısa süre içinde libya krallığı'na dönüştü.
ideolojik mücadele
sirenayka'da batı bölgesine kıyasla daha fazla kabile bulunmakla beraber, kabileciliğin siyasetteki rolü son derece küçük. çatışmanın bölgesel rekabetten kaynaklandığı batının aksine, doğu vilayetlerindeki çatışmanın altında ideolojik mücadele yatıyor. burada orta yolcu ilericilik yanlıları ile islamcı gruplar arasında bir mücadele söz konusu.
sufi senusiye dini hareketi, islam konusunda merkezci bir bakış açısına sahip olduğundan, uzun yıllar boyunca libya'yı doğudan gelen radikalizme karşı korudu.
ne yazık ki albay muammer kaddafi, senusiye hareketini şeytanlaştırma yönündeki bitmek bilmeyen gayretleri ile libya'nın kapılarını radikal örgütlere sonuna kadar açarak bunların yüzyılın son çeyreğinde ülkeye yerleşmelerine zemin hazırladı.
kaddafi'nin islamcı grupları askeri yoldan yok etme girişimi, bu grupları yeraltına itmekten öteye gidemeyip tamamen başarısız oldu. şimdi ise bu gruplar sadece libya karşısında değil, tüm kuzey afrika bölgesi için tehdit teşkil eder hale geldi.
bulmacanın son parçası, libya'daki petrol ve su kaynaklarının çoğunluğunu barındıran sirenayka vilayeti'nde bulunabilir. sirenayka, devrimin beşiği ve ülkenin en çok göz ardı edilen bölgesi konumunda. son derece bağımsız bir topluluk olan sirenaykalılar, daha fazla özerklik, daha fazla özgürlük ve sahip oldukları kaynaklara daha fazla erişim hakkı istiyor.
mgk'nın içinde bulunduğu çıkmaz ve hükümetin halkı kırk yıllık kaddafi rejiminin dayattığı yoksulluk ve güvensizlikten kurtaramaması, insanları sabrın sınırına getirdi.
nitekim kısa bir süre önce, ülkedeki ana petrol limanlarının muhafızı 33 yaşındaki ibrahim cudran, petrol üretimini durdurdu. terminallerdeki petrol pompalarına sayaç yerleştirilmesini ve devrimden bu yana kazanılan petrol gelirlerinin nereye gittiğinin hesabının verilmesini talep eden cudran'ın bir diğer isteği de, sirenayka'da federalizm meselesinin referanduma götürülmesi idi.
hiçbir talebi karşılanmayan cudran, bunun neticesinde bir vilayet hükümeti kurarak sirenayka petrolüne alıcı aramaya başladı. sirenaykalıların çoğu, cudran ile aynı gayeleri paylaştıkları ve daha fazla özerklik ve servetten daha fazla pay istedikleri halde onu desteklemiyor.
ancak kaos koşullarında hiçbir şey kesin değil. libya, temmuz 2014'te yeni parlamenterlerini seçmek üzere sandık başına gidecek. ve 60 üyeden oluşan anayasa komitesinin belirlenmesi için yapılan seçim bir işaret kabul edilecek olursa, müslüman kardeşler ve müttefiklerinin, parlamentodaki tüm sandalyelerini kaybetmesi muhtemel.
kesin olan bir şey varsa, mgk'daki kördüğüm, hükümetin halkı kaddafi rejiminin yol açtığı yoksulluğun pençesinden kurtaramaması ve güvensizlik ortamının giderek kötüleşmesi halkın sabrını taşırıyor.
köşe yazarı ve eğitimci dr. mansur ömer el kihya, uluslararası ilişkiler ve orta doğu üzerine çalışmalar yürütüyor.
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera’nın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar