Görüş
Musul'un düşme nedeni Irak hükümetinin ihmali
Irak ordusunun IŞİD karşısında aldığı yenilgiler ve 2010 seçimlerinden bu yana devam eden başarısız politikalar, bugün başlıca kentlerinin teker teker düştüğüne tanık olduğumuz Irak'ta ulusal güvenliğin çöküşü için uygun koşulları hazırladı.
musul, geçen 10 yılın neredeyse tamamında kuşatma altında olan bir irak kenti. şehrin en son irak ve şam islam devleti (işid) milisleri tarafından ele geçirilmesi, aslında 10 yıldır süren ve irak hükümetinin karşı koymakta yetersiz kaldığı terör ve zulmün bir sonucundan ibaret.
musul ve ninova'da irak hükümetine karşı fütursuzca yüksek profilli bir savaş yürüten pek çok militan grup mevcut. bu süreçte, kent kanunsuzluk ve tehlikenin pençesinde kıvranırken, kürt, türkmen, arap, süryani ve yezidilerin oluşturduğu çoklu etnik yapı da parçalandı.
abd'nin irak işgali döneminde, islamcı militanlardan temizlenen bir kentin yeniden bu unsurlarla dolması uzun sürmüyordu. abd ve iraklı müttefikleri, ölümcül ve bedeli yüksek bir kedi-fare oyunu oynamış ve kaybetmişlerdi.
sehva birlikleri olarak bilinen, abd destekli sünni aşiret mensuplarının el kaide güçlerini 2007'de anbar vilayeti'nden çıkarmalarının ardından durum daha da kötüleşti. burada anahtar kelime "çıkarmak". yani aşırılık yanlısı unsurlar yok edilmedi, sadece yer değiştirdi.
stratejik zemin
bağdat'taki uluslararası yeşil bölge'de televizyona çıkanların verdikleri güvencelere ve uzman görüşlerine rağmen, el kaide irak'ta asla bozguna falan uğramadı. ninova vilayeti, örgüte stratejik zemin sağlıyordu. buradan suriye ve türkiye'ye erişim kolaydı; nüfus ağırlıklı olarak sünni idi ve araplar ile kürtler arasındaki gerilimden faydalanmaya müsait bir yerdi.
daha da önemlisi, o dönemde artık irak islam devleti (iid) adıyla imajını yenilemiş olan el kaide, anbar'ın kontrolünü yeniden kazanma amaçlı genel bir strateji kapsamında, vilayeti hedef alan yeni saldırılar başlatabilirdi.
bu arada suriye'deki iç savaş tam patlak verecek zamanı buldu. körfez ve abd'nin bu ülkedeki çatışmanın çözümü noktasında fena halde çuvallaması yüzünden, suriye devlet başkanı beşşar esed'e karşı yürütülen savaş, iid'ye büyümek için eşsiz bir fırsat sundu. o kadar ki, iç savaşın başlamasından bir yıl sonra, iid, ismine şam ibaresini de ekledi. bu da lübnan'a kadar uzanma niyetinde olduklarının bir göstergesiydi.
ne gariptir, 2011-2013 yıllarında musul halkı daha iyi güvenlik koşullarında yaşadı. zira işid mensupları, suriye'deki operasyon tiyatrosuna kanalize olmuşlardı. ancak başlangıçta esed'e karşı kazanılan her zaferle birlikte işid de popülerleşip zenginleşti. daha da önemlisi, işid'in saflarına katılmak isteyen gençlerin sayısında ciddi bir artış yaşandı.
artık safları dolup taşan işid, sınırdaki tedbirsizlikten yararlanıp irak'a, ninova ve anbar'daki üslerine geri döndü. irak başbakanı nuri maliki'nin ordusu anbar'da, yenilginin kesin olduğu bir mücadele sonunda hareketsiz kaldı. bu ortamda işid'in musul'da denetimini tam manasıyla güçlendirecek bir hamle yapmayı tercih etmesi kesinlikle sürpriz değildi.
işid, musul halkını yıllardır terörize ediyordu. emirlere itaat etmeyen cami imamları infaz ediliyor; alkol veya batı dünyasının popüler kültürüne ait ürünler satan dükkanlar kundaklanıyor; evlere gönderilen broşürlerde erkeklere "kadınlarınız düzgün giyinsin" mesajı veriliyor; ressamlar korkutulup tehdit ediliyor ve sadece manzara resmi ve islami motifler çizmeleri yönünde uyarılıyorlardı.
ninova genelinde hristiyan, yezidi ve diğer azınlıklara karşı korkunç bir kampanya başlatılmıştı. kışlalara mütemadiyen saldırı düzenleniyor; üniversite çalışanları, hakimler, devlet memurları, hatta elektrik kurumu işçileri bile katlediliyordu. sivil ölümleri ürkütücü boyutlara ulaşmıştı.
işid, muhalefetin kellesini alacakları mesajını yaymak için sosyal medya propaganda makinesinden sonuna kadar yararlandı. üstelik mecaz da yapmıyor, gerçek manada kafa kesiyorlardı. bu tür videolar, yıllardır internet ortamında dolaşıyor.
silah arkadaşlarının yakalanıp kameralar önünde boğazlanmasına şahit olan, ninova'da konuşlanmış zavallı irak ordusu askerlerinin halini bir düşünün. o yüzden bu hafta çoğunun mevzilerini terk etmesine şaşırmamak lazım.
ne var ki, kabahat, ninova'da güvenliği sağlayamayan ya da sağlamak istemeyen bağdat hükümetinde. abd tarafından eğitilmiş irak ordusunun işid karşısında sürekli yenilgi alması ve bunun yanında 2010 genel seçimlerinden beri uygulanan başarısız politikalar, ulusal güvenliğin bu türlü çöküşüne en uygun zemini hazırladı.
kürt faktörü
bu noktada kürtler, doğru planladıkları takdirde çok büyük rol oynayabilir. son birkaç yıldır musul ve ninova'nın geri kalanında bir nebze dahi olsa güvenliği peşmergeler sağlıyordu. ama güvenliği irak ordusunun devralmasıyla beraber işler hızla değişti.
musul'daki arap sünniler, diplomasi ve karşılıklı menfaatler bakımından daima bıçak sırtı bir ilişki içinde oldukları kürtlere kıyasla orduya daha az güven duyuyordu.
kürtler, musul'un gelecekte kurabilecekleri bağımsız devletin bir parçası olabileceğine (veya olacağına) dair inançlarını gizlemeye gerek de görmüyor. yıllar önce güçlü arap aşiretleri, musul'un "büyük kürdistan"a katılması durumunda topyekun savaşa gidecekleri tehdidinde bulunuyordu.
oysa o zamandan bu zamana çok şey değişti. aşiretlerin nüfuz sahibi yaşlılarının birçoğu ve akrabaları, bağdat ile "işbirliği yaptıkları" gerekçesiyle işid'in hedefi oldu. dolayısıyla arap aşiretleri, kürtleri, ninova'da istikrar namına son ve en iyi şansları olarak görmüş olabilirler.
bu durum, irak kürt bölgesel yönetimi (ikby) sınırları içindeki kuyulardan çıkarılan petrolün satışı ile ilgili olarak bağdat ile arasındaki ipler giderek daha fazla gerilen erbil için adeta bir nimet olabilir. kürtler, güçlü ve iyi eğitimli peşmergeleri, ninova ve musul'un işid'den temizlenmesi amacıyla yönlendirdikleri takdirde, bunu bağdat'a karşı koz olarak kullanabilirler.
fakat bunun de bedeli ağır olacaktır. iraklılar, 2004, 2005 ve 2014 yıllarında hükümet güçlerinin, aşırılık yanlısı islamcıları felluce'den çıkarmak için harcadığı beyhude çabaların neticesinde nasıl bir yıkım yaşandığını gördü. suriye'de kaç şehrin benzer şekilde yok olduğuna da tanıklık ettiler.
lakin işid şimdi bitirilmezse, bunun da pek çok sonucu ortaya çıkacaktır. ülkedeki güçlü siyasetçiler, maliki'nin bırakın ülkeyi, başkenti bile korumayı beceremediğinden yakınıyorlar. dolayısıyla bu durum, bizzat bağdat hükümetinin sonunu getirebilir.
anbar ve belki de musul'un uzun vadede işid'in elinde kalması, ülkenin fiilen bölünmesine ve basra ve kürdistan gibi diğer vilayetlerin de federal yapıdan vazgeçerek yola tek başlarına devam etme cesareti bulmasına yol açabilir. daha tehlikelisi ise işid denetimindeki ninova, çoklu etnik yapısı nedeniyle patlamaya hazır bir bombayı andıran, petrol zengini kerkük şehri üzerinde baskı yaratmasıdır.
firas el atraşi, iraklı siyaset analisti ve kahire amerikan üniversitesi gazetecilik ve kitle iletişimi bölümü öğretim üyesi.
twitter'dan takip edin: @firas_atraqchi
bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve al jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Yorumlar